Pazar Nisan 28, 2024

Ezilen ulusların sokakları kuşatan, faşist gericiliği sarsan direnişi mücadelemizdir! Selam olsun Kürt ve Katalan ulusunun bağımsızlık mücadelesine!

Emperyalizmin köhnemiş düzeni 2008 yılından bu yana boy gösteren ve giderek derinleşen ekonomik ve siyasal kriz ile sarsılmaya devam ediyor. Ortadoğu enerji rezervlerini elde etmek için katliamlar gerçekleştiren ve halk kitlelerinin öfkelerini ve örgütlenmelerini çarpıtan emperyalistler dipten gelen dalganın telaşını iliklerine dek hissediyor, bunun kabusu ile yaşıyor! Köhnemiş bu düzen, halkların kanı ve gözyaşı üzerine kurulduysa elbet bu düzenin çökmesi ve parçalanması da kaçınılmazdır. Ekonomik ve siyasal krizden çıkma telaşında olan hakim sınıfları daha da saldırganlaştıran bu korkunun ve telaşın dışa vurumudur!

Emperyalizminkorku ve telaşı arttıkça ezilen halkların ve ulusların mücadelesi yükselecek, mücadele yükseldikçe korku ve telaşları derinleşecektir! Bugün emperyalizmin gelişim aşamasında bastırılan ve geleceği engellenen ezilen ulusların Irak Kürdistanı’nda ve Katalonya’da referandum gerçekleştirerek ortaya koyulan bağımsızlık mücadeleleri ve buna dönük emperyalist-kapitalist sistem temsilcilerinin ve onların uşaklarının tepkisi derinleşen bu korku ve telaşın yansımasıdır. Kuşkusuz ki bu bağımsızlık için atılan adımlar ve hakim sınıflara dönük verilen mücadele demokratik ve devrimcimücadelenin yükselişinin de bir ifadesidir!

Meşru olmayan ulusların bağımsızlık talebi değil, faşizmdir!

Emperyalistlerin tarihsel olarak çizdikleri sınırlar bugün ezilen ulusların öfkesi ile parçalanıyor. Bu öfkelerden biri Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık referandumuyken diğeri ise İspanya’nın 17 özerk yönetiminden biri olan Katalonya’da gerçekleştirilen referandumdur. IKBY’nin bağımsızlık referandumuna emperyalist-kapitalist devlet temsilcilerinin yanı sıra TC, İran, Suriye ve Irak; saldırganlıkla yanıt verirken ambargo uygulayıp bölgesel yönetimin sınırlarına askeri birlikler yerleştirerek operasyonlar gerçekleştirmişlerdir. Feodal parçalanmışlığı ve emperyalizme bağımlılığın adını göndere çekmekte geri kalmayan bu ülkelerin çabaları boşunadır.

Katalonya’da ise Katalanların anayasada bir ulus olarak görülmesini engellemek nafile bir çırpınıştır. Katalanların ulus olarak görülmesi vaadi ile birçok Katalan partisinin desteğini alan ve İspanya Başbakanı seçilen Zapatero,Katalanların anayasada ulus ve bağımsızlık statüsünü bugün zulümle bastırmaya çalıştığı referandum için “meşru değildir” diyerek inkar ediyor. İspanya hükümetinin inkarına rağmen sandık başına giden Katalanların iradesine ket vurulmak istenmiş; seçimler başlar başlamaz baskınlar düzenlenerek sandıklara el konulmaya ve sokaklarda sandık başına gitmeye çalışan Katalanlar kolluk güçlerinin faşist saldırılarıyla engellenmeye çalışılmıştır. Gün boyu İspanya devletinin faşist yüzünü ortaya seren nitelikteki bu saldırılara karşın Katalanların öfkesi sokakları sarmış ve Katalanlar sandık başlarına giderek % 90 şeklindeki bir oranla bağımsızlık taleplerini oraya koymuşlardır!

Ulusların bağımsızlık mücadelelerini selamlıyoruz!

