Cumartesi Mayıs 11, 2024

Bilinç altımızın Kökeni

Göye biz proletaryalar faydacıyımışız.

Göye biz proletaryalar çıkarcıyımışız.

Göye biz proletaryalar yeteri kadar rus karşıtı değilmişiz.

Göye biz proletaryalar yeteri kadar kompradorlarımızla, emperyalizme karşı kol kola girecek kadar vatansever  değilmişiz

Göye biz proletaryalar yeteri kadar barışsever değilmişiz.

Vallahi yalan tillahi yalan.

Gel... vatandaş... gel... tarladan direk alıcıya... tarladan direk alıcıya... gel... gel...

İnsanın bol mevkili, bol kazançlı, bol avrupalı bir işte çalışması kadar güzel bir şey yok değil mi?

İstediğinin her şeyi satın alabilmek... 

İstediğinin her şeye sahip olabilmek...

Emeğinizden, sizden ve alıcıdan, daha kazanan kompradorların, simsarların etkisinin az olduğu veyahutta ortada kalktıkları bir dünya da yaşamak.

Emeğinizi direk alıcıya ulaştırmak.

Alanda, satanda memnun değil mi?

Sıra biz proletaryalara gelince...

Bütün burjuva savaşlar kötü olsaydı Marks bütün burjuva savaşları kötülerdi.

Bilirsiniz aynı şartlar altında yaşayan devrimcilerle proletaryanın aynı şeyi düşünmesi beklenir.

Ama bu her zaman böyle olmuyor.

Rusya’nın, ukrayna’yı işgali konusunda olduğu gibi.

Yapılan tüm kamuoyu araştırmaları da  proletaryanın abd, avrupa karşısında rusya’yı haklı gördüğünü göstermekte.

Belki de proletaryanın devrimciler kadar anti emperyalist olamamasının kökeni de artık bu avrupalıların, abdlilerin akıllarını başlarına getirebilecek güçlü bir tokadı yemeleri gerektiğini düşünmeleri.

Latin Amerika bakın.

Afrika, ortadoğu, uzakdoğu'ya bakın.

Avrupa'nın, abd'nin kapılarında girmeye çalışan göçmenlere bakın.

Hatta tüm bunları bırakın kompradorlar, insan simsarları; emperyalistlerden, proletaryalardan daha çok kazansın diye kırbaçları proletaryaların üstünde şaklatan mevki, statü sahibi insanlara bakın.

Eşeleseniz tüm bu kötülüklerin altında bu avrupalıların - abdlilerin çıktığını görürsünüz.

Ve artık dünyaya bir köy demekte yanlış.

Kapitalizmin sirayet etmediği; iktidarları, yaşantıları belirlemediği, değiştirmediği dünyanın hiç bir köşesinde hiç bir yer kalmamış bulunmakta.

Kristop kolomp amerikaya ayak bastığı andan itibaren kızılderilerin yaşantıları geri dönülmeyecek bir şekilde değişmiş bulunmakta.

Ve buna rağmen...

Değiştiren değişmemekte..

Halen dünyanın gerisi bu ülkeler yüzünden iktidar değişikliklerini, savaşları, kaosları yaşamakta.

Ve halen dünyanın bu gerisi sınırları, bayrakları, milletlikleri delik deşik edilmesinin onursuzluğunu yaşarken birbirlerine karşı sınırlarını, bayraklarını korumanın onurunu yaşamakta.

Ve halen dünyanın bu gerisi tüm dünyayı saracak emek sermaye çelişkisi yerine sömürgeciliğin en ilkel şekli olan emperyalist sömürgeciliği bu ülkeler yüzünde yaşamakta.

Bunlardan bir nebze olsun kurtulmak, isteyen insanlara da sınırlarını kapatmakta.

Kayıklarla, teknelerle kaçak yollarla avrupa’ya, abd'ye girmeye çalışan insanların  ölümlerini seyir etmekte.

Halbuki...

Ortada kendilerinin yol açtığı savaşlar, yıkımlar, değiştirdiği yaşamlar var.

Ve yok olan, yıkılan, değişen yaşamlar artık eskisi gibi yaşamak istememekte.

Makinaların hiçleştirdiği toprak kavgaları yerine makinelerin hüküm sürdüğü, makinelerin yol açtığı toplumsal yaşamları, kavgaları, aşkları yaşamak istemekte.

Tıpkı bir abd’li...

Tıpkı bir avrupalı.

Tıpkı göçmen bir işçi gibi.

İlkel sınırların, toplumların, emperyalizmin çelişkisi içerisinde kalarak değilde tüm yaşamını, tüm dünyayı saracak olan emek sermaye çelişkisi içerisinde yaşamayı istemekte.

Tüm bu bunları ülkelerine gelerek toprak, fabrika satın alan abdliler, avrupalılar mı sağlayacak varsın alsınlar, varsın sağlasınlar.

Tüm bunları insan kaçakçılar mı sağlayacak varsın sağlasınlar.

Tüm bunları şavaşlar mı sağlayacak varsın sağlasın.

Yeterki sağlasın.

Yeterki dünyanın neresinde olursa olsunlar emek sermaye çelişkisini hissetsinler yaşasınlar.

2451

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Ergün Aslan

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

Sayfalar