Perşembe Mayıs 16, 2024

Bize devrettiğin mirası büyütecek, savaş içinde yaşayacak, seni savaşımızın kızıllığında yaşatacağız!

Partizan,"Rojava komutanı Orhan yoldaş; Elinde hep yükseklerde tuttuğun kızıl bayrağı daha yükseklere taşıyacağımızdan, sınıf düşmanlarımıza karşı amansız savaşımızı yükselteceğimizden, tüm dogmatik, bürokrat, tasfiyeci akımlara karşı tıpkı senin gibi uzlaşmasız mücadele edeceğimizden emin ol!" 

 

 "Bize devrettiğin mirası büyütecek, savaş içinde yaşayacak, seni savaşımızın kızıllığında yaşatacağız! Nubar Ozanyan’ın yoldaşları olmaktan gurur duyuyoruz..."

"Nubar Ozanyan’ın yoldaşları olmaktan gurur duyuyoruz...

“Yozgat’ta başlayan yaşam hikâyesini, Proletarya Partisi saflarında toplumsallaştıran ve aldığı görevlerle enternasyonalizm bayrağını kendinde ve mücadelesinde simgeleştiren Nubar Ozanyan yoldaş (Orhan), 14 Ağustos günü mücadele yaşamının son durağı olan Rojava’da aramızdan ayrıldı.

61 yıllık yaşamının 40 yılını aktif mücadele içerisinde Filistin’den Paris’e, Karabağ’dan Dersim’e, Irak Kürdistanı’ndan Rojava’ya, Proletarya Partisi ve enternasyonalizm bayrağını bir an olsun aşağıya indirmeden savaşan Orhan yoldaşın; sadece yoldaşları üzerinde değil temas ettiği tüm devrimci, ilerici örgüt ve kişiler üzerinde saygın bir yeri vardı.

Soykırıma, katliamlara, nefret ve aşağılamalara maruz bırakılan Ermeni ulusundan bir komünist olarak Orhan yoldaş, mütevazi, çalışkan, her anını devrimin ve halkın hizmetine sunan, sevgi dolu, yaratıcı kişiliğini sadece kendisine saklamayan, çevresindeki her milliyet ve örgütten özellikle de gençleri bu devrimci kişilikle eğitmeye, öğretmeye çalışan yapısıyla, yoldaşı olmaktan gurur duyduğumuz ve örnek aldığımız bir kişiliktir.

Orhan yoldaş, herkesin gördüğü bu devrimci özelliklerinin yanında, üyesi olduğu Proletarya Partisi içinde de dogmatizme, tasfiyeciliğe, bürokratizme karşı net tavır alarak, mücadelenin sadece egemen sınıflara karşı değil, gözünün bebeği gibi koruduğu partisinin içinde de sürdüğünü göstererek de bize örnek bir miras bırakmıştır."

"Tarihsel deneyimlerini kavgamızın kızıl hattına miras bırakmıştır"

"O iki çizgi mücadelesi içerisinde, üyesi olduğu Proletarya Partisinin gelişeceğine inanmış, halk kitleleri içinde gelişip serpileceğini kavramış ve bu kapsamda bedel ödemeden değişimin olmayacağını ilan ederek; görev bilincinin en net, en yalın simgelerinden biri olarak tarihimizi onurlandırmıştır.

Yaşanan kaos sürecinde de “tartışmaların” doğru yerinde ve doğrudan odağında yer alarak hiçbir yanlışla uzlaşmayan tavrını defalarca göstermiş, sorunların değil çözümün parçası olabilmek için elinden geleni yapmıştır.

Bu çabaları yeterince karşılık bulamamış olsa da Orhan yoldaş, düşüncelerinde ve tutumunda tavizsiz duruşunu sürdürmüştür.

O, yakına ama ileriye şiarıyla pratik hattından ödün vermeyerek, yılgınlığa, pasifizme açıktan bayrak açmış ve üyesi olduğu Proletarya Partisinin ve onun savaş güzergâhının yılmaz savunucusu, önder neferi olarak tarihsel deneyimlerini kavgamızın kızıl hattına miras bırakmıştır." denilen açıklamada devrim yürüyüşüne daha katacak çok enerjisi, emeği ve yaratıcılığı varken yaşamını yitirenlerin yoldaşı olmaktan gurur duyulduğu dile getirildi.

