Salı Mart 4, 2025

Kemalizm, İttihat ve Terakki’nin devamıdır (Şunurov)

Alman emperyalizmine göbekten bağımlı İ ve T Partisi'nin yerini alan Kemalist'ler artık devletin tek sahibi oldular.Irkçı,milliyetçi devlet politikaları ile azınlıklara ve Kürt ulusu'na karşı inkar ve imha yollarına giderek Türkleştirme politikalarına geçildi.Ermeni katliamından sonra asimilasyon,sürgün ve katliamlar kemalist'lerin vazgeçilmez politikaları oldu.Dağa taşa yazılan ''Ne Mutlu Türküm Diyene'',''Her Türk Asker doğar''Türkiye Türklerindir''''Türkçe Konuş,Çok Konuş'' şeklinde ırkçı kampanyalardan en çok zarar gören Rum,Ermeni,Yahudi ve Kürt'ler oldu.Bütün milletlerin,Türk'lerden olduğu gibi,Irkçı teoriler icat edilmeye başlandı.Bütün dillerin doğuş kaynağı olarak Türkçe gösterildi.Güneş,dil teorisi bunu ispatlamak için uyduruldu.İnsanlar Türk olmaya,müslüman olmaya zorlandı.Hak ve özgürlükler kısıtlanarak Halk'lar baskı altına alındı.

Cumhuriyet tarihi boyunca öne çıkan Kürt ulusal direnişleri,ermeni sorunundan kurtulan, azınlık durumuna düşen Ermeni probleminin yerini Kürt Ulusal sorunu aldı.1921 Koçgiri,1925 Şeyh Sait,1928 Ağrı İsyanı,1930 Zilan ve 1938 Dersim İsyanı ve bugün doruk noktasına ulaşan Kürt Ulusal Sorunu çözüm beklerken,devlet girdabın içerisinden çıkamamaktadır.2015 yılında halen Kürt sorunu acil olarak çözüm beklemektedir.Ama nasıl?Sorunun çözümü kitlelerin devrimci gücü ile olacaktır.Kör düğümün çözümü,dipten gelecek olan halkın çözüm gücüdür.Bunun dışında çözüm yolları çözümsüzlüktür.Ermeni ulusal hareketi önderlerinin düştüğü hatalar,meşrutiyet döneminde yaşanan Osmanlı oyunlarının halen devam ettiğini görüyor tarih siyasi uyanıklığı bir an olsun elden bırakmamayı öğütlemektedir.

Osmanlı döneminde yönetici kademelerde bulunan kişiler,hiçbir değişikliğe uğramadan aynı şekilde Cumhuriyet kadroları olup çıktılar.Bu yüzden Osmanlı Dönemi ile Cumhuriyet Dönemi arasında nitel bir farklılık olmamıştır.Yeni Cumhuriyet Türkiye'sinin kurucu önderi olan Kemal Atatürk'ün kendisi de İ ve T Partisi üyesidir.Trablusgarp cephesinde faaliyetlerde bulunmuştur.Mustafa Kemal'in adı o dönem sivrilmiş,duyulmuş değildi.Politik kimliği ile öne çıkmış değildi.Bunun sebebi Enver Paşanın komploları ile ayak oyunlarının eksik olmamasıdır.

Belli başlı İtthatçı eli kanlı unsurlar en kritik görev alanlarında hizmete devam ettiler.Celal Bayar,İ ve T Partisi'nin Ege'de Rum'ların tehcirinde aktif görev almış,takma adıyla

''Galip Hoca'' olarak anılmaktadır.Rum'ların anayurtlarından kovulmasında savaş suçu işlemiştir.Celal Bayar sonradan Türkiye'nin 3.Cumhurbaşkanı olmuştur.

