Pazar Mayıs 12, 2024

Kriz

    İki olgu sabırsızlıkla hafta başını (9 günlük bayram tatilinin bitmesini) bekliyor.

TL karşısında epey rekorlar kıran dolar hafta başına (9 günlük tatilden sonra) yeni rekorlara hazırlanıyor. Bir diğeri de Rusya'nın hava, İran'ın devrim muhafızlarının desteğiyle ülkesinin %96’sında denetimi geri alan Esad rejimi cihatçıların elinde kalan tek kale (!) İdlib'e yönelik bir saldırı başlatmak için Rusya'nın işaretini bekliyor.

Suriye ordusu İran ve Rusya'nın desteğiyle güneyde cihatçıları yenilgiye uğrattıktan sonra kuzeye, tek kaleye(!) İdlib'e yöneldi. Rusya'nın 2015’te doğrudan savaşa katılmasıyla cihatçılardan geri alınan bölgelerden anlaşmalarla ayrılan cihatçıların İdlib'de toplanmalarından dolayı buradaki cihatçı sayısı epey kabararak 100 bini geçmiş durumda.

Emperyalistler tarafından dünyanın çeşitli bölgelerinden getirilen cihatçılar bölge devletleri tarafından eğitilip silahlandırılarak İdlib'den Suriye'ye cepheye sürülmüşlerdi.

İşin garip tarafına bakın ki ilk girdikleri yer sonlarının (!) veya kaçacaklarının son durağı durumunda şimdi.

100 bin silahlı cihatçı içerisinde çok sayıda Özbek, Uygur ve Kafkas kökenliler var. Bunlar TC tarafından eğitilip silahlandırıldılar, halen de silah ve teçhizatları, maaşları T.C. tarafından veriliyor.

Ağustos ayı içerisinde TC’nin Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Genelkurmay başkanı ve MİT müsteşarının Rusya'yı birkaç kez ziyaretleri buradaki savaşçıların geleceğinin, İdlib'in geleceğinin belirlenmesi konusunda sıkışmalarının sonucu.TC Çavuşoğlu vasıtasıyla İdlib operasyonunun üç ay ertelenmesini, MİT'le ilişkisi olan cihatçı örgütlere dokunulmamasını istiyor.

Suriye rejim güçlerinin İran devrim muhafızlarını, Rusya'nın hava gücünü yanına alarak güneyden İdlib'e saldırmasıyla İdlib'den göç edeceklerin /kaçacakların sığınacakları tek yer Türkiye.

Bu AKP yönetimi açısından büyük sorun. Uygurlu cihatçılar geldiğinde Kürdistan'ın belirli yerlerine ikame ettirilip ileriki süreçte Kürtlerle, PKK ile savaşta kullanılacaklar, koruculaştırılacaklar... Ama ya diğer Arap cihatçılar... Özellikle de Rusların üzerinde çok durduğu Kafkasya’dan gelen cihatçılar... AKP yönetimi için tam bir kaos...!

TC'nin daha doğrusu AKP yönetiminin sorunları bunlardan ibaret değil. İdlib'den sonra büyük olasılıkla Cerablus ve EL-Bab gündeme gelecek. Dahası İdlib operasyonuna katılmak için YPG'nin içerisinde yer aldığı SDG, rejim güçleriyle birlikte savaşmak istediklerini iletmişler. YPG'nin içerisinde yer aldığı DSG İdlib savaşına katılırsa ardından hemen Afrin'in gündeme gelme durumu büyük olasılık.

Anlaşılan TC'nin durumu çok zor...

Evet, Ortadoğu bataklıktır. Girmek kolay ama ya çıkmak...!

 Dışarıdan getirilen sıcak parayla ekonominin çarklarını döndürmeye çalışan AKP yönetimi, iktidar olduğu 16 yıl boyunca uyguladığı yanlış ekonomik programlarla ülkeyi büyük bir borç batağının içine soktu. Şu an TC'nin dışarıya her yıl ödemesi gereken 226 milyar dolar borcu var. Yani AKP yönetimi ayda 19 milyar dolar borcu ödemesi gerekiyor. Başka bir deyişle her ay 19 milyar dolarlık yabancı sermaye Türkiye'ye giriş yapmalı..!

