Kobane; Geçit Yok, Geçit Yok! Volkan Yaraşır
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-22/public/yok.png?itok=PAE3yctJ)
Tarih ve devrim kaotik bir süreçtir. Atılım ve geri dönüşleri içinde taşır. Rojava Devrimi, Kürt Özgürlük hareketi kadar Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasında sarsıcı etkiler yarattı. Ortadoğu’nun hegemonik güçler tarafından yeniden dizaynını engelleyen en önemli faktör olarak öne çıktı. Aslında Rojava pratiği yıkıcı etkilerini yeni gösteriyor. Bir nevi devrim, dalgasal ve dip sarsıntılarını dışavurmaya başladı. Özellikle alternatif toplumsal ilişkilerin inşası ve Şengal’de gösterilen insanlık onurunun yüceltilmesi ve Ezidi soykırımına karşı ayağa kalkış ve gerçekleştirilen etik manifesto yeni bir momenti simgeledi. Bütün salınımlarına rağmen, Devrimin derinleşmesi ve yaratılan olağanüstü yeni deneyimler ve pratikler, Ortadoğu halklarına umut ve yeniden dirilişin yolunu gösterdi.
Rojava’nın umudu ayaklandırması ve silahlandırması, zaman kadar eski coğrafyada kadim halkların esaret ve boyunduruk zincirinden nasıl kurtulucağını işaretledi. Bu yıkıcı gelişmeler, bir karşı devrim labarotuvarı olan Ortadoğu’da küresel ve bölgesel karşı devrimci güçleri harekete geçirdi. Rojava’ya duyulan büyük öfkenin ve yok etme isteğinin arkasındaki saikler, egemenlerin tarihsel tahakkümüne karşı kitlelerin boyun eğmezliği ve başkaldırısıdır.
Bügün IŞİD’ın dehşet stratejisi uygulayarak ölümü pornografileştirmesiyle, İspanyol faşiştlerinin “yaşasın ölüm” sloganları arasındaki bağ sanıldığından daha yakındır. Bu faşizmin hayata taarruzudur. Umudu yok etme ve umudu öldürme isteğidir.
Rojava umuttur, yanlızca bu yönüyle bile Rojava ezber bozucu ve yıkıcı bir dinamiktir ve insanlığın direniş ruhudur. 1936’da İspanyol halkının taşıdığı bayrağı, büğün Kürt halkı yüreğini bütün halklara, devrimcilere ve komünistlere açarak taşımaktadır.
Kobane’deki her barikat, her sokak tarihin, bügünde yaşaması ve geleceğin bügünden kurulmasıdır. İspanya İç Savaşı için Avrupa tarihi böylesi bir üç yıl bir daha yaşayamayacak denir. Bügün Kobane pratiği ve barikatları içinde, benzer şeyler söylenecek. İnsan erdeminin ve onurunun en güzel ve en somut örnekleri Kobene’de pratiğe dönüşüyor.
Rojava Devrimi’nin küresel jeo- politiğin en önemli odağında gerçekleşmesi, başka bir dünyanın arayışı ve kitlelerin yaratıcı zenginliğinin ifadesi olması, küresel ve bölgesel karşı devrimci güçlerin hınçına ve seferberliğine yol açtı. Bu şiddetli taarruz, işbirlikçilik, riya, ikiyüzlülük, kalleşlik ondan.
Halkların başkaldırısı karşısında tüm bölgesel ve küresel gerici ve faşist güçler seferber olmuş durumda. Kürt halkı tarihsel bir duruş ve direniş sergiliyor. Kobene’ye yeni Stalingrad denmesi boşuna değil. Nazi faşizminin yenilgisinin başlangıcıdır Stalingrad. Stratejik bir savunma hattıdır, Stalingrad metre metre, ev ev savunulan bir direniş destanıdır. Kobane ülke ve özgürlük için Stalingrad’laşıyor. YPG,YPJ güçleri stratejik savunma hatlarını şehir savaşına hazır bir biçimde oluşturuyor.
ROJAVA “YAŞAYAN” DİYALEKTİKTİR
Rojava yaşayan diyalektiğe dönüşüyor. Devrim ve karşıdevrim sarmalının keşiştiği cografya olarak, olağanüstü dinamikler biriktiriyor. Bu büyük direniş, Ortadoğu’da yeni bir tarihsel momentin kapılarının aralandığını gösteriyor.
