Cuma Mayıs 17, 2024

Denge Azadî | İçte ve Dışta Kürt’e saldırı!

"Devrimci güçlerin faşizme karşı ortak mücadeleyi örgütlemekten başka seçeneği yoktur. Gün faşizme karşı mücadele günüdür"

AKP faşist iktidarının ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne dahil olması Ortadoğu’da çatışmalı süreçlerin içerisine girmesini birlikte getirdi.

2011’de Suriye’de başlayan iç çatışmalara taraf olan ve bu çatışmaya/savaşa bilfiil katılan AKP faşist iktidarı,RojavaDevrimi’ne saldırdı. Kürtlerin Rojava’da kurdukları/oluşturdukları demokratik özerk yönetimi boğmak için IŞİD denilen cihatçı çeteleri de destekledi.

AKP faşist iktidarı kendisinin eğittiği, donattığı, silahlandırdığı IŞİD artığı cihatçı çeteleri İdlib’de Suriye’nin silahlı güçlerinden korumak için askeri gözlem noktaları oluşturdu.

Denetimindeki bu çeteleri Kuzey-Doğu Suriye’de Kürtlerin kazanmış olduğu demokratik hakların yok edilmesi için kullandı. Rojava’da ortaya çıkan/oluşturulan özgürlükçü Kürt oluşumuna karşı düşmanca davrandı. Afrin’i, Serekaniye’yi, GreSpi’yi işgal etti.

AKP faşist iktidarı sadece Rojava’da Kürtlerin kazanımlarını ortadan kaldırmak için saldırmakla kalmadı. İçeride ve sınır ötesinde Kürtlerin olduğu tüm alanlara-bölgelere saldırdı/saldırıyor. İçeride gerillanın barındığı dağları uçaklarla, İHA ve SİHA’larla bombalıyor. Komünistlere, devrimcilere, Kürt ulusal özgürlük mücadelesi yürüten güçlere karşı bir savaş yürütüyor.

AKP faşist iktidarının Kürt halkına yönelik savaşı sadece içeride değil, bu savaşı sınırlarının dışında da devam ediyor. Rojava, Irak Kürdistanı ve Şengal, AKP faşist iktidarı tarafından savaş alanına dönüştürülmüş durumda. Son olarak Dağlık Karabağ saldırısındaki aktif varlığıyla savaşı Kafkaslar’a taşıdı.

 

TC’nin KDP ile işbirliğinde Kandil’e saldırıları

TC devleti, 15 Haziran’da Kandil’i işgal amacıyla Irak Kürdistanı’na Pençe-Kartal-Pençe-Kaplan adını verdiği bir işgal saldırısı başlattı. Kürt ulusal özgürlük güçlerinin olduğu alanları uçaklarla bombaladı.

TSK’nın hava saldırılarında halktan insanlar da yaşamlarını yitirdi, bombardımanlar sonucu çok sayıda köy boşaltıldı. Mahmur mülteci kampındakiler ve Şengal’deEzidiler saldırıya uğradı.

Zap ve Kandil bölgelerinde gerilla alanlarının bombalandığı bildirildi. Karadan başlayan saldırılarda ise TSK güçleri ile gerilla arasında Haftanin’de şiddetli çatışmalar gerçekleşti. Helikopterlerin, İHA, SİHA’ların ve her türlü tekniği kullanmasına rağmen TSK başarı sağlayamamış durumda, gerilla bölgesinde saplanıp kaldı.

TC devletinin Kandil’i işgal planına KDP’yi de ortak etmek istiyor. Bu anlamıyla KDP ile olan ilişkilerini daha üst seviyeye çıkarma çabasıyla MİT’in KDP istihbaratıyla ortak çalışması için görüşmeleri sıklaştırıp derinleştiriyorlar.

KDP’nin başı Mesut Barzani, Kürt ulusal özgürlük güçlerinin bu alanda olmalarını istemiyordu. Her defasında “TC ile savaşmayın ama savaşıyorsanız da bizim topraklarımızı kullanmayın” diyor, Mahmur mülteci kampından da ciddi anlamda rahatsızlık duyduğunu ifade ediyordu.

KDP, TC’nin istekleri doğrultusunda gerilla alanlarının daraltılması ve gerillanın köylülerle ilişkilerini koparmak için Kandil’in çevresindeki bölgelere (örnek ZineWerte) karakollar kurup Peşmergeyi yerleştiriyor. TC, MİT vasıtasıyla ajanlaştırdığı KDP Peşmergeleri aracılığıyla aldıkları istihbaratla Kürt ulusal özgürlük güçlerinin önemli kadrolarına yönelik İHA’larla saldırılar yaptılar, suikastlar gerçekleştirdiler.

Diğer yandan Irak hava sahası, Irak devletinin ve tartışmasız bir şekilde burada konumlanan ABD’nin kontrol ve sorumluluğunda. ABD, Kürt ulusal özgürlük güçlerinin güçten düşürülmesi, zayıflatılması için TC’nin uçaklarına hava sahasını açmış durumdadır. Dolayısıyla TC’nin saldırılarına ABD emperyalizminin de dolaylı destek verdiğini söyleyebiliriz.

 

Şengal’e saldırı hazırlığı…

AKP-MHP faşizmi,Şengal’de kurulan demokratik özerk yönetimi tasfiye etmek için saldırı hazırlıkları yapıyor. Şengal’deki Kürt ulusal özgürlük gerillaları bahane edilerek “Şengal ikinci Kandil olmamalıdır”demagojisi yapılarak Şengal hedef alınıyor.

