Pazartesi Mayıs 6, 2024

Buluşmak,kavuşmak birlikte yürümek:Ganime Gülmez

Bugün buluştuk. “Buluşmak” hep “kavuşmak”la kardeş sanırım sürgünde! Eve dönüp “duygularım kaçmadan” bugünü yazmak, paylaşmak istiyorum. Çünkü yarın, yine duygularımızın başka gediklere girmek zorunda kalacağı yaşamlara döneceğiz.

Haziran’ın sonu ve güneşin kendini azıcık gösterdiği, “doğamız”ın daha sindiremediği, belki de hiç sindiremeyeceği, “entegre” olamayacağımız bir “yaz” günündeydik. Güneş açtığı anda; “toprak, güneş ve ben-bahtiyarım!” cümlesi dönüyor beynimde Nazım’dan.  Şakır şakır yağmur yağıyor şimdi; “yağmurda açan kır çiçekleri..” geçen şiirleri getiriyor akla! Ne güzel, bunları öğrenmişiz de zamanında, bu zamanımızda aklımıza gelebiliyor diye seviniyorum!

Tanıdığımız, bu buluşmayı bu gündemle gerçekleştirmeyi dilediğimiz yığınla sima yoktu bugün. Birbirimizi bugüne kadar hiç görmediğimiz, tanışınca sımsıkı kucaklaştığımız-gözyaşlarımızı tutamadığımız simalar da girdi birbirimizin hayatına. Bunca yabancılaşmışlıklar içinde bulunan “çivisi çıkmış dünya”da, hayatta kalabilip bunları paylaşabilmek güzeldi!!

Buluştuk. Konuştuk. Düşüncelerimiz biraz dansetti. Dilimizden dökülenleri yakalamaya çalıştık. Bazen yanlış anladık, bazen kaçırdık, bazen reddettik, kim haklı-kim haksız, kim doğru-kim yanlış; ne doğru-ne yapılmalı…döküldü dillerimizden….

Robotlar konuşmayan ve sadece eylemde bulunan aletlerdir. Konuşmasız bir eylemin nasıl birşey olduğunu insan dışındaki canlılarda da garipseyerek izleyebiliriz. İnsansa, hep bir “kim” yaratır! Kullandığı deyimlerle, yaptıklarının ardından, yapılanları anlatmakla, yazmakla, cisimleştirir; ete-kemiğe büründürür hayatı.

Bir masal anlatıldığında; masal 100 yıl önce bile yazılmış olsa, anlatıcı-anlatışı vardır gözümüzün önünde!

Yani, konuşmak-yapmak; insanlığın ihtiyaçlarını cisimleştirdiği, bitmez-tükenmez bir yolculuktur!!! Silahlar ve şiddetle girilen toprak parçalarında ise……derine dalmayayım şimdi fazla……

“Sürgünde olanların, bir Meclis kurması ve sürdürmesi gerekli mi, ihtiyaç mı?” sorusunu her konuşmanın ardından yine sordum kendime bugün. Bizim toprakların tabiriyle “gönül ister ki”ler döndü içimde. Gönül ister ki, bu MECLİS ihtiyaç sahiplerinin de gönlünün bir isteği olabilsin! Neden mi??? Çok neden var, ama gönlün bugünün sıcaklığıyla istediği nedenleri yazayım şu anda.

1.Dünya Savaşı sonrası örneğini keskin olduğu için vereceğim. Ki milyonlarca böylesi örnek vardır dünya tarihinde. Cesedi bulunamamış, adı bile tespit edilememiş yığınla insan kaybolmuştur bu savaş sonrası. Ama ardından; savaş kayıpları heykelleri-abideleri yaptırılmıştır sanatçılara. Sanatçıların ismi, ismi dahi tespit edilemeyenlerin hatırlanması için yazılmıştır meydanlara. Sanatçıların ismi ve yaptıkları kalmıştır. Ne savaşı çıkaranlar, ne öldürenler, ne yargılanması gerekenler ne de öldürülenlerin tarihi…hiçbiri ortada değildir. Tarih suçluları affettirme, kurbanlarla vicdanlara oynama biçiminde yazılmıştır, yazılmaya devam etmektedir!!!

Nice Anadolu-Mezopotamya topraklarından olmayan sürgün tarihleri yazılmıştır Avrupa topraklarında. Dil kurslarında bile bir sayfa “sürgün’de yaşamış-hayatını kaybetmiş” denilen “ünlü” insanlara ayrılıp; cisimleştirilmiştir sürgünlük. Bu cisim kendisine yabancıdır. Sebepleri-suçluları yoktur! Bu kavram, kendisine yabancılaştırılarak okunur, konuşturulur insanlara!

Konuştuk bugün çokça! Acemiliğimiz vardı sanki biraz. Etkinliklerdeki buluşmalarımızda kısaca ifade edebildiğimiz şeyleri; şimdi bu kavram, SÜRGÜNLER MECLİSİ çatısı altında ifade etmek, ete-kemiğe büründürmek kolay değildi-kolay olmayacak. Yol yürüne yürüne keşfedilecek….O zaman yol, yolcuları çoğalarak yürünmeli. Ki keşfedenler ve keşifler çoğalabilsin. Bu tarihsel sorumluluk-zorunluluk tartışmasız ortada.

“Çivisi çıkmış dünya”ya çivi çakmak kolay iş değil. Ama SÜRGÜNLER olarak, yığınla yasal engellemelere rağmen ellerimize vurulan tüm bıçaklara rağmen “kaderimizi” bilincimizde-ellerimizde tutabiliriz. Ayaklarımız gitmek istediğimiz yollardan alıkonulmuşken; bütün bu tarihin gün yüzüne çıkabilmesi bizim ortak yolculuğumuzun sürüşüne bağlı! Bunun başka hiçbir yolu yok!

Son olarak da; insanlığın konuşma-eylem döngüsünde kavramları irdeledikleri önceki asırlara gidip birkaç alıntı yapmayı anlamlı görüyorum:

“Hikaye gibi anlatıldığında ya da yazıldığında bütün dertler katlanılabilir olur.”-Isak Dinesen-

“İster doğal zorunluluk nedeniyle ister özgür iradeyle olsun, esas olarak kişi tarafından amaçlanmış her eylemde kişi kendi imgesini dışlaştırır. O sebeple herkes, eyleyen kendi olduğu  müddetçe, eylemekten sevinç duyar. Olan her şey, kendi varlığını(olmaklığını) arar, ister, kişinin varlığı da en fazla eylemde bütün kesinliği ile bulunduğu içindir ki eylemi zorunlulukla sevinç takip eder…O yüzden arkasında duran kişiye beraat vermemiş eylem, eylem değildir.” Dante

Biz, SÜRGÜNLER’in; daha büyük bir birlikte “eylemenin” sevincini, tarihsel BİZLEŞTİRMEYE dönüştürebilmemiz dileğiyle….

 

29 Haziran 2014

Ganime Gülmez

92996

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

Sayfalar