Evet, tarih ve devrimin kaotik bir süreç olduğunu yaşayarak görüyoruz. İleri atılımların ve geri çekilişlerin yaşandığı kaotik bir süreç. Rojava Devrimi ve Kobane kantonundaki direniş ve barikatlar, bu anlamıyla tarihin bügünde yaşanması ve bügünde yapılmasıdır. Yaşanacak her düzeydeki olasılığa karşı barikattakiler yani bizimkiler şimdi, şu anda tarihi yapanlardır. Her sıkılan mermi, her tutulan kabza faşizme karşı bizim tarihimizin örülmesidir ve Ortadoğu halklarının özgürleşme pratiğidir.
Rojava Devrimi heterodoks bir devrimdir.
Uzun bir biriktirme döneminin ardından, Suriye devletinin bir savunma strateji olarak Batı Kürdistan ‘dan
çekilmesi ve doğan iktidar boşluğu karşısında kitleler kolektif inisiyatifleriyle toplumsal yaşamın her alanını müdahale ederek, hayatı yeniden ördüler. Rojava hızla farklı etnisitelerin, mezhebin ve dinin kardeşleştiği bir coğrafya olarak, küçük ve alternatif Ortadoğu’ya dönüştü.
Yılların öfkesi ve özgürlüğün yaratıcı zenginliğiyle, alternatif toplumsal ilişkiler hızla hayata geçilerek, hayatın her alanında fiilen devletsiz bir işleyiş hakim olmaya başladı. Kendi özgünlüğünde komünal ilişkiler ve değişik kooperatifleşme adımları atıldı. Topraklar kooperatifler şeklinde örgütlenmiş halka dağıtıldı. Bir yandan özel mülkün varlığına ve ticaretin sürmesine karşın, öte yandan komünal adımların kök salması dikkat çekici oldu. Evet ortada parodoksi bir durum var ama süreç devam ediyor ve olağanüstü koşullar sürüyor. Herşeyden önce insanların yaşamları ciddi bir tehlike altında.
Bir savaş süreci yaşansa da kitleler her koşulda alternatif ilişkilerin kurulmasında aktif rol oynuyor. Merkezi bir devlet yapısının yokluğu tahakküm ve iktidar ilişkilerinden kurtulma ya da hesaplaşmanın önünü açıyor. PYD işçilerin, köylülerin, gençlerin özellikle kadınların aktif rol oynaması için çeşitli örgütlenmeler yaratılıyor. Kadın örgütlenmeleri attığı büyük adımlarla göz dolduruyor. Rojava devrimi (sorunlu ve ileri noktalarıyla), devrimci bir direnişle birlikte sürüyor ve kitleler sürecin bütününe müdahale ediyor.
Rojava’da devletin nesnel olarak varlık zemininin ortadan kalkması başlıbaşına muhteşem bir gelişme olarak dikkat çekiyor. Asayiş örgütlenmesi gibi oluşumlar hızla işlevsizleşmeye çalışıyor. Özsavunma birlikleri görev yükleniyor. Halk komiteleri ve alternatif örgütlenmelerle hayatın her alanı örgütleniyor ( bu durum eğitim, güvenlik ve adalet vb. alanlarda bil- fiil görülüyor). Halkın silahlanması devrimin güvencesi ve korunması olarak dikkat çekiyor.
Farklı komünal örgütlenmeler, ekonomik yaşamın kooperatifler şeklinde örgütlenmesi ( uzun vadede küçük mülk sahipliğini rasyonalize etme riskine rağmen), toprak dağıtımı ve toprağın işlenmesinde komünal adımlar ve kadının toplumsal yaşamda hızlı, etkili ve patriarkalı, feodal kıskacı ve toplumsal cinsiyet rollerini parçalayan hamleleri, Rojava’nın devrim içinde bir devrim olarak kadın devrimi biçiminde gelişmesi tarihsel önem taşıyor. Kürt özgürlük hareketinin olağanüstü bir birikimi oluyor.
Rojava pratiği, devrimin eşitsiz gelişimine tipik bir örnek oluşturuyor. Devrimin özgürlük hareketinin en gelişmiş olduğu coğrafyada değilde, beklenilmeyen bir bölgede, Rojava’da gerçekleşmesi eşitsiz gelişimin bir göstergesi olarak dikkat çekiyor. Kürt özgürlük hareketinin taşıdığı potansiyeli dışavuruyor. Kürt halkı, uluslararası konjonktürün, bölge konjonktürünün yarattığı boşluğu ve zemini iyi değerlendirdi. Uzun bir biriktirme ve hazır olma sürecinin avantajlarını iyi kullandı. Ayrıca Kuzey Kürdistan’da yürütülen çok boyutlu ve etkin mücadele ve özellikle Kandil faktörü Rojava’ya çok büyük olanaklar sağladı.
Devrim, tam anlamıyla Kürt özgürlük hareketinin ulaştığı yeni boyutu simgeledi. Hareketin Ortadoğu’laşmasının somut adımı oldu. Özellikle Şengal pratiği bu yönün uluslararası kamuoyu tarafından da kabulü anlamına geldi.
