Cumartesi Haziran 1, 2024

PKK’limisin?-Dursun Ali Küçük

1-PKK Bağımsız ve demokratik Kürdistan için yürüttüğü direnişle var oldu.

PKK nin özü Bağımsız Kürdistan  istemesidir. Bağımsız, birleşik, demokratik ve Özgür Kürdistan bizim amacımızdı. Kaldı ki bunu asgari hedefimiz olarak niteliyorduk.
Bağımsız ve demokratik Kürdistan dan sonra sosyalizme ulaşmak, eşitliğe ulaşmak azami hedefimizdir. Mazlum Doğan arkadaş bunu Diyarbakır sömürgeci mahkemesine karşı haykırıyordu.
PKK’li tutsakların 12 Eylül sömürgeci-faşist rejimine karşı savunmaları bağımsız ve demokratik Kürdistan’ı kurmanın amaçları olduğu vurgusuna dayanıyordu.
Mazlumlar, Hayri ve Kemaller vb PKK savunmasını yapmıştır. Zindan direnişini özü bu amaca dayanmaktadır.
1999'da kendisine komplu kurulan Önderliğimiz ise PKK savunmasını ne sorgu ifadelerinde ne de mahkemelerinde yapmıştır. Bazılarınız hemen tepki göstermeyiniz; isteyen KCK lideri Öcalan’ın sogu ifadeleri ve mahkeme savunmalarına bakabilir.


2-“Apoculuk” tanımlamasını reddediyorduk
12 Eylül faşist-sömürgeci rejimine karşı bütün PKK’li tıtsakların savunması, parti ve hareketi öne çıkarmaktı. 12 Eylül öncesi ve sonrasında başkalarının bize yakıştırdığı “Apoculuk” tanımlamasını reddediyorduk.
Mazlum, Kemal, Hayrilerin,Sakinelerin, dörtlerin vb vb  savunmasında yani PKK kurucularının ve tutsaklarının bütün siyasi savunmalarında “biz APOCU değiliz,biz PKK liyiz” tanımlanması vardır.
PKK yi insanlar kurdu. PKK yi Öcalan yarattı demek Tanrının herşeyi yarattığı gibi bir algıdır.Biz apoculuğu kabul etmiyorduk. 1970 lerde Abdullah Öcalan isminden dolayı başkaları bize apocular diyordu.
Biz, Abdullah Öcalan a arkadaş diyorduk. Liderimiz olarak görüyorduk.
“Önderlik hareketi” tanımlanması 3 kongreden sonra yer etmiştir. Bunun hikayesine burada girmeyeceğim.


3-Önce ayrılmak sonra birleşmek;
PKK nin çıkış gerekçesinde önce ayrılmak ve bağımsızlaşmak sonra gerekiyorsa eşit temellerde birleşmek yer almıştır.
Kemal Pir arkadaşın “Türkiye devriminin yolu Kürdistan’dan geçer” tezi buna dayanıyordu.
Biz Kürdistan devrimini gerçekleştirmek ve Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi vererek bağımsız ve özgür bir ülke kurmakla görevliydik. Sorumluluğumuzu asıl buna dayandırmıştık. Türkiye devrimini Türkiyeli devrimciler yapar diyorduk. Kürdistan için geçerli olan ulusal kurtuluş mücadelesiydi, Türkiye için geçerli olan demokratik devrimdi.
Bugün sözü edilen “Tükiyenin demokratikleşmesi” görevi ve amacı bizim değildi ve bize ait olmazdı.
Türkiyelileşmek değil, Kürdistanileşmek önceliğimiz vardı.
Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin başarısının Türkiyenin demokratikleşmesini sağlayacağını ve bunda önemli rol oynayacağına inanıyorduk.

Türkiye solunun çoğunluğu ise önce birlik; sosyalizmde ve devrimle haklarınız alırsınız...vb argümanlarına dayanıyordu.

Kürdistan da sömürge sistemi vardır ve barışçı ve legal yollarla başarıya ulaşmak ve kurtuluşu sağlamak mümkün değildir. Bunun için Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi gerekmektedir.

4-PKK nasıl feshedildi:

