Kürtler Ve Burjuva Yalanlar

Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.
"Sadece Kürtler mi eziliyor bu ülkede?" diyorlar...!
Bu dahiyane buluşu da , Kürt Ulusunun özgürlük istemlerini "şovenist"! diye nitelemek için yapıyorlar. Söz de ezilenleri bölmemek adına yapıyorlar !
Bu demogoji ;ezilenleri birleştirmek bir yana, ezilenleri birbirine düşürmek, hakim sınıf şovenist iktidarının "bölücülük" demogojilerine soldan destek sunmak; şoven burjuva-feodal iktidarın devamı uğruna, ezilen halkların arasında yaratılmış olan faşist ideolojik hegemonyayı sürdürmek, işçilerin aralarinda ayrılık yaratmak, ulusal temelde zaten var olan güvensizlikleri daha da geliştirmek, birbirine düşürmek, işçi hareketini parçalamak icin yapiliyor!
Bu burjuva demogojiler,eşyaya tersten bakmamızı sağlamak için yapılıyor!
Evet,Türk işçi ve emekçileri üzerinde de koyu bir sınıfsal sömürü ve sosyal bir baskı vardır.
Ama bu gerçek,Kürt işçi ve emekçileri üzerinde sınısal baskının yanında, ulusal bir baskğ da oldugu gerçegini değistirebilir mi?
Yine bir Kürt -kızılbaş kadın işçi için, baskının 4 derecesinin: sınıfsal-ulusal-cinsel-dinsel, en katmerlisinin yaşandığını görmeyecek miyiz?
Bu durumda yapılması gereken; işçiler üzerindeki her türlü burjuva-feodal baskının def edilmesi için, tüm farkli yanlarımız üzerinde estirilen burjuva-feodal baskının her çeşidine karşı , tüm milliyetler , inançlar ve cinsiyetlerden işçilerin tam bir sınıf dayanışması ve ortak mücadelesini örgütlemek yerine, ezilen ulusa mensup işçiler üzerindeki ulusal baskıya gözlerimizi kapatmak olabilir mi?...
Eğer olur deniliyorsa, bu durumda, işçi sınıfını burjuvaziden ayıran en temel ideolojik dokusu olan, Enternasyonalizm ve enternasyonal dayanışmanın ne anlamı kalmaktadir? Proleterya, ne zamandan beri, hakim ulus burjuva iktidarin şoven/asimilasyon politikalarının savunuculuğuna baslamıştır?
Işçiler, emekçiler üzerindeki her türlü baskı ve pranganın: sınıfsal/ ulusal/ dinsel/ cinsel kırılması için, tam bir sınıff dayanişması ve enternasyonal işbirliğini geliştirmek varken, burjuva demogoglarin, Sosyalistlerin argumanı olan sınıf , sömürü, ezilme literatürünü kullanarak, sol adına, hakim ulusa mensup işçileri, ezilen ulus ve dine mensup işçilerin , burjuva iktidar tarafindan ezilmesi siyasetinde kullanılmasına izin veremez.
Tüm milliyetlerden, inançlardan, cinsiyetlerden işçiler;
Türk hakim sınıflarının sınıfsal-ulusal-dinsel-cinsel her türlü baskılarına karşı tam bir sınıf dayanışması ile Kürt işçi kardeşlerimizin, ulusal özgürlük taleplerine kulak tıkamıyalım. Onların bu haklı taleplerini,sınıfsal kurtuluş mücadelemizin bir parçası olarak tanıyalım ve sınıfımızı ,Türk hakim ulus burjuvazisinin arsız-şoven saldırıları karşısında tek bir ses olarak savunalım.
İrlanda sorununda, Marks'ın 'Bir başka ulusu ezen bır ulus özgür olamaz' felsefesini işçiler içinde yaygınlaştıralım.
Yaşasin işçilerin sınıfsal/ ulusal/ cinsel/ inançsal ve her alanda özgürlükleri için ortak sınıf kavgası !
Yasasin İşçilerin Birligi;Tüm Uluslarin, Dinlerin, Cinsiyetlerin Tam Hak Eşitligi !
http://dino-ibrahim.blogspot.nl/2013/03/kurdler-ve-burjuva-yalanlar-burjuva.html
Son Haberler
Sayfalar

Hangi Sınıfın Cumhuriyeti Yaşasın?
Feodal aristorkrasiye karşı burjuvazinin iktidara gelmesi ve feodalizmi yıkması tarihsel olarak ilericiydi. O dönemde “ kahrolsun feodalite, yaşasın cumhuriyet” sloganı ileri bir hedefi gösteriyordu. Bu tarihsel dönüşüm Fransız burjuvazisinin 1789 burjuva devrimiyle başarıldı. Bu, toplumlar tarihinin geri döndürülemez diyalektik gelişimiydi. Feodal aristokrasi, ne kadar çaba harcarsa harcasın, gelişen üretici güçlerin önünde daha fazla direnemezdi ve kendinden önceki toplumların başına gelen kendisinin de başına gelmişti: Toplumlar tarihinin çöplüğündeki yerini aldı.

Zorunlu Açıklama!
Kısa bir süre önce; "Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han ve Süleyman Cihan." başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazının giriş bölümünden de anlaşılacağı gibi bu yazı, Anayasa Mahkemesi'nin Sansaryan Han’a ilişkin kararı vesile yapılarak yazılmıştı.
Sosyal medyayı ve malum platformları aktif olarak takip etmediğimden; yazıya ilişkin kimlerin ne türden değerlendirmeler de bulunduğunu bilmiyorum. Bu çok ta önemli değil; elbette her okurun kendine göre değerlendirme, beğeni ve yergileri de olacaktır.

