Nubar Ozanyan’ı Anıyoruz…

Gericiliğin her türüne karşı devrimci-yurtsever mevzilerde savaşan komünist savaşçılardan biriydi… 1956 yılında Yozgat’ta fakir bir Ermeni ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Genç yaşta annesini kaybetti.
İlköğretiminden sonra İstanbul’da İbrahim Kaypakkaya’nın düşünceleriyle tanıştı ve TKP-ML’de örgütlendi.
12 Eylül 1980 Askeri Faşist Cuntası’ndan sonra Fransa’da yaşamaya başladı. Burada başta Yılmaz Güney’in savunulması olmak üzere saflarında yer aldığı örgütlenmenin pratik tüm faaliyetlerine katıldı ve örgütledi.
Partisinin çağrısı üzerine 1990’da Lübnan’daki Bekaa Vadisi’nde kurulan askeri eğitim kampına katıldı. Filistin, Ermenistan-Karabağ ve Türkiye-Kürdistanı’nda askeri alanlarda yer aldı. Daha sonra yine partisinin Irak Kürdistanı’nda kurduğu kampa katıldı.
Ardında komuta ettiği savaşçılarla birlikte Rojava’ya geçti. Rojava’da DAİŞ saldırılarına karşı verilen görkemli savaşta aktif olarak yer aldı.
Silahlı mücadelede iyice gelişen üst düzeyde becerileri vardı. Bu vasıflarını Rojava’daki savaşta da gösterdi.
Gerici güçler tarafından Rojava’ya sürülen DAİŞ çetelerine karşı ön saflarda savaştı. Bunun sonucu 14 Ağustos 2017’de Serekaniye’de ölümsüzleşti.
O Nubar Ozanyan’dı!
14 Ağustos 2017’de Serakaniye’de şehit düşen Nubar Ozanyan, Rojava topraklarına defnedildi. Onun ölümsüzlüğü sadece saflarında savaştığı Enternasyonal Özgürlük Taburu’na mal olmadı. O, Rojava halkına ve Rojava’da savaşan YPG-YPJ, DSG (Demokratik Suriye Güçleri) MLKP, DKP/BÖG, DKP/Birlik, MLSPB, TKP/Leninist, MKP ve saflarında yer aldığı TKP-ML’ye mal oldu.
Rojava halkı ve savaşan tüm hareketler tarafından en üst mertebede sahiplenildi. DAİŞ ve arkasındaki tüm gerici devletlere karşı savaşıp da ölümsüzleşen diğer siper yoldaşları gibi bir simge olarak Rojava halkınca bağırlarına basıldı.
Öyle ki enternasyonalist bir komutan olan Nubar Yoldaş Kürtlerin, Ermenilerin, Arapların, Süryanilerin, Türkmenlerin vb. milliyetlerden tüm Rojava halkının aktif katılımıyla Derik’te defnedildi.
Siyasi ve askeri vasıfları öne çıkan bir komünistti!
Nubar Ozanyan, Rojava halkına yönelik saldırılara karşı verilen haklı ve meşru savaşta aktif olarak yer aldı. Askeri olarak yetkin yapıya sahip olan Nubar Yoldaş, ön saflarda savaştı. Aynı zamanda bulunduğu karargahta yoldaşlarını ve çeşitli ülkelerden gelen savaşçıları askeri olarak eğitti.
Üstlendiği her görevi yerine getirerek onların askeri vasıflarını geliştirdi ve savaşta yer almalarında aktif rol oynadı.
Enternasyonal Özgürlük Taburu’nun askeri önderliğinde giderek öne çıktı. Yoldaşlarının sonsuz güvenini kazandı. Mütevazı ve alçakgönüllü yapısıyla yoldaşlarının ve enternasyonal savaşçıların gönlünde yer edindi.
Diğer taraftan kararlı, aktif ve disiplinli yapısıyla da savaşın normlarında ısrar ediyor ve verdiği askeri eğitimle yoldaşlarını savaşın bu ilkeleriyle donatıyordu. Çetelerin saldırılarına karşı en önde savaşarak tüm yoldaşlarına ve enternasyonal savaşçılara verdiği güven ve kararlılıkla önderlik etti.
Çetelere karşı verilen savaşta ciddi darbeler vurdu. Onların saldırılarının püskürtülmesinde de aktif yer aldı.
Öyle ki Nubar Ozanyan’ın bu vasıfları savaşçıların ve halkın dilinden düşmez oldu. Ve onların bağrında ve zihninde bir daha çıkmamak üzere yerini aldı.
Nubar Ozanyan denildiği zaman onu tanıyanların anlatımında bu açık bir şekilde görülür…
Nubar Ozanyan’ın askeri eğitimde donattığı yoldaşları ve enternasyonal savaşçılar güvenle cepheye gitmiş ve çetelere karşı savaşta mevzilerde yerlerini almışlardır. Yoldaşlarının ona olan güveni arttıkça daha aktif ve daha ön saflarda savaşmışlardır.
