Vitrin olma kız... vitrin olma...

Sen, senle halk arasında artırılan düşmanlığı çözmenin araçlarının neler olduğunu bilmiyorsan...
Şimdi ne kadar güzel olurdu değil mi kız...
ne kadar güzel olurdu...
mecliste, belediye başkanlıklarında bir...
Öyleyse.... öyleye...
Hayeller.... söylemler...
Kitleler...
yüzlerini dahil seçemeceğimiz kalabalıklar...
Gerçekler ise....
Zil zurna, kah kaha atarken sümükleri dahil ağızlarına giren masaları tek tek dolaşarak, mekan yeni insanlar..
Hemi... hemi...
hayat bu... gerçeklik bu ise...
hayelliğimiz, yüzlerini seçemediğimiz kalabalıklar, kitleler...
mekana yeni insanlar kazandırmak için masalarını dolaşmak zorunda kaldığımız insanlar ise...
sırf birileri...
kapitalizmin sadece emeğimizi değil ruhumuzu da istediğini - örgütsüz toplumunda uzun yıllardır kapitalizmde yaşamak zorunda kaldığını unutuyor diye...
sırf birileri...
mekana gelen masalarda karşı karşıya kaldıkları, kalabalıkları, kitleleri beğenmiyor...
mekana yeni insanlar kazandırabilmek için içki masalarında tek tek dolaşmayı da kabul edemiyor diye...
önceliğimiz... hazır olmamız gereken...
yaşadığımız hayat, gerçekliğimiz değilmiş gibi..
çıkar da neden...
bu toplumda yılda kaç tane grev...
kaç senede birde, hareketleri bireysellikten uzaklaştıran, gezi gibi kendiliğindenciliklerin patlak verdiğini düşünmeden...
kuruyan otlar... kuruyan çayırlar...
grevler...
savaşlar...
kendiliğindencilikler hakkında...
çağrılar yapar.... yazılar...
Ay... patladı.... kız.... patladı...
Ha... ha... ha...
daha ellemeden...
O çok kabardıkları...
böbürlendikleri...
teorileri.....
hemi... hemi... sonra kız...
sınıfsal çelişkilerden faydalanma derken...
bırakın işçilerle dem'i...
işçilerle işçiler arasında dahil demokratik kazanımları en çok nerede gördükleri çelişiyorken...
işçiler arasında demokratik kazanımlarını parlamanterizmde gören tüm insanlar da yalnızlaştırılıyor - tasfiye ediliyorken...
partilerdeki - sendikalardaki iç çelişkileri de görmezlikten gelen...
hiçe sayan...
tavır alamayan...
partiler - sendikalar aynı yekbareyimiş gibi de davranan...
değerlendirmeler yapamayan....
insanların hiç birinin davranışları da boşuna...
sonra... sonra kız...
söz konusu...
örgütlenmeler, mevkiler, makamlar, demokratik mücadeleler olunca sorun sadece...
o küçücük...
üreten karşı cinse düşkünlüğünü...
kadınıyla, erkeğiyle hepisinin zihniyeti...
yerine getiremeyecekleri...
bağırmaları...
ayakları yere basmayan gürültüler koparmaları...
sadece ve sadece....
siz, sizin olanı...
Bir de biz proletaryalara sıra gelince lafın yaşamı....
Sıra kendilerine gelince....
Hangi birimizde heledeki şimdi en ağır saldırılara maruz kalıyorken...
Toplumda bu saldırtma politikalarında nasibini alıyorken...
toplumda artan bu düşmanlıklara karşı da en iyi ilacın...
sadece toplumun içerisinde yaşama ısrar ederek değil...
toplumun sorunlarını da çözmeye çalıştığımızı da topluma ispatlayarak atlatabileceğimizi de hangi birimiz de....
Ama iş....
toplumunun sorunlarını da çözebileceğimiz yetenekliğe, kabiliyetliğe...
mevkilerinin, makamlarının da hayizliğine bizimde ...
Hemi... hemi... sonra kız...
Onlar bile kapitalizmin yarattığı sorunları kapitalizmin yarattığı araçlarla çözebileyeceğini kabul etmişken....
Bizlerde neden kendimizin ve toplumun sorunlarını çözebilmek için...
herkesin kullandığı araçları...
örgutlenmeler; mevkiler, makamlar herkese hakta....
Tarih okumasını bilene.
Ne kürtleri vitrinlik olarak görmenin yanlışlığının öz eleştirisini yaptıktan sonra...
Ne de vitrinlik olarak görülüp ayrılıp toplumlarla sorunlarını çözebilecek araçlara sahip olduktan ... dem'leştikten... sonra...
toplumla sorunları olanları vitrenliştirerek davranan dem'lilere... ne de onlara...
tarih okumasını bilen biz proletaryalara kız... proletaryalara...
Yeterki kapitalizmin yarattığı sorunları...
kapitalizmin yarattığı araçlarla çözmeye çalışırken...
sen, senin olanı...
hak ettiğini düşünüğünü...
kabiliyetinin, yeteneğinin sadece ve sadece vitrinlik olarak görülmek olmadığını...
kendinin ve toplumun sorunlarını çözecek araçlara...
örgütlenmesine; mevkilerine makamlarına seninde sahip olman gerektiğini... layık olduğunu... hak ettiğini...
bil....
Ve iste...
Ergün Aslan
Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.
Son Haberler
Sayfalar

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)
Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?
Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..
“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)
7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor
Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.
Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?
Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)
Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7
„Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler
Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek
Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi
Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)