Ali Haydar Dersim’e (Nubar Ozanyan)
Değerli bir komutanı daha kaybettik. Dersim halkının bağrından çıkıp, dağlara sevdalanan, özgürlüğü zirvelerde arayan bir komutanı yitirdik. Büyük bir yürek acısı daha yaşadık.

„Holodomor „ Yalanı Üzerine
Başta Avrupa emperyalist burjuvazisi olmak üzere, bütün gerici devletler, emperyalist Rusya'nın Ukrayna'ya saldırı ve işgalini bahane ederek, tüm SSCB kazanınlarını, anıtlarını yok etmenin yanında, yeni yeni kararlarla, Stalin önderliğindeki SSCB'ni ve sosyalizmi karalamak için her türlü yalana baş vurmaya hız verdiler. Burjuvazinin, sosyalizm ve onu anımsatan herşeye düşmanlığı, kapitalizm ayakta kaldığı sğrece devam edecektir. Bu nedenle, burjuvazinin bütün yalanlarını açığa çıkarmakta devrimci mücadelenin en önemli ayaklarından biridir.

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-2 Kemalizm Sol Değildir!
AKP-MHP faşist ittifakı süresince siyasal İslamcılığın karşısına da alternatif olarak Kemalist ideoloji çıkarılıyor. Kendine “sol” diyenlerin siyasal İslamcılığın alternatifi olarak Kemalizm’i yeğlemeleri kabul edilebilir bir siyasi tutum değildir.

Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han Ve Süleyman Cihan!
Dün, Sansaryan Han’a ilişkin bir haber okudum gazetelerde: “92 yıl sonra Sansaryan Han için tarihi karar.” başlığı altında, özetle, şunlar aktarılmaktaydı:
“Ermeni fakir çocukların eğitim masraflarının karşılanması amacıyla vakfedilen ancak 1930 yılında devlet tarafından el konulan ve uzun yıllar İstanbul Emniyet Müdürlüğü olarak kullanılan Sansaryan Han, Anayasa Mahkemesi kararıyla 92 yıl sonra Ermeni vakfına geri verilecek.”[1]

Uluslararası İşçi Sınıfı İçin Büyük Bir Kayıp! Jose Maria Sison'u Sonsuzluğa Uğurladık
Filipin Komünist Partisi'nin (FKP) kurucu önderi, Yeni Halk Ordusu (YHO) ve Filipin Ulusal Demokratik Cephe'nin (FUDC) danışmanı ve Uluslararsı Halkların Mücadele Birliği'nin (ILPS) kurucularından ve başkanı, Filipin proletaryasının ölümsüz militanı Jose Maria Sison'u (yoldaşlarının Joma'sı) 16 Aralık 2022 tarihinde kaybettik.

Hızır
Hdp'liler katı atık tesisinin yeri değiştirilmesi konusunda öneri gelirse destekleyeceklermiş.
Demek ki gelmese...
De gurban... aha çevreci projeniz... aha boğuniz... aha siz...
Sütlüce'ye akmasın... kendi içimize... köyümüze.... aksın diyorsanız...
De... hadi...
Sütlüce'ye katı atık tesisi kurulmasın.... kendi köyümüze kurulsun... diye önerge getirinde sizi görem.
De.... Hadi kurban...
De.... Hadi...
Gerçekten çok akıllıca.
Gerçekten çok sinsice.

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-1- (Sentez)
"İşçi sınıfının devrimciliğine karşı çıkanlara sol denebilir mi? Ya da bunlar gerçekten sol olabilir mi?"
Sınıflı bir toplumda, bu toplumun alternatifi olarak sınıfsız toplumu öngören ve bunun mücadelesini veren Marksizm-Leninizm-Maoizm’in eleştirilmemesi, özellikle de mülk sahibi sınıfların ideolojik ve siyasal temsilcilerinin eleştirileri ve demagojik saldırılarına maruz kalmaması düşünülemez.

Barbara ve Sara olma zamanı! (Nubar Ozanyan)
Emekçi kadınlar birçok şeyden mahrumdur. Yoksun olduğu esas şeyler, özgürlük ve örgütlülüktür. Faşist devlet şiddeti, feodal baskı, Türk şovenizmi, egemen erkek zihniyeti, işgal ve saldırı, erkek adalet, aile ve din, dışlanma, aşağılanma vb. Saymakla ve yazmakla bitmiyor.

KKB’li TİKKO Savaşçısı:Kobanê Ruhuyla Rojava’yı Savun!
Faşist TC içindeki klikler, Kobanê zaferinden bu yana dillerden düşmeyen bir yarasında birleşti.
Milli birlik ve beraberliğe ihtiyaç duydukları böylesi günlerde sağdan soldan TC faşizmi her zaman birleşmiştir. Bu bazen masa altından olur, bazen kapalı kapılar ardında, bazense öylece aleni. Burjuvazinin kalbini korkudan hoplatan bir işçi direnişi olabilir, emperyalist tekellere geçit vermeyecek bir çevre direnişi olabilir, faşizmi zayıflatacak bir demokrasi talebi olabilir, ataerkiyi ve heteroseksizmi titretecek bir adım olabilir bu gizli ya da açık el sıkışmaların sebebi.