Perşembe Mayıs 9, 2024

Kürt Ulusu Duygusal Bağlarının Olmadığı; Zoraki ‘Yaşama Birliğine’ Son Veriyor.

İsteyerek, gönüllü birlikteliği taşımayan, zoraki, tek taraflı ve baskıya dayalı bir evlilik mutlak ki, bir gün isyana başkaldırıya dönüşerek, kendi bağımsızlığını, özgürlüğünü isteyecektir. İstenen şu; bireyin, kadının, toplumun ve bir ulusun kendi iradesiyle her konuda kendisinin özgürce karar vermesidir. Kürt ulusu hiçbir zaman eşit şartlarda bir birliktelik yaşamadı. Türk ulusu her yönlü (sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik ve yaşamsal ) bir imtiyaza, hâkimiyete sahipti, halen de öyle. Evlenip boşanmada olduğu gibi tüm toplumsal sorunlarda da Türk ulusu ezici üstünlüğe sahiptir. Devletin bütün erkleri Türk egemenlerinin elinde, ırkçı-tekçi yasalar Türk ulusunun çıkarına hizmet etmektedir.

  Kürt ulusu ve diğer azınlık milliyetler doğal olarak bu tekçi, baskıcı, soykırımcı devlet yönetimini istememektedir. Tüm ulus ve azınlık milliyetlere, kültürlere, inançlara aynı derecede eşitliğe dayanan demokratik bir öz yönetim istemektedir. Coğrafyamızda yaşayan bütün kültürlerin yaşatılması, korunması, geliştirmelerinin yolunun açılması istenmektedir. Eşit ölçekte kültürel zenginlikler geleceğe taşıması istenmektir. Geçmişten günümüze azınlık ulusların, milliyetlerin, inançların istem ve talepleri şiddetle ret edilmiş, kanla, katliamla sürgün ve soykırımlarla cevap verilmiş, halklar zor ve baskıyla boyun eğmeye zorlanmıştır. Kürt ulusunun, ulusal ve toplumsal başkaldırısının ana sebebi asırları aşan gördüğü zulmün sonucudur.

Bugün, faşist diktatörlük yeni bir soykırım hazırlığı yapmaktadır. Ayları kapsayan sokağa çıkma yasağı ve Kürt şehirlerinin tankla, topla, helikopterle, uçakla yaptığı bombardımanlar gelecekte daha vahşi katliamlara yönelik planlar yapacağını bize göstermektedir. Faşist diktatörlüğün uzun yılları kapsayan katliam ve zulmüne karşı dik durmayı başardı. Örgütlendi ve zulme karşı toplumsal başkaldırıyı yürüten başlattı, geliştirdi, toplumsal ciddi bir güç olarak demokrasi cephesinde en etkin güç olarak yer almakta, faşizme karşı direnişin motoru durumundadır. Yaşanan gerçekler dikkate alındığında ve çok hızlı altüst oluşlar gösteriyor ki; Kürt ulusuna Ortadoğu coğrafyasında çok önemli roller yüklüyor. Bu vesileyle;

Kürt ulusunun Yüzyıl gibi uzun soluklu bağımsızlık mücadelesi yakın gelecekte sonuç vereceğe benziyor. Özellikle son bir yılda faşist Türk devletinin 'çökertme-göç ettirme' adı altında planladığı soykırımcı operasyon amacına ulaşamadı. 'Evdeki hesap pazara uymadı' Faşizm, topyekûn bütün militarist güçleriyle gelişen Kürt ulusal kurtuluş hareketine kapsamlı operasyon düzenledi. Kısa sürede sonuç alınacağı hesap ediliyordu. Lakin Kürt ulusal kurtuluş hareketi bu tuzağı görmüş olacak ki, hazırlığını her türlü saldırıya karşı uzun vadeli düşünmüş, ona uygun örgütlenmiş, yerleşik ve gezgin savaşçı güçlerini konumlandırmıştır.

