Perşembe Mayıs 30, 2024

Aliboğazı direnişinin ortaya çıkardığı görevler

Aliboğazı direnişi halk ordusunun savaş tarihinde ayırt edici önemli bir yer tutmaktadır. ALİBOĞAZ direnişi Seyfi Batar yoldaşların düşmanla uzun süreli çatışmaya girerek kahramanca çatışmalarıyla yarattıkları Amed-Piran (Dicle) direnişine eklenen yeni bir direniş ve savaş halkası denilebilir. Aradan uzun yıllar geçmesine karşın halen günümüze kadar Piran’ın (Dicle) yoksul emekçi Kürt köylüleri-çobanları halk ordusunun direnişini unutmayarak çarpıştıkları yere “KOMA TİKKO” adını verip onların direnişinden bahsediyorsa ortaya konan direnişin büyüklüğünü anlamak gerekir. Halk ordusunun neferlerinin ölümsüzlüğünü görmek gerekir.  

Düşmanın bütün fiziki-teknik-sayısal üstünlüğüne karşın yürek ve akıllarıyla baş eğmez direnişleriyle düşmana vurdukları darbenin gücüyle halk ordusunun neferleri ölümsüzleşiyorsa orada büyük bir kahramanlığın yaratıldığını eşsiz bir fedakarlığın ortaya konduğunu görmek gerekir. Direnişin öncekilerden daha uzun süreye yayılarak daha zorlu geçtiğini düşünürsek Aliboğazı direnişi Amed-Piran direnişine eklenen güçlü yeni bir halka olduğu rahatlıkla görülür. Aliboğazı faşist Türk ordusunun geçilmez boğazıdır. Boğazına takılı kalan direnç halkalarıdır. İrade kararlılığıdır.

Aliboğazı direnişinin savaş sanatı ve komuta pratiği savaşçıların feda ruhu açısından değerlendirilecek birçok başlığı vardır. Olası düşman operasyonuna karşı hazırlığı ve çalışmaları önceden yapılmış, geçmiş deney ve tecrübeleri doğru bir tarzda sentezlenmiş, doğru planlama-konumlanma-mevzilenme-etkili ve örgütlü darbeleme pratiklerinde başarıların olduğu rahatlıkla görülür. Arazinin en sarp noktalarında düşmanı en etkili bir şekilde karşılayacak darbeleyecek tarzda konumlanmak başarının ilk adımıdır. Savaşçıların moral ve motivasyonu, irade ve kararlılığı, emir ve komuta içinde örgütlü ve koordineli hareketi direnişin başarısını artıran niteliktedir. Gerillaların devrime-halka-partiye olan koşulsuz ve sonsuz bağlılıkları, kararlılık ve sağlam iradeleri direnişin tayin edici özneleri olmalarını yaratmıştır.

Savaş sadece birbirine tezat farklı iki ideoloji-farklı iki dünya görüşünün çatışması ve karşı karşıya gelmesi değildir. Aynı zamanda iki farklı irade ve kararlılığın çatışması ve savaşımıdır. Aynı zamanda birine zıt ve farklı iki amacın karşı karşıya gelmesidir.

Boşalan mevzileri doldurmak…

Düşmanın saldırı sonucu kahraman şehitlerimizin boşalan mevzilerini doldurmak başta gelen görevlerden biri olmalıdır. Her alandaki her genç kadın-erkek yoldaş Aliboğazı direnişini ve kahramanlığını bir savaş çağrısı ve bir direniş bildirisi aynı zamanda bir katılım “emri” olarak algılamalı ve ideolojik-psikolojik hazırlığını-çalışmalarını bu görevin yerine getirilmesi için yapmalıdır. Boşalan her gerilla mevzisi en ileri sayıda katılımla doldurulmalıdır. Bire beş, bire on katılımla mevzileri doldurmak esas alınmalıdır. Katılımlar hem düşmanın topyekun saldırı ve yok etme seferberliğine yanıt amacını taşımış olacaktır hem sınıf düşmanlarına karşı direniş ve savaş mevzilerini büyütüp çoğaltmak hem de şehitler yaşayan gerilla güçlerine güçlü bir moral motivasyon sağlayacaktır.

Unutmamak gerekir ki silahlı mücadele geliştirilip büyütülmeden farklı alanlara açılmadan düşmana etkili ve geriletici darbeler vurulamaz. Çalışmanın- mücadelenin-örgütlenmenin iki farklı yönü birbirini geliştiren, güçlendiren ve tamamlayan şekilde ele alınmalıdır. Ancak esas ve tayin edici yan silahlı mücadelenin geliştirilip güçlendirilmesi olmalıdır. Hiçbir gerekçe ve öncelik silahlı mücadeleyi geliştirme ve güçlendirme görevinin önüne geçemez. Kölelik dolu yaşamdan memnun olmayan, hoşnutsuzluk duyan acı ve çile çeken her emekçi aynı zamanda objektif olarak bir militan adayıdır.

(Bir Partizan) 

46248

Kılıçdaroğlu Alevileri mi temsil ediyor? —Ergin Doğru

CHP’nin Alevilerin temsilcisi olduğu iddiası, cumhuriyet tarihi boyunca sürdürülen aldatmacıdır. Alevilerin CHP ile ilişkisi sorgulanması ve tarihsel gerçeklerin sosyolojik olarak irdelenmesini gerektiriyor.

