Pazartesi Nisan 29, 2024

"Gitmekten Korkmayana; Mücadelenin Kızılını Hep Yanında Taşıyana…"Aslı Ceren Aslan

Toprağa dikenli bir tel koydular. Etrafını mayınlara bezediler. Yetmedi duvar diktiler. İnsanların acısını, sevincini, kederini, keyfini dilimlediler. En çok da düşmanlaştırmaya çalıştılar. Parçaladılar, böldüler ve böylece yönetmeye çalıştılar. Değişmeyen şey katliam, zulüm ve sömürü oldu.

Her bir toprak parçası ise katliam, zulüm ve sömürüye karşı ayrı bir renk kazandı. Kimi menekşenin moru (Hayastan), kimi toprağın kahvesi (T. Kürdistanı), kimi sarının en sıcağı (Rojava) ve daha fazlası… Hepsi yan yana gelse gökkuşağı! Renkten renge atlayarak gökkuşağını oluşturmaya çalışanlar çıkmadı mı peki? Çıktı elbette ve çıkmaya da devam ediyor. O da menekşenin morundan, toprağın kahvesine ve sarının en sıcağına atlayanlardandı. Tel örgüleri ve duvarları tanımıyordu; yeter ki gökkuşağı oluşsun; her yaşananın öfkesi birleşsin ve başkaldırıya dönüşsün. Mücadelenin en kızılını benimsedi. Renklerden ve toprakların rengine bunu katmayı düşledi. Sadece düşlemekle kalmadı, sıyrıldı her şeyden bir çırpıda her seferinde ve gitmeyi bildi her zaman. Gitmekten korkmadı, ardında bırakacaklarını düşündüyse de gitmek onda önemliydi. Belki de ardındakileri düşünmekten dahi sıyrılmıştı artık, gökkuşağı için kim bilir.

“Kısa” ömür mücadelenin kızılı ile boyandıkça büyür. Yaş kaç olursa olsun… İster 20, ister 40, ister 60… Gökkuşağına adanan yaşam, kendi yaşamını ve diğer yaşamları büyütür. Oda yaşamını ve yaşantıları büyütmeyi seçti. Dört dubar ve bir çatının anahtarına sahip olmadı hiçbir zaman ama daha önemli bir anahtarı ezilenlerin ezenlere karşı zaferini oluşturacak mücadelenin kapısını açmak üzere sahiplenenlerdendi. Tek bir evi olmadı bu yüzden. Gittiği her ev ona evdi.

Dedik ya gitmekten korkmadı diye. Duyduğu özlemdendi en çok bu. Gidemediği her yer; özellikle de mücadelenin kızılı o yere düşmüşse bir defa en büyük özlemiydi. Arkasında aynı özlemi duyacak nicelerini bıraktı, son “gidişinde”. “Özlemek alışkanlıktan mıdır?” diye soruyor yazarın biri, bir öyküsünde. Oysaki o her özlemine doğru yol alışında alışkanlıklarını da geride bırakıyordu. Bilineni, yaşamında tekerrür edeni, yeniye yol almasını engelleyecek her şeyi bırakıyor; renkleri aşıyordu her seferinde.

Deli gibi çarpar yüreği insanın heyecandan bir renkten diğerine ilerlerken. Korkar amacına ulaşamamaktan. Saf bir korkudur bu. Bir an önce olsun ister. Alıştığına uzaklaştıkça zihnindeki çatışmalar azalır, azaldıkça özgürleştiğini hissedersin. Yola her çıkışta yaşanır mı bu bilemeyiz ama ilkinde yaşamış mıdır acaba? Öğrenme şansımız yok, yaşadığını varsayarsak zihnindeki çatışma ortamından alışkanlıkları yenerek galip çıktığı, özgürleştiği açık.

Kendisini özgürleştirmekten alıkoyan her şeyi reddediyordu aslında. “Sahip olmak” mesela... Ona verilen her şeyin en iyisini yoldaşlarına verirken kendisini özgürleştirdiği kadar yoldaşlarına ve dostlarına da özgürleşmenin yolunu gösteriyordu. Ne statü ne de “rütbe”! Gökkuşağını oluşturmanın önünde engel teşkil eden hiçbir şeyi kabul etmiyor, renklere kara çalmaya çalışan zihniyeti böylece mahkûm ediyordu.

Yıldızlara, gökyüzünün mavisine, gecenin lacivertine yolcularken onu; gökkuşağını yaratma yolu bizlerde en çok! Öğrettikleriyle, ardında bıraktığı değerler bütünüyle. “Nasıl bir yaşam?” sorusunu cevaplandırma arzumuzu pekiştirerek ve ardında önemli yanıtlar bırakarak. Mücadelenin kızılının her “yangın” yerine taşınmasının önemini göstererek.

***

Nubar Ozanyan’a yazılmıştır bu yazı. Diğer ismiyle Orhan Bakırcıyan. Nubar yoldaş, ardından bıraktığı saydığımız her şey ve daha fazlası kadar bir parça-bütünü daha gözler önüne seriyor aslında. Yaşar Kemal’in “İnce Memed” isimli eserini bilen bilir. Gözler önüne serileni “İnce Memed” eşliğinde anlatalım-anlayalım bir kez daha.

İnce Memed yönünü dağlara çevirir ağaların zulmüne karşı. Önce köyüne ve kendisine eza çektiren Abdi Ağa’yı öldürür. Sonra başkaca ağaları… Köylüler kimi zaman “şahinim” der yüreğine basar onu, kimi zamansa ağaların peşine takılır. Ancak İnce Memed’in destansı direnişi büyüdükçe “şahinim” diyenler çoğalır. İnce Memedler de çoğalır. İnce Memed bir şahıs olmaktan çıkar, Çukurova’da ağalara karşı direnişin adı olur.

İnce Memed ağaları öldürdükçe yerlerini yenileri alır. Bir gidenin yerini bir alır. Kara kara düşünürken bu işin sonunu fark eder ki bir gidip bir gelen ağaya karşı, bir Memed gitse on, yüz, bin, milyon Memed alacaktır yerini.

Orhan Bakırcıyan gitti yerin Nubar gibi onlar, yüzler aldı.

Ve Nubar gitti, yerine binler gelecek!

O anılarda değil, mücadelede yaşayanlardan olacak. Çünkü “Nasıl bir yaşam?” sorusunun cevabını kolaylaştıranlardan Nubar yoldaş…

Tutsak gazeteci Aslı Ceren Aslan 

41625

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

Sayfalar