Perşembe Mayıs 9, 2024

KDP’nin amacı nedir?

Kürt ulusal birliğine en fazla ihtiyaç duyulduğu böylesi bir dönemde KDP’nin KCK Eşbaşkanı Sayın Cemil Bayık ve HDP Eşbaşkanı Sayın Selahattin Demirtaş’a yönelik açıklaması, talihsiz olmadan da ötedir. KDP’nin yaptığı ne Kürt birliğine ne de mantığa hizmet eden bir saçmalıktır. Öyle ki, delilere mal edilemeyecek olan bu açıklama iyiden iyiye hesap edilerek yapılmıştır.
KDP’nin yaptığı açıklamaya bakarsak neden deli saçması olmadığını anlayabiliriz. KDP’nin Sayın Bayık ve Demirtaş’ı eleştirdiği açıklamasında devamla: "Şengal hakkında Şengalliler, Kürdistan bölgesinin meşru kurumları ve kurtarılmasında kanı dökülenler dışında hiç kimse söz hakkına sahip değildir" deniliyor. Evet doğru, Şengal hakkında Şengalliler ve kurtarılmasında kanı dökülenler söz hakkına sahiptir.
Ama kalkıp bir taraftan Kürdistan bölgesinin meşru kurumlarını katıp, diğer taraftan da PKK ve HDP’yi meşruiyetin dışına atmak ancak ve ancak Kürdistanı paramparça eden işgalcilerin söz ve pratiğidir ki bu, kabul edilmezdir. Yine bir taraftan pêşmergeyi öne çıkarıp diğer taraftan gerillanın adından dahi söz etmeyen bir açıklama kabul edilmezdir.
Türk devleti az mı PKK ve HDP ile öncülleri için; "Bunlar Kürtlerin temsilcileri olamazlar çünkü meşru değiller, teröristler" dedi? Ve Kürtler Türk devletine az mı; "Gölge etme başka ihsan istemeyiz" dediler?
Açıklamanın bir bölümünde, "Söz hakkı kanı dökülenlerde" diyor. Öyleyse bu açıklamayı yapan zihniyete sormak gerek; "HPG, YJA-STAR, YPG ve YPJ gerillaları Hewlêr savunmasında yer almadılar mı? Hala Şengal’de kanları dökülmüyor mu? Kürdistan toprağının her karışında Öcalan felsefesi ve özgür özerk Kürdistan sevdasıyla savaşan gerillaların kanı varken nasıl olur da bu görmezden geliniyor? Nasıl olur da ''PKK ve HDP Şengal için konuşmasın, buna hakları yok'' deniliyor?

Şengal halkı kendini yönetebilmeli
KDP’nin sert ama gereksiz olan açıklamasına muhatap olan Sayın Bayık ve Demirtaş’ın açıklamalarına hep birlikte bakacak olursak;
Sayın Bayık Şengal için: "Şengal Êzîdî halkının topraklarıdır, kökleri, tarihleri buradadır ve tüm kutsal değerleri buradadır. Buradan uzaklaştıkça ölüyorlar. IŞİD saldırısıyla Şengal’de büyük bir katliam yapmak istiyor. Bu şekilde Şengal'i Êzîdîsizleştirmek istiyorlar. "Şu an Êzîdîler arasında süregelen bir tartışma var, bu güne kadar Irak devleti ve bölgesel Kürt yönetimine güvendiklerini lakin son saldırıda kendilerini savunmasız bıraktıklarını dile getiriyorlar. Eğer özerklikleri olsaydı kendilerini koruyacaklarını belirtiyorlar"
Sayın Demirtaş: Kendi özsavunma gücünün oluşması lazım. Êzîdî halkının kendi örgütlenmesini, kurabileceği yönetimi desteklemek lazım. Şengal resmi olarak Irak topraklarıdır. Resmi olarak Kürdistan'a dahil etmenin de riskleri var ama Irak'ta Bağdat'ın insafına bırakmanın da riskleri var. Kendini yönetim koruyabileceği modelleri bütün Kürdistan partilerinin desteklemesinde fayda var. Kürdistani güçler Şengal üzerinde hakimiyet kurma çabası yerine Şengal halkına kendini yönetebileceği gücü ve desteği sunmalılar. Herkes Şengal halkına bu yönlü siyasi, askeri destek sunmalı.
Sayın Karayılan, Kalkan ve Karasu da Şengal halkı için: "Irak yönetimi de, Güney Kürdistan yönetimi de demokratik davranmalı. Êzîdî Kürt halkının kendi anayurdunda, Şengal’de özgür ve demokratik bir yaşam kurmasına saygılı olmalı. Demokratik Özerklik temelinde bunu gerçekleştirmeye hakkının olduğuna saygılı olmalı. Artık bir Şengal Kantonu oluşmalı, onun önü açılmıştır. Şengal artık eskisi gibi yönetilemez" türünden açıklamalarda bulunmuşlardır.

