Çarşamba Mayıs 15, 2024

1918 Bir aşk destanı

1918'de Kars, Iğdır ve Ağrı'da, asırlar boyu kapı komşu olan Kürtler, Türkler ve Ermeniler arasında patlak veren korkunç savaşta hazin bir aşk yaşandı. Lilya, güzeller güzeli Erivanlı bir Ermeni kızıydı; Zürbe ise Lilya ile aynı köyden olan bir Kürt delikanlısıydı.

"Akılları ve vicdanları esir alan bu korkunç savaşın

Bir gün kendi hayatlarını da yağmalayacağını bilmeden

Zorbalığın hükümdar olduğu o dehşet dolu günlerde

Mezun oldular

Cıvıl cıvıl hayallerle süsledikleri Tiflis Üniversitesi’nden"

                Yöre halkı arasında dünmüş gibi anlatılan Lilya ile Zürbe'nin destansı aşkı Aras nehri yaşadıkça hikâyesini anlatmaya devam edecek.  Ben bu acıklı aşkı, Ermeni jenosidinin ve değişik ülkelerden yoksul halk çocuklarının acımasızca ölüme gönderildikleri Çanakkale savaşının konuşulduğu bugün yeni tamamladığım 1918 Bir Aşk Destanı adlı romanımla yazılı tarihin emin ellerine emanet ediyorum.

                Lilya şimdi kendi vatanı Ermenistan'da, Zürbe ise Kars'ın Halefoğlu köyü mezarlığında sonsuzluk uykusunda yatmaktadırlar.

İşte romandan bazı cümleler:

“Volkanik bir ateştir aşk

Okyanuslara meydan okuyan

Yanmamışsa

Tanışmamışsa aşkın çılgın ateşiyle bir insan

En zengini de olsa dünyanın

Bir kibrit çöpü bile etmez hayatı

Hayat dediğin ne?

Zamanın çelik fırçası siler durur geçmişimizi daha saniyesi geçmeden

Geçmiş sonsuzlukta yitip gitmiştir

Gelecek ise göklerin arkasında meçhul

Bugün var yarın yok bir pamuk ipliğine bağlı hayat

Cebinde padişah mührü bile olsa kimseye yok bir vaadi

Göz kırpışı bir zamanda geçen ömrün

Boşa geçen uzun senelerin değil

Dünyaya aşkın sihirli gücüyle iyilikler saçtığımız mutlu anların toplamıdır hayat

Baharın bitişini haber veren cevapsız soruların çiği düşmüşse bir âşığın gönül bahçesine

Yeşermez artık aşkın ateşten gülleri

Ruhu sönmüş âşığın çorak kalbinde

*                             *                             *

1917'in güneşli bir sonbahar gününde

Devirdiler Rus ezilenleri

Çürümüş bir ağaç gibi

Çar 2. Nikolay istibdadını

Coşkuyla selamladılar dünya emekçileri ve ezilen halklar

Lenin'in önderliğindeki sosyalist devrimi

"Aziz ülkemiz ezilen tüm dünya halklarının evidir,"dedi Rus devrimcileri

Nereden bileceklerdi ki

Güzel ülkelerinin bir gün tekrar başka çarların hâkimiyetine gireceğini

Lenin,

"Tüm dünya halkları eşit ve kardeştir,"dedi

Ve verdi o tarihi emrini

Boşalttı Rus ordusu eskiden Osmanlı işgalinde olan toprakları

Fırsat bildi bunu

Tüm işleri mazlum halkları çatıştırmak olan kışkırtıcılar

Girdiler halkın içine

Gün gâvurları yok etme günüdür

Siz öldürmezseniz onları

Onlar sizi öldürecek diye kopardılar yaygarayı

Ateşledikleri düşmanlık kıvılcımı

Bir anda yangın yerine çevirdi Kars'ı, Ağrı'yı ve Iğdır'ı

*                             *                             *

Karapét kederle iç geçirdi bitince Zürbe’nin sözleri

“Herkese yazık oldu,”dedi

Kendi kendisiyle konuşur gibi

Sonra şu filozofça sözlerle süslendi iyilik dolu sesi:

"Akıl ve mantık vurulmuşsa eğer çarmıhına cehaletin

Kudretlilerin kimseye hayat hakkı tanımadıkları vahşi bir ormana dönüşür dünya

Kördür cahil adamın aklı

İşitmez kulakları

Görmez gözleri

Umursamaz bilge adamların işaret ettiği yolu

Koyunlar nasıl koşarsa kaval sesine

Cahil insanlar da öyle koşar savaş zenginlerinin beslendikleri kan cehennemine

Bilmezler ki savaşmazsa fakirler

Kalmayacak yeryüzünde bunca can alan

Ocak söndüren kanlı savaşlar

Çünkü katiyen savaşmazlar savaş kararları verip kanla semirenler.”

Yaşlı adam Zürbe’nin kalbinin sesini döküyordu sanki söze

Dalgın dalgın devam etti Karapét kederli bir sesle:

“Ama ne cehalet, ne de başka bir şey mazur gösterebilir savaş denen köpek dalaşını

Kara cahil de olsa bir insan

Öğrenmeli kendi felaketinin önüne geçmek için aklını kullanmanın yolunu

İnsanlık girmedikçe aklın ve mantığın gösterdiği ışıklı yola

Bu vahşi kavgalar asırlarca sürüp gidecek kıtadan kıtaya

Ah ne yazık

İnsanlar savaşmayacağız demedikçe, asırlar boyu sürüp gidecek bu savaşlar

Zorbaların hüküm sürdüğü bir kan cehennemi olacak bu güzel dünya.”                                                         

97250

Mahmut Alınak

Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.

alinakmahmut@hotmail.com

Mahmut Alınak

T.“C”NİN HÜLASASI: “HAYATA DÖNÜŞ” HAREKÂTI’NDAN ROBOSKÎ’YE![1]

 

“Acı veriyorsa geçmiş;

geçmemiş demektir.”[2]

 

“Geçmiş” diye sunulan ama bugünden, yani T.“C” hülasasına denk düşen “Hayata Dönüş” harekâtı’ndan Roboskî’ye uzanan vahşetten söz etmek; egemen hukuk(suzluk), zorbalık, şiddet tarihinin sayfalarında gezinmektir.

Kolay mı?

BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]

 

“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,

acıma çılgınlığı vermiş,

İnsan artık dayanamaz gibiyse,

 üstelik

Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı

Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;

Ve acıdan dili tutulunca insanın,

bir Tanrı

Çektiğimi anlatayım diye

bana dil vermiş.”[2]

 

Paris katliamının failleri ve düşünülmeyenler

 

KÜRT MESELESİNDE EVRİM Mİ KANSIZ DEVRİM Mİ?

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayret verici çalımının gölgesinde süren Devlet-Öcalan görüşmesi -bana ümit vermese de- tereddütsüzce desteklenmelidir. Desteklenmelidir, çünkü anlaşma sağlanırsa hiç değilse savaş duracak ve artık gençler ölmeyecek. Bir de cezaevlerindeki binlerce insan dışarı çıkacak. Sadece bu iki nedenle de olsa görüşmelerin mutabakatla sonuçlanması için taraflar adım atmaya teşvik edilmelidir.

 

KÜÇÜK BURJUVAZİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ ARADIĞI YER

Küçük burjuva aydınları sosyalizmi sevmezler. Gerçekte, onların sevdiği düzen, kapitalist sistemdir. Kapitalist sistemin kendilerine dokunmamasını isterler. Onların tek istekleri; “özgürce yazmak”, “özgürce sanatlarını gerçekleştirmek”... Ancak, bu kutsal “özgürlüğün” içinde, kapitalist sistem tarafından ezilen işçi ve emekçilerin özgürlüğü yoktur. Onlara göre, işçi ve emekçilerin görevi; kapitalist iş bölümü gereği sermaye sahibine artı-değer üretmek...

