Çarşamba Mayıs 15, 2024

Güzel Ana'nın öyküsüdür: ‘Dünyanın bütün anneleri birleşin’(Ayşegül Tözeren)

Güzel Şahin’in önce hastaneye kaldırılış haberi kulağıma çalındı. Ardından farkettim ki sokakta gördüğüm, tanıştığım kim varsa Güzel anne için endişeleniyor, onun kaldırıldığı hastaneye koşmuş. Fotoğrafına baktım, Cumartesi Anneleri oturumlarından, cezaevi önündeki özgürlüklerinden tanıdık bir dost yüzü olduğunu anladım. Birkaç gün sonra da vefat haberi geldi. Yaşıtları pek evden bile çıkmazken, o politik eylemlilikten hiç kopmamıştı. İster istemez Güzel annenin hikayesini merak ediyordum. Bazen insanın kalbi bir hikayenin peşine düşer ya... Öyle oldu.

Güzel annenin ölüm haberinin ardından, Dr. Onur, hekimlere ait bir iletişim grubunda yazmaya başladı: “Güzel anne, eylem var diye E-5’ten tepeye çıkamayan İETT otobüslerini ben kefilim diyerek son durağına kadar götürürdü. İnsanlara eziyet olur diye erkenden indirilmelerine mani olurdu.” Bu cümlelerden sonra, Onur’un peşine düştüm, bana Güzel Şahin’i anlatsana dedim. Bana bir kitaptan sayfalar göndermeye başladı. Erdoğan Yıldız’ın Kendi Sesinden Gülsuyu-Gülensu kitabından… Gülsuyu Mahallesi’ndeki seslerden biriydi Güzel anne… 

Sayfaların arasından bizden yavaş yavaş uzaklaşan o sese kulak verdim.

Güzel Şahin, 1943’te doğmuş. Ben bilmem, siz hesaplayın yaşımı, zaten yıl başında doğdum, diyor. 74 yaşındaymış vefat ettiğinde, sağlığı el verdiğince protestolara koşuşturduğunda… Yirmili yaşlarına geldiğinde artık evli, bir çocuklu, bir diğerine gebe bir kadın olmuş. Bingöl’ün bir köyünde iş güç peşinde. Çünkü her yıl ağanın haracı var. Hem o haracı toparlamak zorundalar, hem de karınlarını doyurmak… Bir gün ağa sınırı aşıyor, davarlarını da istiyor. Güzel Şahin aslında o gün Güzel Ana oluyor, eşine, “Hayır, ağaya davarımızı vermeyeceğiz,” diyor. Ne köylüler bu kararına destek oluyor, ne yakınları. Ama Güzel Ana davarını vermiyor. Ağanın tehdidine de pabuç bırakmıyor. Ancak çocuklarına zarar verir diye korkuyor ve ailecek İstanbul’a göçüyorlar. Güzel Ana büyük kentte de başka ağalar, başka ağalıklar olduğunu öğreniyor…

İstanbul’da pek yaşama karışamıyor, dil bilmiyor, yani biliyor da bilmiyor. Güzel Ana “yarı Kürtçe, yarı Dersimce” dediği bir dili konuşuyor, İstanbul’un sokaklarında konuşan dili de anlıyor, ama konuşamıyor. Bir gün kapısını bekçi çalıyor ve mahalleyi teröristler bastı, diyor. Bu haberin ardından Güzel Ana hep ağlıyor, çünkü koskocaman kente belli ki yırtıcı hayvanlar, canavarlar inmiş, hem de onun mahallesine… Her an evlerin kapısını kırıp içeri girebilirler. Zaten kapı da kapı değil. Her gün dereye uçuyor, oradan bulup getiriyorlar gecekondunun derme çatma kapısını… Sonradan öğreniyor terörist nedir… 

Mahallede bir gecekondu direnişi başlıyor üniversite öğrencileriyle birlikte… Güzel Ana da direnişin içinde, eşi bilmiyor, bilse “Güzel Ana’nın dediğine göre onu lime lime edecek.” Direnişin içinde dediysem, anlatayım. Bir gecekondu mu yıkılacak, Güzel Ana koşuyor oraya, evin hanımının karnına bağlıyor yastığı, yıkım ekibi gelince, “Bakın evde doğum var,” diyor. Ertesi gün başka bir evde, çok yaşlı bir nene ölüm döşeğinde oluyor. Böyle böyle gecekondu yıkımlarını geciktiriyorlar…

Güzel Ana’nın gecekondu direnişiyle başlayan politik tavrı, İstanbul’un büyük sokaklarına, caddelerine, meydanlarına da açılıyor. Bu arada oğulları büyüyor, onlar da annelerinin adımlarını takip ediyorlar. Seksen darbesinde artık bir oğlu cezaevinde Güzel Ana’nın. O günleri anlatıyor: “Zekiler içeri alındı. Tabii o cezaevinin süreci, gidip gelme, çocuklar ölüm orucundalar, Metris Cezaevindeler, ölüm orucundalar. Görüyorsun, çırılçıplaklar. Çırılçıplak mahkemeye çıkarıyorlar. Sen ne olabilirsin? Bir annesin. Bunları gördükçe ne yapabilirsin? Gittikçe bir adım ileri, bir adım ileri, bir adım ileri. Bir cop yedikçe bir adım daha ileri attım, geri çekilmedim. Cop yedikçe bir adım daha ileri attım. Adımlarım öyle çoğaldı.”

