Pazar Nisan 28, 2024

Devrimci Şiddetin Reddi, Devrimin Reddidir

Fasizm/Fasistlerle Mucadele Sadece Egitim/Teorik Mucadele Degil, Ayni Zamanda Politika/Devrimci Siddet Sorunudur

''"Eleştiri silahı, silahların eleştirisinin yerini kuşkusuz alamaz; maddi güç ancak maddi güçle yenilebilir; ama teori de, yığınları sarar sarmaz maddi bir güç durumuna gelir." Marks-Engels

 

Kendi basina-volantiristik/iradeci olarak silahli mucadele fetisizmi yapmakla, yine kendi basina, silahli mucadele karsitligi yapmanin felsefi temeli aynidir; idealizm...ML ler mucadele bicimlerini icat etmezler, ote yandan, varolan, gelisen bicimleri de red etmezler...MLM ler kitle hareketinin ortaya cikarttgi mucadele bicimlerini sistematize ederler, ona siyasi bir sekil, dogrultu, yon verirler; devrimci bir program ve felesefe kazandirirlar...O yuzden asagidaki Leninin sozleri, hem silahli mucadeleyi fetis haline getirenlerin, hem de silahli mucadele karsitligini fetis haline getirenlerin iyi kavramasi gereklidir...  ''Bütün soyut kalıpların ve öğreti reçetelerinin can düşmanı olan Marksizm, mücadele ilerledikçe, kitlelerin sınıf bilinci büyüdükçe, ekonomik ve politik buhranlar keskinleştikçe sürekli olarak yeni, değişik savunma ve saldırı yöntemleri doğuran ilerleme halindeki kitle mücadelesi karşısında dikkatli bir tavır alınmasını gerektirir. Bu yüzden, Marksizm, kesinlikle hiçbir mücadele biçimini reddetmez. Marksizm, hiçbir şekilde kendini yalnızca belli bir anda var olan olabilir mücadele biçimleriyle sınırlamaz. Bunu yaparken, toplumsal durum değişince o anda içinde olanların bilediği yeni mücadele biçimleri doğmasının kaçınılmaz olduğunu bilir. Bu bakımdan, Marksizmin kitlelerin pratiğinden öğrendiği söylenebilir.''
Lenin / Gerilla Savaşı Üzerine  Devrimci siddet sorunu her  devrimin temel sorunudur. Devrimci siddeti kafadan kapi disari etmis, siyasi mucadeleyi ve siyasi calismayi salt bir A/P ve bilincin ilerletilmesi sorunu olarak gormek, Proleteryayi iktidar mucadelesi vermekten cikartip, saf bir aydinlanmaci, bir felsefe hareketi olarak dusunmektir. Bu liberalizmin dunya gorusudur. Yikmayan, sadece elestiren, iktidar olmayan, sadece iktidari elestiren, yapmayan, sadece yikan, ellerini yikayan ama suya sabuna dokunmayan bir felsefe dusler aleminde gezinen bir kucuk burjuva muhalefet kafasidir.


Guce ve gucluye tapma insanligin binlerce yillik bir sorunudur...
Gonullu koleleligin, gucun/guclunun zorlamasiz esiri olmanin temeli kendini guvende hissetmek, guce dahil olarak guclu ve mutlu olmak hissine sahip olmaktir.

Peki bu ne anlama geliyor?

Fasizm ve fasistlerle mucadele sorununun salt bir bilinc/ bilinci gelistirme sorunu olmadigini, ama ayni zamanda bir tercih sorunu oldugunu da...Meseleyi salt aptallik/geri bilinc olarak koydugunuz yerde, bilincli tercih gercegini gormediginiz yerde, hayat size insanin bu diger gercegini de aci bir sekilde ogretecektir.

Bilinc sorunu bilinclenme, siyasal gercekleri aciklama, fasizmi teshir etme, bakis acisini degistirme, bilinci acma, kisaca egitim ve A/P nin konusudur.

Ama ya peki gonullu kolelik, bilincli fasizmin elemani olma, gucluden yana olma hali?...Iste, orda sadece bilincin/kitabin yeterli olmadigi, her devrim harketinin, neden ayni zamanda silahli bir hareket olmasi gerektigi, silaha mahkum oldugu gercegini gorursunuz.