Şükrü Saraçoğlu,(Bugünkü Fenerbahçe Spor kulubunun sahasının adı bu kişilikten gelmektedir) İ ve T Partisi'nin İzmir bölge temsilcisi iken görevine yine devam etti.II.dünya savaşında Hitler Almanya'sı ile uyumlu politikalar izleyerek Faşizme hizmet etti.Nazi politikalarını kayıtsız şartsız yerine getirdi.Döneminde çıkarılan Varlık Vergisi ile gayrı-müslümlerin servetlerine,sermayesine el koyarak yeni sermayenin yaratılması,Türkleştirilmesi için aktif rol aldı.

Halil Menteşe,1919 yargılamalarında Malta'ya sürgün edildi.1922 yılında Türkiye'ye ''kahraman''lar olarak dödü.K.Atatürk mükafat olarak1931-46 yıllarında izmir milletvekili olarak atadı.Meclis Başkanlığı ile Adalet Bakanlığında bulunmuştur.

Ali Fethi Bey Başbakanlık yaptı.Şükrü Kaya ,CHP Genel sekreterliği ile İçişleri Bakanlığında görev yaptı.

Rauf Orbay Paşa,''Hamidiye kahramanı'' olarak ün yaptı.Malta'dan döndükten sonra ,Meclis başkanlığı,Başbakanlık,ve milletvekili olmuştur.

Topal Osman,Kemalist harekata katılan,Pontus'lu Rum'ları ''diri diri gemi kazanına atmakla''ünlü cani ve katil olarak bilinen soykırım suçlusudur.Bugün heykeli giresun'da şehrin merkezinde,yine kendisi gibi katil olan Veli Küçük tarafından dikilmiştir.M.kemal'in muhaliflerini öldürmüş,fakat sonradan M.Kemal tarafından öldürtülmüştür.

Halil Kut Paşa,6.ordu komutanı olarak savaştan sonra tutuklandı.Aynı zamanda enver Paşanın amcası olan Halil Paşa tutuklandığında bir İngiliz subayına verdiği alaylı cevabı ile tanınmaktadır.Kendisine soykırımla ilgili  sorular soran bir İngiliz subayına ''300 bin ermeni daha az,ya da fazla olabilir saymadım'' diye cevap vermiştir.Turancılık ülküsü için,islam orduları ile kafkaslardada bulunan,aynı zamanada Ankara hükümeti ile bolşevikler arasında,Bolşeviklerin Ankara'ya hibe ettikleri altınları getiren kişidir. Sabit Sağıroğlu,Soykırım kurbanlarının ''mezbaha vilayeti'' olarak andıkları Harput'tan sonra Erzurum ve Elazığ milletvekilliğinde bulundu.

Dr.Tevfik Rüştü Aras,CHP iktidarı döneminde Dışişleri bakanı oldu.Aynı zamanda Dr.Nazım'ın bacanağıdır.Ermeni ölülerin gömülmesinden sorumlu,sağlık genel müfettişi olmuş,II.Dünya savaşında Dış İşleri bakanlığında görev yapmıştır.

20 KİLO EŞYA , 20  DOLAR  İLE  KOVULDULAR ,

İttihatçılar ile Rum Pontus halklarına karşı girişilen katliamlar,İktidarı ele geçiren Kemalist'ler döneminde de hiç aralıksız devam etti.Savaşı kaybeden Alman'ların yerine,İngiliz hakimiyetine giren Kemalist'lere karadeniz'e çıkması için izin verdiler.Bu Karadeniz'de yarım kalan,bütün Karadeniz'in Rum'lardan temizlenerek ele geçirilmesi anlamına geliyordu.Bütün karadeniz baştan aşağı kana boyandı.Burada işlenen kıyım ve katliamlarda,Topal Osman,İpsiz Recep gibi Ermeni soykırımına katılmış katiller görev aldı.Kendi oluşturduğu özel orduları ile katılan Topal Osman ve çeteleri kalan Rum'ları her yerde ,çocuk,yaşlı,kadın demeden öldürdüler.Bize okullarda ''emperyalizme karşı verilen kurtuluş savaşı'' olarak anlatılan tarih,karadeniz'de bir avuç kalmış olan Rum'ların tasfiye harekatıdır.İngiliz'lerin Yunan ordusuna İzmir'e çıkmasına izin vererek,Kemalist'lerin Karadeniz'li Rum'lara yönelik katliamlarını meşrulaştırdılar.Kemalist dönemiyle beraber353 binkişi öldürüldü,1milyon'dan fazla Rum yapılan antlaşmalarla,ülkelerinden sürülerek,yabancısı olduğutopraklarda,sürgünde yaşamaya mecbur bırakıldılar.İttihatçılarda var olan homojen,Türk,müslüman toplum oluşturma savaşı,Atatürk döneminde de olduğu gibi devam etmiştir.

