Pazartesi Mayıs 6, 2024

Aliboğazı direnişinin ortaya çıkardığı görevler

Aliboğazı direnişi halk ordusunun savaş tarihinde ayırt edici önemli bir yer tutmaktadır. ALİBOĞAZ direnişi Seyfi Batar yoldaşların düşmanla uzun süreli çatışmaya girerek kahramanca çatışmalarıyla yarattıkları Amed-Piran (Dicle) direnişine eklenen yeni bir direniş ve savaş halkası denilebilir. Aradan uzun yıllar geçmesine karşın halen günümüze kadar Piran’ın (Dicle) yoksul emekçi Kürt köylüleri-çobanları halk ordusunun direnişini unutmayarak çarpıştıkları yere “KOMA TİKKO” adını verip onların direnişinden bahsediyorsa ortaya konan direnişin büyüklüğünü anlamak gerekir. Halk ordusunun neferlerinin ölümsüzlüğünü görmek gerekir.  

Düşmanın bütün fiziki-teknik-sayısal üstünlüğüne karşın yürek ve akıllarıyla baş eğmez direnişleriyle düşmana vurdukları darbenin gücüyle halk ordusunun neferleri ölümsüzleşiyorsa orada büyük bir kahramanlığın yaratıldığını eşsiz bir fedakarlığın ortaya konduğunu görmek gerekir. Direnişin öncekilerden daha uzun süreye yayılarak daha zorlu geçtiğini düşünürsek Aliboğazı direnişi Amed-Piran direnişine eklenen güçlü yeni bir halka olduğu rahatlıkla görülür. Aliboğazı faşist Türk ordusunun geçilmez boğazıdır. Boğazına takılı kalan direnç halkalarıdır. İrade kararlılığıdır.

Aliboğazı direnişinin savaş sanatı ve komuta pratiği savaşçıların feda ruhu açısından değerlendirilecek birçok başlığı vardır. Olası düşman operasyonuna karşı hazırlığı ve çalışmaları önceden yapılmış, geçmiş deney ve tecrübeleri doğru bir tarzda sentezlenmiş, doğru planlama-konumlanma-mevzilenme-etkili ve örgütlü darbeleme pratiklerinde başarıların olduğu rahatlıkla görülür. Arazinin en sarp noktalarında düşmanı en etkili bir şekilde karşılayacak darbeleyecek tarzda konumlanmak başarının ilk adımıdır. Savaşçıların moral ve motivasyonu, irade ve kararlılığı, emir ve komuta içinde örgütlü ve koordineli hareketi direnişin başarısını artıran niteliktedir. Gerillaların devrime-halka-partiye olan koşulsuz ve sonsuz bağlılıkları, kararlılık ve sağlam iradeleri direnişin tayin edici özneleri olmalarını yaratmıştır.

Savaş sadece birbirine tezat farklı iki ideoloji-farklı iki dünya görüşünün çatışması ve karşı karşıya gelmesi değildir. Aynı zamanda iki farklı irade ve kararlılığın çatışması ve savaşımıdır. Aynı zamanda birine zıt ve farklı iki amacın karşı karşıya gelmesidir.

Boşalan mevzileri doldurmak…

Düşmanın saldırı sonucu kahraman şehitlerimizin boşalan mevzilerini doldurmak başta gelen görevlerden biri olmalıdır. Her alandaki her genç kadın-erkek yoldaş Aliboğazı direnişini ve kahramanlığını bir savaş çağrısı ve bir direniş bildirisi aynı zamanda bir katılım “emri” olarak algılamalı ve ideolojik-psikolojik hazırlığını-çalışmalarını bu görevin yerine getirilmesi için yapmalıdır. Boşalan her gerilla mevzisi en ileri sayıda katılımla doldurulmalıdır. Bire beş, bire on katılımla mevzileri doldurmak esas alınmalıdır. Katılımlar hem düşmanın topyekun saldırı ve yok etme seferberliğine yanıt amacını taşımış olacaktır hem sınıf düşmanlarına karşı direniş ve savaş mevzilerini büyütüp çoğaltmak hem de şehitler yaşayan gerilla güçlerine güçlü bir moral motivasyon sağlayacaktır.

