Perşembe Mayıs 9, 2024

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

Kabul etmek gerekir ki, Rojava Devrimi kimsesizlerin, sahipsizlerin, sözü dinlenmeyenlerin, isimsiz ezilenlerin devrimidir. Yok sayılan, kimliksizlerin ayağa kalkışıdır, ateşle yürüyüşüdür. Rojava halkları artık kanatları kırık bir kuş değildir. Özgürlüğe tutkulu öfkeli bir fırtınadır. Rojava’da artık hayat, gerçeğin ve özgürlüğün sembolüdür.

Enternasyonalist devrimci şehit Lorenzo Orsetti‘ye; “İtalya’da iken Rojava’nın nerede olduğunu biliyor muydun?” diye sorulduğunda verdiği “Hayır” yanıtı gerçektir.

Bugün özgürlük arayanlar özgür Rojava topraklarını biliyor ve tanıyor.

Kolay gelinmedi bugünlere…

Kobanê Direnişi faşistlere, cellatlara karşı durmanın özgürlüğü ve onuru savunmanın adıdır. Kobanê Direnişi, Rojava devriminin dönüm ve sıçrama noktasıydı. Enternasyonalist savaşçıların, Türkiyeli devrimcilerin, özgür Kürdün yüzünü Kobanê’ye, yönünü Rojava devrimine çevirmeleri yaşanan büyük değişim rüzgarının sonucuydu.

Ortadoğu’nun en gerici, en gaddar, en kıyıcı güçlerine karşı savaşıp, özgürlüğün bayrağını Miştenur burçlarına dikmek kolay olmadı. Binlerce özgürlük savaşçısının, büyük fedakarlık ve sayısız bedel sonucu kazanımlar elde edildi.

Rojava bir kadın devrimi olarak bilinir ve anlatılır. Ancak bu değerlendirmenin eksik olduğunu belirtmek gerekir. Ortadoğu’nun hiçbir ülkesinde ezilenin ezileni kadınlar bu denli özgür ve aydın yüzlü olmamıştır. Bu doğrudur. Ancak Rojava devrimi aynı zamanda ezilenlerin ezileni olan Ermenilerin, Süryanilerin, Asurilerin, Ezidilerin özgürleşme bayramıdır. Farklı inançların, dillerin, renklerin, cinslerin özgürce kendini ifade etmenin, kardeşçe birlikte yaşamanın devrimidir.

Rojava devrimi kapitalist dünyaya, feodal-gerici sisteme, köleci zihniyete, çürümüş köhne kültüre meydan okumadır. Tarih boyunca sayısız soykırımlar yaşayan, tehditlerden kurtulamayan, hakaret işiten, sürgünün her türlü zulmünü yaşayan ezilen halklar Rojava devrimiyle soluk alıp, kendilerini özgür hissetmişlerdir. Varlıkları ve gelecekleri güvence altına alınmıştır. Artık hiçbir zalim, hiçbir korkak cellat kolayca onlara el kaldıramayacaktır. Çünkü artık onları koruyan askeri-siyasi-toplumsal iradeleri ve örgütlülükleri vardır.  Huzuru, barışı, kardeşçe birlikte yaşamayı esas alan bir dünyaları vardır.

Yaşamın, savunma ve yönetimin her alanında temsiliyet hakkına sahip olarak sözlerini söylüyor ve geleceklerini belirlemeye çalışıyorlar. Korkusuzca kendi bayramlarını kutlayıp, halaylarını çekip kendi ana dillerinde şarkılarını söylüyorlar. Dil ve inançlarından dolayı artık kimse onlara dokunamaz. Bu hakkın ve olanağın ne anlama geldiğini en iyi soykırımın çocukları olan Ermeniler, Süryaniler, Asuriler, Ezidiler bilir ve anlar. Soykırımsız, sürgünsüz günleri gören gözler en aydınlık gözlerdir.

Rojava’yı sahiplenmek ve savunmak vazgeçilmez görevdir. Bugün onur ve vicdan sahibi her insan Rojava’ya kalkan kirli ve kanlı elleri tutmalıdır.    Sarayların, sultanların savunmasız bedenleri köleleştiren putlarını yıkmanın, ezip geçmenin sorumluluğuyla karşı karşıyadır.

Dört yanı cellat dolu Ortadoğu’da Rojava şimdi cellatların arasında güneş ışığı kadar özgürdür.

1636

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Sayfalar