Êzîdîler, kararlarını kendileri vermeli
Görüldüğü üzere Sayın Demirtaş ve hiçbir PKK yetkilisinin açıklamalarında KDP’nin koparttığı yaygaraya neden olabilecek tek bir söz dahi yok.
O zaman sormak gerek; KDP’nin derdi nedir?
Şengal’in Kürdistan ülkesi, coğrafyası içerisinde olmadığını söyleyen mi var? Daha bugün Sayın Demirtaş: "Şengal Kürdistan’ın kalbidir" dememiş midir? Sayın Bayık dahil PKK’nin tüm yetkilileri Şengalliler için "özgürlük" önermemiş midir? Tam da ulusal birlik için kalpler yumuşamışken hem de KCK’nin olmadığı korsan bir toplantı ile duyurulan böylesi saçmalıklara ne gerek var?
O notu zihinlere kazımak gerek; Êzîdîlik ayrı bir inançtır ve bu inançlarını özgürce yaşamaları için de çözüm illa bir devlet sınırına dahil etmek değil, önerilen kanton-özerklik modeli Êzîdîlerce düşünülebilmelidir. Hatta bir devlete dahi bağlanmamaları gerekmektedir. Ortadoğu’nun yaşayan inanç merkezi, bir modeli olabilir. Olmuyorsa ve illa bir devlete bağlı olacaksa, Êzîdîlere inançlarını özgürce yaşayabileceği bir ortam sunmak kaydı ile bunun adı elbette Irak değil de Kürdistan olabilir. Biliniyor ki Êzîdîlerin yaşadığı coğrafya homojen bir yapıya sahiptir. Bu yapı DAİŞ ile bozulmak ve Êzîdîlik mevcut halinden paramparça bir konuma getirilmek ve yaşayan kadim bir din özünden uzaklaştırılmak istenmektedir. Bu anlamda en doğrusu da Êzîdîlerin kendi kararlarıdır. Neden KDP bu hakikati görmek istemiyor, doğrusu anlaşılmış değildir.

Kürt ulusal birliği erteleniyor
İçinden geçtiğimiz süreç, halk ve inançlar için fırsattır. Eğer halk ve inançlar böylesi bir süreçte özgürlüğün yol ve yöntemini bulamazlarsa bir yüzyıl daha kölelerden daha beter bir hayatı yaşayacaklar ki Êzîdî kadınlarımızın bugün bile köle pazarlarında satılmalarından anlayabiliyoruz. Kürtlerin geleceği köle pazarlarında satılıyor, KDP bunu neden anla(ya)mıyor?
Bir kısım güçler PKK ve HDP yetkililerinin yapmış oldukları açıklamaları manipüle edip AKP ve Gülen Cemaati medyası gibi gerçeği ters yüz ederek halka servis ediyorlar. Türk savcıları nasıl kopyala-kes-yapıştır yapıyorsa, Kürt ulusal birliğini istemeyen kesimler de böyle yapıyor ve KDP de maalesef ki, ya okumuyor, ya cahil ve kulaktan dolma bilgilerle politika belirliyor veya saf ve (diyelim ki) bunların oyununa alet oluyor, ya da KDP ulusal birlik falan istemiyor!
Nasıl AKP çözüm sürecini uzatmak ve Kürt halkını oyalamak istiyorsa, KDP de bugünki pratikleriyle Kürt ulusal birliği tesis sürecini uzatmak, kendi halkını oyalamak ve mümkünse kardeşleriyle bir araya gelmemek istiyor.
Dileriz ki KDP Kürt ulusal birliğini dinamitleyen bu tarz açıklamalarından vazgeçer, birliksizlik (!) için bahaneler üretmez ve ikinci İsmet İnönü rolüne bürünmez. Çünkü KDP Kürt halkının yegane temsilcisi değildir, olmadı/olamaz.

mehmet_serhat_polatsoy@hotmail.com

78301

Mehmet Serhat Polatsoy

Özellikle Kürt Ulusal Hareketi üzerine ve kürtlerin sorunları üzerine makaleler yazmakta olan yazarımız 2011 sonlarından beri yazılarıyla sitemizde yer almaktadır.

serhatpolatsoy@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Mehmet Serhat Polatsoy

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

Sayfalar