Askeri eğitimle birlikte diğer yoldaşlarıyla beraber siyasi eğitime de önem verdi. Siyasi eğitimin verilen savaştaki rolü ve gerekliliğini hep vurguladı. Yoldaşlarıyla birlikte kolektif siyasi çalışmaların yürütülmesinde ısrar etti.
Savaşa kumanda eden siyasi çizginin önemini vurguladı ve bu anlayışta ısrar etti. Daha açık bir deyimle “Teori olmadan pratik, pratik olmadan teori olmaz” perspektifini hayata geçirdi. Ve ısrar ettiği bu ilkeyi pratikte giderek daha etkin kıldı.
İşte Nubar Ozanyan böylesi bir mücadele içerisinde yer almıştır.
Ölümsüzleştikten sonra onun defnedildiği an konuşan mücadele yoldaşı Arnos Andok onun “gösterişsiz enternasyonal bir komutan olduğuna” vurgu yaptıktan sonra konuşmasını şöyle sürdürmüştü:
“O sadece soykırıma uğramış, kar taneleri gibi parçalanmış bir halkın özgürlüğü ve kurtuluşu için savaşmadı. Ezilen tüm yoksul halklar için de büyük bir fedakarlık ve cesaretle savaştı. Ezilen halkları kendi halkı gibi sevdi. Onların özgürlük talebini devrimci görevi olarak kabul etti. Bu yüzden Filistin’de, Kürdistan’da, Ermenistan’da savaşmakta bir an olsun tereddüt etmedi… Ararat ne kadar yüce ve heybetliyse komutan Nubar Ozanyan da o kadar büyük bir heybet ve yücelikle halkların özgürlük kavgasına katılmıştır.”
Nubar Ozanyan mücadelesiyle, kararlılığıyla ve yarattığı özgüvenle bulunduğu alanda bir simge olmuştur. O, uğruna verdiği mücadelenin eninde sonunda hedefe ulaşacağına inanıyordu. Bu inancına kumanda eden ideolojik-politik hattın bir gün mutlaka zaferi kazanacağından emindi.
Bu tarihsel materyalizmin yasasıydı. Ona gücünü veren bu inançtı. Nitekim partisine iç saldırıya karşı da dik duruşu ve mücadelesi onun MLM bilimini kavrayışının ürünüydü. Nitekim partisinin yaptığı 1. Kongre “Partili kimliğin özü ve özeti” olarak Nubar Ozanyan’a adanmıştır!
Nubar Ozanyan’ın bıraktığı mevzi yoldaşları tarafından devralınır…
Nubar Ozanyan’ın ölümsüzleşmesinden sonra eksikliği hissedilmiştir. Ama ondan devralınan mücadele kararla ve ısrarla sürdürülmüştür.
Emperyalistler, çeteler, bölge devletlerinin azgın saldırıları karşısında Rojava boyun eğmemiştir. Proletaryanın öncü müfrezesi de bu saldırılar karşısında aktif olarak yer almıştır. Verilen bu mücadelede enternasyonal taburun yanında yeni bir mevzi de oluşturulmuştur.
Nubar Ozanyan’ın anısına oluşturulan tabur karar ve inançla hareket edildiğinde her türlü sorunun, zorluğun ve saldırının üstesinden gelinebileceğinin göstergesidir.
Nubar Ozanyan bu ideolojik donanımla ve enternasyonal ruhla mücadele vermiştir. Ölümsüzleşmiştir ama verdiği mücadele ve yarattığı mevzi, yoldaşları tarafından devralınmıştır. Onun yoldaşlarına bıraktığı mevzi ve mücadelenin hacmi daha da genişlemiş ve daha etkin bir yapı oluşmuştur. Bu vesileyle oluşturulan Şehit Nubar Ozanyan Taburu karar ve inancın bir göstergesidir.
Bu taburun yaratılmasında ve bölgedeki Ermeni halkının sahiplenmesinde Nubar Ozanyan’ın yadsınamaz emeği ve etkisi vardır. Bu mevziyi yoldaşlarına devreden Nubar Ozanyan Rojava’nın Derik topraklarında defnedilirken yoldaşı Arnos Andok’un son sözlerinde belleklere kazıdığı Nubar Ozanyan’dır:
“Hakiki devrimcilik ‘nasıl yapılır’ın vazgeçilmez örnek ismi oldu. Yaprakları yeşerten yağmur gibi yağdı çöle dönmüş yoksul toprakların üzerine. Bilmenin, istemenin yetmediğini harekete geçerek yapmanın devrimciliğini bizlere öğretti. Anlaşılmanın değil anlamanın yolunu seçerek bütün ruhuyla ve tükenmez devrimci coşkusuyla devrime katıldı. Onun olduğu her yerde ölüm değil yaşam, kölelik değil özgürlük var oldu. Her zaman zirvelerde uçmayı başaran komutan Nubar Ozanyan yoldaş onurumuzdur. Onun yaşamı, duruşu ve pratiği öğretimizdir.”
Bu vesileyle Nubar Ozanyan’ı bir kez daha anıyoruz! Mücadelesi devrimci mücadelede rehber olsun!
Son Haberler
Sayfalar

