Perşembe Kasım 14, 2024

Londra’da Ekim devrimi paneli!

kaypakkaya-partizan
Ekim Devriminin 100. Yılı vesilesiyle Avrupa’da merkezi olarak gerçekleştirilen paneller devam ediyor. Bu panellerden biri de İngiltere’nin başkenti Londra’da yapıldı. Sınıf Teorisi, Atılım, Partizan ve Kürt Halk Meclisi’nin katıldığı panel devrim mücadelesinde ölümsüzleşenler için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.

 

Panel, dünya’da komünizm, devrim, demokrasi ve ulusal kurtuluş mücadelelerinde şehit düşenler için yapılan saygı duruşu ile başladı.

Ardından ilk söz alan Sınıf Teorisi temsilcisi yaptığı sunumda,  Ekim Devriminin farklı bir dünyanın kapısını açtığına, patladığı coğrafyada yaşayan işçi sınıfı ve emekçiler için, kadınlar için, ezilen uluslar ve diğer kesimler için kazanımları bir yana ayrıca tüm dünya çapında proletarya ve ezilen halklara da yeni bir ufuk açtığını, daha sonra ikinci dünya savaşı döneminde, öncesinde ve sonrasında başka ülkelerde de devrimlere yol açtığını ve çok büyük kazanımlar yarattığını dile getirdi.

“…Proletaryanın kazandığı mevziler ve yarattığı bu devasa büyük değişim daha sonra istisnasız bütün ülkelerde, bürokratlaşarak kendi karşıtlarına dönüştüğünü gördük. Bunun bir yanı elbette ki objektif sebeplerdir, emperyalist kuşatmadır vs.

Bir yanı da doğru olan, bilimsel olan amaçlarımıza yürürken bizden kaynaklı sorunların yol açtığı sonuçlar olarak görüyoruz. Bu açıdan bugün Ekim Devrimi anıldığında birincisi ona sahip çıkmak, onu savunmak, bu savunuyu gericiliğe karşı bayrak etmek önemlidir. İkincisi de tıpkı ustalarımızın bize salık verdikleri gibi kendi yürüyüşümüz boyunca tek tek ülkelerde ortaya çıkan hatalara ve eksiklere karşıda, amaçlarımızı sorgulamak için değil ama, amaçlara yürürken ortaya çıkan eksik ve yanlışlarımızdan çıkan sonuçları da cesaretle sorgulamak, onlardan öğrenmek ve çok daha yenisini yapmak bugün komünistlerin önünde duran önemli görevler arasındandır.” sözlerine yer veren Sınıf Teorisi temsilcisi, sosyalizmin tek tek ülkelerde inşa edilmesinin, partici devletçi bir yürüyüşle değil sadece, tam tersine devrimin başlarında olan ve büyük kazanımlara yol açan, daha sonra bürokratlaşmaya yol açan sebeplerin ötelenmesiyle olacağına dikkat çekti.

“Ekim devrimi halkları Özgürleştirdi”

Sınıf Teorisi temsilcisin ardından söz alan Partizan temsilcisi de konuşmasına devrim ve demokrasi şehitlerini anarak başlayarak, “Bugün Marks ve Engelsin 1948 yılında yazdıkları komünist manifestonun bir ütopya olmadığı, 1871 yılında Paris komünü, Fransız işçi sınıfının ve yoksulların ortaya koydukları gerçeklikle kanıtlamış oldu. Paris komününden sonra insanlığın nihai kurtuluş yolunda ki en önemli ayağa kalkışı proleter sosyalist Ekim Devrimidir. Biz bu yıl Ekim Devrimin 100. Yılını kutluyoruz. Bu anlamıyla 1917 Şubat devriminden sonra Çar otokrasisinin yerle bir edilmesi ve arkasından Lenin önderliğinde ki Bolşeviklerin özellikle işçi sınıfı içerisinde propagandaya ve örgütlenmeye ağırlık vermesiyle birlikte ‘tüm iktidar Sovyetlere’ sloganıyla 25 Ekim 1917 de silahlı bir ayaklanma ile Rusya’da iktidarı ele geçirdiler” sözlerine yer verdi.

“…Ekim Devrimi Rusya’da ve bağımlı olduklarına zinciri vurmuş olan işçi sınıfının emeğini özgürleştirdi, üretim elde edilen üretimi sadece bir avuç kapitalist tarafından kazanması değil tüm toplumun hizmetine sundu. Yine Ekim Devrimi köy hayatına hapsedilen Rus toprak beyleri tarafından köle gibi çalıştırılan köylüyü özgürleştirdi. Özgürleştirmekle kalmadı, tüm toprağı köylülere dağıttı. Yine Ekim Devrimi kadınlara önem verdi. Eve hapsedilmiş olan, fabrikalarda, tarlalarda, burjuvazi tarafından emeği sömürülen kadınları özgürleştirdi. Özgürleştirmekle kalmadı, aynı zamanda kadınlara Sovyetlerde yönetimlerde söz sahibi olmayı, yönetici konumda olmalarını sağladı. Bu konuda kadınların önünü açmış, onların yönetimlerde belirleyici konumlara gelmelerine de neden oldu. Yine Ekim Devrimi daha öncede gördüğümüz gibi Rusya’da, Rusya bir halklar hapishanesi durumundaydı, Ekim Devrimi bu halkları özgürleştirdi, Rusya’da yaşayan tüm uluslar 1922 yılında gönüllü bir şekilde Sovyet sosyalist cumhuriyet birliğini kurarak birlikte yaşamanın, uzun yıllar birlikte yaşamanın, kardeşçe yaşamanın olanaklarını yarattılar” sözlerine yer veren Partizan temsilcisi, 21. Yüzyılda emperyalist burjuvazinin kapitalizmin ciddi bir kriz içinde olduğuna dikkat çekti.