Unutmamak gerekir ki silahlı mücadele geliştirilip büyütülmeden farklı alanlara açılmadan düşmana etkili ve geriletici darbeler vurulamaz. Çalışmanın- mücadelenin-örgütlenmenin iki farklı yönü birbirini geliştiren, güçlendiren ve tamamlayan şekilde ele alınmalıdır. Ancak esas ve tayin edici yan silahlı mücadelenin geliştirilip güçlendirilmesi olmalıdır. Hiçbir gerekçe ve öncelik silahlı mücadeleyi geliştirme ve güçlendirme görevinin önüne geçemez. Kölelik dolu yaşamdan memnun olmayan, hoşnutsuzluk duyan acı ve çile çeken her emekçi aynı zamanda objektif olarak bir militan adayıdır.

(Bir Partizan) 

46156

Yeni Hınzır Paşalara Geçit Yok!

Bir kez daha asimilasyon ve Hınzır paşalar konusunda hem Alevi toplumuna, hem de Alevi örgüt yöneticilerine seslenmeyi, Aleviliğe yönelik asimilasyon operasyonunun bizzat devlet eliyle güçlü bir şekilde devam ettirilmesinden ötürü bir gereklilik olarak hissediyorum.   

Soru(n)dan Çözüme Kadın(lar)

“Selam olsun bizden önce geçene / Selam olsun dosta, hasa, çile çekene / Selam olsun dayanana, düşene / Yüreğim yürektir, bakma gözüm yaşına.”[1]

“Kadınlığın tarihi, dünyanın gördüğü en büyük zorbalığın tarihidir,”[2] der Oscar Wilde. Haklı.

Üniversiteyi Öldürmenin Sekiz Yolu (Ya da Üniversite Piyasaya Nasıl Entegre Olur?)[1]

 “Bilimin sürdürülmesi, / bana özel bir yürekliliği / gerektirir gibi gözüküyor.”[2]

 Sevgili dostlar, sıcak bir Haziran’ın ardından, meydanların ardından yeniden burada, birlikteyiz.

Buraya gelirken arkadaşlar bana Melih Gökçek’in “teröristler kamplara çekildiler, sonbaharda daha büyük bir ayaklanma çıkartacaklar,” mealinde bir şeyler söylediğini aktardılar.

İlk defa Melih Gökçek’le aynı fikirdeyim.

Evet, Haziran 2013 sıcak geçti. Ama emin olun önümüzdeki güz ayları daha da sıcak geçecek.

Neo-Liberal AKP, Kautsky'nin 'Ultra Emperyalizmi' , 'Bariscil Kapitalizm' Ve Bir Ruyanin Sonu

Esas savas ,maddi-maddelesmis enerji evreninin zihnimize yansimasinda yuruyor...Dusunce -felsefe enerjisi biri ikiye boluyor...Tek bir soru tum bir evreni boluyor...
Dusmani yakindan izleyin. Onun akli bizden daha geliskin; yuzyillara dayanan sinifli toplumlar yonetme tecrubesine sahip. Akimlari yok edemeyecegini biliyor. Enerji evreninin sabit bir yuk uzerinde hareket eden bir enerji alanlari catismasi oldugunu biliyor...

Haklarını Tavizsiz Savunan Dirençle Karşılaştığımda/ Hasan Aksu

Kadın sorunu yalnızca sınıf sorunu olarak ele alınamaz, görülemez. Kadın sorununda asıl çelişki cinsiyet sorunu olarak görülmelidir.

