Pazar Mayıs 19, 2024

Kadroların Handikabı

İktidar sensen iktidarını perçinleştirmek için daha neyi beklersin ?

Proletarya Partisi’ndeki sıkıntıların temel çözüm yöntemi olarak kolektifin iradesini açığa çıkartacak mekanizmaların işletilememesi ..... demek kolayı.

Sıkıntıları ortaya çıkaranın mekanizmalar olduğunu söyleyebilmek zor.

...... çelişkinin sürekli var olacağı akıldan çıkarılmamalıdır .... demek kolayı

Çelişkilerin yol açtığı kutuplaşmaların nasıl önlenebileceğini söylebilmek zor.

İşçi köylü kitlesel hareketlerinin ortaya çıkardığı objektif koşulları örgütlenme zemini olarak görmek kolayı.

Halkların kitlesel hareketlerinin ortaya çıkardığı objektif koşulları örgütlenme zemini olarak görmek zor.

Vs ...vs ..... vs ....

Marksın, leninin eternasyonalizm için söylediğini söylemek kolayı.

Enternasyonalizm için söylenenleri belirleyenin bölgeler ve dünya yüzerindeki kapitalist meta oranı olduğunu söylemek zor.

vs ..... vs .... vs ......

Boykot - Hayır demek kolay.

Güncel politikaların diğerinin rettini kolaylaştırmak için seçilmediğini söylüyebilmek zor.

Vs ...vs ..... vs ....

Örgütlü olmak kolayı.

Örgütlü olunca iktidarım demek zor.

Seviyorum şu devrimci halkın günlüğünü  seviyorum.

Yazar Erol Önder, her şeyi yolunda giden türkiye devrimci hareketlerinin sizlerde beklentilerini ne güzel özetlemiş: Temel çelişkiler büyüyerek olduğu yerinde duruyorken devrimci kendini karamsarlığa düşürecek şekilde ayrıntılara boğulmaması gerekir diyerek.

Kendisine komünistim diyen bir partinin komünist kadroları farkında mı bütün tartışmaların kendilerinin yönetilebilirliği yüzerinde gerçekleştiğinin ?

Sormazlar mı adama örgütlü olmak proletaryanın partide iktidara gelmesiyse nasıl iktidardasın diye ?

Ne diyeceksiniz ?

Yo ... idaa ettiğin gibi değil mi diyeceksiniz ?

Sen:

Çalıştığı patronun basiretsizliğiyle patronunun elindeki işyerini, müşterilerini, işçilerini nasıl aldığını anlatan adamın hikayesiyle ....

İşini, müşterilerini, işçilerini güvendiği, işverdiği adama nasılda kaptırdığını anlatan patronun hikayesi arasındaki ince siyasi tartışmayı, yaşanılanları anlatmadaki tercih edilen üslubu, mağduriyetin sürekli prim yaptığını .... görmüyorsun mu diyeceksiniz ?

Sonrada:

Üstler, program ..... kafamızı bozdumu partiyi olağanüstü toplantıya çağırız mı diyeceksiniz ?

Sıradan proletaryanın olaylara, demokrasiye bakışı sizlerdeki gibi devrimci anlayış içerisinde gelişmiyor ki.

Daha  narif !! ....

Tüzüğü çiğnerek merkezi iradenin aldığı kararlar diyenlerden tutun ...

Tüzüğü çiğnerek programı değiştirenlere karşı tüzük içinde kalarak lav edilen programı savunmaya çalışmış devrimci halkın günlüğüne kadar herşeyi akıllarına getirerek ...

Birazcıkta tayyip vari denilerekte burjuvaziyle devrimcinin karşılaştırılmasınında yolu açılmışken

Hemencecik:

İşler yolunda gitmedimi cumhurbaşakanı görevde alabilmek için 3/2 altıyüz milletvekilinden dörtyüzünün onayı, cumhurbaşkanının meclisi fesih yetkisi ....
Sizde de işler yolunda gitmedimi kongreyi olağanüstü toplantıya çağırabilmek için  3/1 ( farzı misal ) onsekizbin üyenin altıbininin onayı .... delege gönderecek bölgeleri, delegelerin  kaç kışiyi temsil edeceklerinin nasıl belirlendiğinin parmak hesabını, karşılaştırmalarını yaparak... söyleyi verirler size.

Program ve tüzük savunuluculuğununda, değişikliğininde üyelere başvurularak değil delegellerin salt çoğunlukluğuyla gerçekleşebildiğini söylediğinizde de..... Yaa .... demekki sizde mk' yı olağanüstü toplantıya çağırmayı zorlaştırabilmek için üyelerin yoğunluğunda faydalanıyorken asıl program ve  tüzük için başvurulması gereken üye iradesinin yoğunluğuyla uğraşılmak küfletli ve şefaketli görülüyor olmalıki diyerekte sizin giremediğiniz küflete ve şefakete girerek yeniden delegelerin temsil ettikleri bölgelerin, kaç kişiyde temsil edeceklerinin nasıl belirlendiğini size söyleyi verirler.

Ardındanda size söyleyecekleri hala bitmemişçesine bir daha marks, lenin dünyaya gelmeyeceğine göre: İktidar sensen iktidarını perçinleştirmek için daha neyi beklersin, deyi verirler.

45270

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Ergün Aslan

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Katledilişinin 50. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya HESAPLAŞMA, KOPUŞ VE YENİ BİR YOL

Kafasında üstü yırtık ve yamalı kahve renkli bir kasket, sırtında yerli bir askeri parka, altında ceket, kazak… üst üste giyilmiş üç tane pantolon, ayağında bir çift beyaz yünden yapılmış ve köylerde elle örülen çorap ve onun üzerinde naylon çorap, bir çift 45 numara Çelik marka lastik ayakkabı”yla tutsak edildi.1 

Sayfalar