Cuma Mayıs 10, 2024

Bu kan denizinde boğulacaksınız!

 

Okmeydanı’nda Liseli Dev-Genç’in Berkin ve Soma için adalet nöbetinde dönük gerçekleşen polis saldırısı sonucu çıkan çatışmada kolluk güçleri katliamlarına yenilerini ekledi. Polis, kitlenin üzerine ateş etmiş, Cemevine taziye için giden Uğur Kurt boynundan vurularak ağır yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiştir. Uğur Kurt’un katledilmesinin ardından Okmeydanı halkının öfkesi büyümüş ve bu durum karşısında kolluk güçleri tekrar saldırıya geçerek birçok kişi gaz kapsülleri ile yaralamıştır. Çıkan çatışmalarda yaralanan ve kimliği henüz belirlenemeyen bir kişi de yaralanarak hayatını kaybetmiştir

Açık biçimde yönetememe krizi içerisindeki AKP hükümeti var gücüyle kent mekânlarda Gezi İsyanı ile başlayan mücadele gücünü bastırmanın derdine düşmüş ve bunu paniklemesi içerisinde azgın bir şekilde fütursuzca saldırılarını artırmıştır. Korkunun kadir olduğu bir tablo içerisinde katliamlar gerçekleştiren faşist devlet faşizmin kalelerini korumanın gayreti içerisindedir. İç ve dış siyasette ekonomik ve politik bekasını sürdürmeyi planlayan devlet, artık her vesilede tahmin edilen açıklamalar yapmakta ve katilleri koruduğunu ayan beyan ilan etmektedir. Bu açıklamalar Uğur Kurt’un katledilmesinin ardından yine tekrarlanmış ve katiller korunarak, devletin tam da böyle bir şey olduğu, katliamlar üzerinden kendini inşa edildiği bir kez daha ispatlanmıştır. Aynı şekilde Kılıçdaroğlu da Kurt’un katledilmesinin ardından “Polisler de bizim çocuklarımız” diyerek tarihine sadık biçimde katliamı kaşeleyip imzalamıştır

Maden işçilerinin katledilmesini “fıtrat” mertebesine çeken, Berkin Elvan için  “Ölen ölmüştür, geçmiştir” diyerek katliamı meşrulaştıran ve Uğur Kurt’un katledilmesi ile ilgili olarak da “polis nasıl sabrediyor” diyerek “durmak yok katliama devam sloganını”  kuşanan ustalık döneminin mertebesinde ivmeyi yükseltmektedir.  

Muktedirlikte arşa değen başının alınacağı korkusu Erdoğan’ı ve hempalarını tedirgin etmektedir. Eskisi gibi olmayan bir mücadele ve direniş hattı içinde ödediğimiz bedeller öfkemizi büyütmektedir. Bu öfke Uğur Kurt ile birlikte daha da artmıştır. Genetiğine katliam işlenmiş Faşist Türk devletinin tarihinden bugüne gerçekleştirdiği katliamlar ödetilecek olan bedellerin çığlığı ve öfkesi olacaktır. Alanları faşizmin kolluk güçlerine dar edelim, korkuyu büyütelim.

Uğur Kurt ölümsüzdür.

Katil devlet hesap verecek

Bedel ödedik bedel ödeteceğiz

Öfkemiz keskin ödeteceğimiz bedeller ağır olacaktır

PARTİZAN

 

94100

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Sayfalar