“Emin ol ve ışıklar içinde uyu!”

"Orhan yoldaş gibi devrim yolundaki uzun yürüyüşümüze daha katacak onca enerjisi, emeği, yaratıcılığı, birikimi varken aramızdan ayrılanlar, önemli bir boşluk bıraksa da, onların yoldaşı olmaktan duyduğumuz gurur, ideallerini yaşatma kararlılığımız, onlardan öğrendiklerimizi ileriye taşıma bilincimiz sayesinde devrim mücadelesine harc olacaklar, devrime ve halka hizmet etmeyi sürdüreceklerdir.

Rojava komutanı Orhan yoldaş; Elinde hep yükseklerde tuttuğun kızıl bayrağı daha yükseklere taşıyacağımızdan, sınıf düşmanlarımıza karşı amansız savaşımızı yükselteceğimizden, tüm dogmatik, bürokrat, tasfiyeci akımlara karşı tıpkı senin gibi uzlaşmasız mücadele edeceğimizden emin ol!

Emin ol ve ışıklar içinde uyu!

Bize devrettiğin mirası sahiplenecek, savaş içinde yaşayacak, seni savaşımızın kızıllığında yaşatacağız!

Nubar Ozanyan yoldaş ölümsüzdür!

Yaşasın enternasyonalizm!

Gerillalar ölmez yaşasın halk savaşı"  

Partizan

39871

Gelişimin diyalektik adı: MEHMET DEMİRDAĞ

Gelişimin diyalektiğini anlamak, kavramak için komünist önder Mehmet Demirdağ yoldaşın yaşamına, devrim ve parti sorunları karşısındaki duruşuna, devrimi ve Parti’yi örgütleme tarzına bakmak gerekir. O adım adım ilerleyerek büyümenin ve gelişimin zirvesidir. Küçük bir taş parçasının mücadele içinde parça parça büyüyerek granit kayalara ve oradan Dağlaşmaya varmasının adıdır. Toplumlar ve devrimler tarihinde özgürlüğü en güçlü düzeyde istemenin ve bunun savaşımını örgütlemenin öncülüğünü yapmaktır Demirdağ. Onu sıra dışı ve “özel” yapan onlarca özelliğin senteze varmasıdır.

Em hamu Kurd'ın! Em hamu Hadep'in!

On beş yıldan bu yana iktidarda bulunan AKP'nin yeni hedefi Erdoğan'ı Türkiye'nin yeni kralı, yeni başkanı yapmaktır. AKP, bugüne varana kadar hedeflerine adım adım ilerlerken aydınların, yazarların, ilericilerin, askeri vesayete karşı olanların da desteğini alırken insanları kandırabilmiştir. Ama öbür tarafta onu çok iyi tanıyan yol arkadaşları, kurmayları terk etmiş ve tek başına kalmıştır.

Patriyarkal sistemin kadınlara yönelik her türlü saldırısı politiktir! Korkmuyoruz/Susmuyoruz!

Kadınların rengi, dili, inancı, yaşadığı coğrafya ne olursa olsun, maruz kaldıkları her türlü şiddetin kaynağı bugün olduğu gibi, her dönem patriyarkal sistem olmuştur. Egemenler kendi çıkarları gereği, kadının toplumsal görevini anne/ eş olarak sınırlayıp, yaşamın her alanında kadının emeğini ve bedenini en katmerlisinden sömürüp kârlarını katlarken, aynı zamanda kadın üzerinden korkutulmuş/ susturulmuş/ biat eden bir toplum yaratmaya da çalışmaktadırlar.

Tasfiyecilik ile mücadele doğru çizgiyi oturtma mücadelesidir

Lenin, Tasfiyecilik Üzerine adlı makalesinde, tasfiyeciliği sınıf mücadelesinin ideolojik olarak yadsınması şeklinde tanımlarken, bir devrimci örgüt için ise tasfiyeciliğin “yasadışı bir sosyal-demokrat partinin gerekirliliğini yadsımak” anlamı taşıdığı ifade eder.

