Pazar Mayıs 12, 2024

Bilinç altımızın Kökeni

Göye biz proletaryalar faydacıyımışız.

Göye biz proletaryalar çıkarcıyımışız.

Göye biz proletaryalar yeteri kadar rus karşıtı değilmişiz.

Göye biz proletaryalar yeteri kadar kompradorlarımızla, emperyalizme karşı kol kola girecek kadar vatansever  değilmişiz

Göye biz proletaryalar yeteri kadar barışsever değilmişiz.

Vallahi yalan tillahi yalan.

Gel... vatandaş... gel... tarladan direk alıcıya... tarladan direk alıcıya... gel... gel...

İnsanın bol mevkili, bol kazançlı, bol avrupalı bir işte çalışması kadar güzel bir şey yok değil mi?

İstediğinin her şeyi satın alabilmek... 

İstediğinin her şeye sahip olabilmek...

Emeğinizden, sizden ve alıcıdan, daha kazanan kompradorların, simsarların etkisinin az olduğu veyahutta ortada kalktıkları bir dünya da yaşamak.

Emeğinizi direk alıcıya ulaştırmak.

Alanda, satanda memnun değil mi?

Sıra biz proletaryalara gelince...

Bütün burjuva savaşlar kötü olsaydı Marks bütün burjuva savaşları kötülerdi.

Bilirsiniz aynı şartlar altında yaşayan devrimcilerle proletaryanın aynı şeyi düşünmesi beklenir.

Ama bu her zaman böyle olmuyor.

Rusya’nın, ukrayna’yı işgali konusunda olduğu gibi.

Yapılan tüm kamuoyu araştırmaları da  proletaryanın abd, avrupa karşısında rusya’yı haklı gördüğünü göstermekte.

Belki de proletaryanın devrimciler kadar anti emperyalist olamamasının kökeni de artık bu avrupalıların, abdlilerin akıllarını başlarına getirebilecek güçlü bir tokadı yemeleri gerektiğini düşünmeleri.

Latin Amerika bakın.

Afrika, ortadoğu, uzakdoğu'ya bakın.

Avrupa'nın, abd'nin kapılarında girmeye çalışan göçmenlere bakın.

Hatta tüm bunları bırakın kompradorlar, insan simsarları; emperyalistlerden, proletaryalardan daha çok kazansın diye kırbaçları proletaryaların üstünde şaklatan mevki, statü sahibi insanlara bakın.

Eşeleseniz tüm bu kötülüklerin altında bu avrupalıların - abdlilerin çıktığını görürsünüz.

Ve artık dünyaya bir köy demekte yanlış.

Kapitalizmin sirayet etmediği; iktidarları, yaşantıları belirlemediği, değiştirmediği dünyanın hiç bir köşesinde hiç bir yer kalmamış bulunmakta.

Kristop kolomp amerikaya ayak bastığı andan itibaren kızılderilerin yaşantıları geri dönülmeyecek bir şekilde değişmiş bulunmakta.

Ve buna rağmen...

Değiştiren değişmemekte..

Halen dünyanın gerisi bu ülkeler yüzünden iktidar değişikliklerini, savaşları, kaosları yaşamakta.

Ve halen dünyanın bu gerisi sınırları, bayrakları, milletlikleri delik deşik edilmesinin onursuzluğunu yaşarken birbirlerine karşı sınırlarını, bayraklarını korumanın onurunu yaşamakta.

Ve halen dünyanın bu gerisi tüm dünyayı saracak emek sermaye çelişkisi yerine sömürgeciliğin en ilkel şekli olan emperyalist sömürgeciliği bu ülkeler yüzünde yaşamakta.

Bunlardan bir nebze olsun kurtulmak, isteyen insanlara da sınırlarını kapatmakta.

Kayıklarla, teknelerle kaçak yollarla avrupa’ya, abd'ye girmeye çalışan insanların  ölümlerini seyir etmekte.

Halbuki...

Ortada kendilerinin yol açtığı savaşlar, yıkımlar, değiştirdiği yaşamlar var.

Ve yok olan, yıkılan, değişen yaşamlar artık eskisi gibi yaşamak istememekte.

Makinaların hiçleştirdiği toprak kavgaları yerine makinelerin hüküm sürdüğü, makinelerin yol açtığı toplumsal yaşamları, kavgaları, aşkları yaşamak istemekte.

Tıpkı bir abd’li...

Tıpkı bir avrupalı.

Tıpkı göçmen bir işçi gibi.

İlkel sınırların, toplumların, emperyalizmin çelişkisi içerisinde kalarak değilde tüm yaşamını, tüm dünyayı saracak olan emek sermaye çelişkisi içerisinde yaşamayı istemekte.

Tüm bu bunları ülkelerine gelerek toprak, fabrika satın alan abdliler, avrupalılar mı sağlayacak varsın alsınlar, varsın sağlasınlar.

Tüm bunları insan kaçakçılar mı sağlayacak varsın sağlasınlar.

Tüm bunları şavaşlar mı sağlayacak varsın sağlasın.

Yeterki sağlasın.

Yeterki dünyanın neresinde olursa olsunlar emek sermaye çelişkisini hissetsinler yaşasınlar.

2456

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

Sayfalar