Cumartesi Nisan 27, 2024

Elbette H A Y I R !!! / Ermeni Devrimciler

16 Nisan'da  Anayasa değişikliği için yapılacak Referandum oylaması tarihi önem taşıyor. Sandığa atılacak her HAYIR oyu,yeni dönemin başlangıcı için Hayırlara vesile olacaktır.

Tek adam olan her şeyin Reis tarafından karar altına alındığı,diktatörlük döneminin oylamasına gideceğiz.''Seni başkan yaptırmayacağız,seni başkan yaptırmayacağız,seni başkan yaptırmayacağız''diyen HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın tarihi konuşmasından oldukça etkilenen Erdoğan çareyi cezaevine atarak bulmuştur ama bu yol da çözüm olmamıştır.

Kürt,Türk,Ermeni,Süryani ve her inançtan demokrat ilerici,sosyalist tüm muhalif kesimlerin HAYIR cephesinde birleştikleri platformlar,Erdoğan diktatörlüğünü sarsmış uykularını kaçırırken psikolojik halini bozmuştur.Bu yüzden ne konuştuğunun ve başına neler geleceğinin farkında değil.Anayasa'nın oylanması halinde en az 2030 yılına kadar iktidarını bırakmayacak ''allah daha uzun ömür verirse '' daha ileri giderek kendisinden sonra oğlunun,damadının krallığı ile devam edecek bir rejimin yasallaşmasının önü açılmış olacak.

OHAL koşullarında yapılacak bir referandum,Kenan Evren'in 12 Eylül 1982 Anayasa oylamasından hiç bir farkı olmayacaktır.Silahların gölgesinde PÖH-JÖH,köy korucuları ve aşiret reislerinin baskısı altında yapılacak bir referandum daha baştan anti demokratik olacaktır. Buna rağmen her HAYIR oyu,örülmek istenen duvardan çekilecek bir tuğla ,duvarın çökmesine neden olacak ,Erdoğan'ın sonunun başlangıcı olacaktır.Her konuşmasında  ''milletin oyları ile geldik '' propagandasının altında ,kendinde baskı yapma hakkı gören aynı zamanda islam rejimine geçişin yasallaşması oylanacaktır.

Yasalara kendisinin bizzat karşı gelerek,yasal olmayan bir şekilde,tepkilere aldırış etmeden, ''güçleri yetiyorsa engellesinler '' diyen ve bugün Kaçak saray'da 1000 odası ve camii'siyle şeyhler,tarikat ile müritleri ağırlanacak, ''Yeni Türkiye '' nin ilk halifesi olma muradına erecektir.Bugün de hiç bir işlevi olmayan parlamento,kurulacak rejimde başkanın,aldığı kararları onaylamaktan öte gitmeyecektir.Başkan'da yetkiler,tek elde toplanırken seçilecek milletvekiller,Danıştay üyeleri,sayıştay,rektörler,kaymakamlıklar,valiler muhtarlara kadar bütün atamaları kendis yapacaktır.Kendilerinden olmayan,bir düşünmeyen hiç kimse yaşama hakkına sahip olmayacak,dışlanacak işsizler ordusuna dahil olacak veyahut biat edecek duruma toplum getirilecektir.

İstenmeyen  Adam  Erdoğan ;

Demokrasi,özgürlük ve insan hakları savunucularının Avrupa ülkelerinde yürütmüş olduğu HAYIR çalışmalarının sonuçları şimdiden ortaya çıkmaya başladı.Yurt dışında ülkelerini terk ederek yaşamak zorunda kalan,siyasi iltica talebinde bulunan,işçi,öğrenci,göçmen durumunda milyonlarca halk HAYIR cephesinde yerlerini aldılar.Birlik ve Beraberlik içerisinde olma durumunda aşılamayacak engel,çözülemeyecek sorun olmadığına şahit oluyoruz.İstenmeyen adam Erdoğan bundan sonra ayak basacak bir karış toprak parçası bulamaz duruma geldi.Erdoğan'ın yanısıra milletvekilleri,bakanları,muhtarları da aynı akıbete maruz kalacak deyim yerindeyse  ''geldikleri gibi '' aynı uçakla bakan hanımın uğradığı akıbete uğrayacaklardır.

