Partizan: “12/15 Mart Şehitleri Ölümsüzdür! Unutmadık, Hesap Soracağız!”

Katliamlar ve kıyımlar insanlık tarihi kadar eskidir. Yaşadığımız coğrafyada da ülkemiz egemenleri onlarca katliamın altına imza atmıştır. Dersim'de, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta halkımızın yaşadığı tarifsiz acılara bu sefer de Gazi ve Ümraniye katliamı eklenmiştir.
Bundan 20 yıl önce 12 Mart 95’te İstanbul’un emekçi semtlerinden Gazi Mahallesi’nde devletin kontra güçleri yeni bir katliama imza attı. Kahvehanelerin, işyerlerinin uzun namlulu silahlarla taranmasıyla başlayan katliam, devrimcilerin müdahalesi ile bir direnişe evirildi. Devlet Alevi-Sünni çatışması yaratmak isterken karşısında devrimcilerin öncülüğüyle direnişe geçen, katilini tanıyan ve doğrudan onu hedef alarak karakollara yönelen bir halk buldu. Bu direniş karşısında acizleşen devlet daha da azgınca saldırarak, Gazi halkının üzerine ateş açtı ve 17 kişiyi katletti. Gazi’deki direnişe ülkenin birçok yerinden destek gelirken, halkın öfkesinin yükseldiği bir diğer semt 1 Mayıs Mahallesiydi. Devrimcilerin emekleriyle, halkla birlikte kurdukları semtler direnişin sahiplenildiği, faşizme karşı direniş bayrağının yükseltildiği merkezler haline geldi. Nitekim sokaklara dökülen ve hesap soran halka, egemenlerin cevabı yine katliam oldu. 15 Mart günü 1 Mayıs Mahallesi’nde 5 kişi polisin üzerine açtıkları ateşle katledildi.
Tarihinde katliamdan, zulümden, acıdan başka bir şey olmayan TC Devleti bilmelidir ki aradan yıllar değil on yıllar da geçse şehitlerimizi sahiplenmeye devam edeceğiz. Bizlere direniş mirası bırakan şehitlerimizi halkımızın direniş geleneğinde ve mücadelemizde yaşatmayı sürdüreceğiz.
Gazi, Ümraniye, Roboski’nin Katili Patron Ağa Devletidir!
Dün Gazi’de, 1 Mayıs’ta halkın üzerine kurşun yağdıran devlet katliam geleneğini elden bırakmayarak Roboski’de 34 Kürt gencini uçaklardan üzerlerine attığı bombalarla katletmiştir. Dün Gazi’de direnen devrimcileri yargılayan, kaçırarak gözaltında işkenceyle katleden devlet, bugün Gezi’de isyan eden milyonları yargılamaya, katillerini ise korumaya almaktadır. Aradan geçen yıllar boyu değişen hiçbir şey yoktur! Faşist Türk Devleti katletmeye, halkın üzerinde korku yaratarak sindirmeye, tutsak etmeye, katillerini korumaya devam etmektedir.
Ancak halkın direniş geleneğinde ve mücadelesinde değişen bir şey olmadığı bilinmelidir. Gazi’de, 1 Mayıs’ta barikatlarda direnen halk, Gezi İsyanında, Kobané serhıldanın da milyonlar olup sokaklara dökülmüş, aynı mevzilerde, barikatlarda düşmanla çarpışmıştır. Gazi’de, Ümraniye’de devrimci dayanışmanın, birliğin gücü Gezi’de ve Kobané’de vücut bulmuş, halkın dayanışması, gücü ve birliği bir kez daha ispatlanmıştır. Bundan 20 yıl önce Karakollara yürüyerek sokakları terk etmeyenler devletin saldırılarına karşı mücadeleyi sürdürmektedir.
Bugüne değin katliamlara, baskılara boyun eğmeyen halk, Gezi isyanı'yla, Kobané Serhıldanıyla bir kez daha yıkılmaz kalelerin kitleler olduğunu göstermiştir. Devletin tüm bu katliamlarının hesabını soracak olan, Gazi’de, Ümraniye’de Gezi’de, Kobané’de bedenlerini barikatlarda siper eden, meydanları işgal eden, korkusuzca düşmanın üzerine yürüyen halkın adaleti ve öfkesidir.
Gazi’de ve 1 Mayıs’ta katleden patron-ağa devletinden hesap sormak için, 20. yılında 12-15 Mart şehitlerini bir kez daha anarken, tüm halkımızı sokağa, hesap sormaya ve şehitlerimizi sahiplenmeye Partizan saflarında olmaya çağırıyoruz.
Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!
12-15 Mart Şehitlerini Unutmadık Unutturmayacağız!
Anma Programı
Gazi Mahallesi:12 Mart (Perşembe) 09.30Yürüyüş-Eski Karakol
1 Mayıs Mahallesi:15 Mart (Pazar)09.00 Mezar Ziyareti/14.00 Yemek (PSAKD)/15.00 Yürüyüş (Cennet Düğün Salonu önü)
PARTİZAN
Son Haberler
Sayfalar

Savaş Şiddet Üzerine Ekonomi-Politik ve Antropolojik Notlar
“Yoksulların zenginlere karşı verdiği savaşa terörizm,
zenginlerin yoksullara uyguladığı terörizme de savaş denir.”[2]
İtiraf etmek gerekir ki, savaş hakkında konuşmak, kolay bir iş değil.
Bunun nedeni, insanın savaş konusunda, “alternatif” de olsa bir ders bağlamında konuşabilmesini sağlayacak nesnellik ve uzaklık duygusunu deneyimleyebilmenin zorluğu.

