Perşembe Kasım 14, 2024

TKP/ML tutsakları: “Bir Filistin vardı bir Filistin gene var”

kaypakkaya-partizan
İsrail’in Kudüs’ü işgal etmesi ve ABD’nin de bunu tanımasına yönelik tavrı tüm hapishanedeki TKP/ML dava tutsakları adına Hiyem Yolcu tarafından yapılan bir açıklama ile protesto edildi.

 

“Düşlerin Filistin’i ve acıların,

Ayakların, bedenlerin ve mendillerin Filistin’i

Sözcüklerin ve sessizliğin Filistin’i ve çığlıkların

Ölümün ve doğumun Filistin’i…” şeklinde başlayan açıklama şu şekilde devam etti;

“1947’den beri adım adım yok edilmek istenen bir ülke ve sürgünlere, acılara ve katliamlara mahkûm edilmek istenen ama boyun eğmeyen, direnişin adı olan bir halk!” sözleri ile devam eden açıklamanın tam metni şu şekilde;

“Düşler ve acılar, sözcükler ve sessizlik, ölüm ve doğum buluşarak ‘inletiyor koyakları’

Filistin, on yıllardır emperyalistlerin ve Ortadoğu’daki yerli işbirlikçi devletlerin marifetiyle ‘diplomasi’ kandırmacasında kahredici bir şekilde satılırken, halkıyla direniyor. ‘Sürünerek bile yürüseler, kaplanlara inanmayın’ demiş. 19.yy’ın büyük devrimcisi Auguste Blangui, bütün deneyimini ve öngörüsüyle. Filistin, birbirinden yalıtılmış, haritada küçük noktalar haline getirildi, bazen sürünen, bazen pençeleriyle vuran ‘kaplanlar’ tarafından.

Emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin tamamına karşı durulmadan, enternasyonal dayanışma sözle değil eylemle gösterilmeden Filistin özgürleşemez. TDH’nin ve kolektifimizin Filistin direnişiyle olan tarihi bağı çok güçlüdür. Kudüs’ün İsrail’in başkenti yapılıp, orada yaşayan Müslüman ve Hristiyan inancından halkların yok sayılmasının karşısında durmak, Filistin’in ve Filistinlilerin var olma ve özgürlük mücadelelerini sahiplenmek, Mavi Marmara katliamının tazminatı için 28 Haziran 2016 tarihinde “Kudüs”ü başkent olarak tanıyanların maskesini düşürmek zorunludur.

Sahte “Ey…” nidaları savrulurken, Trump’ın başkent açıklamasıyla aynı gece Maxmur’un tesadüf olmadığı açıktır.

Kapitalist sistemde, halkların coğrafyası değişse de ‘kaderi’ değişmiyor! Dünya coğrafyası, halkların ortak ‘kaderi’ oluyor. Dünyanın dört bir tarafında, farklı dillerle yükselen çığlıklar;_ acıların karşısında düşleri, sessizliğin karşısında sözcükleri, ölümün karşısında doğumu büyütüyor.

O halde Mahmut Derviş’in sözlerini tekrarlamanın zamanıdır! Bir Filistin vardı bir Filistin gene var” 

1047