Cumartesi Mayıs 18, 2024

Korku çemberini kıracağız

Ülkemizde zulüm kol geziyor,toplu katliam,işkence,kadına , çocuğa tecavüz yasalarla resmileştiriliyor. Biz hala kör,sağır ve dilsiz yaşamayı tercih ediyoruz. Kaderciliğe boyun eğme,korkuyla uyuyup,hergün ölüm haberleriyle kalkmak günlük yaşamımızın sıradan bir parçası olmuş , acı olanı ölümleri kanıksamış gibiyiz. Şunu söylemeliyim ki,özgürlüğün ve demokrasinin en büyük düşmanı,faşizm tarafından yaşatıldığımız katliam ve zülümlere karşı sessiz kalmamızdır. Kendi özgürlüğümüzden vaz geçerek,kölece yaşamaya tercih etmemizdir. Bir insan , bir topluluk , bir ulus, bir sınıf, özelliklede toplumun yarıdan fazlasını oluşturan Kadınlar kendi özgürlüğüne,bağımsızlığına bireysel ve toplumsal haklarına sahip çıkmıyorsa zulme karşı baş kaldırmıyorsa ölüm sessizliğinde zulme boyun eğiyorsa köleliği kabüllenmiş demektir. Burda şu gerçekliği açıklamadan geçemeyeceğim;Yaşadığımız bugün ki ağır faşizm koşullarında kadınların korkmadan dik duruşu, haksızlığa , hukuksuzluğa, taciz ve tecavüze karşı başkaldırsı daha dinamik,daha kararlı,daha toplumsal ve dayanışmacı karekter taşıyor.

Bir daha postalların altında ezilmeyi,onursuzlaşmayı,insanlıkdan çıkarılmayı istemiyorsak faşizme karşı onurluca direneceğiz. Sokakları , yeri -göğü faşizme dar edeceğiz. Faşizmin anladığı dilden mücadelemizi yürütecek,ilerleteceğiz. Başka yolumuz da yoktur.

Ne acı birşey ; Faşist diktatörlük kendi kanununu, yasasını, kuralını dahi tanımadan açık bir şekilde sindirme, işkence, tutuklama ve katliam yapıyor . Başka ülkelerin topraklarını işgal ediyor . Demokrat ve ilerici milletvekillerini içeri atıyor, ölümle tehdit ediyor . Parlamento ahırı artık çalışmaz durumda . Faşist koalisyon en barbar planlar içerisinde. Ya biz ,ne durumdayız?Bu zulüm karşısında nasıl bir tavır takınıyoruz.. Nerde o militan , kararlı duruşlarımız,militan -savaşcı direnişlerimiz . Gerçekten biz sınıf mücadelesinin hangi tarafındayız ! Hani geçmişte yaşananları görmezden gelenleri yadırgardık.Bir avuçtuk, faşizmin postalları altında insanlık onurunu korumak için direniyor,mücadelemizi yürütüyor, gelecek güzel günleri yaşatmak için ölümlere koşuyor,bir lokma ekmeği ortakca paylaşıyorduk.

Peki, ne oldu da bize... böylesi bir duyarsızlık içerisinde kendimizi buluverdik.? Herşeyin güzelliğine küskün,nostaljik takılmalarla kendimizi avutur olduk.Hani , bir zamanlar devrim yapmaya,devrime önderlik etmeye ," büyük dağları (yaşlı ihtiyar misali) aşmayı , zorlukların üstesinden gelmeyi ,önümüze çıkan faşizmin tüm zulmünü yenmeyi" ağzımızdan düşürmüyorduk.

Gelinen aşamada bizler bugün bu sınıf kavgasının neresindeyiz. Yaşananların neresindeyiz.? Bazan diyorum ki,"at bütün geçmiş yaşanmışlıkları bir kenara geleceğe bak..." Bugün insanlık onurunu kıran , katliam ve zulmü yasal hale getiren açık faşist diktatörlüğe karşı biz hangi duruştayız. Bu duruşun neresindeyiz?Bu duruş bugün insanlığı,dostluğu,yoldaşlığı,kardeşliği belirliyor. Bu duruş düşmanla- dostu ayırmayı bize gösteriyor.

Şöyle bir geçmişe gidelim ;haksızlığa sessiz kalan,sağır,kör,dilsiz olan toplumlar ve bireyler şeriatın,faşizmin,emperyalizmin kölesi olmuş,katledilmiş,soykırıma uğramış,doğdukları topraklarından -yurtlarından zorla kovulmuş işgal , istila ve ilhaka uğrayarak onulması zor yıkımlara uğratılmıştır. Peki , bu felaketler bir kadermiydi,ezilen halklar, uluslar , kadınlar ve azınlıklar ilelebet bu zulmün cenderesinde yaşamak zorundamı?

