Cuma Eylül 20, 2024

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

Tayyip bir kaç gün evvelden tartışılmaz bir şekilde  zaferini ilan etmemiş miydi ki...

Emekçinin - emeklilerin hali de o zamanlarda "niçe" değil miydi...

O zamanlarda  da hemi şimdi hiç olmadığı gibi millet yağları, makarnaları fiyatları yarın ne olacak diye koli koli; mağazaları yağmalarcasına,  birbirlerini de ezerlercesine aldıklarını televizyonlarda seyir etmediydik mi ki...

Sonra... sonra.... kuzucuğum ne zamandan beri biz proletaryaların midesi de...

Sanki seçimlere altılı  masa da katılmamışta....

Altılı  masanın adayi da tek başına seçimlere katılmışta...

Zıp zıp mahirler ile veliler de altı masanın adayı bol keseden milletvekilliği dağıtırken yanında da değillermiş gibi de...

Hadi tüm bunlardan da vazgeçelim.

Dostlukların, karekterlerin; partilerince taşınan kitlelerin...

"İnsanların Satıldığı Meydan"   Saraçhane...

... haline getirilen yerde partisinin içerisinde bir kaçı kişinin de başına diktirilircesine yardımcı yapılmış olmasından da vazgeçelim...

O yardımcı ilan edilenlerden biri de ekranlarda hepimizi gözyaşına boğdururcasına partisinin başkanına: "baba.... baba..." partisinin başkanı da ona: "evladım, evladım..." diyerek koşupta sarılmamış mıydı...

O hani girdiği her delege oylamasında kazanamayan, parti başkanının kontenjanıyla da kazanabileceği yerde milletvekili olabilen imajör, nankör, andan bey'in bahçıvanı kılıklı; hani şu parti başkanının veda konuşmasında gözyaşlarına boğulan o insan da var ya...

Ahhh.... yazamayacağım kuzucuğum... yazamayacağım...

Dilim varmıyor.

Sonunu getiremeyeceğim.

Kelimeler boğazımda düğümleniyor.

Seçimlerde, kongrelerde

O sandıklar... o sandıklar...

Açılırken....

Senatonun merdivenlerinde inen o insanları; .... oğlu'larıyla nankörlerle, satılan  karekterlerle, bir olup hançerleyen...

her  oyu... her  oyu.... her  oyu...

İyi ki aşk-ı memnun'un yazarı halid ziya bey bizim zamanımızda yaşamamıştı kuzucuğum...

İyi ki de yaşamamıştı.

Yoksa masallah halid ziya bey; ... oğluyla bir olup  babayı....

takavuta.... ayıran biz proletaryaları görseydi aşk-ı memnun biz proletaryalar açısından şimdi okuduğumuz gibi bitter ile behlül arasında geçen bir aşk hikayesi olarak yazılmayacağı kesindi.

Ve dünya aleme de rezil hüsran olurduk kuzucuğum rezil hüsran.

Hırsızın hırsızlığını, yanlış yolda giden insanında yanlış yolda gitmesini kendi mahallesinde  gerçekleştirmediği o eski güzel günlerde nerede kaldı öyle.

Ah kuzucuğum  ah...

Kırk ziyarete; kırkta  türbeye yakılmış mumumuz olmalı ki biz proletaryaların başına da böyle şeyler gelmedi.

Ve yeniden tüm bunlardan da  faz geçersek...

Masa üstüne saçılan dolar kulelerinden...

Veyahut da

Tip'lilerin başarısız er lütfü'yi kurtarma operasyonundan...

Veyahut da

Beyaz türk memurlarının peşinde koşturulan proletaryalardan...

Veyahut da

Burjuva partilerinin sahibine göre kişnediklerini; çığrında çıkan tanju özcanlarında  parti de kovulduğunu...

ceplerine koydukları dolar kuleleriyle...

"yetmez ama yine de chp" diyerek unutan gazeteci, televizyoncu; sözde muhalefet partilerden...

