Pazartesi Mayıs 6, 2024

Kerkük’ü Kaça Satalım? – Dursun Ali Küçük

Kürdistan’da doğup büyüyüp Kürdistan’ı satanlar az değil.
Garip ama gerçek...
Kürdistan’da bazı Kürtler kendi ülke ve şehirlerini bir yok pahasına evet kendisi için satıyorlar.
Hem de bedeva.
Kimi karın tokluğuna, kimi gerçekten bedevaya, kimi egemen sömürgecilerden bir etiket ucuz yaşam kapma pahasına bunu yapıyor.
Kimisi de kafası ve ruhu işgal altında olduğu için bunu yapıyor.

Garip olan, onlar sömürgeci oldukları ve ülkemizi işgal ettikleri halde, bizim ülkemiz için, “size bir karış toprak vermeyiz, vatanımızı ve ülkemizi böldürmeyiz” diyorlar.
Kerkük Valisi Necmettin Kerim, “Kerkük özerk bölge olsun” demektedir. Daha önce de “Kerkük Irak’a bağlansın” demekteydi.
Bu tutum ülkesini satmaktır.
Irak- Saddam ile otonomi görüşmeleri vardı. Güney Kürdistan’da KDP ile pazarrlık sürüyordu. Yalnız Saddam Kerkük’ü otonom bölgenin dışında tutuyordu, bundan dolayı anlaşamadılar.
M. Mustafa Barzani o zaman şunu söylemişti: “Kerkük’ü Irak’a verirsek Kürtler ana avradıma küfredeceklerdir”.
Şimdi Kerkük kurtarılmışken ve Kürdistan federasyonunun kontrolünde iken Acaba Kerim Necmettin’e ne diyelim?
Halk onu, Kerkük’ü satmasına küfreder mi?
Hemde kurtarılmış bir  Kürdistan parçasını sen ne hakla ve kimden yetki alarak satıyorsun?
Kerkük Kürdistan’a bağlanmalıdır görüşü ve politikaları dışındaki bütün tezler uşaklık olur. Şengal içinde bu geçerlidir ve Kürdistan’a bağlanmalıdır.

KERKÜK KÜRDİSTAN’DAN KOPARMA TEZLERİ:

*TC tezi: Irak’ın birliği ve toprak birliğinden yanadır. Kerkük Irak’a dahil edilmesze dolaylı olarak dahil edilmesi için özerk bir bölge olmasından yanadır. Irak Sunni eksenli bir Irak devleti tercihlerindendir.

*İran Tezi: Irak’ın birliği ve toprak birliğinden yana politika izlemektedir. Şii eksenli bir Irak’ı kendisi için uygun görmektedir. Kerkük’ün özerk olarak Iraka’a dahil edilmesini istemektedir.

*Arap devletleri: Kerkük için benzer görüşlere sahiptirler. Kürdistan’ı Irak a bağlı olarak görmek asıl tercihleridir.

*Hatip Dicleci tezler: Bu tezlerde mevcut durumda yukarıda aktardığımız bölge devletlerinin görüşlerine yakındır. Sadece halklar birlikte yaşasın kılıfına dayanmaktadır. Irak zaten parçalanmıştır, bunu birleştirmek Kürdistanlılara düşmez.
Bu görüş ve politika “Kerkük özerk olsun ve Irak la kalsın” politikasıdır.

Miskak-i Millici politika Kerkük ve Musul da içinde olmak üzere Güney Kürdistan’ı da içermektedir. TC, Misak-i millicilikten vazgeçmemiştir.
TC’de Misak-i Milliciliği savunan bazı Kürtler TC politikasına hizmet etmektedir.

*ABD ve Batı tezi: Şimdilik konfederal bir nevi devlet olsun ama Irak’la yolları ayırmayın yönündedir. Onlar politikada gerçekçidir, çıkarları  gereği Kürdistan bağımsızlığa yönelirse yok demeyeceklerdir.
Irak’ı birleştirmek zor bir iştir, bunun için Kürtleri kandırmak için boşuna teori üretenler Irak a yardım ettiklerinin bilmem farkındalar mı?

