Pazartesi Mayıs 6, 2024

Kalbimize saplandı 5 bıçak… (video)

 

Dersim: 2 Şubat 2011 tarihinde şehit düşen TKP/ML MK üyesi Sefagül Kesgin, TİKKO Bölge Komutanı Nurşen Aslan ve TİKKO komutan ve savaşçıları Gülizar Özkan, Derya Aras ve Fatma Acar’ın mezar yerlerinin açıklanmasının ardından cenaze töreni Dersim Merkez’de gerçekleşti. Yüzlerce insanın katıldığı cenaze töreni ardından şehit düşen gerillalar, kavga yeminleri ve savaş sloganları ile Dersim Belediye (Asri) Mezarlığı’na defnedildi.

DNA testlerinin sonuçlanmasıyla 3 Haziran Salı akşamı Malatya Adli Tıp Kurumu’ndan alınmasının ardından Tunceli Devlet Hastanesi’ne getirilen cenazeler, burada kızıl bayraklarla süslenerek yoldaşları ve aileleri tarafından alındı.

Partizan ve Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri’nin çağrısıyla sabahın erken saatlerinden itibaren İstanbul, Ankara, İzmir, Erzingan, Mersin ve Dersim’in ilçelerinden çok sayıda kişi Sanat Sokağı’nda öğle saatlerinde gerçekleşecek eylem için toplanmaya başladı.

İstanbul’dan gelenler Sanat Sokağı’na “Beşler yaşıyor, kavga sürüyor”, “Kadınlar kavgayı büyütüyor”, “Gerillalar ölmez, yaşasın halk savaşı” vb. sloganlarla girdi ve bekleyişini burada sürdürdü.

 

“Kafanı kaldır, misafirlerine bak Fatma!”

Anma töreni ilk olarak 5 Kızıl Karanfil’den Fatma Acar’ın cenazesi için ailesinin talebi üzerine Dersim Merkez Camii’ne götürülmesi ile başlandı. Hastaneden alınan Acar, annesinin dua ve ilahileriyle camiye getirildi. Yüzlerce yoldaşı onu burada da yalnız bırakmadı.

Acar’ın annesi Fadile Ana, “Anne kurbane! Kıyamam, yatıyorsun, sesini çıkarmıyorsun. Kafanı kaldır, misafirlerine bak. Hoş geldin de kızım. Hepiniz hoş geldiniz, Fatma’nın yerine ben söyleyeyim size. Var olun, iyi ki geldiniz” dediğinde kitle gözyaşlarını tutamadı.

“Sana bu yakışmıyor. Sana gelinlik yakışıyor. Kızım, gözünü aç, anne kurban olsun. Onu öpün, o değerlidir, kıymetlidir” diyen annenin dualarının ardından cenaze namazı kılındı.

Daha sonra Fatma’nın tabutu, aralarında Yeni Demokrat Kadınlar’ın da bulunduğu kadınlar tarafından omuzlanarak “Gerillalar ölmez, yaşasın halk savaşı”, “Şehîd namirin”, “Kadınlar kavgayı büyütüyor” vb. sloganları cenaze aracına taşındı. Cenaze aracı, çok sayıda araç eşliğinde konvoy halinde, Fatma’yı bekleyen diğer 4 kadın yoldaşını almak için devlet hastanesine doğru yola çıkarıldı. Kitlenin bir kısmı da sloganlarla Sanat Sokağı’na döndü.

Kalbimize saplandı 5 bıçak…

Dört kadın gerillanın cenazeleri de hastane morgundan kadınların omuzlarında, sloganlarla araçlara taşındı. Ve burada yine konvoy eşliğinde 5 Kızıl Karanfil, eylemin başlayacağı Sanat Sokağı’na getirildi.

Kitle burada pankartları açmış ve sloganlarla zaten beklemekteydi. Yürüyüş boyunca Partizan imzalı Beşler'in fotoğraflarının olduğu "Halk savaşının beş kızıl karanfili ölümsüzdür", PŞTA imzalı "Kalbimize saplandı beş bıçak, kalbimiz daha güçlü çarpacak" ve YDG imzalı “Beşlerin acısı öfkemiz, inancı meşalemiz olacak” yazılı pankartlar taşındı.