KIMSENIN KUŞKUSU OLMASIN; ONLARI MUTLAKA YENECEĞIZ![1]
“Belki de asıl ustalık budur;
her zaman acemi olmayı bilmek.”[2]
Yedi düvel dört iklimden hoş geldiniz…
Dersim’den, Diyarbekir’den, Antakya’dan, Çorum’dan, Sivas’dan, Samsun’dan, Ardahan’dan, İzmir’den, Adana’dan, Antep’den yani “Nuh’a beşikler veren” kadim Anadolu’nun dört bir yanından buraya gelen yoksullar, işçiler, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Çerkezler, Lazlar, Aleviler, kadınlar, gençler, çocuklar yani ötekileştirilen mağdurlar, madunlar, ezilenler, sefa getirdiniz…

NEDEN KAYPAKKAYA
“Kemalist diktatörlük, Türk şovenizmini körüklemeye girişti! Tarihi yeni baştan kaleme alarak, bütün milletlerin Türk’lerden türediği şeklinde ırkçı ve faşist teoriyi piyasaya sürdü. Diğer azınlık milliyetlerin tarihini, kitaplardan tamamen sildi. Bütün dillerin Türkçeden doğduğu şeklindeki “Güneş Dil Teorisi” safsatasını yaydı. “Bir Türk dünyaya bedeldir!”, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” cinsinden şovenist sloganları ülkenin her köşesine, okullara, dairelere, her yere yaydı.

KÜRTLER TARIH YAZIYOR!
KÜRTLER TARİH YAZIYOR!
Kürdistan halkı kendi tarihini kendisi yazıyor.
Kürdistan Ulusal Özgürlükçü Hareketi, kendi öz gücüyle T.C. devletine her alanda darbe vurarak ilerlemeye devam ediyor. Kürdistan Özgürlükçü Hareketi Artık gerilla savaşı dönemini aşmış, stratejik denge savaş sürecini yakalamıştır.
Türkiye Devrimci Hareketi tarafından Batı’da ikinci bir cephe açılamadığından dolayı Kürt Özgürlük Hareketi stratejik denge aşamasına ağır bedeller ödeyerek mücadelesini sürdürmektedir.

NEWROZ ATEŞİ!
Zalimin zulmüne başkaldırının günüdür Newroz. Ortadoğu halklarının zafer ve özgürlük ateşini yaktıkları gün. Modern Dehak’lara karşı mücadelenin boyutlandığı, halkların emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşlarınıyükselttikleri gün.
İntifalara, serhıldanlara esin kaynağı olan Newroz ateşi binlerce yıl önce yakıldı. Zalim Dehak’ın sarayından yükselen Newroz ateşi, o günden bu yana her 21 Mart’ta daha da bir gür yanıyor.

"EYLÜL KOKUSU" VE ADIL OKAY
Kaç Kişi Kaldık?" sorusu ile postmodernizmden malûl "yenik ruh hâline", "Hayır" diyen Adil Okay, yaşadığı tarihin umutlarını bizimle paylaşırken, Can Baba'nın yolunda, İbni Haldun'un uyarısını unutmamacasına ilerliyor...
Okay'ın "uzun yürüyüşü"nde "düş kırıklıkları", "yenilgi", "aşk", "sürgün" ve "yitirilenler"; ya da başkaldıran insana ait her şey var! Ama yılgınlık, vazgeçiş, tövbe yok... İnsan(lık)tan umudunu kesememiş Okay; bunun için de heybesinde dizeleri ile hâlâ yollarda...

AYDIN(LAR) VE AYDINIMSI(LAR)[*]
“Alev, başka şeyleri aydınlattığı
kadar aydınlatmaz kendini.”[1]
Dört yanın “aydınımsı(lar)” diye ifade edilebilecek bir yabancılaşma/ deformasyon tarafından kuşatıldığı kesitte, Demba Moussa Dembélé’nin, ‘Samir Amin: Ezilen Hakların Sömürülen Sınıfların Organik Aydınları’[2] başlıklı yapıtı, “dünya aydın bakışı”nın yanıtı gibidir sanki…

KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK
ŞOVEN GERİCİLİK DALGASINA KARŞI KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK VE ANLATMAK[1]
"Çocukluk saflığını kaybetmeyen
insana büyük insan denir."[2]
I) İbrahim Kaypakkaya'dan söz etmek; Onu anlamak ve anlatmak kolay bir şey değil; hatta çok zor; öncelikle bunun altını çizerek başlayayım konuşmama...
Önce bir soru: İbrahim Kaypakkaya öldü mü? İçinizde buna "Evet" diyen var mı? Olduğunu zannetmiyorum; ama varsa ne yazık...

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -3
Kolombiya’da Gerilla Örgütleri: ELN, ELP ve M-19

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP* -1
“Ya bedel ödeyerek özgürlüğü fethedeceksin,ya da onsuz yaşamaya razı olacaksın” Jose Marti