MERYEM (MARİAM) BAKIRCIYAN
Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde ölümsüzleşen efsanevi devrimci Armenak Bakırcıyan ( Orhan Bakır)'ın annesi, hepimizin sevgili büyüğü MERYEM ANA'yı 29.7.2014 tarihinde İsveç / Stockholm'de 89 yaşındayken kaybettik

MÜLK VE SERVETLER HALKINDIR
Gazetelerin yazdığına göre sadece bir gökdelenin fiyatı birkaç milyar doları buluyor. Peki sizce halktan herhangi bir insan, yani bir işçi, bir memur, bir esnaf, bir çiftçi veya sizden biri çalışarak böyle bir gökdelene sahip olabilir mi? Olabilecekse kaç milyon yıl çalışması gerekiyor?

TKP/ML’ye bağlı TİKKO gerillalarından eylem
Yerel kaynaklardan edindiğimiz bilgiye göre TKP/ML’ye bağlı TİKKO gerillaları, 30 Temmuz Çarşamba günü öğlen saatlerinde Dersim merkeze bağlı Geyiksuyu yolunda yol kesme eylemi gerçekleştirdi.

Komünistler mi Haklı Anarşistler mi ?
Sosyalizmi konuşacaksan Anarşistlerle konuşacan.
Partide esas yoğunlaşmalı derken kendi öncülüklerinin tasdik edilmesini anlayan insanlara inanan köylülerle sosyalizmi konuşmayacan.
İnandıklarınıza esasımız köylüdür deyince artık anlamamız gerekenin kapitalizmle bağları en az olan sınıflardır diye hale niye söyleyemediklerini soramadığınızdan da faz geçiyorum sosyalizmde ortaya çıkan bürokrasizmi, lider sultasını.. sorarsanız,
Size verecekleri tek cevap:

"Siz geldiniz ya, sizi bekliyordum. Artık uzun bir yolculuğa çıkabilirim.’’ MERYEM BAKIRCIYAN
Irksal, dinsel kültürel ayrımcılığı ömrünce bilfiil yaşadı. Faşist diktatörlüğün baskılarına seksen dokuz yıl yaşayarak tanık oldu. Diyarbakır’da eşinin ve kendinin gördüğü baskılar yetmezmiş gibi çocukları da akla gelmez baskılara maruz kalır. Irksal olduğu kadar dinsel baskıların haddi hesabı yoktur. Gördükleri baskılar öylesi bir hal alır ki artık dayanılmaz hal alır. Dinsel baskı artık çocuk yaşamlara kadar yansır.

