Pazar Eylül 22, 2024

Komutan Orhan Cihat Bingöl (Nubar Ozanyan)

Duyduğumuzda inanmakta ve kabul etmekte zorlandığımız şehit haberleri yüreğimizi fena halde acıtsa da ideallerine ve anılarına bağlı kalma, mücadele bayraklarını daha yükseklere taşıma sözü vermeye devam edeceğiz.

Kürt ve özgürlük düşmanları sevinmesin! Hesapsızca toprağa düşen her gerilla Kürdistan topraklarında yeniden doğacaktır. Ve onlar her daim ölümsüzlük içinde çoğalarak büyüyecek birer dağ olup düşmanın üstüne yürüyerek anılacaklar. Ne yaşamları ne toprağa düşüşleri ucuz ve kolay olmayacaktır.

Büyük yürüyüşün iddialı insanları geçtikleri her yerde derin devrimci izler ve unutulmaz anılar bırakır. Sözlerin ötesinde bir hikâye taşıyan Komutan Orhan tanımlandığı gibi bir derviş misali sosyalizm ve özgürlük ideallerine son derece bağlı kalarak yaşadı ve savaştı. Onunla karşılaşan ve tanışan her devrimci, her insan üzerinde unutulmaz saygın izler bıraktı. Ciddiyeti, mütevazi duruşu göreve ve yoldaşlarına olan bağlılığıyla tanındı. Ve cesaretiyle bilindi. Dağ yüzlü komutan Orhan, hayallerini anlatmakla kalmadı yaşatmak ve büyütmek için soluksuzca çalıştı. Komutan Orhan son nefesine dek verdiği söze bağlı kaldı.  Herkesin kolay kolay vazgeçemediği sistemden o köklü kopuşu gerçekleştirerek yaşamında en değerli şeyi olan canını bir an olsun tereddüt etmeden özgürlüğe ve Kürdistan’a adadı.

Emeğin derin sömürüsüne, kadın ve çocuk kırımına, Kürdistan’ın işgaline, Kürtlerin-Alevilerin soykırıma uğrama suçlarına sessiz kalmadı. Haksız savaşa karşı haklı savaşı, köleliğe karşı özgürlüğü, işgale karşı bağımsızlığı sadece sözüyle değil eylemiyle savundu. Yüzünü dağa, Kürdistan sevdasını sonsuzluğa yazdı.

Komutan Orhan’la ilk kez Medya Savunma Alanları’nda karşılaştık. Sanki dağın zirvesindeki bembeyaz karlar üzerine yağmıştı. Saçı, sakalı ve kaşları, bembeyaz kar görünümüyle bir dervişi andırıyordu. Bulunduğu yoldaş ortamında herkesten farklı görünüyordu. Dağ bakışlı yoldaşın sakin, duru, ciddi duruşu insan üzerinde büyük bir etki bırakıyordu. Mücadele konulu sohbetimiz saatlerce sürdü. En az kelimeyle yaptığı sohbetle yazılan uzun romanın unutulmaz bir komutanı olduğunu her davranışında gösteriyordu.

Komutan Orhan’la ikinci kez yine karşılaştık. Benden 42 numara siyah Mekap ayakkabı istedi. Neden Mekap sorusu aklıma takıldı. Neden başka marka ayakkabı değil de Mekap? Mekap ayakkabı talebi beni komutan Nubar Ozanyan yoldaşın mütevazi yaşamına götürdü. İki yoldaş ne kadar çok birbirlerine benziyorlardı. İkisinin de kara dönmüş saç sakal ve bıyıkları en azla yetinen devrimci yaşamları cesur ve ciddi duruşları insanlar üzerinde büyük saygı yaratıyordu. Çocukların yaşamları çalınmasın, dudaklarındaki gülüşleri ölmesin diye yaşamlarını adadılar. Güneşi karartmak isteyenlere karşı cesurca durdular.  Zalimlere karşı savaşmaktan bir an olsun vazgeçmediler. “Bir lokma bir hırka” felsefesinin yaşayan dervişi gibi dağları dolaşarak çoban ateşini yakmaya çalıştılar.

Komutan Orhan Bingöl yoldaş yaşamı boyunca özgürlük arayanın toprağı ve silahı, adalet yazanın siyah kalemi, özgürlük okuyanın yüreği, şarkı söyleyenin elindeki sazı oldu. Gerillanın elinde düşmeyen hakikat bayrağı oldu.

Savaşın ve zorlukların içinde gelişen ve derinleşen Heval Orhan dürüstlüğün oldukça pahalı olduğu kapitalist dünyada onurun, erdemin temsilcisi oldu. Gidenin geri gelmediğini iyi biliyoruz. Aramızdan kopup giden her can aramıza tekrar dönmese de hayalleri her anımızda ve tükenmeyen ideallerimizde sonsuza dek yaşayacaktır. Şarkılarını dağlara söylemeye devam edeceğiz.

Yaşamını dağları evlat kokan Kürdistan çocuklarına adayan Orhan Heval yaşamı gerçeğin ve özgürlüğün sembolü haline getirmek için asi yaşadı. Komutan Orhan Bingöl, komutan Tekin Goyi, özgürlüğün yılmayan sesi olan Gülistan Tara, Hero Bahadin arkadaşlara büyük saygı ve sonsuz minnetle.