Güzel Ana, İstanbul’un büyük meydanlarına doğru adımlarını çoğaltırken, artık Cumartesi Anneleri oturumlarının da bilindik bir yüzü oluyor. Elbette, bir politik tavrı var. Ama o insan hakları savunucusu. Böyle tanımlıyor kendini: “Ben her şeyden önce bir insanım. Bu nedenle nerede bir ezilen, bir haksızlığa uğrayan ve darda kalan varsa onun yanındayım. Alevi darda ise Alevi’nin yanındayım, Sünni darda ise Sünni’nin yanındayım, Laz dardaysa onun yanındayım. Biz bir sürü katliam gördük. Biz insan hakları savunucularıyız herkesi bir tutuyoruz.”

Yaşamından, köyden kente göçü anlatırken, “Aç kaldım, susuz kaldım ama onurlu kaldım, yavrum” diyor. Şimdilerde mahalleli komşularının politik duyarsızlığından yakınıp, bazen kızsa da… Anılarını anlatırken sözcüklerinde hep umut var. Güzel Ana günlerden bir gün ameliyat olacak. Ameliyatın iyileşme dönemi de tam mayıs ayına geliyor. Olacak iş mi! Güzel Ana, genç doktoru önüne alıyor, “Ben sosyal bir insanım. 1 Mayıs’ta da alanda olmak istiyorum. Lütfen ameliyatımı öne alın” şeklinde derdini anlatıyor. Güzel anneye saygısı bir kat daha artan doktor, sadece ameliyatı öne almakla kalmayıp, özel oda ayarlıyor, özel odaya da onar onar hekim arkadaşlarını getirip, Güzel Ana’yla tanıştırıyor. 

“Evde ölmek istemiyorum” diyen Cumartesi Anneleri’nden Güzel Ana, son konuşmalarından birinde, annelere seslenmişti: “Biz yaz, kış, sıcak, soğuk demeden buradayız ve çocuklarımıza sahip çıkıyoruz. Asker ve polis anneleri de buraya gelse… Eğer tüm anneler birleşirse kimse ölmez ve analar ağlamaz.”

Güzel Şahin’in Bingöl’ün bir köyünde başlayan yaşantısı, onun istediği gibi sonlandı. Politik bir insanın cenaze töreninde rahatsızlandı.

Evinde ölmedi.

Şimdi Güzel Ana’nın “Dünyanın bütün anneleri birleşin” diye atan kalbi, insan hakları savunucularının taşıyacağı en değerli miras. 

41449

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Kavram Kargaşası (Sinan Dersim)

Her türlü şiddette karşıyız, düşman hukuku vb.

Düşünerek konuşmak, konuşarak yapmak siyasette, sosyal ilişkilerde önemlidir. Genelde bunun eksikliği yapma fiili ve amaçtaki net olma, olmamayla orantılı olarak değişkenlik göstermektedir.

Kişide, toplumda, örgütlülükten, örgütsüzlükten, egemenlikçi sistemden, ezilenlerin kurtuluş kavgasında düşünerek konuşma, konuşarak yapma derin ideolojik politik tercih ve kodlara göre olmakta ve bu kodların doğru yerinde oturması, oturmamasıyla orantılı değişkenlik göstermektedir.

Sınıf mücadelesinde rakamların ve nicelik gelişmelerin önemi (Mehmet Emin Gündoğdu)

Sınıf mücadelesi, kapitalist toplumun dünya çapında hakimiyetinden sonra farklı bir rol aldı. Sömürücü toplumlar kendi bağrından çıkan üretim araçlarının nicel birikimleri sonucunda, niteliksel sıçrama yaratıp eski toplumu yıkmıştır. Köleci toplumun bağrında gelişen Feodal üretim araçları  köleciliği yıkmıştır. Feodal toplumun bağrında gelişen kapitalist üretim araçları, feodal toplumu yıkmıştır.

Doğu Rüzgarı, Batı Rüzgarını Yenecek!

Emperyalist kapitalist sistemin krizi dünya çapında etkilerini gösteriyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal saldırısıyla keskinleşen ve derinleşen kriz, beraberinde rakip emperyalist kampların birbirine yönelik hamleleriyle sürüyor. Rusya’nın “nükleer silah kullanma” ve savaş için “kısmi seferlik” ilanının ardından işgal ettiği bölgelerde düzenlediği referandumla bu bölgeleri ilhak etmesi; Rusya üzerinden Almanya’ya doğalgaz taşıyan Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatlarındaki sabotaj ihtimali güçlü olan patlama ve sızıntılar bu çelişkileri daha da keskinleştirmiş durumdadır.

Nanikkk... Nanikkk...

