Perşembe Mayıs 9, 2024

Kaypakkaya yoldaş devrimin olanağı ve iradesidir!

İşçi sınıfı ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkımız Kaypakkaya yoldaşın katledilmesi sonucu sadece devrimci bir önderini ve öncüsünü kaybetmedi aynı zamanda muazzam düzeyde aydınlatıcı bir proleter ışığını da kaybetmiş oldu.

Onun kaybıyla oluşan düşünsel-politik boşluk, bütün ağırlığıyla demokratik halk devriminin önünde durmaktadır. Unutmamak gerekir ki; devrimin önderleri ve öncüleri kolay ve çok sayıda yetişmez. Sınıf savaşım tarihi emekçilere devrimin önderlik olanağını yaratma fırsatını her zaman kolay ve rahat bir şekilde sunmaz.

Kaypakkaya yoldaş, kendi döneminde var olan, yaşanan-tartışılan hemen her toplumsal sorun ve konu hakkında devrimci tahliller yaptığı gibi nelerin, nasıl yapılması, nasıl bir kurtuluş yolu izlenmesi gerektiği hakkında da muazzam bir düşünsel miras bıraktı. İşçi sınıfı başta olmak üzere çeşitli milliyet ve inançlardan emekçiler kendilerine ait olan önemli düşünsel değerleri onun bilimsel düşüncelerinde derin analizlerinde ve gösterdiği çıkış yolunda buldu.

Kürtler, Araplar, Çerkezler, Ermeniler, Rumlar, Süryaniler, Ezidiler, Aleviler, kadınlar kısaca baskı ve zulüm altında kölece yaşamak zorunda bırakılan her milliyet, inanç ve cinsten emekçiler kendilerine ait düşünce, özlem ve düşleri onun görüşlerinde buldu.

Bundandır ki ülkemiz topraklarında ve dışında düşünce ve analizlerine en çok güvenilen, devrimci duruşuna en çok saygı duyulan devrimci önder olma sıfatını taşıyan Kaypakkaya olmuştur.

Çok acıdır ki devrimci önderlerin ve öncülerin başına gelen felaketin Kaypakkaya yoldaşın da başına geldiğini belirtmek gerekir. Doğru ve özüne uygun anlaşılamamak... Yok sayılmaya çalışılmak. Bir devrimci önderin yaşayacağı en büyük acının başında doğru ve yeterince anlaşılamamak gelir.

Kaypakkaya yoldaş sadece burjuva-feodal sistemden onun ideolojik bütünlüğünden köklü ve kesin kopuş değildir. Aynı zamanda her türden küçük burjuva ideolojisinden, yaşamından ve duruşundan da köklü ve kesin bir kopuştur. Onun düşünce ve çözümlemelerinde burjuvaziye ve küçük burjuvaziye ait iz ve lekelere rastlanılamaz. Onun görüş ve düşünceleri devrim gibi büyük bir iddia sahipleri için vardır. Çünkü o bilimsel proleter dünya görüşünün ülkemizde ki yegane temsilcisi-savunucusu ve sahibidir.

O, çeşitli milliyetlerden emekçi halkın kurtuluş önderidir. O dağlarda özgürlüğünü ve geleceğini arayan her yoksul köylünün, her emek ve yürek işçisinin İBO’sudur.  Onu,  komprador burjuva ve toprak ağalarının hiçbir zulmü ve devrim rotasını şaşırmış, yörüngesinden çıkmış hiçbir küçük burjuva aydının çarpıtması, yok sayması emekçilerin elinden ve bilinç ve yüreğinden koparıp alamaz. Kaypakkaya yoldaş gerçektir. Kaypakkaya yoldaş devrimdir. Kaypakkaya yoldaş yürek ve ateştir.

Kaypakkaya yoldaş sadece devrimci bir bilim insanına ait olan bilimsel derinliğe uzak bir öngörü, dikkat ve duyarlılığa, yüksek analiz gücüne sahip değildir. Dünyayı-tarihi-ülkeyi ve anı bilimsel tarzda tahlil etmekle yani sadece dünyayı ve ülkeyi değerlendirip-yorumlamakla kalmamış aynı zamanda kurtuluş yolu için en ön saflarda yerini almış en ileri düzeyde mücadele edip, onun devrimci örgütünü de yaratmıştır.

