Cuma Mayıs 10, 2024

“Düşünceyi Korkmadan Açıklamak”

Sınıf savaşımında örgüt yaşamında komite çalışmasında en zor ve sancılı olandır militanın kendi gerçek düşüncesini olduğu gibi açıkça ortaya koyması. Gerek komite gerekse değerlendirme ve eleştiri-özeleştiri toplantılarında yaşanan en ciddi sorunların başında militanın-savaşçının kendi gerçek düşüncesini korkmadan düşündüğü gibi ifade etmesi her zaman ciddi bir sorun olarak yaşanmıştır.  

Sahip olunan düşüncenin taşınan eleştirinin doğruluk derecesinde yaşanan tereddüt, komite içindeki yoldaşlar tarafından nasıl kabul görüleceği yönünde yaşanan çekinceler sorumlu yoldaşların nasıl karşılayacaklarına dair duyulan kaygılar çok zaman fikirlerin olduğu gibi açıklanmasına perde çeker. Tutukluk-kekemelik-gizleme-saklama-erteleme-cesaret edememe-açıklayamama vb. birçok durum yaşanır.

“Hayır” düşündüğü halde “evet” demek. “Evet” düşündüğü halde “hayır” demek. Karşı çıktığı halde onay vermek, onay vermediği halde karşı çıkmak, çoğunluk olanlarla benzer düşünce taşımadığı halde kendisi de çoğunluğun akıntısına kapılmak. İyi gitmeyen işler ciddi hatalar yaşanırken ses çıkarmamak, susmak. Üst-sorumlu olanın yanlış yapmasına karşın hemen konuda ona tabi olmak, yanlışlarına göz yummak, iradesine boyun eğmek, yanlışına körü körüne biat etmek asla kendisi olamamak. Disiplin adı altında küçük burjuva yönetimin biat ettirme kültürüne boyun eğmek. Soru sorma yetisini kaybederek, hiç bir sorgulamaya gitmeyerek üste kölece bağlılık göstermek.  

Yoldaşların önünde başka bir şey söyleyip arkada başka bir şey konuşmak. Komite ve yoldaş ortamında ses çıkarmayıp arkadan konuşmak gibi birçok hal ve durumlar yaşanır.

Gittiği her ortamda fikir değiştiren savaş alanına gidince o alandaki yoldaşların başka alanlara gidince başka yoldaşların fikirlerini savunmak-sahiplenmek. “Üstün-sorumlu”ların yanında başka “Altlar–yönetilen”lerin yanında başka konuşmak gibi yaşanan sayısız durumlar yaşanır. Sıralanabilenecek tüm olumsuz durumlar yanlış giden pratikler devrime-partiye-özgürlüğe bir şey kazandırmaz. Bu durumu yaşayanların, yaptıklarının devrime-halka-partiye hizmet etmediklerini bilmek gerekir.

Unutmamak gerekir ki; özellikle ters giden işler yapıldığında yanlış pratikler yaşandığı süreçlerde sessiz kalmak karşı çıkmamak kadar utanç verici bir durum yoktur. Her şeyin başında dürüst olmak gelir. Dürüstlük, gerçeklik karşında gözlerini kırpmadan gerçekliğin gözünün içine bakabilmektir. Gerçeği ifade edebilme cesaretidir. Devrimci durmaktır. Eğilip bükülmemektir. Ezilip yıkılmamaktır. Devrimci kimliğini amirin önüne sermemektir. Ters giden sürecin akıntısına kapılmamak yanlış yapıldığında haksızlık yaşandığında sonucu ne olursa olsun dik ve karşı durmak temel devrimci niteliklerdir.

Ancak ve ancak sınıf bilinçli proleterler her koşul ve ortamda kendi gerçek düşüncelerini açıklayıp fikirlerini cesurca ifade ederler. Zalime minnet etmeyeceği gibi devrimci gömleği giyip yanlış yapanlara da sessiz kalmaz.

Gerçeklik karşısındaki duruş ideolojik bir temele tekabül eder. Sınıf bilinçli proleterler hem dışındaki hem de içerideki yanlışlıklara göz yummaz.

