Cuma Mayıs 3, 2024

Abluka ve Yasaklar Değil Direniş Kazanacak; Tutsak YDG’lilere Özgürlük!

Faşist TC devletinin ülkenin dört bir yanında sürdürdüğü siyasi soykırımlar ve katliamlar her gün yeni bir isim olarak karşımıza çıkıyor.

Geçtiğimiz aylarda Cizre’de bodrum katında insanları diri diri yakan devlet, bununla da yetinmiyor yaptığı operasyonlarla demokratik mücadele yürüten birçok insanı gözaltına alıp tutukluyor. T.Kürdistanın’da halkı katlederek susturmak isteyen devlet, katledemediklerini de operasyonlarla susturmak istiyor. Susturmak istediklerinin en başında da devrimci, demokrat ve yurtseverler bulunuyor.

Gözaltına aldığı insanlar arasında katliamlar son bulsun diyen akademisyenlerden, aydınlara, hukuksuz şekilde yargılanan insanları savunan avukatlara kadar birçok kişi bulunuyor. Faşist saldırganlığın bu kadar arttığı bir dönemde yoldaşlarımızda bu saldırıların kurbanı oldu. Yoldaşlarımızdan Ömer Uca hukuksuz bir şekilde gözaltına alınıp, üzerinde sprey çıktığı gerekçesiyle tutuklanıyor. Benzer şekilde yoldaşlarımızdan Taylan Turunç’ta 12 Mart Gazi katliamının yıldönümünde Ataşehir 1 Mayıs mahallesinde katledilenler için düzenlenen yemeğe katılmış, hemen akabinde düzenlenen yürüyüşe polisin saldırısı sonrası işkence ile gözaltına alınmıştır. Yoldaşımız gözaltına alındıktan sonra zırhlı aracın içinde kafasına silah dayanarak tehdit edilmiştir.

 Gözaltı sırasında yoldaşımıza ait olmayan çuval ve maske yoldaşımızınmış gibi muamele görmüş ve işkenceye tabi tutulmuştur. Savcılık ifadesinin ardından mahkemeye çıkarılan yoldaşımız Taylan Turunç, hiç bir görüntü ya da parmak izi olmadığı halde sadece polis tutanağı kayıt gösterilerek, hukuksuz bir şekilde tutuklanıp Maltepe 1 No’lu L Tipi hapishanesine gönderilmiştir.

 Bu saldırı furyasının en son adresi ise geçtiğimiz hafta “Abluka ve Yasaklar Değil, Direniş Kazanacak” şiarı ile örgütlemiş olduğumuz kampanyamızın afiş çalışmalarını yaparken yoldaşlarımız Fırat Öztürk ve Erkin Özkanlı gözaltına alındı. Getirildikleri karakolda ters kelepçe yapıp diz çöktürülen yoldaşlarımızın kafalarına ve vücutlarına çelik cop ve kemerlerle vurulmak suretiyle işkence yapılmıştır.

İşkence gören yoldaşlarımızın darp raporu alması ise polisler tarafından engellendi. Karakolda ki işkenceden sonra mahkemeye çıkarılan yoldaşlarımız 2004 yılında açılan bir davada ki ifadeler üzerinden tutuklandı. Yoldaşımız Erkin Özkanlı Maltepe Çocuk Hapishanesine, Fırat Öztürk ise önce Metris’e, daha sonra ise Silivri’ye gönderildi.

YDG Neden Hedefte?

Peki YDG’liler afiş asmak, yürüyüşe katılmak, üzerlerinde sprey boya bulundurmak gibi basit nedenler ile tutuklanıyor? Saldırıların altında yatan nedeni görmek için ülkenin genel gündemini kısaca bir göz atmak yeterli. Devletin Kürt Ulusu üzerinde ki saldırganlığının her zamankinden fazla olduğu bir dönemden geçiyoruz. Buna karşı ses çıkaran bir şeyler yapmak isteyen her insan baskının her türlüsü ile karşı karşıya kalıyor. Saldırıların şiddeti o kadar arttı ki basın açıklamaları, stant çalışmalarına dahi devletin hazmedemediği bir aşamaya geldi.

Yeni Demokrat Gençlik’te tam da bu sebep üzerinden hedef haline geliyor. Özellikle son yıllarda YDG’nin Kürt Ulusunun direnişinin bir parçası olma hedefli yaptığı çalışmalar, YDG’yi direkt devlet nezdinde hedef tahtasına oturttu. Bizler YDG olarak 2014 Eylül’ünde DAİŞ’in Rojava ve Şengal’e saldırmasının ardından hızlıca bir kampanya örgütledik. Kampanya doğrultusunda, DAİŞ tarafından yıkılan şehirlerde ki ihtiyaçları karşılamak için yardımlar toplayıp, bölgeye ulaştırdık. Aynı zamanda Suruç’ta direniş nöbetlerine dahil olup, direnişin havasını soluduk. Sınırların yıkılıp, Rojava ile Bakur’un birleştiği sırada bizlerde oradaydık.

Yine benzer çalışmaları Newroz ve 7 Haziran seçim çalışmaları sırasında gösterdik.

Özyönetim ilanları ile beraber devlet saldırganlığının ivmesinin arttığı tarihlerde Sur, Cizre, Silopi için işgal eylemleri gerçekleştirdik. Konferansımızı bölge ile daha sıkı ilişkilenmek için Dersim’de geçekleştirdik.

En son olarak ise “Abluka ve Yasaklar Değil, Direniş Kazanacak!” şiarı ile bir kampanya örgütledik. Ve yoldaşlarımız bu kampanya çalışmaları sırasında tutuklandı. Sadece tutuklanan yoldaşlarımız baskının hedefi olmada. Yoldaşlarımıza sosyal medya üzerinden polisler tarafından tehditler savruldu. Çalışmalarımız sırasında Mersin ve Aydın Didim’de yoldaşlarımız gözaltına alındı. Aynı şekilde Dersim’de YDG’lilerin evleri basıldı ve kampanya afişlerimize el konuldu.

Tüm bu saldırılar aslında bize YDG üzerinde ki artan baskının sebebini gösteriyor. Devlet Kürt Ulusu ile yan yana yürüdüğümüz için bize bu saldırıları gerçekleştiriyor. Çünkü bizim Kürt ulusu ile beraber hareket etmemiz, hem şovenizme darbe vuracak, hem de devletin istediği gibi katliam gerçekleşmesine engel olacaktır.

Bizler Yeni Demokrat Gençlik olarak tüm bunlara karşı yılmayacak başta Kürt Ulusu olmak üzere nerede bir ezilen, nerede katliamlara karşı bir direniş varsa orada olmaya devam edeceğiz.

Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!

Abluka ve yasaklar değil, direniş kazanacak!

Tutsak YDG’lilere özgürlük!                                             

 İstanbul’dan Bir YDG’li

43652

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Sayfalar