Enson 1964 yılında ise Rum'lar kesin olarak ülkeyi terk etmeye zorlandı.Yine 45bin kişinin mübadele ile ülkesini terk ederek gittiği,sayılarının artık bugün çift hanelerle telafuz eder duruma getirildi.Bir gecede apar topar hazırlanması emredilen Rum'lar,hiç bir mal varlığını satamadan,sadece 20 kg eşya,20 dolar ile topraklarından kovuldular.Rum tehcirinin son halkası böylelikle acı bir şekilde tamamlanmış oldu.

KOÇGİRİ  DİRENİŞİ ,ZO (ERMENİ)' LARI HALLETTİK , SIRA  LO (KÜRT)'LARDA ;

Koçgiri halk Direnişi,İlk Kürt ulusal hareketi olması,Kemalist'lerle ilk defa karşı karşıya gelmeleri bakımından tarihidir.ZO'ları hallettik,sıra LO'larda diyerek 1921 Koçgiri isyanını bastırmaya giden Sakallı Nurettin Paşa'nın,İzmir'de Rum'lara yönelik katliamları hatıralardan çıkarılmamalıdır.izmir'e giren Türk kuvvetlerinin başında bulunan Nurettin Paşa,Yunan'lıların çekilmesinden sonra,Rum ve Ermeni bölgelerine girerek büyük İzmir yangınını gerçekleştiren kişidir.Hizmetlerinden dolayı da İzmir valiliğine kadar da terfi etmiştir.

Koçgiri ve Dersim kırımlarında da aktif rol alan Nurettin Paşa,Kuvayi Milliye saflarına hiç bir zaman kazanılamayan,Alevi olmaları,kendi özellikleri ile diğer Kürt aşiretlerinden ayrı konumda bulunan Koçgiri ve Dersim'liler,devletle hiç bir zaman antlaşma zemininde bulunamadılar.Devlete vergi vermeyen,I.Dünya savaşındada devlete asker vermeyen,Ermeni soykırım döneminde,Osmanlı ile soykırıma katılmamışlar,aksine kaçıp kendilerine sığınan Ermeni'leri korumuşlardır.Rusların Dersim'e kadar yakınlaşmasında  bağımsız Kürdistan Projesi ile Rus'larla ilişkiler kurmak isteyen önderleri ise Alişer Efendi'dir.

Koçgiri ve Dersim aşiretleri arasında kalıcı bir ittifak sağlamayı amaçlayan aşiret reislerinin Baytar Nuri-Alişer Efendi'nin Hozat'ta yaptıkları toplantıdan çıkan sonuçlar Hozat muhtırası olarak anılmaktadır.Kürt özgürlük talepleri bakımından önemlidir.Hatta ilk'tir.

Ankara Hükümetine iletilen ''Kürdistan özerkliği'nin tanınması,aksi halde bunu silahla alacağız'' mesajı.İlişkileri kopardı.Bütün aşiretlerin silahsızlandırılmasını isteyen Kemalist'lere karşın ayaklandılar.Bazı yerleri ele geçiren Kürt Ulusal direnişi,göndere kendi bayraklarını çektiler.Harekete geçen,harekat ordusu komutanı Nurettin paşa,Dersim ve Koçgiri aşiretleri arasındaki bağlantıyı kesti.İsyanın bastırılmasında Pontus kırımı'nın tanınmış simalarından Topal Osman da kendi birlikleri ile katıldı.1921 yılına kadar devam eden direniş Alişer Efendi'nin teslim alınmasıyla son buldu.İki lider dışında herkes affedildi.İki lider idama çarptırıldı.İsyan kanla bastırıldı.

