Ey Ahmet Hakan! – Kadir Amaç

Gazeteci ve haber spikeri kamuoyunu doğru bilgilendirmeye dayalı bir informasi mesleğidir! Gazeteci ve haber spikeri olan insanlar; billim adamı değildir, düşünür değildir, siyaset bilimci değildir, toplum bilimci değildir, din bilimci değildir, tarihçi değildir ve hasılı kelam jurnalcilikten başka hiç bir şey değildir!
Hakikat buyken, sömürgeci Türk gazeteci ve spikerlerini Kürd milleti için dost, medet, erdem, bilim ve demokrasi Mehdi’si gören kardeşlerimizin sayısıda az değildir. Doğrusu bu durumu anlamakta güçlük çekiyorum, hayretler içinde kalıyorum ve hiç bir anlam ve mana veremiyorum.
Bir zamanlar Kürdlerin kurtarıcısı, Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük olmuştu. Sonra bu ikilinin tedrisati rahlesinden geçen Cengiz Candar, Ahmet Altan, Nuray Mert, Hasan Cemal, Rüşen Çakır ve daha yüzlercesi Kürdistan davasının akıl iklimine oryantalist olarak girecektiler. Son olarak bu misyoner ve oryantalist kervana Mehmet Akif ersoy, Necip Fazıl ve Sezai Karakoç gibi Türk ırkçıların Rahleyi tedrisatından geçen Ahmet Hakan adlı sentetik kafa dahil edilecekti. İşgalçi Türk devletinin bu yeni Hakan’ı, Türkiye’nin teritoryal ve siyasal egemenliğini savunacak ve Kürdleri bu işgalçi devlete entegre etmekle görevlendirilecekti.
Geçmişte Ahmet Hakan adlı misyoner gazeteci için, beni azarlayan ve hakaret eden Kürdistanlı kardeşlerimin sayısı da az değildi. Türk devletinin bu misyoner gazetecisini 1994 yılından beri takip ediyordum, zihin ve ruh atlasını yakından okuyordum. Lakin bilgisi olmayan ve halis niyetli yurtsever kardeşlerimiz onu tanımıyordu. Allah'a çok şükür! bugün artık bütün kuzey Kürdistanlı yurtsever milletimiz onu tanıyor.
Birinci Fasıl!
Bu sarışın ve şımarık imam hatipli jurnalist Hakan, Cizre ve Sur’daki Türk devletinin vahşetini Türk kamuoyuna meşru göstermek için, Hürriyetin 29.12.2015 tarihli köşesinde “Biz de Kandıralım” başlıklı yazısında Kürdistan davasına olan düşmanlığını şu sözleriyle açıkça ilan ediyordu:
"Ey Selahattin Demirtaş!
Yanılttın bizi. Çok “Türkiyeli” bir yüz gösterdin. Meğer o çok Türkiyeli yüz, sadece bir maskeymiş.
Aldattın bizi. “Hendek siyaseti olmaz” dedin. Meğer dilin öyle derken kalbin öyle demiyormuş.
Kandırdın bizi. “Biz artık Türkiye’nin partisiyiz” dedin. “Ayrılık gayrılık istemiyoruz” dedin. Meğer ne kadar da safmışız."
Ey Ahmet Hakan! terörist Türk devletinin elabaşı, Firavun Erdoğan gibi konuşuyorsun.
Hani Firavun şöyle demişti: "Ey önde gelenler, sizin için benden başka otorite-devlet-hükümdar olduğunu bilmiyorum..." (Kasas Suresi, 38)
Firavun dedi ki: Demek siz benim iznim olmadan ona inandınız, öyle mi? Şuara 46
Firavun Musa'ya dedi ki: "Eğer sen benden başka bir düşünceye ısrar edersen, seni kesinlikle zindanda çürütürüm." Şuara 29
Ey Türk devletinin jurnalı! seni tanımayanlar, seni erdemli ve cesur sanır. Senin kirli ajandanın sayfalarını açmadan önce, sana şu kısası uygulamak vacip olmuştur: Sevgili Selhattin Demirtaş’ın, sevgili Kürd milletinin, sevgili Kürd gerillasının ve sevgili Kürdistan siyasetinin ayakabısının altındaki mikrop kadar bile kıymetinin olmadığını bilmeni isterim.