Çünkü bugüne kadar,devrimcilerin,ilericilerin,Kürt dostların bütün çabaları Erdoğan'ın gerçek yüzünü İşid'çi olduğunu,anlatmışlar Avrupa'lılar nihayet çok geç anlamışlardır.Avrupa'yı kendi ülkesinin arka bahçesi olarak gören,siyasal islam ile burda yaşayan vatandaşları örgütleyip daha da ileri giderek ajan faaliyetler içerisinde bulunmak bunların hepsi ortaya çıkmıştır.Konsoloslukları MİT karargahı gibi çalıştıran,camiilerde kirli propaganda ile Avrupa'lılara karşı kışkırtan,Parti'ler kurup buraların politikalarına müdahale etmek için gizli faaliyetler içerisinde olduğu ortaya çıkmıştır.Senelerdir yürütülen çalışmalar sonuç vermeye başladı.Erdoğan artık istenmeyen adam oldu.Ama katledilecek daha çok yol var.Bu başarı Emek ile örülen birlik ve beraber çalışmanın sonuçlarıdır. Bundan sonra halkın en ileri unsurları,insan hakları savunucuları,avukatlar şimdiden Türkiye'de işlenen insanlığa karşı suç dosyalarını,bodrum katlarında öldürülüp sonra yakılan yüzlerce insanımızın davalarını,Suriye'de tüm dünyanın şahit olduğu ,savaş çıkarmak,İşid'e destek olmak,silah vermek,Kürt'leri tehcir etmek gibi ağır suç dosyalarını uluslararası ceza mahkemelerine sunmak olmalıdır.Artık,Erdoğan eskisi gibi seyahat edecek,ayak basacak kara parçası bulmasına müsade etmemeliyiz.

Adeta Erdoğan'ın bütün konuşmalarından sonra mesajı alan İşid çeteleri eylem yapar hale gelmiştir.Sabahleyin '' böyle devam ederseniz Batı'lılar dünyanın hiç bir yerinde sokağa çıkamaz '' dedikten sonra harekete geçen İşid militanı İngiltere'de suçsuz insanları öldürmüştür.Geçen sene Brüksel'i kana bulayan İşid çeteleri,Erdoğan'ın '' Brüksel'de bombaların patlamaması için hiç bir sebep yok '' mesajından 4 gün sonra en kanlı saldırılarını gerçekleştirmişti.Suriyeli göçmenleri politikalarında şantaj olarak kullanan ,Karayılan'ın deyimiyle İbrahim Soy (suz) lu,İçişleri Bakanının '' her ay Avrupa'ya 15 bin mülteciyi gönderelim görürler '' demesinden hemen sonra ,Kuşadasında denize açılan ve azgın sularda hayatını kaybeden çocuk,kadın yirmiye yakın göçmen ölümlerinden yine Erdoğan sorumludur.Bunlar unutulmayacak,acı sayfalara yargılanması için not düşülecektir.

Yolun  sonuna  geldi ...

Bu söz bize ait değildir.Erdoğan'ı iktidara getiren,16 yıldır tek adam olarak Türkiye'yi yöneten,Büyük ortadoğu projesi'nin eşbaşkanlığı görevine ABD ve İsrail tarafından getirilen Erdoğan için ''yolun sonuna geldi '' ğini twitter hesabından,üstelik anlaması için türkçe olarak paylaşan eski Pentagon yetkilisirdir.İktidarı boyunca dünyanın en zengin ilk 7 liderinden birisi olan '' acaba Erdoğan çaldığı paraları nereler de sakladığını bilmediğimizi mi zannediyor '' diyerek,Katar 'da olduğunu söylemiştir.

Erdoğan kendisinin,ailesinin,çocuklarının ve bir avuç çevresinin gelecek korkusu ile yaşarken her ne olursa olsun,seçimle,referandumla,oylamayla olsun,ne şekilde olursa iktidarı hiç bir zaman teslim etmeyecektir.7 Haziran hezimetinden sonra,hemen yapılan 1 Kasım seçimleri bize bunu göstermektedir.Uluslararası mahkemelerde yargılanma korkusu içerisinde,sadece kendisinin can güvenliği için yapamayacağı şey yoktur.Bunun için kendisini ve sarayını koruyan Saadat ordusunu kurmuştur.Saadat'ın anlamı Hz.Muhammed'in soyundan gelen ve onun izinde giden anlamına gelmektedir.Başına eski özel harp dairesinden,köyleri yakan-yıkan eli kanlı A.Tanrıverdi'yi boşuna getirmemiştir.Osmanlı ocakları,Akp Gençlik yapılanmaları ise milis teşkilatlanmalarını oluşturmak için militan toplama karargahları olarak kullanılmaktadır.