Gerici sistemlerin Sünni baskı politikalarına karşı sürekli olarak dışlanmış ve baskılanmışları temsil eden Alevilerin, cumhuriyete yaklaşımı baskılanmış toplum psikoloji ile olmuştur. Gerici baskılardan bunalan Alevilerin, kendilerine taktiksel olarak yaklaşan cumhuriyet yönetiminin riyakarlığını anlayabildiğini söylemek çok mümkün değildir.

Adı aşk olsun

Faruk Eskioğlu, bu kitapta yurtdışında yaşayan göçmenlerin memleket ve sıla özlemlerini tarihsel olaylarla harmanlayarak okuyucuya sunmuş. Faruk Eskioğlu, yazarlık yetisiyle gazetecilik gözlemlerini bütünleştirmiş, dişiyle tırnağıyla uğraşarak bulunduğu yerden hayata seslenmiş gazeteci bir dostumuzdur. Kendi deyimiyle bu kitap: ”Gurbetçilik, sürgünlük, kişinin dişiyle tırnağıyla, etiyle ayakta kalma savaşıdır.” Belki de bu tanımlama hayatın yeniden üretilmesi için uğraşan insanların dur-durak bilmeden bulundukları yerlerde çalışarak var-olma savaşını bizlere anlatmış.

Esas İşçi mi Köylü mü ?

Ya... bunlar insanı zoraki öncü ederler ya.. öncü.

Zindan(lar)in Türkçesi[1]

“Hapse düşmemiş bir insan,devletin ne olduğunu bilemez.”[2]

Çiğdem Diren Sarısülük;Sevgide Yoldaş olabilmek

Tüm Yoldaş kalabilenlere !

Sevgiyi, sensizlikte yaşamak öylesine zor ki güzel yürekli dost. Zamanı mıydı bu zamansız yolculuğun? Tüm güzellikleri onurluca yaşamayı, en güzel şeyleri hiç ummadığımız zamanlarda yapardın, yaparken de kıskandırırdın bizi.

Ya bu sefer ne demeli...

Hrant Dink’in Katline 2015 Perspektifinden Bakmak

 Başlıklı Yuvarlak Masa Toplantısı (18 Ocak 2014, Alba Oteli, Ankara) 

12.05 Moderatör Sibel Özbudun’un Hoşgeldiniz Konuşması. 

İnsanı faşist kılan nedir? Ergün Aslan

 İnsanı faşist kılan siyasi düşünceleri değil sergilediği üretim ilişkileridir.
Ya.. niye kullanmadığımız bilgilerimiz körelmek zorunda ya..
Haftanın son dört günü neydi?
Ne güzelde ara sıra olsa da göçmen işçi mi yoksa  yerel işçi mi daha köylü olduğunu karıştırıyor olsam da kolektifliğin sözcülüğünü, tabanlığını kaptırmayan her göçmenle kolektiflikteki  göçmenlerin yol açtığı gettolaşmayı değil de kolektifliğe hiç uğramayan yerel halkın kolektifte yol açtığı gettolaşmanın yarattığı sorunları tartışıyorduk.Ama şimdi...

Zemherinin Kızıl Gülü‏

Bugün 24 Ocak 2011..

Boğazımda düğümlenmiş hüzünler..

İçimde tarifi zor  duygular..

Ve dilimde 18 Mayıs 1973′te Diyarbakır işkencehanesinde ser verip sır vermeme geleneğinin önderi olarak ölümsüzleşen İbrahim Kaypakkaya’nın "Devrim için her zaman ölecekler bulunur" adlı şiirinin sözleri..

"…gider,

  …gider, nice koç yiğitler gider

Senin de içinde  bir oğlun varsa çok değildir,

Ey mavi gök! 

Ermeni Meselesi hallolunmuştur Talat Pasa 29 Agustos 1915

Ermeni Soykırımı , İttihat ve Terakki Partisi hükümeti idaresinde ama tüm devlet kurumları ile gerçekleşmiş bir olaydır.Hükümet ve devlet uyum içerisinde artık Ermeni'lerin varlığını or tadan kaldırdıktan sonra Ermeni sorunu'' hallolunmuştur ''  diyerek '' kurtulduklarını '' zannetmişlerdir.Aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen Ermeni sorunu güncelliğini olduğu gibi korumaktadır. 100.yıl yaklaşırken Türkiye, yeniden dünya gündeminde tartışılır ülke konumu ile dikkatleri üzerinde toplayacaktır.

24 Ocak Vartinik Baskını ve Ali Haydar Yıldız.. / Muzaffer Oruçoğlu

 

 Hayatımın unutulmaz anı. Menzil ve yaşam hakkı vermeyen haşin bir kış. Geyiklerini mağaralarına kapatan sisli, boranlı yüce zirveler. Yarı yıkık bir ev ve halkın korkarak, ‘sizi öldürecekler, gidin buralardan,’ diye mırıldana mırıldana acıdığı, destek vermeye çalıştığı bir avuç silahsız gerilla. Ve seher öncesinin toz karı hafif hafif ırgalayan ruzigarı ve tüfek şakırtıları.

Karışık

Yeni yılın ilk ayını epey aşarak yazıyorum ilk yazımı, belki korktum, belki panik yaptım, belki bir şey bekledim, ya da kimsenin aklına gelmeyecek hesaplar yaptım, yani derine daldım. “derin” kelimesi nasıl bir algı yaratır, nereden yakalar adamı, nasıl eğer, nerede büker, ne hale sokar, bilemem. Ama içimde tedirgin, kuşkucu, rahatsız ve hasta bir yer etti. Nerede bir erk, kurum, parti, örgüt, hele hele devlet varsa derini mevcuttur. Başka bir gücün olduğu ve derinlerden zelzele kudretine sahip bir şey bu…

Sayfalar