KADEK kuruluşu ile PKK feshedildi. Gerekçede:  “PKK olumlu ve olumsuz boyutlarıyla rölünü oynamıştır” denildi.
PKK’nin feshedilmesi yeni bir parti kurulması talimatı İmralıdan gelmişti. Burada KADEK amaçlarında federasyon ön plana çıkarılmıştı. Federal Kürdistan tüm üyelerin katıldığı bir amaçtı. Alt ve üst kimlik teorisi vardı. Federasyon görüşü PKK lideri Öcalan’dan gelmemişti.
PKK Lideri Öcalan daha yakalanmadan önce Rusya dan “federasyonu tartışın” dedi. 6. Kongrede hiç bir PKK li bu görüşe yanaşmadı. Bağımsızlık amacı 1999 da olduğu gibi kaldı.
Kongra Gel dede “demokratik özerklik” yoktu. Alt ve üst kimlik kabul edilsede bu öyle teoride söylendiği gibi değildi. Üyelerin ve taraftarların kafasında ve gönlünde bağımsız Kürdistan ve en azından federasyon vardı. 2004 ise amaç artık “demokratik özerklik” olmuştu ve KCK kurulmuştu.
KCK amaçları ile PKK amaçları kesinlikle aynı değildir.
Geçen yıl yazdığım bir makalede:
“PKK nin amaçlarına katılmıyorsanız neyine katılıyorsunuz” demiştim.
Bu günde kendisine PKK’liyim diyenlere bunu soramadan edemiyorum.
KCK: geldiği noktada “Türkiyenin demoktratikleşmesi” ve Türkiyelileşme amacını benimsemektadir. “Demokratik özerklik” buna eklenmiştir. “Demokratik ulus” vb teorileriyle.
Bir kez Kürdistanlıların ve Kürtlerin böyle bir amacı olamaz. Ben PKK nin başta ifade ettiği amaca katılıyorum. Bunun Kürdistani olduğunu belirtiyorum.

5-Partiler geçicidir:

Partilerin görüşleri, amaçları ve politikalrı değişebilir. Bu kesinlikle gereklidir.
PKK’nin görüşleride değişebilir, bu gayet doğaldır.
Bir parti önüne koyduğu hedefleri gerçekleştirebilir. Amaçalrına ulaşır ve yeni amaç tanımlaması yapabilir. KCK olarak yapılan yeni ve ileri Kürdistani amaca aşarak varmak değil, amaçtan vazgeçmektir.  Amacı statüsü belli olmayan taleplere, kendi deyişleri ile “makul taleplere” çekilmişlerdir. Oysa Kürdistan'ın bağımsızlaşması, demokratikleşmesi ve özgürlüğü amacı yeni boyuta taşınabilirdi. Bağımsızlık, demokrasi ve özgürlük düşüncelerimiz yetersizdi. Veya bir kısmı gerçekleşmişti, yeni evreye taşımak gerekiyordu.
PKK’nin olumlu ve olumsuz boyutları değerlendirilip yeni bir aşamaya ve evreye taşıma olabilirdi.
PKK, “Önderlik hareketi” olarak kaldı. Önderliği de tutsak edilmişti. Siyaseti ve stratejisi tutsaklık koşullarında belirleniyordu.
PKK merkez komitesi 1999 da yaptığı ilk açıklamasının arkasında durmadı ve geri aldı. O açıklamanın arkasında durulsaydı, daha olumlu yöne gidecekti.
PKK’nin olumlu boyutu bağımsız, demokratik ve birleşik Kürdistan dı.PKK den atılan olumlu boyutlar oldu. Reddettiği misak-i millicilik kabul edildi. Misaki Milliciği reddetmek olumlu yanıydı. Gerilla direnişi ve zindan direnişi Bağımsız Kürdistan için verildi.
Her gerillanın Kürdistan’ın kuruluşu ve ulusal kurtuluş mücadelesi için savaştığı ve şahadete eriştiği olumlu boyutlardı.
Kürtleri diriltmek ve uluslaşmasını, ulusal birliği güçlendirmesi, Kürdün dirilişine yol açması ve Kürdistanileşmesi olumlu boyutlarıydı. PKKden budananlar bunlar oldu.
 
Oysaki, PKK nin olumsuz yanı sol ve Kürdistani güçler arasındaki çatışmalarda önemli rol oynamasıydı. Sadece PKK değil, Kürdistani her güç –örneğin KDP-YNK vb arası .atışma ve savaşlar- Kürdistan ve başarı için önemli kayıplar ve kan kaybetmedir. Bu terkedilebilir ve özeleştirisi verilebilir.
Katı merkeziyetçi yapı bırakılabilir. Yönetim tarzı, yaşam tarzı, tüzük ve işleyiş demokratikleştirilip özgür iradeler sağlanabilirdi. Bu olduğu gibi korundu nerdeyse.

PKK den ayrılan veya farklı düşünen kişilere karşı demokratik bir partinin yaptığı işleyiş yerine getirilebilirdi. Ayrılan ve farklı düşünene sadece disiplin cezaları düşünebilirdi. Ayrılanlar veya farklı düşüneni ve yoldaşını binlere varana kadar olmayacak gerekçelerle içte ve dışta vurmaya son verebilirdi.

Uzatmayım olumlu değerlere sahip çıkılıp, yaratılan direniş ve amacı yeni ve eskiden geriye taşıma değil, ileriye taşıma ve aşama kaydetme sağlanırken, olumsuzluklarını terkedebilirdi.
Amaçlarda geriye gitmek ama asıl değiştirilmesi gereken ciddi hataları korumak bir değişim olamaz. Bu olsa olsa ruhu boşaltma olabilir.

