Cumartesi Mayıs 4, 2024

Komünistler mi Haklı Anarşistler mi ?

Sosyalizmi konuşacaksan  Anarşistlerle  konuşacan.

Partide esas  yoğunlaşmalı derken kendi öncülüklerinin tasdik edilmesini  anlayan insanlara  inanan köylülerle sosyalizmi konuşmayacan.

İnandıklarınıza  esasımız köylüdür deyince artık anlamamız gerekenin  kapitalizmle bağları en az olan sınıflardır diye hale niye söyleyemediklerini soramadığınızdan da faz geçiyorum   sosyalizmde ortaya çıkan  bürokrasizmi, lider sultasını..  sorarsanız,

Size verecekleri tek cevap:

Sosyalizmde var olan bürokrasizmin, lider sultasının...varlığı sosyalizmde hale sınıflar savaşımının devam ettiğinin ispatıdır derler.

Ve ne gerisine ne de başına  bu sınıfların  niteliğini eklerler.

Onlar için bürokrasizm, lider sultası... bir işçi köylü gibi sınıftır da ondan.

Yıllardır da    burjuvaların..., emperyalistlerin baronlarında her savaş öncesi sizi güçsüz, dünya proletarya köylüsünü de dayanışmasız bırakabilmek için hükümetlerle devletin ayrı;  etniksel, dinsel,mezhepsel ...  ayrılıklarında sınıfsal işbirliği içerisinde olsalar da Sezar' ı arkada hançerlemek için Brutus' te karşı konulmaz duygular uyandırmaya yeterli olduğunu inkar eden sözlerden başka bir şeyde duymamışsınızdır.

Ara sıra sosyalizmlerin yıkılması hakkında esasımız köylü demeyi terk edenlerde  duyduğunuz tek değişik şeyde:

Sosyalizmde parti yöneticileri devrime ihanet etmiştir açıklamalarından başka bir şey olmamıştır.

Bu da   başına işidlerce...   rahatlıkla çuval geçirilen bordo berelilerin çaresizliğini sizlerin gözü önünde kaçırabilmek için  yenilgilerini ( etnik, dinsel, mezhepsel.. köklerini kaybetmemiş ) işçilerin köylülere öncülüğünü dayatması sonucu değil de bordo berelilerin olağanüstü güçlerine bağlayarak açıklayan inandıklarınızın bürokrasizmi, lider sultasını...  sınıf  olarak görmediklerinden sizi ne kadar uzaklaştırır bilmem.    

Ee... halde böyle olunca:

Sınıflar üretim ilişkileri sonucu ortaya çıkar ve sınıflar varlıklarını,  egemenliklerini  koruyabilmek, kurabilmek  için mücadele ettikçe bizlerde varlıklarını bir kez değil binlerce kez hissederiz bilgisi ışığında:

İnandıklarınızın elinde sosyalizmin yıkılmasına neden olan sınıflar savaşımını ifade eden klileşmiş soruyu  artık  alarak  yeniden biçimlendirmek gerekir.

Ve soruyu  sosyalizmin  yıkılmasına yol açan var olan sınıfların  birbiri yüzerinde veya yeni sınıf ( lar )  yüzerinde egemenlik kurabilmek istemeleri sonucu muydu şeklinde yazmak gerekir.

Yazdıktan sonra...

Artık yeniden gönül rahatlığıyla da diyebilirim ki:

Sosyalizmi konuşacaksan partide esas yoğunlaşmalı derken kendi öncülüklerinin tasdik edilmesini  anlayan insanlara inanan köylülerle  değil,

Anarşistlerle  konuşacan.

Anarşistler  de  her ne kadar inandıklarınızdan farklı olarak  geçiş sürecini - sosyalizmi - gerek görmeden komünizme geçmeyi savunuyorsalar da...

Yinede teori tartışmalarında kademeli komünizmi savunmayan  inandıklarınızın aksine kademeli komünizmi telaffuz eden Stalin' nin  dediği yoldan hareket edilirse varılacak sonuçları  içeren yazılar da yazmışlardır.

İşte  partide esas yoğunlaşmalı diyen İbrahim Kaypakkaya' da anladıkları gittikleri her yerde kendi öncülüklerinin tasdik edilmesi olarak anlayan  inandıklarınız da olmayan Anarşistler de olan bizim için yararlı eleştirileri ortaya çıkarırsak o eleştirilerinde

Kademeli komünizmin sosyo ekonomi politiğini Stalin' nin tam olarak ayakları yüzerine  oturtamadığını özetleyen

Sosyalistler sosyalizmde  kurtulmadıkça özgürleşemeyeceklerini söyledikleri sözler olduğunu görürüz.

Yeri gelmişken de sadece anarşistler  sosyalistleri sosyalizmde kurtaracak kademeli komünizminin sosyo ekonomi politiğini  Stalin' nin  tam olarak ayaklar yüzerine  oturmadığını söylemez ki.

Sosyalizmin toplumu, ekonomiyi komünizme hazırlayan bir süreç olduğuna inanmış partiden de esasın yoğunlaşması gerektiği söylenirken öncüleşmesinin de kast edildiğine inanan tüm sosyalist proletarya köylülerde söyler.

Söyleyen sosyalist proletarya köylülerle anarşistler Arasındaki tek nüans farkı da:Sosyalist proletarya köylüler kademeli komünizmin sosyo ekonomi politiğinin tam olarak ayakları yüzerine oturmamış ve hayata geçmemiş olmasının sosyalizme yapısal bir sorun olarak yansıyacağına inanmazlarken anarşistler sosyalizmin kapitalist anlamda örgütlenmesinde   kurtulmaya çalışmayan her söylemin ortaya çıkan kötülüklerinde nedeni olarak görmeleridir

Lenin' ninde derginin  gazeteleşememesi  dergide ortaya çıkan bürokrasizme, lider sultasına... değilde tam tersine dergide ortaya çıkan bürokrasizmi, lider sultasını derginin gazeteleşme ihtiyacına bağlaması da anarşistleri  haklı  çıkarır gibi değil mi  ? 

91272

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Ergün Aslan

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Sayfalar