1341

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

“Sınıfsız toplum kurulana kadar kültür devrimleri gereklidir”

Büyük Proleter Kültür Devrimi (BPKD) 1966 yılında sosyalist Çin’de ÇKP MK içindeki kapitalist yolculara karşı Mao Zedung’un bizzat önderlik ettiği büyük bir devrimdi. Sosyalizmi kurmuş ve bu yolda ilerleyen bir ülkede, Çin’de, Liu Şao-Çi’nin başını çektiği parti içindeki yeni burjuvaziye karşı, Mao’nun Ağustos 1966 tarihinde “Karargahı Bombalayın” şiarıyla başlayan o büyük devrim, revizyonistlerin parti içinde alaşağı edilmesiyle başarıya ulaşmıştı.

Kutup yıldızları…

“Ey rüzgar

Eğer kış geldiyse

İlkbahar çok uzakta olabilir mi?”

Yol

Düşünce tarihinde Ad Hominem(insana yönelme, işaret etme) denilen latince bir kavram vardır.gerçi latince olmasının halk nazarında bir halta yaradığı yoktur, bu yazıya konu olacak ülkemiz yarı akıllıları veya akıllı görünmeye çalışanları, halk tarafından anlaşılmamayı bir üstünlük belirtisi olarak gördüklerinden dolayı bu türden bolca latince kelimeler kullanırlar. Ancak bu fularlı, top sakallı, ressam şapkalı “akıllılara” cevap verirken bir halta yaramaktadır.

TKP/ML-GYDK:Halk savaşını sürdürme kararlılığımızın temsilcisi şehitlerimizin adları ve idealleri sonsuza dek yaşayacaktır!

Yoldaşlar; Çeşitli milliyetlerden işçi ve emekçiler;

Burjuvazinin Cumhuriyeti Kendini Tekrarlıyor

TC’nin dünü ile bugünü arasındaki benzerlikleri yeni kuşak bilmeyebilir, ama araştırırsa kolayca öğrenebilir. 

Rol çalanların postunu delmek ancak ileri atılım yaparak mümkün!

Yeni bir zaman dilimine eski çelişkilerle girildiğinin en somut kanıtı Reina’da meydana gelen saldırı ve sonrasında yapılan açıklamalar oldu. Saldırının üzerinden saatler geçmeden bilindik sorumlular(!) açıklandı: PKK, DAEŞ, PYD-YPG... Kokteyl örgüt kavramı artık her durumda, acil kurtuluş olarak devrede.

Tutsak Partizan Serda Göçer, Hasan Karakoç’u yazdı: “Bayrak yarışı bizimkisi...”

Güneş inzivaya çekilirken, yerini karanlığa bıraktı. Gün bitimi, yerine yarını bırakacağının habercisiyken, günün son işi olarak yastığa kafamı koymadan, zindan duvarına kimsenin görmediği sadece benim görebildiğim günün bitiminin ifadesi çentiği attım. Ve her gün yaptığım gibi bugün de bizden olanların/çalınanların hesabını tuttuğum listeye yenilerini ekledim.

Sevan Nisanyan'a özgürlük,Tutuklu gazetecilere özgürlük

2 Ocak 2014'den bu yana cezaevinde bulunan dilbilimci,yazar ve turizmci Sevan Nişanyan,ceza hukuku çiğnenerek,sadece savunmuş olduğu düşüncelerinden dolayı tutuklu bulunuyor.Soykırım tartışmalarında geleneksel türk tezlerini çürüten,aynı zamanda tarihçi kimliği ile tanıdığımız,siyasal islamın ipliğni pazara çıkaran,sözünü esirgemeden,bedeli her ne olursa olsun,ister ölüm,ister cezaevi çekinmeyen ve bu yüzden AKP hükümeti'nin linç kampanyaları ile karşılaşan Nişanyan en son tutuklanarak 16 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Bir Beden İki Ruh

Komünizmi sosyalist örgülerden başka bir yerde arama.
- Doğru nedir, doğrunun cevabını kimbiliyor, doğruyu nerede bulacağım ?
- Her şey ortada kalkacak.
- Bazı ajitasyon sözler vardır pratikle çeliştiğini hissedersiniz.
- Aslında çelişmez. Her şey ortada kalkacak derken anlamsızlaştığını ( gereksizleştiğini ) ifade edersiniz.
- Anlamsızlaşmada ihtiyacı ortada kaldırdığı anlamına gelmez.

Kimse komünistleri suçlamasın

Komünizm, teorik ve pratik olarak burjuvazi için tehlikeli olmaya başladığından bu yana, burjuvazinin en büyük düşmanı komünistler olmuştur. Çünkü, burjuvazinin bütün çürümüşlüğünü, kokuşmuşluğunu ve büyük bir haksızlık üzerinde kendini var ettiğini ortaya koyan komünistlerdir.

Komünistler, sadece teorik-siyasi olarak burjuvaziye karşı olmakla kalmamış, pratik olarak da burjuvazinin karşısında yer alarak, onu yıkma ve yeni bir toplumsal sistem inşa etme başarısını göstermişlerdir. 17 Ekim 1917 Rus Devrimi bunun en gerçekçi örneklerinden biridir.

Kadro sorunu ve kadro politikası üzerine

“Örgütsüz bir halk silahsız bir orduya benzer” diyordu Mao yoldaş. Eğer bir halkın, sınıfın kendi örgütü, savaşımında ona öncülük edecek partisi yoksa hiçbir şeyi yok demektir. Zira örgütlenme ve örgüt bizim için dünyayı değiştirmek için gerekli olan araçtır. Sınıflar mücadelesinde birçok örgütlenme ve örgüt biçiminden bahsedebiliriz. Ancak proletaryanın tarih sahnesine çıkması ve kendisi için bir sınıf haline gelmeye başlamasıyla birlikte, kendisini kurtuluşa götürecek, kendi sınıf örgütünü de yaratmıştır. Proletaryanın sınıf örgütü ise komünist partidir.

Sayfalar