DERSİM  TERTELESİ ,AYIP'TIR – ZULÜM'DÜR – CİNAYET'TİR : SEYİT  RIZA

Ermeni soykırımından sonra yaşanan Kemalist dönemin en kanlı ve en vahşi uygulamaları Dersim soykırımıdır.Kemal Atatürk'ün,direkt emirleri ile hayata geçirilen halkın deyimiyle Dersim Tertelesi 1937/38 yıllarında oldu.Halk Önderi Seyit Rıza ve 6 arkadaşının ölümüyle sonuçlanan Dersim Direniş mücadelesi sonunda bastırılmıştır.1925 yılından itibaren adım adım Dersim katliamının planlanmasına geçildi.1935'de Atatürk'ün talimatıyla bölgeye giden İsmet İnönü ''Şark Raporu''nu hazırladı.Celal Bayar ile Genel Kurmay'da bölge üzerine raporlar hazırlanmaya başlandı.Raporlar sonucunda ''Dersim bir çıban başıdır,temizlenmelidir'' sonucuna varıldı.1936 yılında yürürlüğe giren ''Tunceli kanunu''da,Dersim adı ,Tunceli olarak değiştirildi.

Dersim'in öne çıkarılmasının sebebi,ulus devlet projesinin hayata geçirilmesinin önünde engel olarak görülmesidir.Halkın kimliğinin,inancının Kızılbaş olmasıdır.Ermeni soykırımından kaçıp Dersim'e sığınan,Ermeni'lere kapılarını açan,Osmanlı'ya teslim etmeyip 20 bin Ermeni'yi ölümden kurtarmışlardır.Bu özellikleri ile egemen toplum arasında kalın çizgilerle farklıdır.Dersim katliamında ,Kemalist'ler halkın en ileri,en sevilen önderlerini yok etmeyi planlamışlardır.Bütün imkanlarını bunun için seferber ettiler.Kemalist'lerin öne sürdükleri talepleri Seyi Rıza ve arkadaşları red edince,Dersim'e asker yığmaya başladılar.Tank'larla,toplarla saldırıya geçen iktidar istediklerini başaramayınca 1937'de görüşmeye çağırdıkları,Seyit Rıza'yı Erzincan'da tutukladılar.Acele yapılan göstermelik mahkemelerden sonra,Seyit Rıza ve arkadaşları idam edildiler.İlerlemiş yaşına rağmen nedamet getirmesini bekleyenler,yanıldılar.Darağacına giderken,düşmanına boyun eğmedi.İpini kendisi çekti.Yargılanan değil,Kemalist'leri o yargıladı.Ve haykırdı :''ben senin hile ve yalanlarınla başedemedim,bu sana dert olsun,ben de senin önünde diz çökmedim,bu da sana dert olsun'' dedi.18 Ekim 1937 yılında Elazığda idam edildiler.Direnişlerinden korkan Kemalist'ler,Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerini bugün dahi gizleyerek,korku ve kabus içerisinde yaşamaktadır.

Mustafa Kemal'in ''bu meseleyi kökünden hallediniz'' talimatı ile Dersim'i kana bulayan,Kemalist'ler,50 bin insanı öldürdüler.Sürgüne gönderildiler.Yetim kalan anasız,babasız çocuklar evlatlık olarak subaylara dağıtıldılar.Mağaralara sığınan insanlar,gaz bombaları ile ''fare gibi zehirlenerek'' katledildiler.Munzur suyu aylar boyunca kanlı aktı.Genç kızlar ve kadınlar namusunu teslim etmemek,için kendilerini Munzur dağlarından atarak,ölümü seçtiler.