Tum devrimlerin ayni zamanda sivil bir ic savas devrimleri olmasi kacinilmaz gercegidir bu. Devlete, burjuvaziye, fasizme karsi savas, tum ulkelerde kacinilmaz olarak halkin ikiye bolundugu bir ic savas seklini alir/almistir/alacaktir...Cunku koleligin de bir guc oldugu, guclunun bayragi altinda kalmaninda insani guclu, guvende ve ayricalikli yaptigi gercegi ile karsi karsiyayiz.

Unutmayin ve dikkat edin; tum burjuva ordular yoksullardan, kolelerden olusmustur. Salt Burjuvalardan olusan bir burjuva ordu dunyada gorulmemistir.Burjuvaziye askerlik yapan yine bu gonullu kolelerdir.

Fasizm ve fasistlere karsi boylesi bir bakis, bu ideolojik temel, bizleri politika da farkli bir tavir ve felsefe uretmeye goturecektir;o da, bir elinde bildiri/felsefe olan bir isci hareketi, ama, ote elinde de silah olan ve halkin ikiye bolundugu bir ic savasin kacinilmaz sosyal, tarihsel bir gerceklik oldugunu kavramis bir isci hareketi.

Fasistlerden, gonullu kolelerden koparabildiginiz kadarini koparin, yeniden egitin. Ama sunu asla unutmayin, 75 milyonun hepsini egiterek kazanmak gibi bir caba ancak bir liberalin, bir idealistin bos sozleri olacaktir. Ne yaparsaniz yapin guclunun ordusuna katilmaktan geri durmayacak, secimini gucten yana yapicak olan gonullu koleler, burjuvaziye ruhunu satmis olan, guce dahil olmayi bilincli bir tercih olarak secen sivil fasistler her zaman olacaktir, ve onlarla tek mucadele de devrimci-siddet olacaktir.

Aci, ama gercek...burjuvazi yine ordusunu gonullu kolelerden kuracaktir...Tum bir insanlik tarihinde oldugu gibi!

Ne diyordu Komunist Menifesto; "Lümpen proletaryaya gelince, eski toplumun bu en alt katmanlarındaki pasif çürümüşlük, bir proleter devrim sayesinde yer yer hareketin içine savrulsa da, yaşam tarzının bütünü gereği gerici çabalara satılmaya daha istekli olacaktır."

Peki paradigmayi boyle koymazsak ne olur?

Burjuva-feodaller ve onlarin resmi-sivil kole ordulari bir bocek gibi ezerler bizi;kafamizi kaldirmamiza izin vermezler...Oyle de olmadi mi simdiye kadar?

Gelelim bu sayfanin ne yapmaya calistigina....

Benim elimde tufek mi var?...Yok!
Bir ordu mu kuruyorum burada?...Yok!

Ama tum reformist, sistem ici sol ne yapiyor karsimizda?...
Burjuvazinin onlardan bekledigini; devrimci isci hareketinin yonunu parlementoya, secim sistemine, sistemi yikmayan bir sistem sosyalizmine yoneltmeye, disleri-tirnaklari sokulmus, uysal bir isci hareketi yaratmaya...Devrimci siddeti yasaklamis sozde bir devrimcilik yaratmaya!

Bunun icin yazdiklarimiz onlari dehsete dusuruyor. Proleteryanin silahlanmasi fikri bile onlari dehsete gark ediyor, efendileri burjuvazi yerine, onlar, bu kez koleler-isciler-sosyalizm adina hiddetle saldiriyorlar bizlere.

Fikrinin bile burjuvaziyi ve onun sosyalist maske takmis koruyucalarini dehsete dusurdugu sey, iste tam da proleterya ve bir devrim icin gerkli olan seydir...

Bir ordunun kurulmasi ise ne buranin konusudur ne de buranin isidir;felsefe yolu acar, Marksizmi kursuna donusturur;onun gucu kitleleri sardigi olcudedir...

Oyleyse ilkonce devrimci siddetin felsefesini yaratin, o yoksa devrim de yoktur.
Proleteryanin ve halkin silahlanmasi fikrini yaymaya devam; devrimci siddeti savunmak devrimi savunmaktir!

Kahrolsun silahlanmis burjuva devlet!

''Bir halkin ordusu yoksa hicbirseyi yoktur'' Mao Zedong...

 

https://plus.google.com/112365406570080242447/posts

89434

İbrahim Dinç

Site yazarlarımızdan olup teorik ve politik yazılar yazmaktadır.

İbrahim Dinç

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Sayfalar