Rojava devrimi, kendi özgünlüğünde demokratik devrim süreci yaşaması ve devrimin heterodoks karekteri, Ortadoğu yeni tarihin yazılmasına yol açtı. Bölgede tarihsel momentlerle, sosyal momentlerin birleşme olanaklarını çoğalttı. Ortadoğu’daki devrimci, demokratik birikimlere güç verdi.
Küresel ve bölgesel karşı devrimci güçlerin Rojava’ya saldırmasının asıl nedeni; bir dizi jeo-politik ve jeo- stratejik faktörden öte devrimin yıkıcılığı ve alt üst ediciliğidir.
Kobane bu anlamıyla insanlık adına, umut ve gelecek adına büyük bir direniştir. Düşmana İspanyol devrimciler gibi sesleniyoruz: Geçit Yok…!, Geçit Yok…!
Ayrıca Spartakistler proletaryaya seslenişleriyle son sözlerini söylemişler, bizde tekrarlıyoruz: “…Ayağa kalk! Savaşa! kazanacağın koca bir dünya var önünde ve savaşacağın koca bir dünya! Buradan insanlığın en yüce amaçları uğruna, dünya tarihinin sınıf savaşımında, düşmana söyleyeceğimiz tek şey şu: ‘ göze göz, dişe diş’ ”
Son Haberler
Sayfalar
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/tutsaklar-750x375.png?itok=ipHlVOFx)
Bir Tabut Daha Çıkmasın Diyorsak… – Hevi Devrim
Bir hafta içinde hapishanelerden üç tabut çıktı. İlki Garibe Gezer’indi. Hani yaz aylarında süngerli odada işkencenin her türlüsü ile, taciz ve tecavüzle, teslim alınmaya çalışılan Garibe Gezer. Yaşadıklarına bedenini ipe gerip bir protesto eylemiyle karşı çıkan Garibe Gezer.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/amed_cezaevi.jpg?itok=Kzt5xuZx)
Bir Canavarmışım Gibi Subaylar Beni Görmeye Geliyordu
İnsanlık tarihinin en korkunç işkencelerinin yaşandığı Diyarbakır Cezaevi'nde hapis yatmış 700 kişinin verdiği suç duyuruları üzerine geçtiğimiz günlerde Diyarbakır Başsavcılığı bir soruşturma başlattı.
Savcılık, suç duyurusunda bulunanların ifadelerini almaya başlarken Adalet Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'na başvurarak, dilekçelerde adı geçen işkencecilerin şu an nerede bulunduklarına dair bilgi istedi.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/33bb.jpg?itok=lS8kJgJS)
Hücrem demir, yürek demir! (Nubar OZANYAN)
Amed Zindanı’nda ağır zulüm koşullarında mısralara dökülen acılar, ortaya konan direniş kavganın ve onurun şiiri olur. Yıllar geçmesine karşı halen kulaklarımda çınlar. İşkence ve zulmün vicdansız ve sınırsız olduğu Amed Zindanı’nda duyarlılıkla okuduğumuz sevgili Hasan Hayri Aslan arkadaşın şiiri gelir aklıma.
Aradan kırk yıl geçmesine karşı zayıflayan hafızama ilmik ilmik işlenen mısralar kavga kimliğimin parçası oluyor.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/269685983_584649162515409_3126166836880216763_n.jpg?itok=p8Njz1XJ)
Elimiz Yakanızda, Kavgamız Yüreğinizde Korku Olacak !(Hülya Onur)
Tam betimleme olmayabilir belki ama „Bir toplumun demokrasi düzeyini anlamak istiyorsanız cezaevlerine bakın…‘ mealinde bir söz vardı. Buna kadınları da eklemek yerinde olurdu. Çünkü toplumun ana öğesi, bir çok alanda öncüsü ve var edici öznesi, en çok üreten ama emeğinin en az görüleni, görünmez emeğin sahibi kadın sadece sistemin değil, sistemin çok yönlü imtiyaz tanıdığı erkeğin de sömürü ve baskısını üzerinde hisseder, yaşar.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/partibayragison-678x381_1.jpg?itok=glNIC7sk)
TKP-ML Avrupa Komitesi: “Avrupa Konferansımız Başarıyla Gerçekleştirildi!”
“Güçlü Bir Örgütlülükle Daha Büyük Adımlar Atalım” Şiarıyla Düzenlediğimiz
Avrupa Konferansımız Başarıyla Gerçekleştirildi!