Bu yaşanan acı ve trajik olaylar bizi Ermeni soykırımında yaşanılanlarla aynı görüntüleri çağrıştırmaktadır.1934 yılında Trakya olayları olarak tariha geçen Tekirdağ,Edirne,Kırklareli ve Çanakkale'de Yahudi'lere karşı saldırılar olmuştur.Türk milliyetçilerinin girişimleri ile basında oluşturulan anti-semit propaganda kitlelerin toplu olarak Yahudi ve dükkanlarına saldırıları getirdi.Önce boykotla örgütlendi.Sonradan saldırılar başladı.5 Haziran 1934 yılında bütün Trakya'ya yayıldı.Haham'lara saldırıldı.Yağmalar başladı.3 bin kişilik Yahudi topluluğu ev ve eşyalarını bırakarak canlarını zor kurtarıp,İstanbul'a sığındılar.

Cumhuriyet dönemi boyunca hiç bir zaman eksik olmayan,kendinden olmayan azınlık ve farklı inanç sahiplerine karşı katliamlar eksik olmamıştır.Rum ve Ermeni'lere karşı 6/7 Eylül 1955 yılında karşı girişilen yağma,mallarına ve mülklerine elkoyma olayları,Alevi'lere karşı Kahramanmaraş'ta ,Çorum'da ,Sivas'ta yapılan katliamlar ile daha yeni yaşanılan 28 aralık 2011 yılında 34 Kürt köylü'süne (22'si çocuk'tur) mezar olan Roboski katliamı devletin genlerinde katliam,vahşet olduğunu ve hiç bir zaman da kaybolmayacağını ortaya koymuştur.

 

54846

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Agop Ekmekciyan

Örgütlenme, Özgürleşme Ve Devrimin Güncelliği[1]

 

 

“İnsanlara şunu söylüyoruz:

Yalancıların maskelerini kaldırın,

körlerin gözlerini açın!”[2]

 

Sürdürülemez kapitalist çılgınlık şahsında, “Cehennem boşalmış, şeytanların hepsi burada!”[3] betimlenmesindeki bir hâl-i pür melal ile yüzleşiyoruz.

Dört Duvar Arasında Direnenler Dışarıdakiler İçin İnat Etme Manifestosudur

Yıllardır Sosyal medyada zindanları gündemde tutmak için güncel zindan haberlerini dışarıya ulaştırıp tutsak aileleri ve zindan arasında köprü olma misyonu ile tanınan bir hesapsınız. “Rojevazindanan” ismi ile dikkatleri üzerinize çekiyorsunuz. Twitter, instagram ve Facebook gibi geniş kesimlerin kullandığı bu mecraların hepsinde aynı anda aynı haberleri paylaşmanız da ayrıca emek isteyen bir çalışma. Biz Kaypakkayahaber sitesi olarak kitlesel refleks ve duyarlılık yaratmaya çalışan bu hesapları daha da iyi tanımak babında bir röportajı gerçekleştirmek istiyoruz.

Zafer ve yenilgilerle dolu bir tarih! Yarım Asırlık Mücadele Yolumuzu Aydınlatıyor

Proletarya partisinin kuruluşunun ve mücadeleye atılışının 50. yılındayız. Bu süre içinde mücadelesini kesintisiz sürdüren proletarya partisi, onu var eden koşullar devam ettikçe kuşkusuz varlığını devam ettirecektir.

Sınıf bilinçli proletaryanın öncü müfrezesinin ülkemizdeki varlık nedenleri, sistemin çöküntü içine girdiği günümüz koşullarında kendisini çok daha yakıcı dayatır duruma gelmiştir. Ve elbette ki proletarya partisi üstlendiği tarihsel rolü yerine getirecektir. Çünkü onun mücadelesine yol gösteren sağlam temellere dayalı ideolojik-politik pusulası vardır.

