Perşembe Mayıs 2, 2024

Mücadele boyu bir yasam : Schafik Jorge Handal [*]

“Hayır, hiç yenilmedik, çekildik yalnız Ve şimdi olduğumuz yerde Ve ayaktayız Diyorlar ki elbette doğru Kim katılmak istemez onlara.”[1]

Kentin merkezindeki küçücük meydanda kurulan derme çatma kürsüden, çevresinden kendisine laf atanlara, soru soranlara söz yetiştirirken, esprileriyle çevresindekileri kahkahalara boğarken, ona “gerilla komutanı” demeye bin şahit isterdi. Ama öyleydi işte…

Şefik Handal… Ya da El Salvador’daki adıyla Schafik Jorge Handal… 

2004 yılında, El Salvador’un başkenti San Salvador’da sıcak bir kasım akşamüstü… Ülkenin en büyük gerilla cephe örgütü FMLN’in kente saldırıp da ABD ve Arjantin destekli ölüm mangaları karşısında, geride üç bin ölü bırakarak çekilmesinin 15. yıldönümünün ertesi günü. Etrafta bir gece önceki yürüyüşün izleri hâlâ duruyor. Kenti çevreleyen varoşlardan binlerin ellerinde meşaleler, kopup geldiği. Sağda solda yakılmış lastikler, bildiri artıkları, pankart sopaları…

FMLN yasal partiye dönüşeli 12 yıl olmuş. Handal ise beş yıldır milletvekili…

Partisi parlamentoya girdi gireli her hafta diğer FMLN milletvekilleriyle birlikte o meydana gelip etraflarına toplanan seçmenlerine hesap veriyor, eleştirileri, soruları yanıtlıyor, önerileri -ertesi hafta o konuda ne yaptıklarını anlatmak üzere- not ediyor… 

Şefik Handal… Ya da El Salvador’daki adıyla Schafik Jorge Handal… 

İri yarı, keskin bakışlı, sade görünümlü, babacan bir adam. Olduğundan en az on yaş genç gösteriyor. Yanında -ellilerinde olmalı- zarif, dünya güzeli eşi… Saçları saman sarısı…

Kâh o kocaman elini çevresini saran yoksullardan çelimsiz bir sarhoşun omzuna koyuyor konuşurken, kâh sesini yükseltiyor, kâh bacakları arasında koşuşturan çocukların başını okşuyor. Her bir dinleyicisinin gözlerinin ta içine bakarak konuşuyor. Seçmenleriyle konuşan bir politikacıdan çok akrabalarını ziyarete gelmiş bir aile büyüğü havasında. Ortalıkta koruma moruma hak getire…

Şefik Handal… Ya da El Salvador’daki adıyla Schafik Jorge Handal… 

13 Ekim 1930 günü, Filistinli göçmen ebeveynler, Giries Abdala Hándal ve Giamile Hándal’ın oğlu olarak El Salvador’da Usulután’da dünyaya geldi. Altı kardeşin en büyüğü…

Toplumsal mücadeleye ilk adımını 13 yaşında, diktatör Maximiliano Hernández Martínez’in devrilmesiyle sonuçlanacak iş bırakma eylemlerini destekleyerek attı. 1948 askerî darbesinin ardından Ulusal Üniversite’deki hukuk öğrenciliği sırasında özerklik mücadelesindeki aktif rolü, saflarına katıldığı Komünist Parti içerisinde de dikkatleri üzerinde toplamasına yol açacaktı. Tabii yalnız yoldaşlarınınki değil, düşmanlarınınkini de. 1951’de tutuklanıp sınırdışı edildi. 

Bu arada, Blanca Vega Silva ile evlenmişti (1950). Çiftin üç çocuğu oldu: Anabella, Erlinda ve Jorge Schafik.

Blanca ve kızları Anabella ve Erlinda ile birlikte gittiği Şili’deki sürgün yıllarını hukuk öğrenimini tamamlamakla geçirecekti… Tabii Şili Komünist Partisi’nin aktif bir üyesi olarak…

1956’da çıkan af sonucu ülkesine dönünce, partisinin saflarında askerî diktatörlüğe karşı örgütlenme faaliyetlerine hız verdi.

Ekim 1960… Bir kez daha sürgün; bu defa Guatemala’da…

Aynı yıl partisinin merkez komitesinde, silahlı mücadele kararı lehine parmak kaldıranlar arasındaydı. Birkaç gün sonra, diktatör José María Lemus, ülkeye birkaç ay soluk aldıracak bir darbeyle devrildi. Ülkeyi yeniden (15 Ekim 1979’a dek sürecek olan) askerî rejime sürükleyen 25 Ocak 1961 tarihli darbe ise, ülkedeki tüm demokrasi girişimlerini kararlı bir biçimde boğacaktı.

Handal, askerî rejime karşı olabilecek her yoldan mücadeleyi sürdürdü: 1967 seçimlerinde desteklediği Partido de Acción Revolucionaria (PAR: Devrimci Eylem Partisi) sağcı rejim tarafından “komünist tehdit” olarak algılanıp kapatıldığında, bu kez de Partido Revolucionario 9 de Mayo (PR-9M: 9 Mayıs Devrimci Partisi)’nun başına geçti. Ne ki bu partinin ömrü de fazla uzun sürmeyecekti.

Gizli Komünist Partisi’nin yöneticisi olarak da, 1965’deki öğretmenler grevini, 1967’deki çelik işçileri grevini, 1968 ve 1971’deki büyük öğretmen grevlerini ve üniversite öğrencilerinin diktatörlüğe karşı mücadelelerini örgütledi. 19 Temmuz 1972’de askerî birliklerin üniversiteye kanlı müdahalesi, üniversite özerkliğine son verecekti.