KÜRDİSTAN’IN BİRLİĞİ ESASTIR

Bölgedeki sömürgeci devletlerin birliği, toprak bütünlüğü ve sınırlarının değişmemesini isteyen Kürtler az değildir.
Kardeşim, sömürgeciler Kürdistan’ı parçaladılar, tepe tepe kullandılar. Neden Kürdistan’ın birliğini savunmuyorsunuz?
Egemen ve bu günde aramıza çeşitli kollarda nifak sokan sömürgecilerin kurduğu düzenin birliğini neden savunuyorsunuz?
Sizin özgürlükçü ve demokrat olmanız böylesi bir durumda beş para etmez.
Kerim Necmettin ne hakka dayanarak kurtarılan Kerkük’ü başkalarına satıyor.
Kürtlerin bu tür şeylere korkunç bir öfke duyması gerekiyor.
O adam, bir gün bile yönetim de kalmamalıdır.
YNK ve Goran dün açıklama yaptılar, “Kerkük özerk bölge olamaz, Kürdistan’a bağlıdır” diye. Şimdiye kadar bağımsızlığı savunmanızla birlikte zik zaklar izlediniz. KDP bağımsızlığı savunmakla birlikte eski bazı yargılardan kurtulmadı.
Oturup Kürdistan’ın bağımsızlığının ilan edilmesi üzerinde anlaşacaksınız. Bağımsızlık ilanı ile nelerin  nasıl karşıyalayacağınızı kararlaştırın. Ortak irade sergileyin ve stratejik bir anlaşmaya gidiniz.
Bunu yaparsanız diğer anlaşamadığınız konularda kaçınılmaz olarak anlaşacaksınız.
Büyük düşüneceksiniz. Temel stratejiye göre ilişki ve anlaşmaları ayarlayacaksınız.
Bunu yaparsanız, yüzde yüz diğer sorunları da çözeceğinize emin olabilirsiniz.
Önce Bağımsız Kürdistan, bununla birlikte diğer önemli noktalar ve konular gelir.
İkinci  ve diğer sıradaki sorunları temel hedef olan bağımsızlığının önüne koyma lüksünüz yoktur.

Irak’ın birliği ve demokratikleşrtirilmesi,
İran’ın birliği, büytünlüğü ve gelişmesi, Suriyenin birliği,
TC’nin birliği ve bütünlüğü, demokratikleşmesi, büyümesi vb vb...
Peki Kürdistan’ın birliği ve bütünlüğü, özgürleşmesi ve demokratikleşmesi nerede?
Ülkenize karşı bu kadar hoyrat olamazsınız. Önce ülkenizin birliği ve özgürlüğü, dayanışması gelir.
Türk- Arap ve farslardan Kürdistan’ın birliği ve bütünlüğü, birleşmesi vb laflarını fazla duyamazsınız.
Sanki bizler herkesin önündeyiz, Kürdistan’ı ucuzundan dağıtıyoruz ve paylaşıyoruz.
Kürtler örneğin birlik derse Türkler-Farslar ve Araplar bağımsız Kürdistan diyebiliyor mu?
Tersine Türkiye’ye, Irak’a, İran’a, Suriye’e “hoşgeldiniz” diyorlar.
Halklar kardeştir, ama siz Kürtler Türkiye’yi sevin, Irak’ı sevin diyorlar.
Yeter artık bu kadar gaflet uykusu.
Ülkeni daha doğru dürüst kurtarmamışken böyle herkese ucuzundan açmak, paylaşmak bir marifet değildir.
Düşüncen işgal altındaysa pratikte işgal altında olur.
Asıl görevimiz sömürgecilerin kurduğu ve her yönüyle bizi ezen, sömüren ve soykırımdan geçiren uniter, sahte birlikleri parçalamalıyız.
Necmettin Kerimler küçünsenmeyecek ölçüde var. İçte asıl sorunu bunlardan çekiyoruz. Kafaları ve düşünceleri işgal altında olanlarla ciddi bir düşünce, fikir ve politika hesaplaşması yaşanması kaçınılmaz görünüyor.
Yaralı bir kartala şunu sormuşlar:
-“Niye bu kadar hüzünlüsün?
-“Beni vuran okun arkasında kardeşimin tüyleri var” diye cevap vermiş. 

47149

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Sayfalar