Çalışma tarzı üzerine -1-

Görünümde kronikleşmiş her sorunumuzun, çalışma tarzımızdaki hatalı yaklaşımların süreklileşmesiyle doğrudan bir ilgisi bulunmaktadır. Tespit düzleminde defalarca kez belirtilen sorunlarımız üzerine yine yazılar kaleme almanın can sıkıcı bir yanı bulunsa da bunun önemli bir gereklilik olduğu da açıktır.

Örgütün işlev kazanması

Korku çemberini kıracağız

Ülkemizde zulüm kol geziyor,toplu katliam,işkence,kadına , çocuğa tecavüz yasalarla resmileştiriliyor. Biz hala kör,sağır ve dilsiz yaşamayı tercih ediyoruz. Kaderciliğe boyun eğme,korkuyla uyuyup,hergün ölüm haberleriyle kalkmak günlük yaşamımızın sıradan bir parçası olmuş , acı olanı ölümleri kanıksamış gibiyiz. Şunu söylemeliyim ki,özgürlüğün ve demokrasinin en büyük düşmanı,faşizm tarafından yaşatıldığımız katliam ve zülümlere karşı sessiz kalmamızdır. Kendi özgürlüğümüzden vaz geçerek,kölece yaşamaya tercih etmemizdir.

Sıra İzmir belediyesine de gelecek! Çetin Çetin

15 Temmuz darbe girişimini bahane ederek tüm muhalif kesimlere açıkça savaş açan RTE ve AKP hükümeti denetimi altına aldıkları yargı vasıtasıyla tüm muhalif kesimlere karşı gözaltı ve tutuklama saldırısı başlattı. Öyle ki 6 milyon oy alarak parlamentoda 3. parti konumundaki HDP’nin eşbaşkanlarının içinde bulunduğu 11 milletvekili tutuklanarak çeşitli hapishanelere konuldu. Öyle bir kin, öyle bir düşmanlık güdülüyor ki eşbaşkanlar ve milletvekilleri aile ve yakınlarından çok uzak yerlerdeki hapishanelere konularak aile ve çevrelerine de zulüm ediliyor.

Ölü paradigma ve ulus-devlet

“Osmanlı talancı bir imparatorluktu; ekonomik artığın üretiminden (köleci Roma, kapitalist Britanya gibi) ziyade, esas olarak vergi ve gasp yoluyla el konulmasına dayanıyordu; tutsak aldığı halkların yaşamları, üretim sistemleri pek umurunda değildi, esas olarak parazit bir yapısı vardı.” (Ergin Yıldızoğlu; http://globalpolitikultur.blogspot.com.tr/2007/11/pax-ottomana-ve-dier-masallar.html).

Emperyalizm ve Ortadoğu -3- Müslüm Elma

ATİK dava tutsaklarından Müslüm Elma’nın savunmasının “Emperyalizm ve Ortadoğu” başlıklı bölümünden alınmıştır.

Liberalizme karşı hakikate nefer olmak…

Komünist olmak, dünyayı değiştirme mücadelesinde bir misyona sahip olmaktır. Bu misyon, adanmışlığı, mücadele azmini ve yaratıcılığı koşullar. Komünist olmaya dair misyon esas itibari ile, ülkede ve dünyada verili durumu inceleme ve ona uygun politika üretme görev ve sorumluluğuyla kendisini perçinler. Devrimci örgüt de tarihsel misyonunu, tam da bu zeminde üretir.

AKP iktidarı ile erdoğan patlamaya hazır volkanın üstünde! Garbis Ağparik ile Reportaj (3cu bölüm)

*-Devlet ne zaman bir çıkmaz içine girerse, hemen sorumlu olarak Ermeni'leri göstermeyi alışkanlık haline getirdi. Son başarısız darbe girişiminin sorumlusu olan Fetullah Gülen'in “öz be öz Ermeni'dir. F. Gülen'in köyü Ermeni köyüdür, kökeni Ermeni'dir, bizzat büyük dedeleri Erzurum'da Türk'lere yapılan soykırımda aktif görev almıştır” gibi saçma sapan şeylerle Ermeni düşmanlığı körükleniyor. Ermeni düşmanlığı ile kin ve nefretin sebebi nedir ?

Sayfalar