Şefik Handal, SKP’nin 1970’deki VI. Kongresi’nde Merkez Komite üyeliğine seçildi ve siyasal komisyonu sekreterliği görevini üstlendi. Partisinin Hıristiyan Demokrat Parti (PDC) ve Partido Movimiento Nacional Revolucionario (MNR: Ulusal devrimci Hareket Partisi) ile ittifak görüşmelerini bizzat yürüttü; bu müzakerelerin sonucunda oluşturulan Ulusal Muhalefet Birliği’nin (UNO) sonuna (1979) dek yönetiminde kaldı. 1973’de seçildiği SKP Genel Sekreterliği görevini ise 1994 Aralığı’na dek yürütecekti…

Handal kitlesel eylemlerle ile silahlı mücadeleyi bağdaştırmasını bilen ender liderlerdendi. 1970-79 arasında beş devrimci sol örgütün birleşmesi yolunda yürüttüğü uğraşlar, 10 Ekim 1980’de Farabundo Martí para la Liberación Nacional (FMLN: Farabundo Martí Ulusal Kurtuluş Cephesi)’ın kuruluşuyla meyvesini verecekti. 

El Salvador’da devrimci halk savaşı dönemi başlamıştı…

Şefik Handal… Ya da El Salvador’daki adıyla Schafik Jorge Handal… 

Komünist Parti tarafından Fuerzas Armadas de Liberación (FAL: Silahlı Kurtuluş Kuvvetleri) başkomutanlığına getirilen Handal, çeşitli cephelerde savaştı: Guazapa, San Vicente kuzeyi, Chalatenango, Usulután güneyi, San Miguel kuzeyi, Morazán. 

Silahlı çatışmaların, diplomatik görüşmelerin, kitle eylemlerinin arasında yolunu, saçları saman sarısı Tania Bichkova ile birleştirmişti; bu birlikteliğinden kızı Xenia dünyaya geldi (1981).  Şefik Handal… Ya da El Salvador’daki adıyla Schafik Jorge Handal… 

Kuruluşundan, Chapultepec Barış görüşmeleri sonucu 14 Aralık 1992’de yasal partiye dönüşmesine dek FMLN’in Başkomutanı…

Gerilla komutanı Handal, 1997’de FMLN milletvekili olarak El Salvador parlamentosuna girdi… 24 Ocak 2006’daki ölümüne dek FMLN milletvekili olarak kalacaktı. 

Mart 2004’teki devlet başkanlığı seçimlerine, partisinin başkan adayı olarak katıldı ve ABD destekli sağ partilerin terör estirdikleri şantaj ve sahtecilik yüklü bir seçim kampanyası sonunda, 812 bini aşkın El Salvador’lunun oyunu almayı başardı: geçerli oyların yüzde 36’sı…

24 Ocak 2006 günü, Bolivya Devlet Başkanlığı’na seçilen Evo Morales’in özel davetlisi olarak yemin törenini izlemek üzere gittiği Bolivya’dan dönüşünde, havaalanında geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi… 

Bir çınar devrildi El Salvador’da…

Şefik Handal… Ya da El Salvador’daki adıyla Schafik Jorge Handal… 

San Salvador’daki o sıcak kasım akşamüstü, biz bu onurlu, bir o kadar da fırtınalı yaşamın bir anına tanık olduk. 

Gözleri kıvılcımlı, iri kıyım adamın, saman sarısı saçlı hayat arkadaşıyla birlikte, kendi kullandığı eski model arabasından inip, etrafını saran halk çocuklarıyla şakalaşa şakalaşa meydanda kurulmuş derme çatma kürsüye yürüdüğünü, bir hamlede tırmanıp, çevresinde toplananlara hesap verişini, onlarla söyleşmesini izledik. Bir bardak su kadar duru ve sade… İçtenlikli, sıcak…

Öldü mü gerçekten?

Hayır. Ezilenlerin mücadele tarihinin sayısız kahramanları arasına katıldı yalnızca… Spartaküs gibi, Bedreddin gibi, Che gibi, Kawa gibi, Rosa gibi, Tupac Amaru gibi, Farabundo Marti gibi, Augustino Sandino gibi…

Biliyoruz ki Latin Amerika ve yeryüzü yoksullarının, madunlarının başkaldırılarında, halk çocuklarının lanetli egemenlerine karşı direnişlerinde sürdürecek yaşamını. 

 

23 Eylül 2012 10:24:28, Ankara.

 

N O T L A R

[*] Gelecek Dergisi (Kıbrıs), Yıl:3, No:82, Kasım 2013… 

[1] Edip Cansever.

95946

Sibel Özbudun

1956 yılında,İstanbul'da doğdu. Üsküdar Amerikan Kız Lisesi'nden mezun olduktan sonra, Fransa'ya giderek, üç yıl süresince Fransa'da dil ve Paris VII ve Paris X Üniversitelerinde sosyoloji öğrenimi gördü. Türkiye'ye döndükten sonra,İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü'ne girdi. Mezun oldu. Uzun süre yayıncılık (Havass ve Süreç Yayınları) ve çevirmenlik yapan Özbudun;

 

1993 yılında, Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü'nde yüksek lisans eğitimi görmeye başladı. 1995 yılında,aynı bölümde araştırma görevlisi oldu. Doktorasınıda aynı üniversitede verdi. İngilizce, Fransızca ve İspanyolca bilen Özbudun'un çok sayıda çevirive telif eseri bulunmaktadır.

     Blog

 

sozbudun@hotmail.com

Sibel Özbudun

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Sayfalar