Eğer, emperyalist gerici savaşlara , katliam, işgal ve soykırımlara sessiz kalıyorsan kılını oynatmıyorsan "bana ne diyorsan", kendi özgürlüğünü satıp,köleliğe razı oluyorsan sen benim kadeşim,yoldaşım,dostum değilsin. Çünkü , senin tavrın net değil,renksizlik seni sarmış sarmalamış bu renksizlik içerisinde silikleşiyor,bitiyor,kendini diri diri mezara gömüyorsun.

Eğer ki,faşist devletin katliam,zulüm , işkence , tecavüz ve hertür ahlaksızlığına sessiz kalıyorsak,haklarımızı istemiyorsak,korumuyorsak, ülkemizin halk demokrasi, insan hakları ve bağımsızlığı için ürütülen mücadelenin bir yerinde olmuyorsak,kusura bakmayalım ama sen benim kardeşim , yoldaşım,dostum değilsin. Çünkü, bugüne gelmemizde , açık faşizmin dörtnala kılıç sallamasında senin-benim ve bizlerin ölüm sessizliğinde uykuya yatmamızın payı büyüktür.

Eğer ki",demokrasi ve barış " adına , bu faşist iktidar güruha geçmişte güvenip destek verdiysen, açık faşist terörün her alanda kurumsallaşmasında "can kurtaran"rolünü üstlendiysen ve buğüne geldiysek suçun büyüğü senin soykırıma uğrayan kürt kardeşim. Tarihin de yaşadığın en ağır zulüm "geliyorum "demesini görmezden gelmendendir, . Seni girdabında boğmak isteyen faşist devlete ve onun koltuk değnekliğini yapan libarallere ve kendi içindeki faydacı,uzlaşmacı anlayışa fazla güvenmendedir.

Devlet erkinin özünü hükümetlerle,iktidarlarla eş anlamlı görüp yanılgılar içine düşmendedir. Çözümün esasını devletin özünü, niteliğini görmemende,iktidara gelen partilerde çözümü aramandadır.Yaşananolumlu ve olumsuz deneyimlerden herkesin ciddi dersler çıkarma zamanı geldi. Kürdistanın işgalci emperyalistlerden ve onların uşak faşist iktidarlarından kurtarılması, ulusal demokratik kürdistan esas alınmalı,izlenmesi gereken stratejik yol bu olmalıdır. Kürdistan ve kürdistan da yaşayan ezilen halkları kurtuluşa götürecek biricik yol budur.asıl görülmesi,Kürt ulusal kurtuluş hareketinin yüzünü dönmesi gereken yön ivedilikle bu yol olmalıdır.

Oysa ki,bu faşist devlet kökünden devrilmeden,halk iktidarı kurulmadan , halk demokrasisi oluşturmadan,bütün tekelci sermaye ve gerici emperyalist devletler kovulmadan ülkelerimizden gerçekten halkların zaferinden bahsedilemeyeceğini görmememiz gerekiyor. Bize sosyalizmin yolunu açacak olan birici yol emperyalizme ve faşist diktatörlüğe karşı tam bağımsızlık vede halklarımızın demokratik halk iktidarıdır. İkinci bi yol mümkün değil.

45732

materyalist bilgi teorisi ve komünist partileri

 

“İnsan pratiği, materyalist bilgi teorisinin doğruluğunu tanıtlar.” Marks

 

İnsanın üretimdeki, üretim içindeki ilişkileri ve faaliyetleri, diğer tüm faaliyetlerinin üstünde ve onların üzerinde belirleyici bir rol oynama temel özelliğine sahiptir. Bu bağlamda, insanın bilgisi  üretimdeki faaliyetlerinden bağımsız değil, bizzat ona bağlı olarak gelişir ve şekillenir.

HER GÜN DÖRT İŞÇİ, BEŞ KADIN

“Son kötü günleri yaşıyoruz belki

İlk güzel günleri de yaşarız belki

Kekre bir şey var bu havada

Geçmişle gelecek arasında

Acıyla sevinç arasında

Öfkeyle bağış arasında//

Biz kırıldık daha da kırılırız/

Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.”[1]

 

ÇİN: KARMAŞIK BİR SORU(N)…[1]

“ben hiç başlamamış bir dündeyim.

yağmur yağacak...

hiç başlamamış bir yarın çok var.

hiç bitmeyen bir dün de çok var...”[1]

 

Arif Dirlik’in, “Sadece bir ulus değildir; bir uygarlıktır,” notunu düştüğü Çin’in geneli veya özelde ise “bugünü” hakkında yazmak kolay değil.

Binlerce tarihsel bağıntı ve güncel referanslarıyla Çin, çoklu bir örnektir.

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

Sayfalar