Veyahut veyahut da

İstanbul'da, ankara'da.... falanda filanda delegelerin, proletaryaların - kür

solun sağını satın aldığını görerek yeni paradikmalara uygun...

antalyalarda,  uşaklarda, bolularda, afyonlarda vb.. vb... yerlerde işçiler, kürtler ... saldırıya uğrarken... bu saldırılara gocunmadan; oy veren, kazandıran...

proletaryaları, kürtleri de...

proletaryaların, kürtlerin görmesinden de vazgeçelim.

Ya, kuzucuğum....

Ya, proletaryacığım...

Başına bir felaket gelmeden...

Eşekten de düşmeden...

Soyuttan; togg'tan, kağandan, uçak gemisinden, uzaya  giden ilk türk insanı kavramından kurtulup...

Bir kaç tahtanın, bir kaç tuğlanın ayırdığı büyük metropollerin odalarında beş on kardeş aile yaşarken; evlerimizi yıkacak olurlarsa hepimize de  ev verirler; bizleri de borçlandırırlar mı gibi sorularla da karşı karşıya kalmadan...

Hayatlarıyla ilgili her türlü politikaları deprem bölgesi harici hiç bir yerde satın almadığını bilimsel olarak (seçimlerle) ispatlamış....

Proletaryacığım.....

Ne zamandan beri de tüm bu olup bitenleri, yaşananları midelerimiz bulanmadan, yüzümüzde kızarmadan, onurumuzda incinmeden... kabul eder olduk, satında alır olduk onu bilmem.

Tek bildiğim...

Proletaryaların davranışlarının örgütlenme şeklini belirlediğidir.

Ve....

Muhalefet, iktidardan daha beceriksiz daha güvensiz daha çirkef bir haldeyken...

Seçimlerde bilimsel olarak hareket ettiğini ispatlamış proletarya....

Bu muhalefeti satın alıyorlarsa...

beceriksizlik, basiretsiz konusunda muhalefete;  tayyip'ten daha çok güvenmelerindendir.

Bakalım hele soğuk bir on günlük bayram tatilinde ege sahillerini tarihinin hiç olmadığı kadar dolduran....

"mutsuz, huzursuz...."

"ayaklandı ayaklanacak olan"

bu proletaryaların muhalefetle olan aşkı, bütünleşme çabaları da ne  zamana kadar sürecek...

Ne kadar da başarılı olacak.

3726

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Sayfalar

Ergün Aslan

Մենքկ՛հաղթենք! Biz Kazanacağız!(1)

’70’li yıllarda Filistin halkının mücadelesi “zafere kadar devrim”di. Birkaç sene önce Kürt halkının Kobane Direnişi’nde yükselttiği şiar“Kobane düşmedi,düşmeyecek”ti.

Dayanışma Yaşatır, Gerçekler Özgürleştirir!

Dayanışma,“sosyal mesafe” adı altında birbirinden yalıtılmak, birbirine yabancılaştırılmak istenen ezilenler için tüm bunlara karşı geliştirdiği bir panzehir işlevi gördü.

Dayanışmanın, ezilenlerin inceliği ve gücü olduğu pandeminin tavan yaptığı süreçlerde günlük yaşamda bir kez daha ispatlandı. Salgın karşısında hiçbir önlem almayan devlete inat ezilenler, kendi öz örgütlenmelerini, tabandan gelişen inisiyatiflerini inşa etti.

Ezen-ezilen cins çelişmesi”nin özgün ifadesi olan ataerkilizme karşı mücadele sorunu

Erkeğin kadına uyguladığı her türden şiddete karşı durmak öncelikle insani bir görev ve sorumluluktur!

Ataerkilizme karşı sistematik bir mücadele sefer birliği ilan etmek şarttır ve bu, günün acil ihtiyacıdır. 

Bu görev ve sorumluluk en başta kendisini komünist/sosyalist ve devrimci-demokrat addeden politik kurumlarındır. Ve aslında bu görev ve sorumluluk kadınıyla erkeğiyle insanım diyen herkesindir. Ve elbette ki erkeğindir de.

Denge Azadî | İçte ve Dışta Kürt’e saldırı!

"Devrimci güçlerin faşizme karşı ortak mücadeleyi örgütlemekten başka seçeneği yoktur. Gün faşizme karşı mücadele günüdür"

AKP faşist iktidarının ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne dahil olması Ortadoğu’da çatışmalı süreçlerin içerisine girmesini birlikte getirdi.