Tarihsel deneyimlerimiz ve ideolojik politik çizgimizin bizlere sunduğu yol Katalanların sokaklara dökülen öfkesini, Katalanların ve Kürt ulusunun bağımsızlık özlemini, ulus devlet kurma mücadelelerini selamlamak, desteklemek ve bunun gerçekleşmesi için devrimciler olarak omuzlarımıza yüklenen görevleri yerine getirmekten geçmektedir!

Katalan ulusunun direnişi ve sokakları kuşatan iradeleri ile emperyalizm çağında burjuva demokrasisi sloganlarının koca bir “hiç”olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Katalanların mücadelesi, Kürt ulusunun mücadelesi proletaryanın mücadelesinin bir parçasıdır. Proletarya Lenin yoldaşın deyimiyle “ezilen ulusların belli bir devletin sınırları içinde zorla tutulmalarına karşı savaşmalıdır, bu da ulusların kaderlerini tayin edebilmeleri uğruna savaştır. Proletarya, ‘kendi’ ulusu tarafından ezilen sömürgeler ve uluslar için siyasal ayrılma özgürlüğü istemelidir.(Lenin, Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı, Sol Yayınları, Sayfa 122)

Bu bilinç ve tarihsel deneyim ile Partizan olarak Katalanların sokakları kuşatan, faşist gericiliği sarsan direnişi, onun yaydığı enerjiyi mücadelemizin onuru ve enerjisi sayıyor ve selamlıyoruz! Kürt ulusunun özgürlük ve bağımsızlık taleplerine dönük faşist saldırganlığın, ambargonun, sınır ötesi tezkerenin Kürt ulusunun 100 yıllık özlemine engel olamayacağını bir kez daha haykırıyoruz!

Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkı engellenemez!

Katalan ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkı engellenemez!

Selam olsun Kürt ulusunun dört parçada verdiği özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine!

Selam olsun Katalanların sokakları kuşatan direnişine!

Yaşasın Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı!

41765

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Zafer ve yenilgilerle dolu bir tarih! Yarım Asırlık Mücadele Yolumuzu Aydınlatıyor

Proletarya partisinin kuruluşunun ve mücadeleye atılışının 50. yılındayız. Bu süre içinde mücadelesini kesintisiz sürdüren proletarya partisi, onu var eden koşullar devam ettikçe kuşkusuz varlığını devam ettirecektir.

Sınıf bilinçli proletaryanın öncü müfrezesinin ülkemizdeki varlık nedenleri, sistemin çöküntü içine girdiği günümüz koşullarında kendisini çok daha yakıcı dayatır duruma gelmiştir. Ve elbette ki proletarya partisi üstlendiği tarihsel rolü yerine getirecektir. Çünkü onun mücadelesine yol gösteren sağlam temellere dayalı ideolojik-politik pusulası vardır.

Eski sloganlar bugüne hitap etmiyor…(İsmail Cem Özkan )

Eski sloganlar atılıyor, eskisi gibi heyecanlı değil, çünkü ortam ve zaman değişmişti, eski sloganların ruhu da çoktan bizi terk etmişti... İnat ile eskiden kalan sloganlar atılıyordu ama o sloganlar bugünün sorununa yanıt vermiyor, sadece eski arkadaşlara "biz ayaktayız, yok olmadık, gelin bir arada olalım!" çağrısıydı. Fakat çoktan ayrılmıştık, ruhen bir arada ama eskinin yaratılmış öyküleri de abartılarak anlatılırken gerçeklikten uzaklaşmış ve eskinin yeniden yaşayacağı iyimserlik dışında bir arada olacağımıza dair her hangi bir şey söz konusu değildi...

Siyaset Yapma Tarzımız ve Verili Koşulların Önemi Üzerine

 


   Son dönemlerde kurumlarımızın yaptığı konferanslarda, basın açıklamalarında `Verili koşullar` dan bahsediliyor. Verili koşullardan kasıt, somut koşulların somut tahlili.