Seçim Tiyatrosu ve esir figüranlar
Bir ağanın eli sopalı kâhyasını marabalarına seçtirmesi ile bu düzenin cumhurbaşkanını halka seçtirmesi arasında esasta bir fark yoktur. Marabaların seçtiği kâhya nasıl ki marabaların değil de ağanın temsilcisi ise, bu düzende halka seçtirilen cumhurbaşkanı da halkı değil devleti ve düzeni temsil eder. Kâhya görevi gereği ağaya, cumhurbaşkanı da doğal olarak kurulu düzene hizmet eder. Çünkü bu düzen öyle kurgulanmış ve anayasası, kanunları, yargısı, parlamentosu, silahlı kuvvetleri, emniyet ve istihbarat teşkilatı ve her derece bürokrasisiyle temelden çatıya kadar öyle inşa edilmiştir.

KÜRDİSTAN VE ORTADOĞU’DA NELER OLUYOR?
Bölgemize ilişkin o kadar çok değerlendirme ve tahlil yapılıyor ki, her gün yeni senaryo ve komplo teorileriyle uyanmaktayız. Başta Amerikan emperyalizmi olmak üzere bütün emperyalistler kendi çıkarları doğrultusunda planlar yapmakta, dost ve düşmanlarını izledikleri siyasete göre belirlemektedirler. Zaman zaman taşeron örgütler oluşturarak taktikler ve politikalar üretmektedirler. Dinler arası savaşları kışkırtmakta böl- parçala -yönet politikasını çok muazzam işletmekte, uygulamakta ülkeleri, bölgeleri ve dünyayı yeniden düzenlemekte kendine uygun işbirlikçi faşist devletler vb.

Hangi “erkekliğe sığar”, “kadın dövmek”!
Seks işçilerine şiddet uygulayan Halk Cephesi'ne Yeni Demokrat kadın’dan (anlarsa!) bir soru:
Sıklıkla kullanılan bir deyim vardır: “Kadın dövmek, erkekliğe sığmaz!”
Erkek; eğer ki “kendisini aldatmamış”, “eline erkek eli değmemiş”, “kendisine karşı gelmemiş”, “ağzı var dili yok” bir kadına “durduk yere” şiddet uygulamışsa isyan edilir:
“Hangi erkekliğe sığar kadın dövmek?” (Hoş, kadın ne kadar bu toplumsal mağduriyet vasıflarına uysa da, kadına uygulanan erkek şiddetinin hep “haklı bir nedeni” var görülür.)

Cumhurbaşkanlığı seçimleri, yönelimimiz ve Demirtaş’ın adaylığı
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine günler kala, mitingler, konuşmalar ve adayların vizyon-perspektif açıklamaları ile birlikte, adayların niteliğine, hedeflerine ve çalışmalarının mahiyetine dair tartışmalar gündemin büyük bölümünü kaplamış haldedir.

Seçimlerde taleplerimizle boykotu büyüt
Yeni bir seçim sürecine daha girildi. Seçim süreçleri, dönemsel özellikleri itibariyle taktik olarak önemlidir. Kimi zaman, sınıf mücadelesinin ortaya çıkardığı tablo, güç dengeleri, seçim süreçlerinin bir taktik olarak ele alınıp değerlendirilmesine elverişli olur. Böylesi dönemlerde, seçimlere dâhil olunarak politik yaklaşımız ortaya konulur. Bazen ise, seçimlere dâhil olmak sınıf mücadelesinin andaki gelişimine hizmet etmeyen bir süreç olarak ortaya çıkar. Böylesi durumlarda, boykot, politik bir tavır alış olarak gündeme gelir.

Tek ayaklı boykotçuluk ve utangaç verici tavırsızlık!
Cumhurbaşkanlığı seçimleri devrimci, demokratik ve halk saflarındaki siyasal kesimlerin aldığı tavra ve onu içeriklendirmesine bağlı olarak esasında bir turnosol işlevi de görmüştür. Birçok siyasal hareket süreçteki tavrını belli etmiştir. Bu tavırlar kabaca üç kategoriye ayrılabilir.