Ülkemizi karanlıkta bırakan burjuva-feodal sistemin düşünceleriyle sınırlı-kesintili bir mücadele yürütmemiş, demokratik halk devriminin yolunu uzatan içinden çıkılmaz bir hale dönüştürüp, karmaşık hale getiren her türden küçük burjuva ideolojisine-anlayışlarına karşı da mücadele ederek gerçek bir kurtuluş yolu göstermiştir. Devrim bilimine, diyalektik materyalist analiz ve değerlendirme gücüne sahip olduğu kadar özgürlüğün en ileri savunucusu ve en kararlı uygulayıcısı ve şaşmaz bir öncüsü ve örgütleyicisi olmuştur. Düşman işkencehanelerinde ortaya koyduğu destansı direniş örneği sadece ülkemiz proletaryasına değil ezilen dünya halklarına da ilham ve onur kaynağı olmuştur.

Kaypakkaya yoldaş dünya işçi sınıfının-köylülerin ve ezilen halkların sayısız kan ve can pahasına büyük acılarla elde etmek-yaratmak için mücadele ettiği kurtuluş örgütünü dikkatli bir mimarı, duyarlı bir yapı ustasını kıskandıracak incelikte inşa etmiştir.

Devrimci bir örgütün ve önderliğinin nerede ve hangi bir mücadele çizgisi içinde örgütleneceğini çok açık ve anlaşılır bir şekilde göstermiş ciddi devrimci uyarılarda bulunmuştur. “Kırlık bölgelerde köylü kitlelerinin başına geçip silahlı mücadeleyi örgütlemeyen kararlı, tutarlı, azimli bir şekilde yürütmeyen bir komünist hareket, komünist sıfatına layık olamaz devrimci kitlelerden tecrit olur… silahlı mücadele yolunu tutmayan bir akımın adı isterse komünist hareket olsun kitlelerden tecrit olacağı”nı belirtmiş, kararlı ve cesur bir şekilde köylü kitlelerinin başına geçip onları silahlı gerilla mücadelesi için seferber etmiştir.

Kaypakkaya yoldaşın en ayırt edici devrimci özelliği kimsenin görüp, eğilmediği, değinmediği konulara-sorunlara aydınlık bir fenerle bakmayı bilip yaptığı değerlendirmelerle sınırlı kalmamasıdır. Savunduğu-söylediği her düşünce ve söz uğruna fiili olarak pratiğin içine girmesidir.

Söylediklerine yürekten inanmış, inandıkları uğruna can bedeli bir mücadeleye girişmiştir. Teori ve pratiğin, söylemle eylemin, özle sözün en ileri diyalektik sentezini yakalamıştır. Hiçbir siyaset bilimcisinin, devrimcisinin yıllarca bakıp da göremediği sorunlara bakmıştır. Düşünemediği konulara eğilmiş,  gitmeyi aklına bile getiremediği yöne-dağlara özgürlük düşünü sürmüştür. Sevdasını ve türkülerini dağlara yüklemiştir.

Onun direniş ve çatışma düşünceleri Taksim İsyanı’nda, 1 Mayıs’ın meydanlarında cadde ve sokaklarında elinde molotofla düşmana karşı saldıran, barikatlarda direnen gençlerin direnişinde ve kararlılığında yaşıyor. Gerillanın özgürlük yürüyüşünde, baskın ve saldırılarında yaşıyor. İşçi ve köylünün sömürü ve baskıdan kurtuluş iddiasında yaşıyor.

Düşüncelerine pranga vurulmak istenen kalemini özgürce kullanamayan aydınların-öğrencilerin-yazar-şair ve sanatçıların bitmek tükenmez özgürlük ateşinde yaşıyor.  

Hem derin bir düşünce insanı hem de güçlü bir eylem insanı olan Kaypakkaya yoldaş en çok en güçlü bir şekilde genç kadın ve erkek militanların devrimci iddia ve kararlılığında büyümelidir. Genç kadın-erkek militanların Kaypakkaya yoldaştan öğreneceği sadece korkusuz bir militan olmak olmamalıdır.

 

(Bir Partizan)

93749

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Sayfalar