Eski sloganlar bugüne hitap etmiyor…(İsmail Cem Özkan )

Eski sloganlar atılıyor, eskisi gibi heyecanlı değil, çünkü ortam ve zaman değişmişti, eski sloganların ruhu da çoktan bizi terk etmişti... İnat ile eskiden kalan sloganlar atılıyordu ama o sloganlar bugünün sorununa yanıt vermiyor, sadece eski arkadaşlara "biz ayaktayız, yok olmadık, gelin bir arada olalım!" çağrısıydı. Fakat çoktan ayrılmıştık, ruhen bir arada ama eskinin yaratılmış öyküleri de abartılarak anlatılırken gerçeklikten uzaklaşmış ve eskinin yeniden yaşayacağı iyimserlik dışında bir arada olacağımıza dair her hangi bir şey söz konusu değildi...

Siyaset Yapma Tarzımız ve Verili Koşulların Önemi Üzerine

 


   Son dönemlerde kurumlarımızın yaptığı konferanslarda, basın açıklamalarında `Verili koşullar` dan bahsediliyor. Verili koşullardan kasıt, somut koşulların somut tahlili.

Ölümsüz(ümüz)dür NÂZIM HİKMET[1]

Pişman değilim yaşadıklarımdan,

öfkem belki de yaşayamadıklarımdan.[2]

 

“Ew çend giringî pê bide jiyana xwe ku di/ heftêyem de jî wek mînak çandina darzeytûnê bibe// Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,/ yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin,” dizelerinin hakkını bir komünist gibi yaşayarak verdi. Eylül 1961’in Doğu Berlin’indeki, “sözün kısası yoldaşlar/ bugün Berlin’de kederden gebermekte olsam da/ insanca yaşadım diyebilirim,” demeyi de sonuna kadar hak etti…

Türkiye’de Durum: Çürüme ve “Çökme!”

Açıklama: Aşağıdaki makale Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist Merkezi Yayın Organı Komünist’in Mayıs/2022 tarihli 76. sayısından alınmıştır.

İnsanî Mecburiyet(İmiz)dir Aşk[*]

 

 

“Güzelliğin beş para etmez,

bu bendeki aşk olmazsa.”[1]

 

Lev Tolstoy’un “Gerçekten aşk var mı?” sorusu bana hep itici gelmiştir; William Faulkner’in, “Aşkı kitaplara soktukları iyi oldu, yoksa belki de başka yerde yaşayamayacaktı,” tespiti gibi.

“Neden” mi?

Var olmayan şey soru(n) da ol(a)maz, ders kitaplarına da gir(e)mez…

SADAT

Son günlerde gündem olan SADAT ve Özel Savaş Şirketleri'ni, yeni yayınlanan “EMPERYALİST TÜRKİYE” (El Yayınları) kitabımda ele almıştım. Oradan kısa bir bölümü yayınlıyorum

Türk Tekelci Devleti’nin Paramiliter Gücü[1]

 

Yusuf Köse

TKP-ML -MKP: Cesaretimizin Sönmeyen Meşalesi Komünist Önder İbrahim KAYPAKKAYA Ölümsüzdür!

Dostlar, Yoldaşlar;

Bugün burada, ülkemiz devriminin önderini, kökleri asla sökülmemecesine toprağın derinliklerine işlemiş bir geleneğin yaratıcısı İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anıyoruz.

Bugün burada, Marksizm-Leninizm-Maoizm’in usta bir öğrencisi olan komünist önderimizi anıyoruz.

İbrahim Kaypakkaya, Diyarbakır zindanlarında işkenceyle katledilmesinden bugüne kadar geçen 49 yıl içinde gerek mücadele yaşamı gerekse de ileriye sürmüş olduğu tezler nedeniyle güncelliğini korumaktadır.

Anlamak, Hatırlamak Zamanıdır Şimdi[*]

 

 

“-Prometheus: Ölüm kaygısından kurtardım ölümlüleri.

- Koro: Nasıl bir deva buldun bu derde karşı?

- Prometheus: Kör umutlar saldım içlerine.”[1]

 

O sadece kasketli değil; kasketin en çok yakıştığı insandı.

Benjamin Franklin’in, “Bazıları 25’inde ölür ama 75’ine kadar gömülmezler,” saptamasını tekzip eden bir mücadelenin, direncin, tarihin -ve elbette acının- adıydı.

Sayfalar