Proleterleşemeyen küçük burjuvalar örgüt içinde yoldaş olmak, yoldaş kalmak yerine memur olmayı kul kalmayı tercih eder. Çünkü iddia ve amacı küçük burjuva hesapları ve dar dünyaları kadardır. Üstü tarafından olumlanmak-pohpohlanmak-hak etmediği halde ödüllendirilmeye ihtiyaç duyar. Biat kültürü boyun eğme tutumu onun küçük burjuva sınıfsal gerçekliğinden kaynaklıdır. Küçük burjuvazi ne proleter ne burjuva sınıfına dahildir. Tarihi boyunca kendi sınıfının iktidarını yaratamamıştır. Burjuvazi iktidar olduğunda burjuvaziye biat etmiştir. Proletarya iktidar olduğu zaman onun yönetimini ve ideolojisini sahiplenmek zorunda kalmıştır. Küçük burjuvazinin bir kısmı proleter ideolojiyi yürekten benimseyerek kendi sınıfına sırtını dönmüştür. Bir kısmı ise zorunluluktan kaynaklı olarak ideolojisini çizgisini içtenlikle kabul edip benimsemediği halde proletaryaya boyun eğmiştir.  

Kendisi olamama, güçlüye-zora boyun eğme, memur ve kul olma durumu küçük burjuvazinin önemli karakteristik özellikleridir. Bu sınıftan gelip proleter saflara örgütsel ve fiziki olarak katılan ideolojik ve ahlaki olarak katılmayanlar her dönem üste-sorumlulara inanmazsa bile biat etme yolunu seçmiştir. Memurluk-kulluk hali, biat kültürü örgüt içinde de devam eder. İki arada bir derede kalma iki zıt sınıf, iki zıt ideoloji-yöntem-yol arasında kendi gerçek düşüncelerini cesurca açıklamama halini örgüt içinde de yaşar.  

Oysa proleter sınıfın insanı-militanı olma durumu bir yandan sistemden bir yandan içinde çıkılıp gelinen küçük burjuva sınıftan tam kopuş sağlamayı gerektirir. Kendi sınıfından kopamayan sistemden de kopamaz. Keza sistemden kopma savaşımını veremeyen kendi sınıfından da tam kopuş sağlayamaz.

Kendin olmak, kendi sınıfının insanı-militanı olmak doğru bildiğini savunmak gerçek düşüncelerini açıklamak ciddi bir iddia ve cüret meselesidir. Devrim ve özgürlük iddiası olanlar kendi gerçek fikirlerini her yerde her ortamda korkmadan açıklar tereddüt etmeden ifade eder. Proleterleşemeyen küçük burjuvalar kendi gerçek düşüncelerini açıklama cesaretini gösteremez. O, sürecin-dönemin-başkasının insanı olmaktan memur kişiliğinden kul olma halinden kurtulamadığı için esen rüzgâra göre hareket eder. Sınıf savaşımının dalgaları arasında bir o yana bir bu ana sallanır ve savrulur.

(Bir ÖG okuru) 

38614

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Sınıf mücadelesinde rakamların ve nicelik gelişmelerin önemi (Mehmet Emin Gündoğdu)

Sınıf mücadelesi, kapitalist toplumun dünya çapında hakimiyetinden sonra farklı bir rol aldı. Sömürücü toplumlar kendi bağrından çıkan üretim araçlarının nicel birikimleri sonucunda, niteliksel sıçrama yaratıp eski toplumu yıkmıştır. Köleci toplumun bağrında gelişen Feodal üretim araçları  köleciliği yıkmıştır. Feodal toplumun bağrında gelişen kapitalist üretim araçları, feodal toplumu yıkmıştır.

Doğu Rüzgarı, Batı Rüzgarını Yenecek!

Emperyalist kapitalist sistemin krizi dünya çapında etkilerini gösteriyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal saldırısıyla keskinleşen ve derinleşen kriz, beraberinde rakip emperyalist kampların birbirine yönelik hamleleriyle sürüyor. Rusya’nın “nükleer silah kullanma” ve savaş için “kısmi seferlik” ilanının ardından işgal ettiği bölgelerde düzenlediği referandumla bu bölgeleri ilhak etmesi; Rusya üzerinden Almanya’ya doğalgaz taşıyan Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatlarındaki sabotaj ihtimali güçlü olan patlama ve sızıntılar bu çelişkileri daha da keskinleştirmiş durumdadır.

Nanikkk... Nanikkk...

Reytingler  sıfır.

Reytingler  sıfır.

Ah... dostlar... ah..

Sormayın gitsin... sormayın gitsin...

Yükselmesi beklenen toplumsal muhalefetin (!) reytingleri de artırabileceği düşüncesi biz yazarlara öyle yazılar yazdırıyor...  öyle şeyler yapıyor ki...

Sormayın gitsin.

Bir bakıyorsunuz ki içimizde biri:

Her türlü burjuvalarla işbirliğini savunurken...

Bir diğeri:

İş, dünya proletaryalarının çeşitliliğiyle enternasyonalizmi savunmaya gelince su koyu verebiliyor.

Başka biri de:

Sosyalist Güç Birliği Kimin Tarafında?