Kadın ve özgürlük

“Tarihsel değişimi belirleyen kadınların özgürleşme oranıdır. İnsanlığın zorbalığa karşı kazandığı zaferin bulunduğu nokta, kadının erkekle, zayıfın güçlü olanla karşılaştırıldığında ortaya çıkan durumdur. Kadının özgürlük derecesi toplumsal özgürlüğün doğal ölçüsüdür.“ Marx-Engels

İnsanlık, özgürlüğünü kadınların köleleştirilmesiyle yitirdi ve kazanmak istiyorsa yitirdiğini yeniden, onu, ancak ve ancak yitirdiği yerde kazanabilir. 

Maocular ve Bir Maoizm Karikatürü Perinçekgiller

  

TV’ye çıkartmışlar benim gibi kel kafalı bir gazeteci, sözde araştırma yapmış ülkedeki Maocular üzerine ve 'Maocular' diye bir kitap yazmış.

Bak simdi cehaletin papyon giymiş haline, entelektüellik adına aydınlığın ırızına geçirilmiş haline!

Güya aydınsın, öyle mi?!

Maocular diye kitap yazmadan önce hiç Maoculuğu araştırdın mı?...TV izleyiciliği dışında Maoizm nedir en ufak bilgin var mı?

Yok, belli!...Neden mi?...Maocular sorusuna cevabı Perincek ve onun artıklarında aradığına göre, Mao hakkında tam bir cehalet içinde olduğun belli!

'Radikal Demokrasi' Post-Modernizme yaslanmis Neo-Liberalizmdir


'Radikal Demokrasi' Post-Modernizme yaslanmis Neo-Liberalizmdir

Toplumun, uretimin ve siyasal yasamin kurallarini Isci-Koylu yiginlarinin degil; tam tersine uretim araclarinin ozel mulkiyetini elinde bulunduran sermayenin ve onun siyasal iktidarinin koydugu Kapitalizm catisi altinda 'bireysel ozgurluk' ya ahmaklar icin bir aspirin ya da burjuvazinin dostu ahlaksiz bir sahtekarliktan baska bir sey degildir.

Tarihin inatçi aynasi

Kürt medyası ile düzen yanlısı medyanın bir utanç duvarına dönüşen bezdirici ambargosu karşısında bir süre yazmamaya karar vermiştim. Ancak İran Molla rejimi, Şerko Maarifi' nin de içinde olduğu onlarca insanı idam edince, birkaç yıl önce yazdığım bir makaleyi ve bir mektubu aşağıda halkın bilgisine sunmayı zorunlu gördüm. 
İşte 2009 ve 2011 yılında yazdığım o ibretlik makale ve mektup:
HÜSEYİN XİZRİ DE İDAM EDİLDİ
KÜRT VE TÜRK SİYASETÇİLERE KINAMA
UTANIN!

MİNNET VE HAYRANLIKLA: YOLLARI YOLUMUZDUR![1]

“Nehirlerin dinlediği seslerdik”[2]

 

Sizlere, siz kardeşlerime Onlardan söz ederken, heyecandan dilim damağım kuruyor. Omuzlarımda devasa bir sorumluluğun ağırlığını duyumsuyorum…

Ne demeli? Nereden başlamalı?

Öncelikle onlarınki, anlatmaktan çok yaşanan, yani kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir aşktı…

“Demokratikleş-me paketi”

“Maymun ne kadar yükseğe çıkarsa,kıçı da o kadar görünür.”[1]

 

Bizim kuşaktan, (genel olarak “78’liler” olarak biliniyoruz) kimileri ve selefimiz 68’lilerin bir kısmı çok hızlı “uyum sağladı”. Biz beceremedik.

Eskinin “solcu”su, bugünün liberali kalemlerin AKP iktidarının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eliyle açtığı (kaçıncı?) “Demokratikleşme Paketi” ile ilgili görüşlerden söz ediyorum.

“Cemevi ile Ruhban Okulu da olsaydı daha iyi olurdu,” diyen hoşnut Oral Çalışlar, örneğin[2]

Sayfalar