Cenazelerin karşılanmasının ardından Cemevine doğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüşte ESP, BDP, Halk Cephesi, DHF ve Dersim Belediyesi Eşbaşkanları Mehmet Ali Bul ile Nurhayat Altun da katılarak destek verdir.

Yürüyüş boyunca sık sık “Beşler yaşıyor kavga sürüyor”, “Önderimiz İbrahim Kaypakkaya”, “Bedel ödedik, bedel ödeteceğiz”, “Kadınlar dağlara, Partizanlara”, “Gerillalar ölmez, yaşasın halk savaşı” sloganlarının yanı sıra “Yaşasın Partimiz TKP/ML, halk ordusu TİKKO, TMLGB”, “Marx, Lenin, Mao; önderimiz İbo, savaşıyor TİKKO”, “İbrahim’den Mehmet’e selam olsun partiye” vb sloganların atıldığı da duyuldu.

“Bu toprakların her karesinde nice kızıl karanfilin kanı var”

Yol boyunca ses aracından ajitasyon içerikli konuşmalar yapılarak şiirlerin okunduğu yürüyüşte Cemevi’ne gelinerek burada bir anma gerçekleştirildi. Anmada yapılan açılış konuşmasında, “Onlar bizim devrim sevdamız, devrim dileğimiz, özlemimiz, devrim emelimiz ve eylemimizdi” denilerek 5 kızıl karanfil şahsında tüm devrim, demokrasi ve komünizm şehitleri için saygı duruşunda bulunuldu.

Saygı duruşunun ardından ilk sözü Partizan temsilcisi alarak “Bundan tam 42 yıl önce, Dersim topraklarında filizlenen Kaypakkaya yoldaşın ideallerini onun yoldaşları bugüne taşıdılar. Bugünden itibaren de yine yoldaşlarının, beş karanfilimizin bize bıraktığı mücadele bayrağını taşımaya devam edeceğiz, ta ki o güzel günler gelene dek” dedi.

Partizan temsilcisi açıklamasını “Bu toprakların her karesinde halkımızın, Dersim halkının kanı var. Bu topraklarda nice kızıl karanfilin kanları var. Beş karanfilimizi uğurlarken daha gür ses ve daha emin adımlarla yürüyeceğimize söz veriyoruz” sözleriyle sonlandırdı. Partizan açıklamasının ardından Gebze Kadın Hapishanesi’nden Tutsak Partizanlar’ın yolladığı mesaj okundu.

“Mezar taşlarını, yoldaşlarına siper olsun diye bıraktık”

Dersim Devrimci Güç Birliği adına konuşan BDP İl Başkanı Ergin Doğru ise, “Yüreğimiz kan ağlasa da, bu coğrafyanın bir gerçekliği olan, acıyla umudu büyütmenin pratiğini görüyoruz. Öfkeliyiz, ama biliyoruz ki bu topraklar, bu coğrafya ödenen bedellerle özgürleşir. Kürdistan’da ve Türkiye’de bu bedeli ödeyecek olan da elbette devrimcilerdir” dedi.

“Türkiye’deki devrim mücadelesinin öncü ve önderlerinden gördüğümüz ve onlardan öğrendiğimiz şey, halk için feda ruhuyla mal edebilmektir. 5 kadın yoldaşımızın da yaptığı buydu” diyen Doğru, “Kürdistan’da da Sakinelerin, Zilanların; Dersim’de Barbaraların yarattığı geleneğin devamcısı olan 5 kadın devrimci yoldaşımız, aslında bu toprakların özgürleşmesi için yapılması gerekeni yaptılar” sözleriyle andı onları ve “Mücadelemiz çığ gibi büyüyecek” diyerek açıklamasını sonlandırdı.

Şehitlerden Gülizar Özkan’ın dayısı Hakkı Özkan da söz alarak “Aliboğazı’ndan kadın yoldaşlarımızı alıp buraya getirirken hep canımız yandı. Özenle isimlerinin yazılı olduğu mezar taşlarını ise geride kalan yoldaşlarına siper olsun diye bıraktık” dedi.

Sakine ile komşu oldular!

