Perşembe Şubat 6, 2025

Kobane; Geçit Yok, Geçit Yok! Volkan Yaraşır

Tarih ve devrim kaotik bir süreçtir. Atılım ve geri dönüşleri içinde taşır. Rojava Devrimi, Kürt Özgürlük hareketi kadar Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasında sarsıcı etkiler yarattı. Ortadoğu’nun hegemonik güçler tarafından yeniden dizaynını engelleyen en önemli faktör olarak öne çıktı. Aslında Rojava pratiği yıkıcı etkilerini yeni gösteriyor. Bir nevi devrim, dalgasal ve dip sarsıntılarını dışavurmaya başladı. Özellikle alternatif toplumsal ilişkilerin inşası ve Şengal’de gösterilen insanlık onurunun yüceltilmesi ve Ezidi soykırımına karşı ayağa kalkış ve gerçekleştirilen etik manifesto yeni bir momenti simgeledi. Bütün salınımlarına rağmen, Devrimin derinleşmesi ve yaratılan olağanüstü yeni deneyimler ve pratikler, Ortadoğu halklarına umut ve yeniden dirilişin yolunu gösterdi.

Rojava’nın umudu ayaklandırması ve silahlandırması, zaman kadar eski coğrafyada kadim halkların esaret ve boyunduruk zincirinden nasıl kurtulucağını işaretledi. Bu yıkıcı gelişmeler, bir karşı devrim labarotuvarı olan Ortadoğu’da küresel ve bölgesel karşı devrimci güçleri harekete geçirdi. Rojava’ya duyulan büyük öfkenin ve yok etme isteğinin arkasındaki saikler, egemenlerin tarihsel tahakkümüne karşı kitlelerin boyun eğmezliği ve başkaldırısıdır.

Bügün IŞİD’ın dehşet stratejisi uygulayarak ölümü pornografileştirmesiyle, İspanyol faşiştlerinin “yaşasın ölüm” sloganları arasındaki bağ sanıldığından daha yakındır. Bu faşizmin hayata taarruzudur. Umudu yok etme ve umudu öldürme isteğidir.

Rojava umuttur, yanlızca bu yönüyle bile Rojava ezber bozucu ve yıkıcı bir dinamiktir ve insanlığın direniş ruhudur. 1936’da İspanyol halkının taşıdığı bayrağı, büğün Kürt halkı yüreğini bütün halklara, devrimcilere ve komünistlere açarak taşımaktadır.

Kobane’deki her barikat, her sokak tarihin, bügünde yaşaması ve geleceğin bügünden kurulmasıdır. İspanya İç Savaşı için Avrupa tarihi böylesi bir üç yıl bir daha yaşayamayacak denir. Bügün Kobane pratiği ve barikatları içinde, benzer şeyler söylenecek. İnsan erdeminin ve onurunun en güzel ve en somut örnekleri Kobene’de pratiğe dönüşüyor.

Rojava Devrimi’nin küresel jeo- politiğin en önemli odağında gerçekleşmesi, başka bir dünyanın arayışı ve kitlelerin yaratıcı zenginliğinin ifadesi olması, küresel ve bölgesel karşı devrimci güçlerin hınçına ve seferberliğine yol açtı. Bu şiddetli taarruz, işbirlikçilik, riya, ikiyüzlülük, kalleşlik ondan.

Halkların başkaldırısı karşısında tüm bölgesel ve küresel gerici ve faşist güçler seferber olmuş durumda. Kürt halkı tarihsel bir duruş ve direniş sergiliyor. Kobene’ye yeni Stalingrad denmesi boşuna değil. Nazi faşizminin yenilgisinin başlangıcıdır Stalingrad. Stratejik bir savunma hattıdır, Stalingrad metre metre, ev ev savunulan bir direniş destanıdır. Kobane ülke ve özgürlük için Stalingrad’laşıyor. YPG,YPJ güçleri stratejik savunma hatlarını şehir savaşına hazır bir biçimde oluşturuyor.

ROJAVA “YAŞAYAN” DİYALEKTİKTİR

Rojava yaşayan diyalektiğe dönüşüyor. Devrim ve karşıdevrim sarmalının keşiştiği cografya olarak, olağanüstü dinamikler biriktiriyor. Bu büyük direniş, Ortadoğu’da yeni bir tarihsel momentin kapılarının aralandığını gösteriyor.