Ey Ahmet Hakan! şimdi seninle munazaramıza kaldığımız yerden devam edelim: Önce şu maske meselesine, felsefik ve epistemik bir çözümleme yapalım: Hakikat şudurki, elbise insani giyer, insan elbiseyi giymez. Senin gibi, falanşist ırkçılar ve ontolojik yörüngesinden çıkan şamanistler insanın elbise giydiğini idia eder. Oysaki, felsefe ve marifet ehline göre, bu büyük bir yalandır! Felsefik olarak insan elbiseyi giymez, elbise insanı giyer. Elbise insanın insan olma ontolojisini gizlediği gibi, bazende din adamı ve gazetecilik elbisesi içinde kendini teşhir eder. Elbise bir kandırmacadır, örttünmedir, gizlemedir yani senin bahs konusu ettiğin maskedir, yada Kuran’ın bahs ettiği ke-fe-re küfr’dür. yani gerçeğin küfre bürünmesidir.
Şimdi sen ve terörist ruhlu devletin sevgili Selhattin Demirtaş’ın ülkesini işgal edeceksiniz, siyasal egemenliğini elinden alacaksınız, milletinin dilini yasaklayacaksınız, yara-bereli milletinin bedenini çarmıha gereceksiniz, Kürdistan’ın şehir ve kasabalarını delik deşik edeceksıniz, çocuklarını yaşlarından fazla kurşunla katl edeceksiniz, kadın savaşçıların ölü bedenlerini çırılçılak sokak ortasında teşhir edeceksiniz, evlerini toplarla başlarına yıkacaksınız, camiileri ve tarihi mekanlari toplarla döveceksiniz ve oda bu yaptığınız tuğyan ve mustekbirliğinize karşı Musa gibi asasıyla, İbrahim gibi balyozuyla ve Muhammed gibi ‘la’ kelimesiyle karşılık verecek, o aldatan ve bölen terörist olacak, sen ve devletin dürüst ve erdemli olacaksınız ha(!)
Heyhat! işte burda duracaksın Türk’ün Hakan’ı. Asıl senin yüzün maskeli, asıl senin dilin küfürlü, asıl senin kalbin mühürlü. Mamafih bir yanın hafiye, bir yanın fesad, bir yanın taassup, bir yanın tefrika, bir yanın ırkperest, bir yanın dünyaperest, bir yanın epikürist...
Ey “Kurttan” ve “itten” türediğini idia eden şamanist ruhlu züppe! Sensin terör ve sensin hile! Sen ve terörist ruhlu devletin zaten bin yıldır bizi İslam kardeşliği adına kandırmıyormuydunuz ve kalbinizle bize gizlice buğz etmiyormuydunuz? Yetmedimi onca kandırdığınız? Doymadınızmı onca hilelere? Yoksa Kürdleri baştan çıkaracak yeni kardeşlik ürünleriniz mi var elinizde ? Ey Türk’ün Hakan’ı! sen gerçek bir “Feveylül lil musalline" ehlisin, dalkavukların tapınağısın, paraya tapan lağam faresinin inisin, iktidara ve şöhrete ihtiras duyan bir Kürdistan düşmanısın, Nişantaşı iskelesine, kerhane ve meyhane inşa eden çılgın bir paparazi mutahitisin!
İkinci Fasıl!
Ey Ahmet Hakan! 25.02.2016 tarihli “Hürriyet gazetesi” köşenizde Kürdlere saldırma işine kaldığınız yerden devam ediyorsunuz: “ IŞİD’in canlı bombası kendisini patlatınca…
“Aman da ne barbar örgüt, aman da ne cani bir çete” falan deyip duruyordunuz. Ama sizinkilerden biri canlı bomba olup kendini patlatınca…
Hemen “Ama bu halkların demokratik canlı bombasıdır heval” tavrını takınıverdiniz.
Canlı bomba olup onlarca masumun canına kıymak…
Hangi halkın, hangi demokratik kitabında yazıyor?
