Çarşamba Ocak 22, 2025

Kaypakkaya Partizan ve Yol Ayrımları

        Bir görüşü savunmanın en mutlu yanı o görüşün çoğalması ve kitleselleşmesidir. Eğer yaptığınız iş buna hizmet ediyorsa, adımlarınız hep ileriye dönükse anlam kazanacaktır, tatmin edici olacaktır. Yaptığımız işlerin özeleştirisini yaptığımız kadar eleştrilerini de yapmalı ve gerekirse çıkmaza girildiğinde dönüp kendimize bakıp ne yapıyorum denilmelidir. Gittiğimiz yol 1 adım ileri 2 adım geri gidiyorsa burda durup düşünmek ve ortaya çeşitli tespitler koymamız gerekmektedir. Geçip giden her zaman bizim hanemize artı veya eksileri ile yazılırken,bir hayatın boşa geçmesi ya da zamanın üretimden yoksun hale dönmesi bizim kayıplarımız olacaktır.

       Kaypakkaya Partizan gönüllüleri olarak hep gözümüzü zirveye diktik. Kaypakkaya ardıllarının düşüncelerinin eylemlerinin yazılarının yayınlandığı binlerin değil, 10 binlerin yüzbinlerin okuduğu bir yayın yapmak her zaman bizim için bir amaç oldu. Ama görünüyor ki bu noktaya varamadık, bu sistemle de varmamız zor gözüküyor. Bunun içsel ve dışsal sebepleri olduğu kadar bir de yapılanmasındaki sorunlar olduğu açıktır. Bu sorunlara baktığımızda en önemli sorunlar şöyle:

1)Yazar Kadrosu: Ne yazık ki Kaypakkaya geleneğinden gelen aydın ve yazar konusunda ciddi sıkıntılar vardır. İnsanlar özne olmaktan uzaklaştıkça yazmaktan üretmekten de uzaklaşıyorlar. Bu da yansımasını pratik anlamda yazar sayısının azlığı, ya da az sayıda üretim oluşması ile dışa vuruyor. Oysa ki politik bir yayının ister gazete, dergi, bildiri ya da haber sitesi olsun kendi görüşlerini kitleye sunması onlara haklılığını teorik anlamda olsa dahi hissettirmesi gerekir. Her yayın organının sadece teorik hatta değil pratik hatta da güçlü olması dönemsel taktik veya stratejilerini kitleye sunması gerekir. Bunları kitleye sunamayan kitleden ya da halktan uzak görüşlerin bir üretim merkezi olması veya kitleselleşmesi imkansızdır. Bu da demektir ki yayın organlarının politik hattı da güçlü olmak zorunda kitleye günlük gelişmeler hakkında bilgi verici yön verici olmak, onlara yakın olmanın diğer anlamıdır. Proleterya ve ara sınıfların günlük yaşam konusunda teorik değil politik ilişkiler içinde bulunduğunu artık anlamalıyız. İnsanlarımız ve yazarlarımız üretimlerini artırmadığı sürece Kaypakkaya-Partizan'ın veya herhangi bir maoist sitenin Türkiye üzerinde genel bir yayın yapması imkansızdır. Kitleye ulaşamayan bir düşüncenin de somutlaşması aynı şekilde imkansız olacaktır. Her savaşı fikirler başlatır, fikir üretemeyenlerin savaş başlatması veya savaşması altı boş bir iddia olmaktan öte geçemeyecektir.

2)Haber Kadrosu: Özellikle burjuva haber sitelerine baktığımızda çeşitli haber ajanslarından alınan haberlerin(abonelik yolu ile) sitelerde yayınlandığını ve burjuva gazetelerin de temel haber ağını bu ajanslardan gelen haberlerin oluşturduğunu görürüz.Devrimci sitelerde ise ajans faktörünün yerini o görüşü savunan kitle alır.Kitlenin gönderdiği haberler yayınların temel unsurlarından olmalıdır,yön vermelidir.Eğer kendi kitlenizden herhangi bir geri dönüşüm alamıyorsanız, kitleniz kadrolaşamamış kendini geliştirememişse bu sizin yayınlarınıza yansıyacak ve bir kısır döngü içine girmek zorunda kalacaksınızdır.O yüzdendir ki geçmişte devrimci gazetelerin,bildirilerin legal -yarı legal yayınların önemi çok büyük olmuştur.Günümüzde ise açık ve net biçimde bunu internet yayını almıştır.Bu yayınlar gerekli devrimci-teorik ve politik gelişmelere ayak uydurduğunda geniş kitlelere ulaşılabildiği ve ciddi dönüşümler yaşandığını biliyoruz.Ne yazık ki bu alanda Maoist kurumların ciddi bir üretimi olamadı ya da yetersiz kalındı.Özellikle bu alanda ilk atılımların maoist düşünceler tarafından 2003/2005 yılları arasında atıldığını,internet sitelerinin açıldığını ama bunların ne yazık ki ciddi bir şekilde yürütülemediğini de burdan not düşmeliyim.Bu maoist kitleler için ciddi bir kayıp olarak tarihe geçmedi ama belki 5/10 yıl sonra büyük bir hata olarak anılmaya başlanacaktır.Ki öyledir zaten.