İSLÂMCI-MUHAFAZAKÂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK)”?[*]

 

“Biri kurbağa öper,

biri yüzyıllarca uyur,

biri 7 cüceyle yaşar,

biri kuleye kapatılır.

Bir masal prensesi olsan bile

kadınlık zor.”[1]

 

1. Arap-İslâm İmgeleminde Kadın: Arzu ve Tehlike

 

ZİNDANLARDAKİ ÇIĞLIK, BÜYÜK ÇIĞI OLUŞTURACAK…[1]

 

“Tarih, gelecek için

kavga verip, yitirmiş bile olsa,

insanlık için vuruşanları

hiç unutmaz.”[2]

 

Şu an elim tuttuğum 29 Ekim 2012 tarihli mektup Erzurum H-Tipi Kapalı Cezaevi’nin B-Blok’undaki 4. Odadaki Muzaffer Yılmaz’dan geldi…

Büyük kalıcı tarihsel projeleri birlikte inşa edelim...

12 Mart,12 Eylül ve daha sonraki süreçlerden günümüze dek Türk Devletinin zulmüne maruz kalmış, ülkesini, terk etmek zorunda bırakılmış, Ailesinden, eşinden, dostundan, kardeşinden, yoldaşından ve uğruna mücadele yürüttüğü halkından nedeni ne olursa olsun kopmak zorunda kalmış; kimileri işkence görmüş, kimileri uzun yıllar zindanlarda kalmış 120 civarındaki Sürgün 15 Aralık 2012 tarihinde Köln’de bir araya gelerek Avrupa’da Sürgünde yasayan İnsanların sorunlarına sahip çıkmak, bulundukları ülkelerden imkanları ve olanakları ölçüsünde Sürgünlüğe yol açan Türk Devletinin bugünde devam eden ba

Kaypakkaya Partizan ve Yol Ayrımları

        Bir görüşü savunmanın en mutlu yanı o görüşün çoğalması ve kitleselleşmesidir. Eğer yaptığınız iş buna hizmet ediyorsa, adımlarınız hep ileriye dönükse anlam kazanacaktır, tatmin edici olacaktır. Yaptığımız işlerin özeleştirisini yaptığımız kadar eleştrilerini de yapmalı ve gerekirse çıkmaza girildiğinde dönüp kendimize bakıp ne yapıyorum denilmelidir. Gittiğimiz yol 1 adım ileri 2 adım geri gidiyorsa burda durup düşünmek ve ortaya çeşitli tespitler koymamız gerekmektedir.

BARIŞ GÜVERCİNLERİNE KURŞUN SIKILMAZ

 

Sakine Cansız (Sara), Fidan Doğan (Rojbin) Leyla Şaylemez

 

Her biri birbirinden değerli onurlu üç Kürt siyasetçisi ,Farklı dönemlerde KUH katılmış adeta nesilden nesile devam eden  kurtuluş hareketinin bayraklaşan isimleri,

PKK nin kurucu kadrolarından olan, mücadelenin bütün aşamalarında alnının akıyla çıkan, düşmanın dahi  saygı duyduğu devrimci bir kadındır Sakine Cansız,

Cezaevi resimlerine bakıldığında zayıf, çelimsiz, üflesen düşecek gibi görünmektedir.

“Yarı-Feodal” Brezilya...?

 11.01.2013 tarihinde Özgür Gelecek gazetesinin internet portalında; “Süreç devrimcilerin lehine dönecektir!” adlı bir yazı okudum. Sanırım Brezilya Komünist Partisi (Maoist)’e ait. Yazının altında böyle bir imza yoktu. İsim konusunda yanılmış olabilirim. Burası çok önemli değil. Benim açımdan önemli olan, yazının Brezilya ile ilgili değerlendirmesiydi. Esas olarak da, böyle bir değerlendirme yazısının kendine “Maoist” diyen bir örgüt tarafından yapılmasıdır. Eğer, kendisini “Maoist” olarak adlandırmasaydı, böyle bir yazı yazma ihtiyacı da duymazdım.

 

Sayfalar