Ağzınızı açarken “barış” diyeceksiniz, ağzınızı kapatırken “demokrasi” diyeceksiniz.
Ey Ahmet Hakan! Sen İmam Hatipli bir zinakar ve babanızında Türk devletine parayla ayet okuyan bir belam Baura olduğunu biliyoruz. Her ikinizde, “Safa” ve “Merve” arasında Hacer’in gerçekleştirdiği özgürlük sa’yını bilirsiniz. Hacer, Habeşli köle bir kadın, İbrahim’in eşi ve İsmail’in sevgili annesidir. Hacer ve bebeği İsmail, Kızgın bir güneşin ve her taraflarını kaplayan devasa bir çöle esir düşerler. Bebek İsmail, susuzluktan ağlıyordu. Hacer tedirgin oldu, çaresizlik krizine girdi, bir sağa- bir sola güneş batıncaya kadar sa’y kovaladı! Ancak, çöl ona galebe çalıyor, oda çölün egemenliğine boyun eğmiyor ve sonunda çölün promete’si oluyor...
Ey Ahmet Hakan! Kürdlerde Ortadoğu’nun, “safa” ve “Merve”sidir. Öyleki Kürdler insanlık ailesinin en kadım hatırasıdır. Kürdlerin, “Safa” ve “Merve”sini işgal edeceksiniz, kadım hatıratını dört parçaya böleceksiniz, diline kelepçe takacaksınız, gözlerine mil çekeceksiniz ve çarmıha gerip “aşk bodrumda yaşanır” diyeceksiniz, dünyanın ikinci ordusuyla, dünyanın sekizinci askeri kapasitesiyle, dünyanın on dörtüncü büyük ekonomisiyle önce ırzına geçeceksiniz, ardından delik deşik edeceksiniz ve sonra çıkıp utanmadan “Kürdler bizim kardeşimiz”, “biz Müslüman bir milletiz”, ”biz hukuk devletiyiz”, “biz demokrasi devletiyiz” diyeceksiniz.
Ey “birader” Ahmet Hakan! işte tam böylesi kızıl kıyametin koptuğu bir iklimde, sen Kürdistan’ın kadım hatırası olsaydın, Kürd’ün, “safa” ve “Merve”sini kafese kitleyen Türk Zeùscuların elinden özgürlük anahtarını kapmak için kendinemi bombayı bağlayıp patlatacaktın yoksa Prometre olup Kürdistan’ın, Safa ve Mervesine dünyayı cehennem eden barbar Türk Zeuscuların uniformalarınamı bombayı bağlayıp patlatacaktın?
Üçünçü Fasıl!
Ey Ahmet Hakan! sen CNN ekranlarında kardeşlik, humanizim ve demokrasi şarkılarıyla Kürdleri mest ederken, senin Yedi İklim dergisinde, Turancılık ve Akıncılık üzerine yazdığın ateşli makalelerden kaç tane saf Kürd’ün haberi vardı? “Yedi İklim” dergisinin bir misyoner dergi olduğunu kaç Kürd biliyordu? Bu misyoner derginin “Sırat-ı Müstakim”, “Sebilü’r-Reşad”, “Büyük Doğu” ve “Diriliş” dergilerin ardılı olduğu kaç kürd biliyordu? Sonra Türkiye gazetesi ve TGRT televizyonunda Türk ırkçılığına muhaberlik yaptığını kaç tane Kürd biliyordu?
Daha sonra, kasa kasa altın ve dolar toplayan Erbakan’ın kanal 7’sine iskele oldun. İskeleye kendi ikbalini bağladın, sonra “Hocanın” kızına göz diktin. İskelende kah ülkücü kardeşlerini, kah Erbakancı hocalarını mirac’a uğurladın. Nurettin Şirin’in Selam Gazetesinde ise, Humeyni ve Hüseyin fadlallah’ı modern çağa Mehdi olarak müjdeledin ve dinle uyuşturduğunuz seyirci ve okuyucu size “bravo iskele adam”! dedi.