Anın sağlıklı bir şekilde somut tahlilini yapan Kürt özgürlük hareketinin Rojavada bir devrim gerçekleştirdiğine değinen Partizan temsilcisi sosyalizmde geri dönüşler gerçekliğinin altını çizdi.

“Rojava devrimi kadın devrimidir”

Partizan temsilcisin ardından söz alan Kürt Halk Meclisi temsilcisi, Ekim Devrimin önemine vurgu yaptıktan sonra, Rojava’da yaşanan devrim sürecine dair bilgi verdi.

Rojava devriminin bir kadın devrimi olduğunu kadınların öncülüğünde gerçekleştiğini dile getiren temsilci, Ortadoğu’daki gerici ve feodal yapıya sahip olduğuna dikkat çekerek gelinen aşamada Arap aşiret şeyhiyle Kürt kadının birlikte eş başkanlık yapabildiğini dile getirdi.

“… bugün güçlerimiz Minbiç’e oradan Rakka’ya kadar uzandı ve gittiği her yerde oranın halklarına özgürlük getirdi. İşgalci bir ordu değil tam tersi oranın halklarına özgürlük getiren ve oraya yine o halklara özgürlüğü teslim eden oradaki halkların kendi kendini yönetmesini kendi kendini idare etmesinin olanaklarını sundu.  Mevcut pratiğini sundu ve oraya bıraktı, oradaki halklar şimdi kendi askeri meclislerini kuruyor kendi toplumsal meclislerini kuruyor ve kendi yasalarını kendileri çıkartıyor. Bu da devletsiz bir toplumun mümkün olduğunu gösteren bir yerdedir. Görüyorsunuz orda kadınları bırakın kara çarşafı çıkarmayı, çıkardığı kara çarşafı yakıyor bile.”şeklinde konuşan temsilci iktidarın her zaman bir baskı unsuru olduğunu Rojavada halkların demokratik birliğinden bahsedilmesi gerektiğini bununda proletaryanın iktidarı ya da halkın iktidarı diye tabir edilen şey olduğuna vurgu yaptı.

Temsilci şu sözleri dile getirdi: “Halk orada kendi kararlarını kendisi alıyor, kendi toplumsal sorunlarını kendisi analiz ediyor ve çözümünüzde gene kendisi yapıyor ve bunu ortak bir noktada buluşturuyor. Oradaki kantonların oluşması kantonların yönetimi gene kantonların ortak bir noktada kendi üst iradesini oluşturmasında halkların kararı altındadır, halkların bilgisi altındadır çünkü direkt yerelden yukarıya doğru gelişen bir yönetim biçimi var.” 

“Marksizm’in nasıl pratikleştiği sorusunun cevabı Ekim Devrimi anlamadan verilmez.”

Son olarak söz alan Atılım temsilcisi İbrahim Okçuoğlu sözlerine devrim ve komünizm şehitlerini anarak başladı. “Ekim Devrim’in önemi ve güncelliği Ekim Devrimi dediğimiz zaman, eğer kendisini bugün de bize tartıştırıyorsa demek ki onun ortaya koydurduğu değerler, henüz zamanı geçmemiş değerlerdir, henüz bize yol gösteren değerlerdir. Bunun nereden çıkarıyoruz? Yaşadığımız çağın hala Ekim Devriminin gerçekleşebileceği bir çağ olmasından dolayı çıkarıyoruz. Ekim Devrimi, teoride olan Marksizm’in pratikte uygulanmasından başka hiçbir şey değildi. Bunu uygulayanda bir Parti vardı.” şeklinde konuşan Okçuoğlu, Ekim devrimin aynı zamanda bir laboratuar görevi gördüğünü Marksın sosyalizmde eşit ise eşit ücret hemen gerçekleşecektir, sosyalizme geçtiğin zaman kapitalizmin kalıntıları bir anda yok olacaktır, adaletsizlik, sömürü aynı anda kalkacaktır, sosyalizme geçince ordu olmayacaktır demediğini tüm bunların süreç içinde gelişeceğini ifade ettiğine dikkat çekti.

“…Başta, teoride olan Proletarya diktatörlüğünün ne olduğunu göstermiştir, üretim araçlarının toplumsal mülkiyete geçirilmesi ne anlama gelir diye sorduğumuzda, Bolşeviklerin önünde daha öncesinden bir Pratik yoktur, onun nasıl yaptığına göre değerlendiririz. Sosyalist demokrasi nedir diye sorduğumuzda yine Ekim Devriminden öğreniyoruz. Şimdi UKKTH üzerine konuştuğumuzda bunu en son Ekim Devrimine bağlarız. Ekim Devrimi aynı zamanda Rusya’da ezilen, yok olmayla yüz yüze kalmış irili ufaklı ne kadar ulus, halk topluluğu varsa bunlara hayat vermiştir, canlanmasını sağlamıştır. Marksizm’in nasıl pratikleştiği sorusunun cevabı Ekim Devrimi anlamadan verilmez.”sözlerine yer veren Okçuoğlu, Ekim Devriminin sömürü üzerine kurulmuş dünyanın, sömürüsüz de var olabileceğini, başka bir sınıfın, sömürüyü reddeden, onu yıkan, yok eden sınıfında iktidara gelebileceğini açıkça gösterdiğini dile getirdi.

Panelistlerin sunumu ardından, soru cevap bölümü ile panel son buldu. 

916