Pazar Nisan 28, 2024

Mirabal kardeşler üç kelebektiler

ONBİNLERCE KELEBEKTE ÖLÜMSÜZLEŞTİLER…

En güzel şiirler, en güzel şarkılar, en güzel romanlar; sevgi sözcükleri olmadan yazılmaz.

İster savaşa ait olsun bunlar, isterse en karanlık çağlara; içerisinde mutlaka, kadın-erkek cinsleri arasındaki sevgi yerini alır.

Cinsler arasındaki sevgi; doğanın, onun bir parçası olan insanlığın tüketilmesi imkansız yaşam kaynağıdır.

Ve bu yüzden cinsler arasındaki iktidarı, 21.yüzyılda dahi koruma ısrarı; bütün iktidarların omurgasının sağlam kalmasının garantisidir.

1960’ın Latin Amerika’sında Dominik Cumhuriyeti, “üç kadın ve bir şöfor, kazada öldüler” haberleriyle çalkalanır. Patria Mercedes(24), Minerva Argentina(34) ve Maria Teresa(36): Mirabal Kardeşler.

Trujillo Diktatörlüğü’ne karşı Clandestina Hareketi tarafından yükseltilen mücadele içerisinde “Kelebek”tir, Minerva’nın adı. Ve “Kelebek” olarak sembolleşen bu üç genç kadın; hapishanedeki eşlerini görüşe giderken katledilirler.

Nasıl katledilir kadınlar? Önce tecavüz edilerek!!!! Nasıl katledilir kadınlar?

Ekin Wan gibi, ölü bedeni çırılçıplak sokağa atılarak. Nasıl işkence yapılır kadınlara?

Gözaltında tecavüz edilerek. Nasıl direnebilir kadınlar? Hapishanelerde dahi; “bedenimiz namusumuz değildir” diyerek, çıplak aramaya karşı iç çamaşırlarıyla haykırmak zorunda kalarak.

Nasıl pazarlanır kadınlar?

Fuhuş sektörüne dur denilmeyerek. Başka nasıl kar edilir kadınlardan? Makyaj-estetik-giysi sektörü çılgınca geliştirilerek. Nasıl kadın kadına düşman edilir? Cinsel ‘özgürlük’ sadece erkeğe bahşedilip, kadın-kadına rakip edilerek.

Nasıl tutsak edilir kadınlar? Annelik kutsallaştırılarak. Nasıl afyon gibi uyuşturulur insanlık bunlarla?

Din politikanın bel kemiği olarak örülerek.

“Bunca acıyla dolu ülkemiz için yapılacak her şeyi yapmak bir mutluluk kaynağı; kollarını kavuşturup oturmak ise çok üzücü”; der Minerva Argentina Mirabal.

Ancak; onlar katledildikten 45 yıl sonra haklarında “Kelebeklerin Zamanı” adlı bir roman yazılabilir.

Ancak onlar katledildikten tam 21 yıl sonra, 1981’de Kolombiya’da toplanan birinci Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kurultayı’nda katledildikleri gün, 25 Kasım; “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak kararlaştırılabilir.

25 Kasım, katledilişlerinden neredeyse 40 yıl sonra; 1999 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü” olarak kararlaştırılabilir.

Tıpkı 8 Martlarımız’ın, 1 Mayıslarımız’ın “evrenselleştirilmesi” gibi! Ve şimdi Onlar’ın, Mirabal Kardeşler’in fotoğrafları; Dominik Cumhuriyeti paralarının üzerinde basılı. Adlarına ithaf edilmiş müze; “kakaonun kaynağını merak ediyor musunuz, iyi çikolata nereden gelir?” reklamlarıyla internet sitelerinde! İsimleri; “Kadına Yönelik Şiddete Hayır Etkinlikleri” broşürlerinde ya en altta yer almakta, ya da hiç yazılmamakta.

Olsun! Biz biliyoruz ki, Avrupa topraklarında bile her üç dakikada bir kadın ev içi şiddete uğramakta.

Biz biliyoruz ki, savaştan kaçıp gelen kadınların %85’i yolculukları sırasında tecavüze uğramakta.

Biz biliyoruz ki, özgürlük mücadelesi veren her kadın ‘cins olarak aşağılanma’ şiddetine maruz bırakılmakta.

Olsun! Biz 25 Kasım’da; 3 kelebeğin ne için uçtuklarını, neden katledildiklerini unutmadan yürüyeceğiz.

Biz yine o 3 kelebek gibi onbinlerce kelebeğin cinslerine yönelik saldırılarla engellenişlerini unutmadan yürüyeceğiz.

25 Kasım’da biz; zindanıyla-sokağıyla, köyüyle-kentiyle uçan tüm kelebeklerle beraber olacağız.

Bütün iktidarların omurgasına; cinsin cinse karşı iktidarına, şiddetine hayır diyeceğiz! Ve ısrarla; bütün kelebeklere olan sevgimizle beslenmeye devam edeceğiz!

63439

Ganime Gûlmez

Ganime Gülmez sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Ganime Gûlmez

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

Sayfalar