Yavaş yavaş şöhretin ve seküler yaşamın tekamülüne evriliyordun. Öyleki öjenizim felsefesinin fikir babası Francis Galton’un hayallerini Türk milleti adına gerçekleştiriyordun. “Sabah Gazete”sine büyük paralarla transfer oldun, iskeleni CNN’in “tarafsız bölge”sine taşıdın, Fatih/Çarşamba Pazarı ikametgahından Bebek ikametgahına geçtin ve hızını tutamadın Haşmet Babaoğlu’yla birlikte Nişan taşını mesken tutun. Haşmet Babaoğlu sana barda nasıl viskiyi içeceğini, diskoda nasıl kıvırtacağını, şöhretinle mankenleri ve karnı şişik komprodorların sosyete kızlarını nasıl ayartacağını öğretti. Sonra baba Haşmetin sevgilisine göz diktin, seni uyardı ancak para etmedi. Çünkü şöhret sarhoşuydun ve Haşmet baba dayanamadı sağ gözünün tam orta yerine yumruğunu indirdi!
2006 gelince gelince “Banane, banane işte! Söylüyecem-söyleyecem!” diye, “eteklerini savura savura hula-hop”ediyordun. Önce Londra’da Başak Sayan’la aşk-meşk romanını yazacaktın. Bu aşkın fazla sürmedi. Derken, aşk ve meşk ayaklarıyla Bodrum sahillerine indin. Önce Nebahat Kübra Akalın’dan başladın maşallah! demeye. Arkasından Zuhal Olcay, Pelin Batu, Devin Özgür Çınar, Nehir Erdoğan, Perihan Ünlücan, Neşe Sapmaz, CNN’in Damla kızı ve daha yüzlerce kadının yatağına imam Hatipli kimliğinle zinaya yaptın.
Ey Ahmet Hakan! şimdi bana söylermisin bu yaptığin çirkin amellerin Müslümanlığın ve evrensel ahlakın hangi kitabında geçer?
Ey Ahmet Hakan! Kürd siyasetçilerine ve Kürd savaşçılarına ahlak, erdem ve demokrasi dersini vereceğine bir geriye dön, “Yedi İklim” dergisinin Ahmet Hakan maskesine bak, “Türkiye Gazetesi” ve TGRT’li Ahmet Hakan maskeli muhabirine bak, kanal 7’nin “iskele Sancak” sunucusu Ahmet Hakan maskesine bak, “Sabah Gazete”sinin İslamcı Ahmet Hakan maskesine bak, “CNN Türk”ün “Tarafsız Bölge” Ahmet Hakan maskesine bak!
Ey Ahmet Hakan! ne kadar çok maske ve makyaj kullanmışsın ne kadar da çok dindar, demokrat, solcu, liberal aldatmışsın!
Ey Ahmet Hakan! görüldüğü gibi, senin dünya görüşün, sex ve hedonizim kültürüyle vucüd bulmuş. senin düşünce kütüphanende ne Satre’nin egzistansiyalizm felsefesi, ne Albert camus’un “boşluk felsefesi”, ne Andre Gide’nin “abes fiiler” felsefesi ve ne de Heideger’in “alinasyonalizim” felsefesi vardır.
İkincisi, ruh ve mana iklimin sıfır, ahlakın örümcek evi. Sende ne su-yi, ne Fuzuli, ne Ehmedê Xanî, ne Yang-Ying ne Zerdüş, ne Volter, ne Rousseau, ne Pascal, ne Konfüçyüs, ne Lao-Tzu, ne İnsani kamil, ne kàremà, ne Samsara, ne Nirvana, ne Hallac, ne Mevlana ve nede Sadi’nin felsefesi var.
Ey Ahmet Hakan! işte maskesiz ve makyajsız halin budur. Sen kim aydın olmak kim! Sen kim erdem dersi vermek kim? Sen kim Kürdlere akıl vermek kim! Sen kim demokrat olmak kim!
Kadir Amaç
Son Haberler
Sayfalar

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!
Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”
Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....
Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.
Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....
Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..
Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde, orasını burasını yakan o... fakir... insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)
Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)
Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.
Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)
Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı
Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı
Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor
Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.
Altı ülke eklendi
Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.