Pazartesi Mayıs 20, 2024

Kaypakkaya’nın Yoldaşı Olmak! (OKUR POSTASI)

Bazen bulunduğumuz yerlerin, taşıdıkları değeri istemesek de göz ardı edebiliyoruz. Benim Partizan’la tanışmam yılları alıyor ama aktif olmam 3 seneyi buluyor. Birçok insandan şunu duyardım İbo’nun kültüründen gelenler sağlam olur. O kültürü almışsan uzakta da olsa onu yaşatmaya çalışırsın. O bağlılık hiç bitmez.

Gerçekten de böyle imiş. Üç yıllık zamanda birçok şeyler yaşadım, deneyim edindim. Nasıl mücadele etmek gerektiğini, nasıl bir yoldaş olunması gerektiğini; yaşamımın her alanına dokunan insanlar oldu. Daha önce yaşadıklarım arasında, tanıştığım birine gazete verirken gözündeki o mutluluğu, huzuru görmemiştim. O bakışlar bana çok şeyler anlatıyordu. Güzel ananın yürekliliğini ve İbrahim’in Diyarbakır zindanlarındaki direncini gözlerimin önüne getirdi.

Hiçbir şeyin kolay olmadığını biliyorum. Güzel ananın yoldaşı olmak da, İbrahim’in yolunda gitmek de zor iş… Ama inançla onları yaşatmak için her şeye rağmen mücadele etmeliyiz.

Sistem her gün bizleri irili ufaklı bir şekilde kendi çarkına alıyor, farkında olamasak da. 50 yıllık bir geleneğine gönül vermiş binlerce insanı da, bizleri de bir şekilde içine alıyor.

Tüm dünyayı çevreleyen kapitalist sistem, kirli kültürüyle, kirli oyunları ve savaş politikalarıyla bizleri çepeçevre sarmış durumda. Bu sistemle savaşı yürütebilmek ve kirlilikten uzak durabilmenin en keskin yolu mücadele hattından geri durmamaktır. Yaşam koşullarının her gün zorlaştığı, her gün katliamların devam ettiği bu koşullarda başta Türkiye ve Kürdistan’da halkın artık yaşamak için, karnını doyurmak için verdiği çok büyük bir savaş var. O da açlık ve yoksullukla savaşmak…

Türkiye’de her gün keskinleşen yoksulluk, işsizlikle beraber TC devletinin yıllardır bitmek bilmeyen kirli savaş politikaları, Kürdistan’da ve metropol kentlerde pervasızca devrimcilere ve Kürtlere yönelik saldırıları sonucu tüm halklarda bir sindirilmişlik haline yol açmıştır. Bu da biz devrimci ve yurtseverlerin mücadelesinin her geçen gün daha da zor olacağı ve çelişkileri de beraberinde getireceğinin bir göstergesidir.

50 yıllık bir geleneğin mirasçılarına, bu sistem kabul etmeliyiz ki birtakım davranışlar vermiştir. Birilerinin, bu geleneğin bir gazetesini alırken gözlerinin içi parlıyorsa bazıları bu gelenekte bir şekilde yer aldıkları halde ne İbrahim yoldaşa ne de bu geleneğe yakışır şekilde yaşamamakta, erkek egemen sistemin tüm kirini üzerinde taşımaktalar.

Bizler dışarıda belki düşmana karşı cesaretimiz ve devrimci duruşumuzla onları susturuyoruzdur ama yaşamlarımızın diğer kalan alanlarında sistemin içerisinde olan, sistemin tüm kirliliğini yaşıyor isek çevremize devrimciliğin sadece sokakta değil yaşamın her alanında olması gerektiğini gösteremiyor ve örnek olamıyorsak düşmana karsı direnmek bir işe yaramıyordur.

50 yıllık bu geleneğin bayrağını taşımak ona yakışır bir şekilde yaşamak gerçekten zor iş. Düşmanın halen bir fotoğrafına tahammül edemediği bir öndere ve ideolojiye sahip çıkmak, yaşatmak zordur. Bu zorlu görevi yapmak için kendimiz ile başlayıp o ideolojiyi yaşamımızın her zerresine işlemek gereklidir.

2032

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Özgür Gelecek

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin boykot tavrı neden doğru değildir

Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan tarihi momentin realitesi; “Burjuva faşist düzen partileri ve ittifaklarının adaylarını boykot et, devrimci demokrat adayları destekle!” (MKP-SB. Bk. Halkın Günlüğü gazetesi) şiarında dile getirilen bu yaklaşımla örtüşür değildir. Neden değildir? Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan süreç, ‘normal-olağan’ rutin bir süreç olmayıp; yönetimsel olarak sistemde niteliksel değişimin yaşanacağı bir süreçtir.

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Sayfalar