Evet, tarih ve devrimin kaotik bir süreç olduğunu yaşayarak görüyoruz. İleri atılımların ve geri çekilişlerin yaşandığı kaotik bir süreç. Rojava Devrimi ve Kobane kantonundaki direniş ve barikatlar, bu anlamıyla tarihin bügünde yaşanması ve bügünde yapılmasıdır. Yaşanacak her düzeydeki olasılığa karşı barikattakiler yani bizimkiler şimdi, şu anda tarihi yapanlardır. Her sıkılan mermi, her tutulan kabza faşizme karşı bizim tarihimizin örülmesidir ve Ortadoğu halklarının özgürleşme pratiğidir.

Rojava Devrimi heterodoks bir devrimdir.

Uzun bir biriktirme döneminin ardından, Suriye devletinin bir savunma strateji olarak Batı Kürdistan ‘dan

çekilmesi ve doğan iktidar boşluğu karşısında kitleler kolektif inisiyatifleriyle toplumsal yaşamın her alanını müdahale ederek, hayatı yeniden ördüler. Rojava hızla farklı etnisitelerin, mezhebin ve dinin kardeşleştiği bir coğrafya olarak, küçük ve alternatif Ortadoğu’ya dönüştü.

Yılların öfkesi ve özgürlüğün yaratıcı zenginliğiyle, alternatif toplumsal ilişkiler hızla hayata geçilerek, hayatın her alanında fiilen devletsiz bir işleyiş hakim olmaya başladı. Kendi özgünlüğünde komünal ilişkiler ve değişik kooperatifleşme adımları atıldı. Topraklar kooperatifler şeklinde örgütlenmiş halka dağıtıldı. Bir yandan özel mülkün varlığına ve ticaretin sürmesine karşın, öte yandan komünal adımların kök salması dikkat çekici oldu. Evet ortada parodoksi bir durum var ama süreç devam ediyor ve olağanüstü koşullar sürüyor. Herşeyden önce insanların yaşamları ciddi bir tehlike altında.

Bir savaş süreci yaşansa da kitleler her koşulda alternatif ilişkilerin kurulmasında aktif rol oynuyor. Merkezi bir devlet yapısının yokluğu tahakküm ve iktidar ilişkilerinden kurtulma ya da hesaplaşmanın önünü açıyor. PYD işçilerin, köylülerin, gençlerin özellikle kadınların aktif rol oynaması için çeşitli örgütlenmeler yaratılıyor. Kadın örgütlenmeleri attığı büyük adımlarla göz dolduruyor. Rojava devrimi (sorunlu ve ileri noktalarıyla), devrimci bir direnişle birlikte sürüyor ve kitleler sürecin bütününe müdahale ediyor.

Rojava’da devletin nesnel olarak varlık zemininin ortadan kalkması başlıbaşına muhteşem bir gelişme olarak dikkat çekiyor. Asayiş örgütlenmesi gibi oluşumlar hızla işlevsizleşmeye çalışıyor. Özsavunma birlikleri görev yükleniyor. Halk komiteleri ve alternatif örgütlenmelerle hayatın her alanı örgütleniyor ( bu durum eğitim, güvenlik ve adalet vb. alanlarda bil- fiil görülüyor). Halkın silahlanması devrimin güvencesi ve korunması olarak dikkat çekiyor.

Farklı komünal örgütlenmeler, ekonomik yaşamın kooperatifler şeklinde örgütlenmesi ( uzun vadede küçük mülk sahipliğini rasyonalize etme riskine rağmen), toprak dağıtımı ve toprağın işlenmesinde komünal adımlar ve kadının toplumsal yaşamda hızlı, etkili ve patriarkalı, feodal kıskacı ve toplumsal cinsiyet rollerini parçalayan hamleleri, Rojava’nın devrim içinde bir devrim olarak kadın devrimi biçiminde gelişmesi tarihsel önem taşıyor. Kürt özgürlük hareketinin olağanüstü bir birikimi oluyor.