Sosyalist Güç Birliği 20 Ağustos günü kuruluşunu deklare etti. Sol Parti, Türkiye Komünist Partisi, Türkiye Komünist Hareketi ve Devrim Hareketi’nin oluşturduğu ve seçim takvimine ayarlı olduğu açık olan Birlik, kamuoyuna duyurduğu deklarasyonda kuruluş amaçlarını beş madde halinde sıraladı.

Kabaca özetlersek Güç Birliği; eleştirilerinin merkezine R.T.Erdoğan  şahsında “Tek Adam Rejimi”ni koyuyor. Bu rejimin dinci gericilik temelinde inşa edildiğini dile getirerek buradan hareketle bir laiklik savunusu yapıyor.

Harekete Geç, Kavganın Öznesi Ol

Zorluk ve fırsatların iç içe geçtiği bir süreçten geçiyoruz. Ortaya çıkan fırsatlardan yararlandığımız oranda bu zorlukları aşabiliriz.

Bugün geniş yığınlarda iktidara karşı tepkinin giderek artması, değişim için yüksek sesle dile getirilen itirazların-soruların çoğalması sınıf savaşımını geliştirme bakımından fırsatlar içermektedir.

Ermeni kaldı mı? (Nubar OZANYAN)

12 Eylül’ü 13 Eylül’e bağlayan gece Azerbaycan işgalci ordusu, arkasına ve yanına aldığı TC ordusuyla birlikte Ermenistan topraklarına saldırı başlattı. Birçok sivil yerleşim yeri bombalandı.

Militana Mektuplar…(2)

Merhaba tekrardan…

Yanı başımızda sürüp giden çekişmeli hayatımızdan biriktirdiğimiz anlardan seslenebiliyoruz ancak. Sesimiz ulaşıyorsa korkmaya ve umutsuzluğa kapılmaya gerek yok, tohum mutlaka filizlenmeye yüz tutar.

Hayatımıza geri dönüp bir bakmaya ne dersin. Korkularımızın mı cesaretimizin mi baskın olduğunun muhasebesini yaptığımızda ne görürüz?

İnsan dediğimiz canlı varlık her ikisini birlikte yaşar diyalektiğin gereği olarak. Korkularımız, bastırılmış öfkelerin dışa vurumuna götürür bizi. Burada cesaret denilen olgu karşımıza çıkar.

Tanrıyı Ette Bulma

Demek... öyle...

Dolly...

Dolly...

Bastır etleri leyla.

Çevir mangalı leyla.

Bir daha mı dünyaya geleceğiz leyla.

Bir daha mı dünyaya geleceğiz leyla.

Ha... ki.... ko.... ko...

Ha... ki.... ko.... ko...

Koltuk sallanıyor... koltuk...

Dolly...

Dollyyy...

Nerdesin kız?

Seni gidi kopya koyun.

Nerdesin?

Korkma kız....

Robotları artı değer üretemi içerisinde saymadılar diye yünlü yoldaşlarımızı yiyecek halimiz yok ya...

Ha... ki.... ko.... ko

Ha... ki.... ko.... ko

Emperyalizm Belli Ülke ve Uluslara Mı Özgü?1

Emperyalizm,  kapitalizme özgü bir olaydır. Kapitalizm öncesi emperyalizm yoktu ve toplumlar kapitalizme geçtiğinde, önce serbest rekabetçi kapitalizmle ve peşinden, kapitalizmin gelişmesi ve uluslararası yönünün daha fazla öne çıkmasıyla emperyalizmle tanıştı.

Biz bize benzemeyiz! [ismail cem özkan]

Kemalist arkadaşlar bazı sosyalistlerin kendileri gibi hayata baktığını ve yorumladıklarını gördükçe, duydukça diyorlardır “biz sosyalistiz herhalde!”... Ama Marksizimi bilen, onun düşünce yöntemini içselleştirmiş biri asla Kemalist olamaz ve hayata Kemalist gibi bakamaz, çünkü durdukları nokta farklı. Kemalistler burjuva ve sermaye bakış açısından devleti kutsallaştırıp, onu yaşatmak için düşünce yöntemini çizer, sosyalist ya da Marksistler ise tam tersidir, devleti “sönümlendirecek” işçi devleti kurmayı, yani işçi sınıfı ve mazlumların bakış açısına sahiptir...

Örgütlenme, Özgürleşme Ve Devrimin Güncelliği[1]

 

 

“İnsanlara şunu söylüyoruz:

Yalancıların maskelerini kaldırın,

körlerin gözlerini açın!”[2]

 

Sürdürülemez kapitalist çılgınlık şahsında, “Cehennem boşalmış, şeytanların hepsi burada!”[3] betimlenmesindeki bir hâl-i pür melal ile yüzleşiyoruz.

Sayfalar