   Kürt ulusu bulunduğu coğrafyada uzun soluklu ve çok yönlü bağımsızlık mücadelesi yürütmektedir. Asırları kapsayan bağımsızlık mücadelesine Kürt ulusal hareketi yeni bir ivme kazandırmıştır. Kazanılan bu ivme, eğer doğru yönlendirilir, doğru siyasi - taktik ve politika belirlenir ve bu savaş sanatıyla birleştirilirse -ki öyle de gözüküyor. Yürütülen uzun soluklu halk savaşında bağımsızlık zaferiyle çıkmamak elde değil. Bu anlamıyla Kürdistan ulusu beklenmedik fırsatlar yakalıyor, beklenmedik olanak ve desteğe sahip olmaktadır. Bu tür tarihi fırsatlar her zaman oluşmaz, yakalanmaz. Bu tarihi fırsat Kürdistan devrimini hayal olmaktan çıkaracak bir gerçeklik taşımaktadır.

 

      Devlet ırkçı -faşist tekçi zihniyetini devam ettirmiştir. Asırlardır birlikte yaşayan halklarımız tarihler boyu, her dönem birbirlerine düşman edilmek istenmiş, halkları bölüp, parçalayıp güçsüz kılıp yönetmişlerdir.

    Üstün ırk, üstün millet, üstün dil, üstün din, inanç ve devlet zihniyeti diğer halkları kırımdan, zulümden, katliamdan geçirmiş, geçirmektedir. Kürt ulusundan istenen, ben her şeyi yapmaya hak sahibiyim Eğer ki; yapılan bu katliam ve zulme razı gelirsen bir sorun yoktur zaman tabiatıyla köleliği, bağımlılığı kabullenmiş, asimile edilerek Türkleşmeyi kabul etmiş olacaksın. Böylece sömürü çarkları arasında ezilecek, kader deyip razı geleceksin. Faşist Türk devleti bunu istiyor.

  Kürt ulusu bu onursuzluğu kabul etmiyor. Faşizmin ırkçı -şoven- boyunduruğundan kurtulmak istiyor. Bugüne kadar süren zoraki tek taraflı evliliğe, yönetime, baskıya, katliama direnerek bir son vermek istiyor. Artık, bunca çekilen zulme nihayet vermeyi, katliamlara sürgünlere yeter diyor. İsyan ediyor. Ya benim bağımsızlığımı, tam hak eşitliğimi tanırsın ya da ben kendim ayrılır, kendi öz yönetimimi kurarak bağımsız olurum, kendime yeni bir ev inşa ederim, diyor.

  Son bir yılda Türk devletinin, Kürdistan’da yaptığı katliam, baskı, çökertme-çöktürerek göçtürme planı ne amaçlıyor bunu önceleri defalarca açıkladım. Cizre’de, Nusaybin’de, İdil’de, Sur ’da, Diyarbakır’da yapılan ve yapılmak istenen toplu Kürt katliamını amaçlamaktadır.

Aylardır süren Kürt ulusunun onurlu direnişi, bu, katliamı boşa çıkaracağı gibi, faşist Türk devletinin de Kürdistan topraklarında yıkımını beraberinde getirecektir. Diyarbakır halkı faşizme karşı başkaldırıyı, direnişi bugün, daha ileri aşamaya yükseltmiş durumdadır. Diyarbakır’da her yer faşizme karşı bir direniş kalesi olarak ayağa kalkıyor bunu hiçbir güç engelleyemez.

Kürdistan da asırlarca zulüm görmüş bir ulus, katliam ve soykırım yaşamış kadim bir ulus artık yeter diyor, ayağa kalkarak kendi kaderini kendisi çizmek istiyor. Kendi kendini yönetmek istiyor bundan doğal ve meşru ne olabilir ki; sev veya sevme, katıl veya katılma seninle her yönlü eşitliği, değerlerin ortak paylaşımını ve de yaratılmasını istiyor. Yaşamın her yönlü oluşumunda hak eşitliği olmayan ayrı ulus ve milliyetlerin birlikteliğinden, kardeşliğinden bahsetmek koca bir yalan ve sahtekârlıktır, ırkçılıktır. Seninle eşit olmayan, kendi evine zoraki yerleşmeni kabullenmeyen, seninle açıkçası gönül bağı olmayan biriyle sen, zorla, baskı, şiddet ve ölüm tehdidiyle tehditleriyle sana ait olmayan evi işgal ve ilhak edemezsin, istenmediğin halde kalamazsın. Her şey bu kadar açık ve net.
02.03.2016
 

43783

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Kürt Ulusu Duygusal Bağlarının Olmadığı; Zoraki ‘Yaşama Birliğine’ Son Veriyor.

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

Sayfalar