3)Ben-Merkezim Mantığı: Devrimciler ilerici özü olan her eylemi, değişimi desteklerler. Diğer yandan bunu yapmak için bilimsellik önemli bir ölçüttür .Eğer sahte ilahlar yaratıyorsak ve bu ilahlar dışında yapılan herşeyi tu-kaka olarak adlandırıyorsak, toplumdaki ilerici öğeleri göremeyiz. Onları sahiplenmez ve dışlarız. Bu ne yazık ki geçmişte birçok olumlu adımın önünü kesmiş, yapılmak istenen önemli adımlar bu düşüncenin esiri olmuş, engellenmiştir. Bu sebeple ki her bireyin-kurumun birbirini desteklemesi ve önünü açmak için çalışmalar yürütmesi gerekir. Devrimci dayanışmayı savunrken kendi içimizde bu dayanışmadan bihabersek ya da işimize gelmiyorsa hiç kimse büyüyemez, savunulan görüşler geniş kitlelere ulaştırılamaz. Halk sadece düşünecektir. Sizin yaptığınız her hareket onun size davranışını belirleyecektir. Bir devrimci bir devrimciyi, bir Kaypakkaya'cı bir Kaypakkayacıyı sahiplenmiyorsa halktan kendisini sahiplenmesini beklemek hayalden öteye gitmeyecektir. Bir büyük düşünceyi hayal olarak yaşamamız devam edecektir.

 

     Bunların üstüne birçok öğe daha eklenebilir. Ama özden sapmamak için gereksizdir. Baş çelişkiyi görmeden talide boğulmak gereksiz bir durum. Burda asıl sorun Kaypakkaya-Partizan'ın nereye doğru gittiğidir. Kim ne derse desin Kaypakkaya-Partizan birçok anlamda ciddi üretimler ortaya sunmuş bir sitedir. Diğer yandan her şey doğar büyür yaşar ve ölür. Her şey miadını doldurduğunda yok olacaktır ya da felsefi anlamı ile başka bir şeye dönüşecektir.

    Diğer yandan geldiği bu noktayı ciddi olarak tahlil etme zamanı gelmiştir. Ya kendisine bir yol çizecektir, yeni yollar bulacaktır, ya da kafasıyla duvarı yıkmaya çalışmaya devam edecektir. Evet, Kaypakkaya-Partizan kadrosu çok büyük burjuva siteleri yürütebilecek seviyededir. Çok paralar kazanabilir. Ya da Türlkiye'de ilk 1000 deki birçok siteyi yaratabilir. Ama devrimci haber anlamında bunları sunabillmeye devam edebilecek midir? Ya da önünde bir yol ayrımı mı vardır. Bunu önümüzdeki aylar gösterecek, ama yukardaki sunduğum 3 hususun mevcut olmadığına tüm arkadaşlarım katılacaktır. Bu sorunları çözemediğimiz takdirde ne yazık ki hedeflediğimiz haber sitesine, Türkiye'nin başlıca sitelerinden biri olma amacına ulaşamayacağız. Geriye ne kalacak? Denedik ama olmadı mı?

    Evet, hayatın en acı sözlerinden biri denedik, denedik olmadı demektir. Oysa olması hepsinden daha çok istenirken. Hâlâ deniyoruz ama attığımız adımları nasıl ileriye taşıyacağız bu bir bilmece. Ya da yaşadığımız her şey sınıfların hayat boyu yaşadığı bir çekişme. Şimdilik devam ediyoruz, çekişmeye.  Bir umut hep burjuvazi kazanmayacak ya.

 

 

109923

Onlar düşlerinin büyüklüğü kadar özgürdür ![1]

“Ji bo bi çav li hev

nihêrtina bi mirovekî re,

divê ku ew meriv be.”[2]

 

Çoğunu tanıyorum; kucaklaştık; aynı ekmeği paylaşıp birlikte umutlandık…

İnebolu (Kastamonu) M Tipi Kapalı Hapishanesi’nden Murat Kur, Hıdır Yıldız ve Deniz Kırbağ’ı…

Sincan (Ankara) F Tipi Kadın Hapishanesi’nden Evrim Konak’ı…

Elbistan (Maraş) E Tipi Hapishanesi’nden Tuğçe Özgül’ü…

Malatya E Tipi Hapishanesi’nden Ali Mükan’ı…

Kürkçüler (Adana) F Tipi Kapalı Hapishanesi’nden Emrah Kalkan, İsa Uğur Erdoğan ve Özer İnal’ı…

Yel Değirmenlerine Karşı Savaşa Katıl; Akıma kapılma:Atomu Parçalayacağız!-1


DHF ve MKP cevresinden arkadaslar "cok partili sosyalizmi' tartisiyorlarmis...

Yeni Hınzır Paşalara Geçit Yok!

Bir kez daha asimilasyon ve Hınzır paşalar konusunda hem Alevi toplumuna, hem de Alevi örgüt yöneticilerine seslenmeyi, Aleviliğe yönelik asimilasyon operasyonunun bizzat devlet eliyle güçlü bir şekilde devam ettirilmesinden ötürü bir gereklilik olarak hissediyorum.   