Bir tiyatro gösterisi olan 15 Temmuz '' başarısız '' darbe girişimini ''allahın bir lütfu '' dur,diyerek Kürt özgürlük hareketini,devrimcileri,aydınları,akademisyenleri ezmek için kullanan Erdoğan'ın korku ve panik içerisinde olduğu gözlenmektedir.Çünkü yeni bir kalkışmanın eskisi gibi,danışıklı döğüş olmayacağı ortadadır.Bunun için son bir hafta içerisinde Önce Ankara,Sakarya sonra İstanbul'da darbeyi önlemek için provalar yapıldı.Ağır silahlarla donatılan özel birlikler geceleyin tatbikat gerçekleştirdiler.

Tek adam diktatörlüğüne son vermek için oylarımız H A Y I R ' dır.

Şimdiden kaybedecekleri korkusu ve paniği içerisinde olan yandaşlar,başdanışmanlar,yazarlar,milletvekilleri eğer  H A Y I R  oyu çıkarsa kaos gelecek,diye propaganda yapmaya başladılar.Erdoğana kabus olan,7 Haziran seçimlerinde alınan zaferin devamı olacak,referandum ile Eşbaşkanların S.Demirtaş-F.Yüksekdağ ile tutuklu milyonların oyları ile milletvekili olan seçilmişlerin yerleri cezaevleri değil,Parlamento demek için H A Y I R diyelim.301 madenciye mezar olan en büyük işçi cinayetlerinin yaşandığı Soma katliamında halkın acısı yetmiyormuş gibi,acılı ailelere küfreden,tekmeleyen bu iktidara artık H A Y I R  diyelim.Gazeteci'lerin,sosyalistlerin,akademisyenlerin düşünen insanların OHAL koşullarında tutuklanmalarına,KHK ile milyonlarca insanın,kendinden olmayanların işine son verilmelerine  H A Y I R diyelim.Sandığa gitmemek,tarafsız kalmak,oy kullanmamak,Boykot etmek şeklinde tepkiler yine Erdoğan'a  E V E T  anlamına gelecektir.

İşid çetelerini askeri malzemeler ile destekleyen bu suçu tüm dünya tarafından bilinen ve kanıtlanan,hastahanelerde tedavi eden,tutuklanan İşid çetelerini cezaevlerinden tek tek bırakan,hatta sağlık problemlerinden dolayı tahliye eden iktidara H A Y I R 'dan başka ne diyebiliriz ki ? İş cinayetlerinin,kadın ölümlerinin,çocuk istismarcılığının,ahlak çöküntüsünün en yüksek olduğuğu Akp iktidarı'nda,faillerin cezalandırılacağı yerde ödüllendirilmişçesine '' iyi haller '' lerden dolayı,serbest bırakılmalarına karşı,muhakkak H A Y I R  demeliyiz.Suruç'ta 33 Can,Ankara Garı patlamasında,Antep'te,Reina'da..kaybettiklerimizi unutmadan  H A Y I R   demeliyiz.

Cudi mahallesinde evinin önünde oynarken keskin nişancılar tarafından öldürülen 10 yaşındaki Cemile'nin naaşının kaldırılmasına müsade etmeyen,o gece kızını koynunda yatıran,kefenleyip derin dondurucuda saklamak zorunda kalan acılı annelerin bu acıları bir daha yaşamaması için H A Y I R demeliyiz.Dedesinin kucağında keskin nişancılar tarafından öldürülen Miray bebekler,denizlerde ölen Alan Kurdi'ler,Mazlum'lar,Ceylan'lar,Uğur'lar,Berkin'ler,Enver'ler in acıları halen devam ederken,çocuk ölümlerinin bir daha yaşanmaması için H A Y I R demeliyiz.

Cizre,Şırnak'ta sokağa çıkma yasakları sırasında keskin nişancılar tarafından öldürülen Taybet Ana'nın 7 gün yerde kalan cenazesi ilecenazesini almaya giden yakınlarının da öldürülmesini daha unutmadık.Cenazeler ancak 23 gün sonra defnedilebildi.İnsanlığa karşı işlenen suçların sorumlularının yargılanacakları günler yakındır.

Taybet Ana'nı ölürken ''üşüyorum,susadım'' sözleri halen bugün Kürdistan'da yankılanıyor.

Mazlum'ların  ahı yerde  kalmaz !!!

ERMENİ  DEVRİMCİLER 

44199

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Agop Ekmekciyan

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Sayfalar