Partimizin 24 Nisan 2019 tarihinde açıkladığı 1. Parti Kongremiz, tüm faaliyet alanlarının yeniden ve daha ileri düzeyde örgütlenmesi için konferanslar düzenlenmesi kararı almıştı.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/yusuf_kose_yeni_1_0.jpg?itok=j9MkEpCz)
Kapitalizm: Kriz, Faiz, Enflasyon Ve “Karanlık Ormanda Islık Çalmak”
Başlığa bakılırsa, kapitalizm kriz ve enflasyondan ibaret olduğu sonucuna varılabilir. Elbette bu eksik ve tam olarak kapitalizmi anlatmaz. Kapitalizm toplumlar tarihinin belli bir sürecinde ortaya çıkan ve kendisinden önceki toplumlar gibi belli bir yaşam süreci olan geçici toplumsal bir sistemdir. Gelinen aşamada, işçi sınıfı ve doğanın üstüne bir kabus gibi çöken bu sistemin ömrünü, burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki sınıf mücadelesi belirler. Bu anlamda da, kapitalist sistem sonsuz değildir ve bütün koşullar bu yüzyıl içinde işçi sınıfı tarafından yıkılacağını göstermektedir.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/monte_melkonyan.jpg?itok=xRC10nKD)
Monte Melkonyan (Komutan AVO) Nubar Ozanyan
Tarihe bakalım. Her halkın mutlaka kahramanları vardır. Egîdleri vardır. Özgürlük düşünde yaşattığı ve büyüttüğü birer Che’si vardır. Yerkürede zulüm ve adaletsizlik var olduğu sürece Egîdler ve Cheler asla eksik olmayacaktır.
Yirminci yüzyılın en utanç verici soykırımını yaşayan Ermeni halkının da Egîdleri yani fedaileri olmuştur. Fedai adını, özgürlük uğruna canını feda etmekten çekinmedikleri için almışlardır. Nasıl ki, Kürtlerin fedaileri ve fedai hareketi varsa Ermeni halkının da fedaileri olmuştur. Ve disiplinli bir fedai hareketi yaratmışlardır.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/misafirkalem_4.jpg?itok=NoG1duzo)
Kırk Katır Yerine Kırk Satır Ya Da Sosyalizm! (Arif Alıç)
Burjuva kesimlerde, özellikle de Erdoğan iktidarına karşı çıkan burjuva liberaller içinde, sistemin niteliği ile ilgili olmayıp, sistemin biçimsel yönüyle ilgili bir tartışma sürmektedir.
Başını CHP’nin çektiği burjuva muhalefet partilerinin de sorunu, tekelci kapitalist devletin korunması ve sadece hükümetin değişmesi yönündedir. Devletin temellerine yönelik saldırılara, iktidarı ve muhalefetiyle bütün tekelci burjuva partileri karşıdır.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/halk-isyanda.jpeg?itok=N_LzTZiv)
AKP’nin Gitmesi Çözüm Mü?
TC devletinin ’90lı yıllarda içinden çıkmakta zorlandığı ekonomik ve siyasi bir dizi kriz sonrasında, temelleri bir grup Refah Partilinin 1998 yılında ABD ziyaretiyle atılan AKP iktidara getirilmişti.
Geride kalan yaklaşık 20 yıllık süreçte Türkiye hakim sınıfları AKP’den maksimum fayda elde ederlerken; işçi sınıfı ve emekçiler ise bugünlerde daha görünür şekilde ortaya çıkan sefalet ve işsizlik koşullarında yaşamaya mecbur edildiler.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/partibayragison-678x381_1.jpg?itok=glNIC7sk)
TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:PKK’nin 43. Direniş Yılını Kutluyoruz!
Partiya Karkêran Kurdistan-PKK’nin (Kürdistan İşçi Partisi) 43. kuruluş yılını en içten devrimci duygularımızla selamlıyor, geliştirilen mücadelede, elde edilen kazanımlarda başarılarının devamını diliyoruz.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/nubarr-780x470.jpg?itok=JbKHZmAf)
Kristal geceler, kırılan ve sokaklara yayılan camlar (Nubar Ozanyan)
Tarihe geçen kanlı katliamlardan biridir, Kristal Gece. 1938 yılının 9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gecesi, Naziler tarafından Yahudilere karşı düzenlenen saldırılarda ev, işyeri, okul, hastane, sinagog ve mezarlıklar yakılıp yağmalandı. Yahudilere karşı sürek avı başlatıldı. Ardı arkası kesilmeyen yağmalama, kundaklama, tutuklama ve pogromlar devam etti. 30 bin Yahudi erkek, “Yahudi olmak” suçundan tutuklandı. Yüzlercesinin ortadan kaybolduğu toplama kamplarına gönderildiler. Okullar, kamuya açık mekanlar Yahudi genç ve çocuklarına yasaklandı.