Soru(n)dan Çözüme Kadın(lar)

“Selam olsun bizden önce geçene / Selam olsun dosta, hasa, çile çekene / Selam olsun dayanana, düşene / Yüreğim yürektir, bakma gözüm yaşına.”[1]

“Kadınlığın tarihi, dünyanın gördüğü en büyük zorbalığın tarihidir,”[2] der Oscar Wilde. Haklı.

Üniversiteyi Öldürmenin Sekiz Yolu (Ya da Üniversite Piyasaya Nasıl Entegre Olur?)[1]

 “Bilimin sürdürülmesi, / bana özel bir yürekliliği / gerektirir gibi gözüküyor.”[2]

 Sevgili dostlar, sıcak bir Haziran’ın ardından, meydanların ardından yeniden burada, birlikteyiz.

Buraya gelirken arkadaşlar bana Melih Gökçek’in “teröristler kamplara çekildiler, sonbaharda daha büyük bir ayaklanma çıkartacaklar,” mealinde bir şeyler söylediğini aktardılar.

İlk defa Melih Gökçek’le aynı fikirdeyim.

Evet, Haziran 2013 sıcak geçti. Ama emin olun önümüzdeki güz ayları daha da sıcak geçecek.

Neo-Liberal AKP, Kautsky'nin 'Ultra Emperyalizmi' , 'Bariscil Kapitalizm' Ve Bir Ruyanin Sonu

Esas savas ,maddi-maddelesmis enerji evreninin zihnimize yansimasinda yuruyor...Dusunce -felsefe enerjisi biri ikiye boluyor...Tek bir soru tum bir evreni boluyor...
Dusmani yakindan izleyin. Onun akli bizden daha geliskin; yuzyillara dayanan sinifli toplumlar yonetme tecrubesine sahip. Akimlari yok edemeyecegini biliyor. Enerji evreninin sabit bir yuk uzerinde hareket eden bir enerji alanlari catismasi oldugunu biliyor...

Haklarını Tavizsiz Savunan Dirençle Karşılaştığımda/ Hasan Aksu

Kadın sorunu yalnızca sınıf sorunu olarak ele alınamaz, görülemez. Kadın sorununda asıl çelişki cinsiyet sorunu olarak görülmelidir.

Kadın ve özgürlük

“Tarihsel değişimi belirleyen kadınların özgürleşme oranıdır. İnsanlığın zorbalığa karşı kazandığı zaferin bulunduğu nokta, kadının erkekle, zayıfın güçlü olanla karşılaştırıldığında ortaya çıkan durumdur. Kadının özgürlük derecesi toplumsal özgürlüğün doğal ölçüsüdür.“ Marx-Engels

İnsanlık, özgürlüğünü kadınların köleleştirilmesiyle yitirdi ve kazanmak istiyorsa yitirdiğini yeniden, onu, ancak ve ancak yitirdiği yerde kazanabilir. 

Maocular ve Bir Maoizm Karikatürü Perinçekgiller

  

TV’ye çıkartmışlar benim gibi kel kafalı bir gazeteci, sözde araştırma yapmış ülkedeki Maocular üzerine ve 'Maocular' diye bir kitap yazmış.

Bak simdi cehaletin papyon giymiş haline, entelektüellik adına aydınlığın ırızına geçirilmiş haline!

Güya aydınsın, öyle mi?!

Maocular diye kitap yazmadan önce hiç Maoculuğu araştırdın mı?...TV izleyiciliği dışında Maoizm nedir en ufak bilgin var mı?

Yok, belli!...Neden mi?...Maocular sorusuna cevabı Perincek ve onun artıklarında aradığına göre, Mao hakkında tam bir cehalet içinde olduğun belli!

'Radikal Demokrasi' Post-Modernizme yaslanmis Neo-Liberalizmdir


'Radikal Demokrasi' Post-Modernizme yaslanmis Neo-Liberalizmdir

Toplumun, uretimin ve siyasal yasamin kurallarini Isci-Koylu yiginlarinin degil; tam tersine uretim araclarinin ozel mulkiyetini elinde bulunduran sermayenin ve onun siyasal iktidarinin koydugu Kapitalizm catisi altinda 'bireysel ozgurluk' ya ahmaklar icin bir aspirin ya da burjuvazinin dostu ahlaksiz bir sahtekarliktan baska bir sey degildir.

Tarihin inatçi aynasi

Kürt medyası ile düzen yanlısı medyanın bir utanç duvarına dönüşen bezdirici ambargosu karşısında bir süre yazmamaya karar vermiştim. Ancak İran Molla rejimi, Şerko Maarifi' nin de içinde olduğu onlarca insanı idam edince, birkaç yıl önce yazdığım bir makaleyi ve bir mektubu aşağıda halkın bilgisine sunmayı zorunlu gördüm. 
İşte 2009 ve 2011 yılında yazdığım o ibretlik makale ve mektup:
HÜSEYİN XİZRİ DE İDAM EDİLDİ
KÜRT VE TÜRK SİYASETÇİLERE KINAMA
UTANIN!

Sayfalar