Rojava pratiği, devrimin eşitsiz gelişimine tipik bir örnek oluşturuyor. Devrimin özgürlük hareketinin en gelişmiş olduğu coğrafyada değilde, beklenilmeyen bir bölgede, Rojava’da gerçekleşmesi eşitsiz gelişimin bir göstergesi olarak dikkat çekiyor. Kürt özgürlük hareketinin taşıdığı potansiyeli dışavuruyor. Kürt halkı, uluslararası konjonktürün, bölge konjonktürünün yarattığı boşluğu ve zemini iyi değerlendirdi. Uzun bir biriktirme ve hazır olma sürecinin avantajlarını iyi kullandı. Ayrıca Kuzey Kürdistan’da yürütülen çok boyutlu ve etkin mücadele ve özellikle Kandil faktörü Rojava’ya çok büyük olanaklar sağladı.

Devrim, tam anlamıyla Kürt özgürlük hareketinin ulaştığı yeni boyutu simgeledi. Hareketin Ortadoğu’laşmasının somut adımı oldu. Özellikle Şengal pratiği bu yönün uluslararası kamuoyu tarafından da kabulü anlamına geldi.

Rojava devrimi, kendi özgünlüğünde demokratik devrim süreci yaşaması ve devrimin heterodoks karekteri, Ortadoğu yeni tarihin yazılmasına yol açtı. Bölgede tarihsel momentlerle, sosyal momentlerin birleşme olanaklarını çoğalttı. Ortadoğu’daki devrimci, demokratik birikimlere güç verdi.

Küresel ve bölgesel karşı devrimci güçlerin Rojava’ya saldırmasının asıl nedeni; bir dizi jeo-politik ve jeo- stratejik faktörden öte devrimin yıkıcılığı ve alt üst ediciliğidir.

Kobane bu anlamıyla insanlık adına, umut ve gelecek adına büyük bir direniştir. Düşmana İspanyol devrimciler gibi sesleniyoruz: Geçit Yok…!, Geçit Yok…!

Ayrıca Spartakistler proletaryaya seslenişleriyle son sözlerini söylemişler, bizde tekrarlıyoruz: “…Ayağa kalk! Savaşa! kazanacağın koca bir dünya var önünde ve savaşacağın koca bir dünya! Buradan insanlığın en yüce amaçları uğruna, dünya tarihinin sınıf savaşımında, düşmana söyleyeceğimiz tek şey şu: ‘ göze göz, dişe diş’ ”


82396

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: YAŞASIN TİKKO KONFERANSIMIZ!

DEVRİMCİ SAVAŞTA İLERİYE DOĞRU BİR HAMLE!

YAŞASIN TİKKO KONFERANSIMIZ!

DEVRİMİN ZAFERİ İÇİN HALK SAVAŞI’NDA DERİNLEŞ, GERİLLADA UZMANLAŞ!

Ömer Koç'un „Üzüntüsü“; Kapitalizmin Yeni Eğilimidir

Uluslararası tekel Koç Holding’in şefi Ö. Koç, TÜSİAD'ın 13 Ocak 2022 tarihinde düzenlediği „Dijitalleşme Türkiye Konferansı“nda yaptığı konuşmada, Uluslar arası tekellerin iki kaygısını dile getiriyor. Birinicisi, işgücü nüfus üretiminde zorlandıkları ve ikincisi ise, mesleki olarak „yetişmiş işgücün“ün başka ülkeler tarafından „çalınması“.

Koç şöyle diyor:

Dedef ve Dersim’in fethi (Ava Neşe KALP)

29 Aralık 2021 ile 2 Ocak 2022 tarihleri arasında İstanbul Yenikapı’daki 5 günlük "Tunceli Tanıtım Günleri" adlı organizasyon sonrası yaşanan eleştirilerle ilgili bir iki söz söylemenin vaktidir sanırım.

Yeni Bir Mücadele Yılına Girerken: Ölümsüzlerimizle Yürüyoruz!

2021 yılını geride bıraktık. Yeni bir mücadele yılına girerken gerek dünyada ve gerekse de ülkemizde başta sınıfsal çelişkiler olmak üzere bir dizi çelişkinin giderek keskinleşmesi 2022 yılının sınıf mücadeleleri açısından hareketli geçeceğini göstermektedir. Küçük bir örnek olması açısından MESS grup sözleşmesinde sefalet zammını kabul etmeyen ve iş bırakan Birleşik Metal-İş üyesi Çimsataş işçilerinden 25’i, SMS’le işten çıkarılınca direnişe geçtiler. Yeni yılda bu türden örneklerin artacağı öngörülebilir.