Reytingler  sıfır.

Reytingler  sıfır.

Ah... dostlar... ah..

Sormayın gitsin... sormayın gitsin...

Yükselmesi beklenen toplumsal muhalefetin (!) reytingleri de artırabileceği düşüncesi biz yazarlara öyle yazılar yazdırıyor...  öyle şeyler yapıyor ki...

Sormayın gitsin.

Bir bakıyorsunuz ki içimizde biri:

Her türlü burjuvalarla işbirliğini savunurken...

Bir diğeri:

İş, dünya proletaryalarının çeşitliliğiyle enternasyonalizmi savunmaya gelince su koyu verebiliyor.

Başka biri de:

Sosyalist Güç Birliği Kimin Tarafında?

Sosyalist Güç Birliği 20 Ağustos günü kuruluşunu deklare etti. Sol Parti, Türkiye Komünist Partisi, Türkiye Komünist Hareketi ve Devrim Hareketi’nin oluşturduğu ve seçim takvimine ayarlı olduğu açık olan Birlik, kamuoyuna duyurduğu deklarasyonda kuruluş amaçlarını beş madde halinde sıraladı.

Kabaca özetlersek Güç Birliği; eleştirilerinin merkezine R.T.Erdoğan  şahsında “Tek Adam Rejimi”ni koyuyor. Bu rejimin dinci gericilik temelinde inşa edildiğini dile getirerek buradan hareketle bir laiklik savunusu yapıyor.

Harekete Geç, Kavganın Öznesi Ol

Zorluk ve fırsatların iç içe geçtiği bir süreçten geçiyoruz. Ortaya çıkan fırsatlardan yararlandığımız oranda bu zorlukları aşabiliriz.

Bugün geniş yığınlarda iktidara karşı tepkinin giderek artması, değişim için yüksek sesle dile getirilen itirazların-soruların çoğalması sınıf savaşımını geliştirme bakımından fırsatlar içermektedir.

Ermeni kaldı mı? (Nubar OZANYAN)

12 Eylül’ü 13 Eylül’e bağlayan gece Azerbaycan işgalci ordusu, arkasına ve yanına aldığı TC ordusuyla birlikte Ermenistan topraklarına saldırı başlattı. Birçok sivil yerleşim yeri bombalandı.

Militana Mektuplar…(2)

Merhaba tekrardan…

Yanı başımızda sürüp giden çekişmeli hayatımızdan biriktirdiğimiz anlardan seslenebiliyoruz ancak. Sesimiz ulaşıyorsa korkmaya ve umutsuzluğa kapılmaya gerek yok, tohum mutlaka filizlenmeye yüz tutar.

Hayatımıza geri dönüp bir bakmaya ne dersin. Korkularımızın mı cesaretimizin mi baskın olduğunun muhasebesini yaptığımızda ne görürüz?

İnsan dediğimiz canlı varlık her ikisini birlikte yaşar diyalektiğin gereği olarak. Korkularımız, bastırılmış öfkelerin dışa vurumuna götürür bizi. Burada cesaret denilen olgu karşımıza çıkar.

Tanrıyı Ette Bulma

Demek... öyle...

Dolly...

Dolly...

Bastır etleri leyla.

Çevir mangalı leyla.

Bir daha mı dünyaya geleceğiz leyla.

Bir daha mı dünyaya geleceğiz leyla.

Ha... ki.... ko.... ko...

Ha... ki.... ko.... ko...

Koltuk sallanıyor... koltuk...

Dolly...

Dollyyy...

Nerdesin kız?

Seni gidi kopya koyun.

Nerdesin?

Korkma kız....

Robotları artı değer üretemi içerisinde saymadılar diye yünlü yoldaşlarımızı yiyecek halimiz yok ya...

Ha... ki.... ko.... ko

Ha... ki.... ko.... ko

Emperyalizm Belli Ülke ve Uluslara Mı Özgü?1

Emperyalizm,  kapitalizme özgü bir olaydır. Kapitalizm öncesi emperyalizm yoktu ve toplumlar kapitalizme geçtiğinde, önce serbest rekabetçi kapitalizmle ve peşinden, kapitalizmin gelişmesi ve uluslararası yönünün daha fazla öne çıkmasıyla emperyalizmle tanıştı.

Biz bize benzemeyiz! [ismail cem özkan]

Kemalist arkadaşlar bazı sosyalistlerin kendileri gibi hayata baktığını ve yorumladıklarını gördükçe, duydukça diyorlardır “biz sosyalistiz herhalde!”... Ama Marksizimi bilen, onun düşünce yöntemini içselleştirmiş biri asla Kemalist olamaz ve hayata Kemalist gibi bakamaz, çünkü durdukları nokta farklı. Kemalistler burjuva ve sermaye bakış açısından devleti kutsallaştırıp, onu yaşatmak için düşünce yöntemini çizer, sosyalist ya da Marksistler ise tam tersidir, devleti “sönümlendirecek” işçi devleti kurmayı, yani işçi sınıfı ve mazlumların bakış açısına sahiptir...

Sayfalar