2011’de Suriye’de başlayan iç çatışmalara taraf olan ve bu çatışmaya/savaşa bilfiil katılan AKP faşist iktidarı,RojavaDevrimi’ne saldırdı. Kürtlerin Rojava’da kurdukları/oluşturdukları demokratik özerk yönetimi boğmak için IŞİD denilen cihatçı çeteleri de destekledi.

Dağlık Karabağ Sorunu Nedir?

Tarihi, ekonomik, kültürel, sosyal dokusu ile yüzyıllardır Ermenilerin yaşadığı Dağlık Karabağ bölgesi, Ermenistan’la sınırı olmayan bu coğrafya; SSCB döneminde nüfusun büyük çoğunluğunu Ermeniler oluşturmasına rağmen yanlış bir kararla Azerbaycan’a bağlanmıştır.

SSCB Anayasası’na göre Sovyetler Birliği’nin idari düzeninde, Birlik üyesi cumhuriyetler, SSCB Anayasası’nda gösterilen durumlar dışında kendi topraklarında devlet iktidarını bağımsız olarak tesis ediyorlardı.

Ah o atalarımız! İsmail Cem Özkan

Irkçılar kendi çıkarlarına uygun tarih uydururlar, çünkü ırkçı olmak her şeyin üstünde olmak ve saf olmayı getirir... O yüzden bir ırkçı ile eğer sohbet ederseniz, onlar ideal bir geçmiş ve işlerine geldiği gibi tarihi uydurduklarını görürsünüz...

Sil Baştan

Ne zamandan beri sosyalizmle komünizm ayrı gayrı oldu bilmem.

Tek bildiğim; örgütlülük, örgütsüzlük... devletlilik, devletsizlik sadece anarşistler arasında değil sosyalistler arasında da daima tartışılagelmiştir.

Belki de sosyalistler arasında bu tartışmaların gerçekleşmesinin nedeni de sadece sosyalizmle komünizm arasında bu ayrılığın gerçekleşmiş olmasının düşünülmesinden de değildir.

Ayrıca Marksın, komünizm hakkında yeteri kadar açıklama yapmadığının da düşünülmesindendir.

Bu şekilde niye düşünüldü onu da bilmem.

Vatan’ın F3’ünde Dört Gün

“O sözler ki kalbimizin üstünde

Dolu bir tabanca gibi

Ölüp ölesiye taşırız

O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan

Uğrunda asılırız...”[1]

 

“Sosyalizm Ve İslâm” Tartışmalarında Önemli Bir Kaynak: Bolşevik Devrimi Ve Din

Köktendinciliğin çeşitli versiyonlarının, bu arada Siyasal İslâm’ın 20. yüzyıl sonlarında yükselişe geçişi, tarihi tek yönlü ve durmaksızın ilerleyen bir devinim olarak algılamaya alışkın zihinlerde, kabul etmeli ki, derin bir kafa karışıklığı ve kavram kargaşasına yol açtı.

Azeri ve Ermeni emekçileri ve yoksulları dosttur!

"Pazar günü çatışmaların başlamasıyla birlikte Ermenistan sıkıyönetim ve seferberlik ilan etti. Azerbaycan'ın Ermeni halkına savaş ilan ettiğini belirterek Ermenistan ve Azerbaycan'ın büyük bir savaşın eşiğinde olduğunu ifade etti"

 

1917 yılında Rusya’da Lenin’in önderliğinde gerçekleştirilen Sosyalist Ekim Devrimi’yle Rusya bir halklar hapishanesinden halkların özgürce yaşadığı, ezilen bağımlı ulusların kölelik zincirlerini paramparça ederek kendi kaderini tayin etme haklarını elde ettikleri bir sisteme kavuştular.

TKP-ML MK SB Üyesiyle Röportaj:Mücadele etmekten başka çıkış yolumuz savaşmaktan başka kurtuluş yolumuz bulunmamaktadır ! (2)

– Kongrenizin en önemli kararlarından biri de KKB’nin oluşumu idi. KKB’ye kadar gelen süreci ve bugün kadın özgürlük mücadelesinde partinizin duruşunu özetler misiniz?

Sayfalar