Katledilişinin 15. Yılında Bir Kez Daha; Hrant Ahparig

Ermeni yazar, gazeteci Hrant Dink’in katledilişinin üzerinden 15 yıl geçti. 15 yıldır Hrant, başta Agos gazetesinin önünde olmak üzere birçok yerde “Ahparig” denilerek “Buradayız” şeklinde verilen mesajla anılmaya devam ediliyor.

Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de Şişli’de Halâskârgazi Caddesi üzerindeki Agos Gazetesi’nin çıkışında, 14.54’te, arkasından ve çok yakın mesafeden yapılan üç el silah atışıyla katledildi.

Kürtleri boğmak (Nubar OZANYAN)

İşgalci, soykırımcı Türk devleti ve çeteleri, Rojava’ya ve bir bütün olarak Kürtlere karşı saldırılarına ara vermeden yoğunlaştırıyor. Gün yok ki, haber ajanslarına Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırı haberleri geçmesin. Gün yok ki, toplu insan kaçırmalar, hırsızlık, doğa katliamı, su depolarına yönelik suikast haberleri ajanslara yansımasın. Uluslararası ve bölgesel anlaşmaları, insanlık hukukunu çiğneyerek son 15 gün içinde havan, obüs ve tanklarla tam 225 saldırı gerçekleştirdi.

Faşist şef Amed’e giremez (Selahattin ERDEM )

  • JİTEM esasta bir MHP örgütlenmesi oluyor.
  • Aslında orman kurma değil, soykırımın zaferi ilan edilmek istenmektedir.
  • Peki Amed böyle bir hakaret ve saldırıyı kabul edecek midir?
  • Amed halkı 1975’de Alpaslan Türkeş’e karşı direndi ve kazandı, şimdi de Devlet Bahçeli’ye karşı direnecek ve kazanacaktır.

Türkiye’deki Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) NATO’nun süper gladyosu tarafından kurulduğunu çok iyi biliyoruz.

Tek Yol Birleşik Devrim-Taylan Ateş

Biliyoruz, makalenin başlığı bilindik, bir o kadar da klasik oldu. Ama ne yaparsınız, Türkiye ve Kürdistan emekçi sınıfları en pespaye görüşlerle, sokaktaki insanın bile artık inanmadığı öneri ve düşüncelerle aldatılmaya çalışılırsa ve bunda ısrar edilirse bize düşen de devrimci çözüm biçimini ısrarla ve defaatle öne sürmektir.

Dünden bugüne enternasyonalizm ve enternasyonal faliyetlere kısa bir bakış

Bu belgede ortaya koyacağımız düşünceler dünden bugüne enternasyonal çalışmalara bakışımızı yeniden özetler niteliktedir. Bu nedenle hem geçmiş belgelerimizden geniş aktarmalar yapacağız hem de güncel bağlamda nasıl bir enternasyonal çalışma yürütmemiz gerektiği sorusuna yanıt vermeye çalışacağız. Elbette ki kendi cephemizde ortaya koyacağımız düşünceleri diğer kardeş parti ve örgütlerle tartışacağız. Bu noktada her türlü eleştiri ve öneriye açığız.

İnanlar unutulmasın! (İsmail Cem Özkan)

12 Eylül öncesi devrimcileri gerçekten devrim olacağına inanıyordu, inandığı için hayatını ortaya koymuş, bulunduğu mahallelerin dışına gidip, dayanışmayı canıyla ortaya koyardı. Sabahlara kadar yazılan kuşlamalar, belirlenen meydanlarda havaya atılır ya da otobüsün havalandırılmasına bırakılır, otobüs hareket edince durak ve yol kuşlama kağıdı ile dolardı. Mesaj halka verilmiş olurdu bu suretle.

Sosyalizm Kazanacaktır!

2021’nin son yazısı olarak bazı nesnel olguları kısa başlıklar halinde belirteceğim.

Öncelikle, kapitalist-emperyalist dünya sisteminin bugünkü kısa özetini verelim:

Sayfalar