Cuma Mayıs 24, 2024

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

 7- Saz ve çalgı çalıyor, Dini törenlerinde semah dönerek oyun oynuyor.

 8- Törenlerinde haremlik ve selamlık kuralına riayet etmiyor kadınlı, erkekli cem oluyor.

 9- İslamiyet’in halifelerine lanet okuyor.

 10-Mehdi-i Zaman (Zamanın Mehdisi) gelecek propagandası yapıyor.

 Tarihle Yüzleşme Zamanı! Geleceğe sağlam adımlarla yürümek isteyenler, tarihleriyle yüzleşmek zorundadırlar. Aleviler, tarihindeki başarılarını ve başarısızlıklarını, gelecek nesillere takiye yapmadan aktarmalıdırlar. Bunu başardığımız anda bizden sonra ki kuşaklar o tarihi olaylardan ibret alırlar, geçmişin hatalarında ders çıkararak öne göre örgütlülüklerini yaratırlar yol alabilirler. Aksi halde, yol ve yön isabetli tespit edilemez.

 Tarih geçmiş zamanlarda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetlerini yer ve zaman bildirerek sebep sonuç ilişkisi içinde anlatan bilim dalıdır. Bütün olaylar bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlıdır. Kendisinden önceki olayın kendisinden sonraki olayın sebebidir. Önceki olayı bilmez isek sonraki olayı kavrayamayız.

 

Alevi/Kızılbaşlar bugün tarihin önemli bir dönemecinden geçiyorlar. Yaşanılan bilgi kirliliğin önüne geçmek için, kararlı ve inançlı bir şekilde sana aitmiş gibi gösterilmeye çalışan çakkalların yazmış olduğu bize ait olmayan tarihle yüzleşmek zorundayız. Doğaldır ki bu yüzleşme biraz sancılı olacak. Ama bunu başardığımız anda kendi tarihimizi yazarız. On beşinci asırdan bugüne, zihinleri yalan ve inkârla zehirlenmiş, katliamlar ve yalan üzerine kurulmuş, çağ dışı İslam faşizmi zihniyeti Anadolu da Müslüman olmayanlara yaşama hakkı tanımamıştır. Özelikle Alevilere yönelik Katliamların ardı arkası bitmemiştir. Çağ dışı İslam gericiliğini Zorla ve baskıyla Alevilere empoze etmeye çalıştılar. Çalışmaya devam ediyorlar. Aleviler için yeni bir süreç başlamıştır. Sistemin Asırlardır Alevilere yönelik uygulanan katliamlar ve asimilasyon politikası bir çıkmaza girmiştir.

 

Sistem çözülürken, Alevilerin durumu ise tam bir muamma…  Parçalanmış kamplara bölünmüş bir Alevi toplumu ile karşı karşıyayız. Hacı Bektaş’ çiler, Pir sultan'cılar, Ehli Beyt'ciler... Bölünmüş, parçalanmış birbirlerine rakip olmuş birer kurum haline gelmişler. Alevilik, Pir Sultanla Hacı Bektaş veli, Ali ile başlamadı. On tane Alevilik yoktur. Aleviliği bu hale getiren parçalayan Osmanlı zihniyetidir. Sistem bazı alevi kurumlarına açıkta destek vermektedir. Alevileri karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Sistemin desteklediği alevi kurumları Alevilik adına İslamiyet’e şeriatın sembolü olan Zülfikar kılıcına sarılmışlar. Şeriat'ın kılıc'ına sarılan aleviler tarih boyunca kendi değerlerine ihanet etmişlerdir. Pir Hallac-ı Mansur'u taşlayanlar Zülfikar denilen şeriatın kılıcına sarılan Alevilerdir. Nesimi'nin derisini yüzenler "esas Müslüman biziz" diyen Alevilerdir. Pir Sultan Abdal'ı taşlayanlar Kuran’a sarılan Alevilerdir. Pir Ali Şer'i katledenler kafasını koparak Kemalistlere teslim edenler Alevi idiler. Pir Seyit Rıza'ya ihanet edenler yine Alevilerdir. Daha dün başbakan’lığın gizli ödeneğinde para alarak çakma Cem Vakfı'nı kuranlar Alevilerdir. Bütün Alevi katliamlarının arkasında kendi aslını inkâr eden "esas Müslüman biziz" diyen işbirlikçi Alevilerin parmağı vardır. Bu işbirlikçi aleviler Dün olduğu gibi bugünde, Başbakanlığın gizli ödeneğinde yararlanan Sistem’de beslenen "esas Müslüman biziz" diyen cemevlerimiz de kuran okutan, Alevilik yerine İslam’ı anlatan nefsine yenik düşmüş söz de Dede'ler, Devletin de desteğini alarak Alevi aydınlarına yönelik planlı bir saldırı hazırlığı içindeler. Bunlar ödüllendirilecekler yakında Devletin birer maaşlı dedeleri olarak karşımıza çıkacaklar.

