Perşembe Mayıs 9, 2024

Güvercinleri de, Çocukları da Vururlar

Bu topraklarda barışın simgesi güvercinleri vurdular. Bu topraklarda masumiyetin simgesi çocukları da vurdular. İşte bundan ötürüdür, diyoruz ki bu coğrafyanın, bu ülkenin tarihi katliamlar tarihidir.  Bu katliamları yapan iktidarlar değişti, katillerin adları değişti, ama katillerin zihniyeti hiç değişmedi.

Bu zihniyet Kerbela’da kendisine biat etmediği için direnişin sembolü olmuş Hüseyin’i ve ailesinden çocukları da susuzluktan öldüren Yezit zihniyetidir.

Bu zihniyet, Selçukluda Baba İshak, Baba İlyas isyanlarında binlerce Kızılbaşı katleden zihniyettir.

Bu zihniyet, binlerce Kızılbaş’ın katili Yavuz’a ecdat diyen, ismini mahallelere, caddelere, alanlara, köprülere veren zihniyettir.

Bu zihniyet, “Alevilerin canı da, namusu da,  malı da helaldir” diyen Ebuu Suud’un zihniyetidir.

Bu zihniyet, Alevi Kızılbaşları diri diri kuyulara doldurup öldüren Kuyucu Murat’ın zihniyetidir.

Bu, Osmanlı zulmüne bayrak açmış Pir Sultan Abdal’ı darağacına gönderen zihniyetidir.

Bu zihniyet 1915 yılında binlerce Ermeni kardeşimizi katleden zihniyettir.

Bu zihniyet, 1921’de yüzlerce Koçgiriliyi katleden Topal Osman’ın heykellerini meydanlara diken zihniyettir.

Bu, 1937-38 de binlerce Dersimliyi katleden, Alişer’le Zarife’nin başlarını kestiren Kürt, Alevi, Kızılbaş düşmanı zihniyettir.

Bu zihniyet, Maraş’ın bir no'lu katili Ökkeş Kengerler’i düzenledikleri sahte Alevi Çalıştayına davet edecek kadar pervasızlaşan zihniyettir.

Bu zihniyet, Sivas, Çorum ve Gazi katliamlarında başrol oynayan, tetikçi katilleri koruyan, kollayan, saklayan, kimisini iş güç sahibi, kimisini milletvekili - bakan yapan zihniyettir.

Henüz bundan 21 yıl önce Sivas’ta, tek suçları Pir Sultan Abdal şenliklerine gitmek olan aydın, yazar, sanatçı ve semahçıların ve içlerinde 12 yaşındaki çocuk Koray Kaya’nın da olduğu 33 canımızı,  ellerinde gaz bidonları, tekbir sesleri ve “yakın ulan yakın” nidalarıyla yakan Alevi düşmanı bir zihniyettir.

2004 yılında Mardin Kızıltepe’de evlerinden dışarı çıkartıldıktan sonra babasıyla birlikte 13 kurşunla delik deşik edilen Uğur Kaymaz’ı öldüren bu zihniyettir. 2006 yılında Trabzon’da Rahip Santoru’yu, 2007 yılında Malatya’da Zirve Yayınevinde Alman ve Türk uyruklu 3 kişiyi başlarını keserek öldüren katilleri koruyan, kollayan Hristiyan düşmanı zihniyet işte bu zihniyettir.

“Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki, bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz” diyen bir barış sevdalısın olan Hrant Dink’ı sırtından kalleşçe vuran, katillerini koruyan, soruşturmayan, içeri girenleri de özel yasalarla affedip dışarıya yeni cinayetler işlemek üzere salıveren, Ermeni düşmanı bir zihniyettir bu zihniyet.

2009 yılında Diyarbakır Lice’de bulduğu bombanın elinde patlaması sonucu ölen Ceylan Önkol’un ölümünü incelemek üzere Lice’ye bir savcı bile göndermeyen zihniyettir bu zihniyet.

Bundan 2 yıl önce Şırnak Roboski’de bir lokma ekmek için sınır ötesine gidip birkaç litre mazot getirirken Türk Savaş uçaklarınca bombalanması emrini veren, 34 Kürt’ün ölmesine sebep olan işte bu zihniyettir. Bu zihniyet savaş uçaklarına vur emrini bizzat veren Recep Tayyip Erdoğan zihniyetidir.

Bu zihniyet ülkenin tüm yer altı yerüstü zenginliklerini, madenlerini, sularını yeşil sermayeye ve emperyalistlere tröstlere peşkeş çeken; yolsuzlukla, rüşvetle zenginleşen, Gezi parkındaki birkaç ağacı bile rant için kesmek isteyen çevre düşmanı, doğa düşmanı, insan düşmanı bir zihniyettir.

Ve gözü dönmüş, insana düşman zihniyet aylardır süren Hitler, Franco ve Mussolini benzeri faşist anlayış ve saldırganlıkla, düşmanlıkla Abdullah Cömert’i, Mehmet Ayvalıtaş’ı, Medeni Yıldırım’ı, Ethem Sarısülük’ü, Ali İsmail Korkmaz’ı, Ahmet Atakan’ı, Hasan Ferit Gedik’i aramızdan aldı götürdü.

Bu zihniyet, “Anne, senin ayağın sakat, bir olay olursa koşamazsın, kaçamazsın, ekmek almaya ben gideyim, hem sokakta arkadaş bulursam kahvaltıya getirebilir miyim?” diyen, 14 yaşındaki çocukluğuna rağmen 269 gündür direniş destanları yazan, ancak önceki gün ölümsüzleşip, daha önce yitirdiğimiz ağabeyleriyle yıldızlaşmaya giden Berkin Elvan’ı aramızdan alan zihniyettir.

Bu faşist, gerici, ırkçı AKP ve Recep Tayyip Erdoğan zihniyeti bundan sonra da kim bilir kimi, kaç güvercini, kaç  çocuğumuzu daha aramızdan alacak. İşte bundandır ki, başka güvercinler, başka canlar ve çocuklar gitmesin diye ülkedeki tüm demokrasi güçleri, barış ve özgürlük sevdalıları birlik olmalı ve bu harami saltanatına biran önce son vermelidir.

Erdal YILDIRIM

13 Mart 2014

92203

Erdal Yıldırım

2012 yılı sonlarından itibaren sitemize yazılarıyla yeni bir soluk katan yazarımız genellikle Aleviler ve sorunları üzerine makaleler yazmaktadır.

erdalyildirim@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Erdal Yıldırım

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Sayfalar