AKP yönetimi ve RTE ekonomik durumun iyi olmadığını/kötüye gittiğini gördüklerinden, patlayacak olan ekonomik krizden önce seçimi yaparak bir dört yıl daha ülke yönetiminde kalmak dolayısıyla da hesap vermekten bir dört yıl daha kurtulmak için seçimi erkene aldılar.

Seçimlerden sonra da ekonomik krizi ABD ile olan ''rahip krizine'' bağlamaya kalktılar. Seçimlerden iki ay önce dolar 4 TL'nin altındaydı. Seçimler döneminde dolar 4,5 dolaylarında seyrediyordu. Seçimlerden sonra ise dolar 7 TL'nin üzerine çıktı. Bayramdan sonra nerede duracağı belli değil..!

Doların bu seyri ABD'nin ''rahip kriziyle'' açıklanacak bir durum değil.

Neymiş...

RTE  TRUMP'a söz verdiği gibi rahip Burunson'u geriye vermediği için ABD doları TL karşısında değer kazanıyormuş... Peki TL karşısında değer kazanan sadece dolar mı…! Euro, sterlin ve hatta Irak parası bile TL karşısında bugünlerde değer kazandı. TL yerlerde sürükleniyor...

AB'den, ABD'den gelen/alınan sıcak paranın üretime yatırılmayıp -geriye dönüşüm sağlanacakken- yol, bina, AVM yapımına harcanması, yani betona gömülmesi, lükse, refaha harcanması: kışlık, yazlık saraylar yapılması, özel uçaklar, 3 bin korumaya çok sayıda zırhlı araçlar alınması, bakanlara, bürokratlara kiralanan lüks otolar... Bunlar ekonomik krize götüren nedenler iken AKP'nin başı RTE gittiği her ülkeden savaş araç gereçleri alması: Ruslardan S-400, İngiltere, Fransa, Almanya'dan uçak, helikopter, tank, füzeler alması, yüksek yatırım ve borçlanmalar ekonomik krizi davet etmenin adımlarıdır.

 Suriye konusunda uygulanan yanlış politikalar, Cerablus, Afrin işgalleri, Suriye'deki cihatçıların eğitilip silahlandırılması, cihatçıların maaşlarının ödenmesi...

Devrimcilere, Kürtlere yönelik uygulanan savaş politikaları, Kuzey Irak'a yönelik saldırılar...O kadar çok sayıda uçak kaldırılıyor ki... Dağları bombalamalar...

Ülkesinin petrol, doğal gaz gibi bir yeraltı zenginliği olmayan TC gibi bir devletin savaş politikalarında ısrar etmesi sonucu mali krizle karşılaşacağı bilinmeyen bir gerçeklik değildir.

AKP'nin C.başı RTE  aynı gemideyiz nakaratıyla hâkim sınıfların tüm kliklerinin arkalarında saf tutmalarını istiyor. Ve bunun çağrısını yapıyor. Milli Birlik ve beraberlik şarkıları söylüyor. Kendi taraftarlarına/tabanına ekonomik bir saldırıyla karşı karşıya olduklarını, bu saldırıyı da milli bir mesele olarak gösteriyor, arkalarında durmalarını, altınlarını/dolarlarını yastık altından çıkarma çağrısı yapıyor. Bu ekonomik krizden birlikte fedakarlıklar yapılarak çıkılacağının çağrısını yapıyor.

Evet Türkiye bir krizle karşı karşıya...

Türkiye'deki bu kriz bir rahip krizi falan değildir. Bu kriz Türk Devletinin yapısal krizidir.

Bu kötü müdür...?

Evet, bir bakıma öyledir.

 İşten çıkarmalar artacak, emekçiler işsiz kalacaklar. Küçük esnaf iş yerlerine kilit vuracak. İflaslar yaşanacak. İşçiler, emekçiler açlıkla karşı karşıya kalacaklar...

Ama diğer yandan krizler olanaklar da sunar...

 Kitlelerle buluşmaya, örgütlemeye, sokakta mücadeleye, iktidarı alaşağı etmeye...

İyi değerlendirilirse...

34739

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Çetin Çetin

Çetin Çetin sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Çetin Çetin

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

Sayfalar