Buradan beş kızıl karanfilin tabutları yine kadınlar tarafından omuzlara alınarak Dersim Belediye (Asri) Mezarlığı’na doğru yürüyüşe geçildi. Coşkulu sloganların hiç susmadığı yürüyüşte kah Fatma’nın, kah Gülizar’ın, kah Nurşen’in resminin olduğu pankartlar en önde taşındı. En çok da acılı ama mağrur ailelerinin ellerinde…

Ardından Beşler’in cenazesi, Sakine Cansız’ın mezarının yanından taşınarak, ona yakın olan mezar yerlerine taşındılar. Bu sırada kitleden bazı kişilerin Cansız’ın mezar taşını 3’er kez öptüğü ve okşadığı görüldü.

TKP/ML ve MLKP militanlarından mezar başında anma

5 kızıl karanfilin tabutları, zor da olsa, yoldaşlarının özeniyle hazırlanmış mezar yerlerine konulurken, TKP/ML militanları sloganlarla cenaze yerine giriş yaptı. “Yaşasın Partimiz TKP/ML, halk ordusu TİKKO, TMLGB”, “Kadınlar dağlara, kızıl ordu TİKKO’ya” sloganları atan militanlar “Beşler kavgamızın sönmeyen meşalesidir” yazılı TKP/ML TİKKO imzalı pankart açtılar.

Militanlar “Savaş cephesinde sonsuzluğa uğurladığımız yoldaşlar ölümsüzdür. Onlar silahlardaki mermilerde yaşamaktadır” diyerek kitleyi saygı duruşuna davet ettiler. Daha sonra alana “Yaşasın partimiz MLKP” ve “Yaşasın devrimci dayanışma” sloganları ile giriş yapan MLKP/Kürdistan militanları, devrimci dayanışma örneği sergileyerek “Yasemin’den Beşler’e Yaşasın Kadın Devrimi” yazılı pankart açtılar.

“Beşler, önderleşme ve savaşı yükseltme çağrısıdır”

Saygı duruşunun ardından ilk olarak TKP/ML Kadın Komitesi adına bir açıklama gerçekleştirildi. “Beşler örgütlenme, önderleşme ve savaşı yükseltme çağrısıdır. Sizleri savaşın en kızıl günlerinde yaşatacağız” sözleriyle başlayan açıklamada “Komünist kadınların yürüteceği kavga, sizleri rehber alacak, sizlerin yolunda gidecektir. Sizlerden doğan boşluğu gidermek elbette ki parti kadrolarına ama öncelikle de bizim görevimizdir. Gözünüz arkada kalmasın yoldaşlar. Gözbebeğiniz gibi koruduğunuz parti, emin ellerde zafere yürüyor. Vardık varız ve sizlerle var olacağız!” denildi.

“Sözümüz devrim olacak”

Kadın Komitesi’nin ardından TKP/ML MK’nın açıklaması okundu. “Eylem’imize, Emel’imize, Özlem’imize, Dilek’imize, Sevda’mıza sözümüz devrim olacak” sözleriyle başlayan açıklamada, “Artık daha fazla nedenimiz var. Şimdi onlar gibi olmanın, onlar gibi savaşmanın, onlar için de dövüşmenin zamanıdır” denildi.

“Halk savaşının kızıl bayrakları olan Beşler’in, yoldaşlarımızın savaş çağrısına kulak verme zamanıdır. Onlar için safları sıklaştırmanın zamanıdır” denilen açıklamada, “Gün bize devrettikleri silahların elden ele geçmesi, savaş sloganlarının dilden dile dolaşması zamanıdır” denildi. Açıklama parti sloganlarıyla sonlandırıldı.

Daha sonra kitle hep bir ağızdan Partizan andı okurken, militanlar ise mezarlara TKP/ML bayrağı bıraktılar.

MLKP/Kürdistan militanları da açıklamada bulunarak “Yasemin'den Hasan Ocak'tan, Serkan'dan ve Yılmaz'dan aldığımız güçle alanlarda olacağız. MLKP/K olarak Beşler'in mücadelesini büyüteceğiz. Beşler'in bayrağı bayrağımız, kavgası kavgamızdır. Onlara sözümüz zafer olacak" dedi.

Cenaze töreninin ardından kitle Cemevi’ne dönerek burada ailelerin ve yoldaşlarının şehitler için verdiği yemeğe katıldı. Cemevi’ndeki yemeğin ardından ise anma etkinliği son buldu.

video için tıklayınız http://www.youtube.com/watch?v=xZXzm_vl2N8

 

101817

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Sayfalar