AKP-MHP faşist iktidarının Şengal’e yönelik planları yeni değil. Şengal ve sınırdaki Karaçok Dağı’na yönelik saldırılar 2017 yıllarına dayanıyor. Kritik bir öneme sahip KaraçokDağı’ndan Cizre ve Nusaybin’deki mücadelelere destek sağlamak üzere geçişleri gerekçe gösteren AKP faşist iktidarı Nisan 2017’de Şengal ve Karaçok dağına F-16’lar ile hava saldırıları yapmıştı.

Bundan 6 yıl önce Ezidi halkı yaşadıkları Şengal’de 73. defa katliama uğradılar, IŞİD bir katliam gerçekleştirdi. Binlerce Ezidi genci, yaşlısı öldürüldü. Kaçabilenler dağlara sığındılar.

7 bine yakın esir alınan Ezidi kadın, köle pazarlarında satıldı. Ezidilerin yaşadığı Şengal ve köylerini savunmakla görevli KDP peşmergeleri IŞİD saldırıları karşısında direnmeden kaçtılar. Adeta katliama çanak tuttular.

Şengal’i IŞİD saldırısı karşısında terk eden KDP bugün Şengal’i savunan YBŞ/YJŞ güçlerini Şengal’den çıkarmak istiyor. Şengal’de kurulan demokratik özerk yönetim tasfiye edilmeye çalışılıyor.

Yapılmak istenen Şengal’in KDP gibi işbirlikçi bir duruma getirmek, Şengal’de kurulan “Şengal Demokratik Özerk Yönetimi”ini boğmaya çalışanların esas amacı buradaki Kürt ulusal özgürlük hareketinin tasfiyesine yöneliktir. Amaçları bu yönetimi zayıflatma, başarabilirlerse tasfiye etmektir.

Bugün Şengal’de“Şengal Demokratik Özerk Yönetimi”ni boğmaya çalışanlar RojavaDevrimi’ne de saldırmaktadırlar. AKP faşist iktidarı Afrin, Serekaniye ve GreSpi’yi işgal ederek buradaki demokratik yapıyı hedef almıştır.

KDP ve Irak yönetimi de TC’nin bu saldırılarına ortak olmaktadır. Kürt ulusal özgürlük hareketinin kuşatılması ve zayıflatılması projesinin uygulayıcıları başta AKP-MHP faşist iktidarı, KDP ve Irak yönetimidir. Bu projenin planlayıcısı da ABD emperyalistleridir.

AKP-MHP faşist iktidarı Kürtlerin kendilerini yöneten bir yapı oluşturmasına kesinlikle karşı ve bu kazanımları kendisi için bir beka sorunu olarak görüyor.Kürt ulusal özgürlük güçlerini gerekçe göstererek Irak Kürdistan’ına, Rojava’ya, Şengal’e saldırıyor.

 

HDP’ye yönelik operasyonlar

AKP-MHP faşist iktidarı içeride ve dışarıda siyasal ve askeri anlamda sıkıştığı bu süreçte-her zaman olduğu gibi-içeride devrimci demokratik güçlere yönelik sürekli bir saldırı halindeoluyor. AKP-MHP faşist iktidarı ülke içerisinde ve dışarıda kaybettikçe çözümü devrimci ve demokrasi güçlerine saldırmakta buluyor.

Saldırılarını da işçi sınıfına, emekçilere ve Kürtlere yöneltiyor. Yasal alandaki Kürtlerin, demokratların temsilcisi HDP’ye yöneliyor. Kürdistan’da seçimle iş başına gelen/seçilen belediye başkanlarını, meclis üyelerini görevden alarak yerine AKP’li valileri, kaymakamları kayyum olarak atıyorlar.

Basında yer alan haberlere göre tutuklanan, hapse atılan HDP belediye eş başkanları, meclis üyeleri, il başkanları ve HDP üyelerinin sayısının 15 bini aştığı ifade edilmektedir.

Son olarak 25 Eylül’de Ankara Cumhuriyet Baş Savcılığı, 6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleşen Kobanê eylemleriyle ilgili,-daha doğrusu bu eylemler bahane edilerek– yürüttüğü soruşturmada 82 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. HDP merkez yürütme kurulu üyeleri, eski HDP’li vekil ve Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen’in de bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı.

2017 yılında aynı davadan yargılanıp 8.5 ay hapis yattıktan sonra davanın beratla sonuçlanmasıyla, bu dosyadan tazminat alan Ayhan Bilgen’in tekrar bu davadan gözaltına alınıp tutuklanması ve hemen ardından Kars AKP valisinin Kars Belediyesi’ne kayyum atanması aslında Ayhan Bilgen’in tutuklanmasının esas nedenini açıklayan bir eylem olarak orta yerde duruyor. Ayhan Bilgen’in tutukluluğu sırasında Kars Belediye Eş Başkanlığı’ndan istifa etmesinin ardından HDP’li meclis üyelerinin gözaltına alınması eylemini de kayyum olarak atanan valinin önünün süpürülmesi eylemi olarak görmek gerekir.

HDP’ye yönelik saldırılar aynı zamanda HDP’yi zayıflatma, tasfiye etme, kapısına kilit vurma operasyonlarıdır. HDP’ye yönelik bu operasyonlar topluma gözdağı verme operasyonlarıdır. Aynı zamanda da demokrasiden yana olan güçleri sindirmeyi amaçlamaktadır.

AKP-MHP faşist iktidarı gelinen aşamada içeride ve dışarıda yaşadığı çıkmazı devrimcilere, işçilere, emekçilere, Kürtlere, kendisine muhalif olan tüm demokratik güçlere saldırarak aşmak istiyor.

Devrimci güçlerin faşizme karşı ortak mücadeleyi örgütlemekten başka seçeneği yoktur. Gün faşizme karşı mücadele günüdür.

Özgürgelecek.net

2258

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

Sayfalar