Ölümsüz(ümüz)dür NÂZIM HİKMET[1]

Pişman değilim yaşadıklarımdan,

öfkem belki de yaşayamadıklarımdan.[2]

 

“Ew çend giringî pê bide jiyana xwe ku di/ heftêyem de jî wek mînak çandina darzeytûnê bibe// Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,/ yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin,” dizelerinin hakkını bir komünist gibi yaşayarak verdi. Eylül 1961’in Doğu Berlin’indeki, “sözün kısası yoldaşlar/ bugün Berlin’de kederden gebermekte olsam da/ insanca yaşadım diyebilirim,” demeyi de sonuna kadar hak etti…

Türkiye’de Durum: Çürüme ve “Çökme!”

Açıklama: Aşağıdaki makale Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist Merkezi Yayın Organı Komünist’in Mayıs/2022 tarihli 76. sayısından alınmıştır.

İnsanî Mecburiyet(İmiz)dir Aşk[*]

 

 

“Güzelliğin beş para etmez,

bu bendeki aşk olmazsa.”[1]

 

Lev Tolstoy’un “Gerçekten aşk var mı?” sorusu bana hep itici gelmiştir; William Faulkner’in, “Aşkı kitaplara soktukları iyi oldu, yoksa belki de başka yerde yaşayamayacaktı,” tespiti gibi.

“Neden” mi?

Var olmayan şey soru(n) da ol(a)maz, ders kitaplarına da gir(e)mez…

SADAT

Son günlerde gündem olan SADAT ve Özel Savaş Şirketleri'ni, yeni yayınlanan “EMPERYALİST TÜRKİYE” (El Yayınları) kitabımda ele almıştım. Oradan kısa bir bölümü yayınlıyorum

Türk Tekelci Devleti’nin Paramiliter Gücü[1]

 

Yusuf Köse

TKP-ML -MKP: Cesaretimizin Sönmeyen Meşalesi Komünist Önder İbrahim KAYPAKKAYA Ölümsüzdür!

Dostlar, Yoldaşlar;

Bugün burada, ülkemiz devriminin önderini, kökleri asla sökülmemecesine toprağın derinliklerine işlemiş bir geleneğin yaratıcısı İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anıyoruz.

Bugün burada, Marksizm-Leninizm-Maoizm’in usta bir öğrencisi olan komünist önderimizi anıyoruz.

İbrahim Kaypakkaya, Diyarbakır zindanlarında işkenceyle katledilmesinden bugüne kadar geçen 49 yıl içinde gerek mücadele yaşamı gerekse de ileriye sürmüş olduğu tezler nedeniyle güncelliğini korumaktadır.

Anlamak, Hatırlamak Zamanıdır Şimdi[*]

 

 

“-Prometheus: Ölüm kaygısından kurtardım ölümlüleri.

- Koro: Nasıl bir deva buldun bu derde karşı?

- Prometheus: Kör umutlar saldım içlerine.”[1]

 

O sadece kasketli değil; kasketin en çok yakıştığı insandı.

Benjamin Franklin’in, “Bazıları 25’inde ölür ama 75’ine kadar gömülmezler,” saptamasını tekzip eden bir mücadelenin, direncin, tarihin -ve elbette acının- adıydı.

KAZAKİSTAN İSYANI[*]

 

 

“Emekçi insanlığını,

ancak burjuvaziye nefret

ve isyanla kurtarabilir.”[1]

 

Eduardo Galeano’nun ifadesiyle, “Yine barış ve adalet haykırarak doğan yirmi birinci yüzyıl da, önceki yüzyılın izinden gitmekte”yken; BBC’ye bile, “Kıyamet filmlerinden çıkmış gibi”[2] dedirten bir fırtına koptu Kazakistan’da.

18 Mayıs… (Nubar OZANYAN)

Dağ başlarında yanan çoban ateşidir İbrahim Kaypakkaya. Yüreği, özgürlük ve eşitlik için çarpanların bilincinde ve öfkesinde yaşayandır. O daima hafızalarda korkusuz bir komünist, inançlı bir önder, unutulmayan bir direnişçi olarak yaşayacaktır.

Sayfalar