Perşembe Kasım 28, 2024

Hangi “erkekliğe sığar”, “kadın dövmek”!

Seks işçilerine şiddet uygulayan Halk Cephesi'ne Yeni Demokrat kadın’dan (anlarsa!) bir soru:

Sıklıkla kullanılan bir deyim vardır: “Kadın dövmek, erkekliğe sığmaz!”

Erkek; eğer ki “kendisini aldatmamış”, “eline erkek eli değmemiş”, “kendisine karşı gelmemiş”, “ağzı var dili yok” bir kadına “durduk yere” şiddet uygulamışsa isyan edilir:

“Hangi erkekliğe sığar kadın dövmek?” (Hoş, kadın ne kadar bu toplumsal mağduriyet vasıflarına uysa da, kadına uygulanan erkek şiddetinin hep “haklı bir nedeni” var görülür.)

Her ne kadar görünürde, “güçlü”nün “güçsüz”e şiddet uygulamasını kınayan, insancıl ve insana hoş gelen bir söz gibi görünse de; aslında görülecektir ki; bu “şefkat” dolu sözlerle “erkekliğe” yeni bir övgü daha dizilmekte, bu kez “güçsüz” ilan edilerek zavallı görülen kadına şiddet uygulamaması gereken güçte bir kutsallık atfedilmekte!

Oysa erkeklik, erkek egemenliği tam da bu demek değil midir? Yani kendi dışındaki tüm cinsel kimlikleri, yönelimleri aşağılamak, yok saymak, ayrımcılık uğratmak, kendi iktidarı için her türden şiddeti meşru görmek ve toplumun tüm kesimlerine meşru göstermek değil midir ataerkil sistemin temel dayanağı?

O halde “kadın dövmek” tam da bu erkekliğe, bu erkek egemen sistemi güçlendirenlere, koruyanlara yakışır! İster devlet eliyle, ister devlet kurumları, ister polis, ister jandarma, ister işçi, ister işsiz, mahalle bakkalı vs… İsterse de devrimci eliyle!

 

Halk Cephesi, erkek egemenliğini pekiştiriyor!

Halk Cephesi, ilk olmamakla (ve ne yazık ki son da değil) birlikte, 17 Temmuz günü Sarıgazi-Demokrasi Caddesi’nde “fuhuş yapanları cezalandırma eylemi” gerçekleştirdi. “Seks işçiliği” yapan bir kadına sokak ortasında şiddet uygulayarak diz çöktüren ve çevredekileri de bu şiddete dahil eden Halk Cephesi, bu “eylemi” ve bundan önce Gazi’de, Sarıgazi’de, Gülsuyu’nda ve 20 Temmuz günü de Aydın’da yaptığı benzeri “eylemleri” ile neyi hedeflemektedir?

LGBTİ’leri hasta, sapkın ilan ederek, “seks işçisi” kadınlara şiddet uygulayarak, sokak ortasında, yalnızca erkeklerin müdavimi olduğu mahalle kahvelerinde kadınları ve yaşadıkları evleri teşhir ederek ne yapmaya çalışıyor?

“Fuhuşa geçit vermemeyi” mi?

“Mahallelerimizin yozlaşmasına set kurmayı” mı?

Şiddet uyguladığı kadınlara diz çöktürerek “oligarşiyi titretmeyi” mi?

Amacı ne olursa olsun, neyi hedeflerse hedeflesin; yaptığı bu “eylemler”; teşhir edilen kadına yönelik yeni tacizlerin, yeni tecavüzlerin yaşanmasına ve hatta kadının katledilmesine yol açmak anlamına gelmektedir!

Amacı ne olursa olsun, neyi hedeflerse hedeflesin; yaptığı bu “eylemler”; erkek egemenliğini bu kez devrimcilik, “devrimci” ahlak adı altında beslemek, pekiştirmek, toplumun cinsiyetçi kodlarını kökleştirmek anlamına gelmektedir!

 

İkiyüzlü ahlakınız batsın!

Biz de; emperyalist-kapitalist sistemin; kadın, LGBTİ ve çocuk bedenini çeşitli kurumları aracılığıyla örgütlü bir şekilde metalaştırmasına, bunu bir sektör haline getirerek buradan hem kesesini dolduran hem de kendine erkekliği yücelten bir sektör sağlamasına sonuna kadar karşıyız.

Ancak biz aynı zamanda bu sistemin “erkeklik” adı altında kadını “namus” kıskacına almasına, genelevlerini vergi kalemlerine bağlayıp ardından da ahlak bekçiliğine soyunmasına da karşıyız! “İffetli-iffetsiz” ayrımı yaparak hem “iffetli” olanların babasının, kocasının, erkek yakınlarının her türlü şiddetini, ayrımcılığını, yok saymasını meşrulaştırmasına ve “iffetsiz” olanları ise “toplumun çöplüğüne” hapsetmesine de karşıyız!

Yani biz insan bedeninin dünya genelinde bir sektör haline getirilerek milyonlarca kadın, LGBTİ ve çocuğun “seks işçiliğine” zorlanmasına karşı olduğumuz kadar; ahlak adı altında egemenlerin, devletin, devletin kurumlarının, toplumun ve hatta devrim yapma iddiası ile yola çıkanların ikiyüzlülüğüne de karşıyız.

“Fuhuşa karşı mücadele” “kadın dövülerek” verilmez! “Fuhuşa karşı mücadele” kadını kadına “dövdürerek” verilmez! “Fuhuşa karşı mücadele” kadın teşhir edilerek verilmez! “Fuhuşa karşı mücadele”, “seks işçilerini” yok sayarak, yaşam koşullarını görmezden gelerek de verilmez!

Devrimci bir deyimle; “fuhuşa karşı mücadele” devrimsel değişimleri savunarak halk için mücadele ettiği iddiasını taşıyanların kendilerinden başlayarak erkek egemenliğine karşı ezilen cinslerin bilincini kuşanması, sorgulama, yüzleşme sürecine girmesi, erkeklikten kopuş sağlaması, ahlakçılıktan sıyrılması ile başlar. Çünkü hala kadınlara şiddet uygulayarak bu mücadeleyi verebileceğini zannedenlerin olduğu bir coğrafyada bu adımı atmak bile büyük bir devrim olacaktır.

Halk Cephesi, bu şiddetine son vermediği sürece kadın ve LGBTİ kurumların hedefine oturacağını ve devrimci kesimler arasında yer alamayacağını fark etmek zorundadır. Bulunduğumuz alanlarda erkek şiddetinin bu devrimci maskeli haline karşı da mücadele edecek ve bu şiddeti sokak ayağı dahil olmak üzere çeşitli mücadele yöntemleriyle teşhir edeceğiz!

Çünkü bizler, aynı zamanda devrimciliğin kadınların sömürülmesinin, şiddete uğramasının, katledilmesinin gerekçesi olan “ahlak bekçiliğine” paravan yapılmasına da karşıyız ve buna izin vermeyeceğiz!

 

Yeni Demokrat Kadın

25.07.2014 

95207

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

Sayfalar