Cuma Mayıs 3, 2024

Özgürlük Yürüyüşü

 

Hangi halktan, dinden veya mezhepten olursak olalım hiçbirimiz bilindik hırsızlar şebekesinin  çöreklendiği bu sömürü düzenini ve Tayyip diktatörlüğünü hak etmiyoruz. Bu diktatörlüğe  artık bir dakika bile tahammülümüz kalmamıştır. Onlar tarafından yönetilmek ayıplı bir durumdur, bu utançtan bir an önce kurtulmak gerekiyor.

            Sopası asırlardır mazlumların tepesinde kükreyip duran bu düzen ve onun başındaki zorbalar tüm insani haklarımızı elimizden aldılar. Hepimizi bir lokma ekmeğe köle ettiler. İşimiz bozulacak, çoluk çocuk aç kalacak diye dehşet içindeyiz. Yaşamayı unuttuk, dünya geçiminden başka bir şey düşünemez olduk. Bunda pek haksız da sayılmayız, çünkü kanımızı sülük gibi emen bu düzende hiç kimsenin yarını güvencede değil.

            Çölleştik

            İşte bu gelecek kaygısı yüzünden bazılarımız korkup köşesine çekildi. Bu zorbaların  tankla topla korudukları bu korkunç düzen bizi öyle bencilleştirdi ki, kendimizden ve çocuklarımızdan başka hiç kimse, hiçbir şey umurumuzda değil. Kalplerimiz çölleşti adeta.

            Din kardeşliği yalanı

            Dedelerimiz onların din kardeşliği yalanına aldanmayıp asırlardır sürüp gelen bu zulme karşı çıkabilselerdi biz şimdi mutlu, özgür ve barış dolu bir hayat sürmüş olacaktık. O zaman devlet biz mazlumların devleti olacak ve onu baştan aşağı biz yönetecektik. Ülkenin zenginlikleri bir avuç hortumcunun değil hepimizin olacaktı.

            Şimdi artık gördük ki, onların din kardeşliği ve milliyetçilik palavraları bizim için esaret, onlar içinse keyif, zevk, şatafat ve zenginliktir.

            Bu düzenden ve önceki iktidarların devamı olan bu gerici Tayyip diktatörlüğünden kurtulmadıkça gerçek özgürlük ve insanca yaşamak bizim için sadece bir hayal olarak kalacaktır. Şunu hiç aklımızdan çıkarmayacağız: Bu düzen bizim varlığımız ve desteğimizle ayakta duruyor. Kan vermeyi kestiğimizde bu canavar bir gün bile yaşayamayacaktır.

            Halka dilenci muamelesi yapılıyor

            İş alanları kurmayan ve üç kuruşluk yardımlarla halka dilenci muamelesi yapan Tayyip diktatörlüğünün alternatifi bildik düzen partileri değil, ilerici ve yurtsever çevrelerden oluşacak Devrimci Halk Koalisyonudur.

            Ancak Devrimci bir Halk Koalisyonu bu diktatörlüğe son verip bizi gerçek özgürlüğe ve esenliğe kavuşturabilir. Yoksa Meclis partileri bizi seçim oyunları ve meclisteki artistik didişmelerle daha uzun yıllar meşgul etmeye ve boynumuzdaki esaret zincirini beslemeye devam edecekler. Onların sevdası halk değildir. Halkın acılarını, hayallerini ve gelecek ümitlerini sömürerek siyasette semirmeye ve bu düzende kendilerine yer edinmeye çalışıyorlar.  

            Mazlumların hak ve adalet bayrağını yükseltmeliyiz

            İster Kürt, ister Türk emekçisi olalım, ister Arap, ister Çerkes, Laz, Ermeni, Rum,  Süryani, E'zidi, Türk ya da Kürt Alevi'si olalım, kul olmaktan kurtulmak bizim elimizde olan bir şeydir. El ele verirsek cennet bir hayat kurabiliriz. Sizin gibi biz de bu düzene ve zorbalara kul olmayı reddediyoruz. Ezilenlerin hak ve adalet bayrağını yükselterek bu gidişata artık DUR demeliyiz. Harcı bizim alın terimizle karılan bu diktatörlük kalesinden bir tuğla çekersek kale diye bir şey kalmayacak ortada. Her birimiz yaşadığımız kentte, mahallede ve sokakta imkânlarımız ölçüsünde bir şeyler yapmalıyız.

            Meselâ  ben ve birkaç arkadaşım -kamuoyundan moral  destek alabilirsek- KÜRT MESELESİNİN SİVİL ÇÖZÜMÜ, DİĞER MAZLUM HALKLARIN ULUSAL HAKLARININ TESLİMİ, HERKES İÇİN İNSANCA YAŞAMA HAKKI VE GENEL SİYASİ AF talebiyle Kars'tan Diyarbakır'a, oradan da Brüksel'e kadar sürecek altı aylık bir Özgürlük Yürüyüşü başlatmak istiyoruz. Yol boyunca mola vereceğimiz her yerde çadır kurarak bu diktatörlüğü iç ve dış kamuoyuna şikâyet edip meşru taleplerimizi dile getireceğiz. Yürüyüş sonunda da Brüksel'de Birleşmiş Milletler' in önünde kuracağımız çadırda ÖZGÜRLÜK NÖBETİ tutacağız.                                                      

            Milletin derdi bizim de derdimiz

            Düşüncelerine başvurduğumuz bazı dostlar,"Milletin derdi size mi kalmış? Boş verin, hayatın keyfini sürün,"diyorlar bize. Ancak vicdanımız karşı çıkıyor bu seslere. Halk bunca acı çekerken, çocukları ve gençleri sefil bir gelecek beklerken biz nasıl keyif süreriz, nasıl mutlu oluruz? 

            Şimdi can alıcı soru şudur: Başlatmak istediğimiz bu Özgürlük Yürüyüşü sizce anlamlı mıdır, yoksa saçma mıdır? Saçmaysa peki ne yapmalı? Bu kan emici düzen ve diktatörler bizi daha ne kadar ezip sömürsünler? Bize yaptıkları gibi çocuklarımızın hayatını da mı karartsınlar?

            İsteyen katılabilir

            Telefon numarası ve mail adresi aşağıdadır. Lütfen düşünce ve önerilerinizi bize bildirin. Buna şiddetle ihtiyacımız var. Çünkü sizden alacağımız moral desteğe göre kararımızı kesinleştireceğiz. Ayrıca isteyen Özgürlük Yürüyüşüne katılabilir. Cesaretimizi kıracak tek şey, "Şov yapıyorlar,"diye dedikodu edecek kişilerin basit suçlamalarıdır. Sizin manevi varlığınızı yanımızda hissedersek bu yolculuk ne kadar meşakkatli olursa olsun her türlü güçlüğün üstesinden geliriz. 3 Mayıs 2014

alinakmahmut@hotmail.com

0546 518 86 86

 

 

94479

Mahmut Alınak

Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.

alinakmahmut@hotmail.com

Mahmut Alınak

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Sayfalar