Cumartesi Mayıs 4, 2024

Kimliksizlik kimlik olmuş! Tahir Canan

Star Gazetesi İnternete yönelik baskıları savunmak için basın ahlak kurallarını hiçe sayarak basın yasasını hiç görmeyerek dilde kemik yok misali İnternet sansürüne karşı çıkanları porno savunmakla suçlamış. Kendi ilkesizliğini de ilke olarak lansa etmiş. Deyim yerinde ise ilkesizlik ilke olmuş, kimliksizlik de kimlik yerine geçmiş. Yalan dolanla hükümeti” yalama “ yalakalığı erdeme dönüşmüş! Halkı kandırmayı da meslek etmişler. Bunun adına da Gazetecilik denmiş! Gazeteciliğin kamusal görevini hükumetin, devletin ululuğu altına gömmeyi” meslek ilkesi”  kabul etmişler. Kamunun özgürlüğü, kamunun çıkarı ve kamunun özgür ulaşım ağını ortadan kaldırmak için kirli karalama yöntemlerini kullanmışlar. Kullan mayada devam etmekteler.

 

Eh, ne diyelim bizdeki muhafazakâr kesim artık iktidarda kalmak hırsı her şeyin önüne geçmiş her şeyin ayaklar altına alınarak yok edilmesi noktasına gelmiş yâda ulaşmış. Her gün bunu kanıtlar şeylerde basına dökülür oldu. Belden aşağı vuruşlarla artık renkli dünyalarını saklayamaz konuma geldiler. Aslında pornografik yaşamlarının görüntülerini halktan gizlemek için internete yasak getirmeyi halkın pornografik şeylerden korunması olarak sunmaları, lansa etmeleri gazetecilik marifeti olmuş, gazetecilik marifetine bürünmüş. Nerede ise bu anlayış siyahı beyaz demekle beyaz olacağını sanır olmuş! Kürtleri görmezsen Kürt sorunu olmaz demişler. Açları görmezsen açlık olmaz demişler! İşçiler iş cinayetlerinde topluca katledilirken bu vahşeti kader diye yutturmaya gayret göstermişler. Savaşta öldürülen gençlerimizin aileleri tepki verdiğinde bu işin doğasında ölüm var diyerek askerlik yan gelip yatacak yer olmadığını anlatmışlar! Bu kirli iktidar oyunlarında hep acar gazeteciler rol üslenmişler. İktidar kırıntılarından nemalanmak için her yol mubah havasında davranış göstermişler.

 

Neden?

Çünkü burjuvazi her bakımdan örgütl işçi sınıfı örgütsüz. Burjuvazi örgütlü güçleriyle yalanı sahi haline getirirken gerçeği de görünmez kılmakta. Eğer bir toplumda üretmeyenler üretenleri yönetiyorsa orada yaşanan şeyde yalan dolanla halkı kandırarak gerçekleri tersyüz ederek olup biteni gizleyerek yönetimi elinde tutmaya, korumaya dönüşür. Bu da patronların işçilere maaş verdiği yalanı gibi!  Oysa bir işçi çalıştığı sürede hem kendi maaşını üretir hem de patron için artı değer üretir.  İşçi kendisi için çalıştığının onlarca katı patron için çalışır, artı değer artıkdeğer üretir. Doyasıyla her işçi patronundan maaş almaz patronuna maaş verir. Bu gerçek görülmediği gibi bir de burjuva kesim her zaman işçilere maaş verdiği yalanını anlatır. Yalan söylemekten hiç kimse  zarar görmez. Hiç kimse yalandan ölmez…

 

Star Gazetesi de bugün egemen olmanın mağrurluğuyla egemenler adına, hizmette kusur etmemek için kendi pornocu yaşamlarını toplumu pornografiden korumak olarak sunmayı görev bilmiş, bu görevi yerine getirmiş. Egemen olmanın iş bilirliği ile hareket etmişler. Padişahım çok yaşa nakaratıyla tebaa kültürünü egemenliğin güzellemesi olarak topluma yutturma yolunu gitmişler.

 

100885

Tahir Canan

Tahir canan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Sayfalar

Tahir Canan

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Sayfalar