Pazar Mayıs 5, 2024

ANNEME İnci Taneme

“Bu akşam, annem kamerada seninle konuşmak istiyor” diye mesaj geldi erkek kardeşim Nuri’den. Bir arkadaşa misafirliğe gidecektik. Erteledik. Bilgisayarın başındaki yerimizi aldık.  Ben, Nuran ve Ezgi… Ekranın gerisinde annem ve kardeşlerim… Selamlaşıyoruz. Annemin gözlerindeki mutluluk tarif edilir gibi değil. Yüzünde bir çocuk sevinci.  

“Nasılsın anne, nasılsın babaanne?”

Sorularımız birbirine karışıyor. “İyiyim, iyiyim” diyor, “merak etmeyin, birkaç güne kalmaz, kalkarım ayağa. .. ” Küçülmüş, yüzü solmuş, göz torbaları şiş şiş… “Ameliyatım iyi geçti” diyor, “çok narkoz yedim ama… Azıcıkta ağrım var” Oysa ağrısının büyüklüğü suratından belli.. Üzülmeyelim diye saklamaya çalışıyor. “Babaanne” diyor Ezgi, “ Bayramda yanındayım. Bir şeye ihtiyacın var mı?”  Kardeşim Nuri’nin yüzüne bakıyor, istemeye çekindiği her halinde belli. ”Kuzucuğum” diyor, “ Neye ihtiyacım olacak ki, burada her şey var. Bir siz yoksunuz!” Ona aldığımız, evde giyebileceği, kırk numara, tüylü patikleri gösteriyoruz. Seviniyor, gözleri ışıldıyor. Ezgi elindeki çiçek desenli, pijama takımını gösterip, “Babaanne” diyor,  “bak sana ne aldım?”  “Ezom kurbanın olam, bana pijama takımı mı aldın?“ diyerek sevincini belli ediyor. Mahzunlaşıyor… Özlemle uzun uzun yüzümüzü inceliyor.  Sonra da “Sen öğrencisin, paranı boş yere harcama” diyerek sitemde bulunuyor.  “Bayram harçlığın benden. Hem de yüz lira…” “Yaşa babaanne, sen çok yaşa!” diye seviniyor Ezgi. Annem de torununu memnun etmiş bir edayla gülümsüyor. Tıpkı eski günlerdeki gibi. Kendisine aldığım yün ceketi gösterip,  “Havalar serinleyince giyersin“ diyorum. “Düğmeli mi?” diye soruyor. “Düğmeli” diyorum. Seviniyor. “Amaan fermuarlıyı kullanmak zor,  gözler de gitti, ömür de.“ diyerek uzun uzun iç çekti. Kederlendi. “Oğul” dedi bana, “o ceketi giy sen!” “Nasıl giyineyim anne?” dedim. “ Hiç benim üzerime olur mu? Neredeyse iki katınım senin. Hem genişler” “Yok yok sen yine de giy” dedi ısrarlı bir sesle. “ Giy ki üzerine kokun sinsin” Birkaç kere giydim, çıkardım.

Ezgi bayramda yanına gitti. Hediyelerini verip harçlığını almış. “Ceketi getirdin mi Ezom” demiş. “Getirdim babaannem” Ambalajından çıkarıp vermişler ceketi.  Alıp defalarca koklamış, derin derin içine çekmiş. 10 Eylül sabahı yıldızlara uğurladık onu.  Nuri’ye son anlarını sordum… Gözünü açıp odadakilerden  “Hele bir bardak su verin” demiş. İçer içmez de dalmış. Vücuduna bir ölüm sessizliği oturmuş.  Yüzü küçülmüş,  minik gözleri son kez taramış odayı.  Etrafta oturan çocuklarına sessiz bir bakış fırlatmış.  Nefesi sıklaşmış, kalbi hızlı hızlı atmaya başlamış. Sol memesinin altındaki cevher, ebediyen sönmüş.

 “Ha abi bir de” dedi Nuri, “senin yolladığın ceketi hiç bırakmadı. Öpüp öpüp kokladı.  Bunda Hacımın kokusu var, dedi.  O yollamış bana”

Bugün Cemevinden omuzlar üzerinden Buca Mezarlığına taşındı. Oraya, babamın yanına gömüldü. Biricik aşkı Hasan’ın yanına…

10 Eylül Saat: 01. 2013

109496

ANNEME İnci Taneme

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Sayfalar