 

Yıllardır Alevilerin hak arama çabalarına en ufak bir katkı da bulunmamış, Mazlum ile zalimi ayırt edememiş, helal ile haramı ayırt edememiş, en yakınındaki insanları dolandırmış, Kürt sorunun’ da Mazlum Kürt halkının yanında yer almamış, çıkarı için zalimleri desteklemiş, Aleviler kadıköy'de yüzbinler yürürken bunların kanalı alevileri göstermediler, faşist MHP'nin kongresini canlı yayınladılar. Bu düşkünler yeniden şeriatın kılıcına sarılarak alevi aydınlarına saldırmaları asla affedilemez.

 

Alevili/Kızılbaş öğretisin de Pirlik Dede'lik Devletin atayacağı kişiliklerden olmayacağı gibi, birilerin dediği gibi, Baba’dan oğula geçecek bir makam hiç değildir. Pir Hacı Bektaş'ın babası alevi değildir. Pir Şeyh Bedrettin’in babası Sünni Alevi değil. Mevlana'nın babası Rum idi. Alevi olabilmek için Alevi inancını benimseyen onu özümseyen dil, din dil, ırk ayırımı yapmayan herkes alevi olabilir.

 

Pir ve İnsani Kâmil olmak için, Alevi inancını özümseyen 4 Kapı 10 Makam öğretisiyle donanmış, Harama el katmamış, zalime boyun eğmemiş, İnsani Kamil mertebesine ulaşmış kişi bilge insanıdır Pir'dir. Bu mertebeye ulaşmış Her kişi Pir olabilir.

 

Dedelik, babadan oğula geçer anlayışını savunanlara bugün çevremizde Babasının nüfuzunu kullanarak her türlü yolsuzluğa ahlaksızlığa bulaşmış, en yakınındakini dolandırmış Dede çocukları var biz bu düşkünlere bunlara Pir mi diyeceğiz. Bu kişilikler kendi çıkarı için sistemin kılıcına sarılmışlar alevi aydınlarına saldırıyorlar. Pir Sultanları katledenlerde bunlardır. Aleviler nefsine yenik düşen, İslam’dan beslenen Aleviliği bir geçim kaynağı olarak gören, Hınzır Paşa'ları bertaraf etmeden, yarınlara sağlıklı bir Alevi toplumunu taşımaları mümkün değildir.

 

AKM (Alevi Kültür Merkezi) leri birer okul olmak zorundalar. Her kurum kendi bünyesinde Pir ve İnsani Kâmil yetiştirmek için, özel asli görevi olmalıdır. Her alevi kurumu bir okul olmak zorunda. Avrupa’nın birçok bölgelerin de 20 yıllık kurumlar bilirim bir canımız Hakk'a yürüdüğünde başka alanlar da cenaze duası okuyacak Dede aramaktadırlar. Bunların çoğu da alevi inancına göre değil İslami geleneğe göre Kuran okuyarak şeriatçıları aratır olmuşlardır. Bu duruma dur demek zorundayız Her kurum kendi bünyesin de cenaze defin edecek iki kişi yetiştiremiyorsa bunu adı alevi kurum olamaz.

 

Bugün Alevilerin önünde iki yol var, ya kendi tarihleriyle yüzleşecekler, hiç takiyye yapmadan Pirlerimizin dediği gibi "dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan” “Biz aleviyiz” deyip hurafelerden arınarak, Kuran'a göre değil 4.Kapı 40 Makam öğretisine göre şekillenip Alevi olacaklar. Ya da birer Hızır Paşa olacaklar, şeriatın kılıcına sarılarak Alevileri katletmeye devam edecekler.

 

Şu kanlı zalimin ettiği işler

Garip bülbül gibi zâreler beni

Yağmur gibi yağar başıma taşlar

Dostun bir fiskesi pâreler beni

 

Dar günümde dost düşmanım bell’oldu

On derdim var ise şimdi ell’oldu

Ecel fermanı boynuma takıldı

Gerek asa gerek vuralar beni

 

Pir Sultan Abdal’ım can göğe ağmaz

Hak’tan emrolmazsa irahmet yağmaz

Şu ellerin taşı hiç bana değmez

İlle dostun gülü yaralar beni

 

Barış  Aydın

108506

Barış Aydın

Barış Aydın özellikle devrimciler ve aleviler hakkında yazılar üreten aydınımızdır.

barisaydin@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Barış Aydın

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin boykot tavrı neden doğru değildir

Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan tarihi momentin realitesi; “Burjuva faşist düzen partileri ve ittifaklarının adaylarını boykot et, devrimci demokrat adayları destekle!” (MKP-SB. Bk. Halkın Günlüğü gazetesi) şiarında dile getirilen bu yaklaşımla örtüşür değildir. Neden değildir? Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan süreç, ‘normal-olağan’ rutin bir süreç olmayıp; yönetimsel olarak sistemde niteliksel değişimin yaşanacağı bir süreçtir.

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Sayfalar