Olumlu ve olumsuz boyutlarına kısaca değindim. Bunları birçok açıdan açmak mümkündür.Kısaca örnek niyetinde değindim.
İkincisi 1970 lerde yaşamıyoruz. Dünya ve bölgedeki koşullar değişti. Kürdistan’ın kuruluş yüzyılına girdik. Mücadele ve dirilişle kazanılan mevziler var.

Buna göre değerlendirdiğimde ben hem PKK liyim hem PKK li değilim.
PKK’liyim , amaçlarına katılıyorum ve ileriye taşınmasının yanlısıyım. Kürditanileşmesine ve diriliş ruhu yaratmasına ve bu yönlü geleneklerine katılıyorum.Kemalizmi ve Misaki milliciliği reddediyordu. Sömürgeci sisteme son verilmesini istiyordu. Bu günde yeni boyutlarıyla bu görüşleri sürdürüyorum.

PKK’li değilim. PKK rolünü oynadı, dünya ve bölgede yeni gelişmeler yaşandı.Dünyanın kapıları Kürdistana açıldı.
Yoldaşlarını bu kadar cezalandırmakta ve Kürdistani ve sol güçler arasındaki çatışma, savaşma ve verilen kan ve can kayıpları için pişmanlık duyuyorum. Başka da bir mücadele yürüttük olumlu ve olumsuz yanlarıyla bizimdir. Bu konularda pişmanlık duyulacak birşey yoktur.
İyi şeyler yaptığımızada inanıyorum. Ama tarihte geçmişe gidilemez; tecrübe, birikim ve kaznımları yeni geliştilecek değerlerle iç içe geçecektir. Miras yeni boyutlarla birleştirildiği oranda yaşatılacaktır.

6-KCK Kürdistanileşmelidir

KCK de istediğim Kürdistani bir çizgiye ve yola gelmesidir.
PKK limisiniz?
O zaman PKK amacı  ve diriliş yoluna devam etmek en doğrusudur.
PKK nin amaçlarını bırakıp herkesten fazla PKK li geçinmekle olmaz.
Biliyorsunuz ki, proleter sosyalizmini en çok proleter olmayanlar savunuyordu. Şu “demokratik” kavramının içeriğini boşaltıp herşeyin başına koymaktan vaz geçiniz.
Çocuğu adıyla çağırınız. Bu daha özgün ve somut olur. Artık yağcısı, rantçısı, soyal şöveni hatta Türk ırkçılarının nadideleri bile “demokratik” oldu çıktı.
Kürdistan sorununu çözmemek için birde bunlar vb vb hepsi “çözümcü” kesildi.
Bu oyuna son vermenin zamanı gelmedi mi?
“Çözümcülerin” tek derdi sizi silahsızlandırmak.
Savaşa başlayın veya başlamayın demek bana düşmez. Mevcut durumda oyun olan bu süreçte “yapılanlar yapılsın yoksa bak savaşa başlarrız” demek politika değildir. Daha sağlıklı düşünüp, ilk defa dünyanın Kürdistan yanında yer alacağı fırsatları doğru değerlendirmenizi isterim. Buna göre politkadan tutunda dost ve düşmana kadar, diplamasi ve ittifaklara kadar yeni adımlar atmanız hayrınıza ve tabiki halkın hayrına olur.

7- Kobani direnişi ile Batı Kürdistan doğru bir noktaya geldi. Bana göre onların başarısı sunulan teoriye göre değil, Kürdistaniliğe olan yaklaşım ve davranışları sonucudur. Teori burada sadece gri kaldı. Onlar hayatın yeşilliğine göre adım attılar ve olumlu bir pozisyonda yürüyorlar.

8-Halkın gönlünde ve ruhunda özgür bir ülke ve Kürdistanın bağımsızlığı ve statü kazanması vardır. Bu konuda PKK ye inandılar. Bu kredi ile hala inanmak istiyorlar. Ama geç kalınırsa ve Kürdistan, özgürlük vb yoksa “ne için savaştık ve mücadele ettik” diye sormaya başlarlar.
PKK misaki millici, Kemalizmi ve Kemalizmin İslamcı yanını öven bir hareket değildir. Ve olmaz. Kürdistan halkıda bu vb yaklaşımları benimseyemez.
PKK nin rantına değil, yarattığı olumlu değerlere ve amaçlarına sahip çıkmak en doğrusudur.
Bunlara sahip çıkmadan başkalarını “PKK li değildir” diye suçlamanın ve itibarsızlaştırmanın ne değeri olabilir?
Doğum günlerinde söylendiği gibi; iyi ki doğdun PKK.
36 kuruluş yıldönümünü kutluyorum...


Dursun Ali Küçük-26.11.2014

(*) O zaman bu hareketi sevmeyenler, hareketi karalamak, çamur atmak için böyle bir isim uydurdular. Apoculukta zaten bizi tek kişiye bağlı göstermek gibi bir şeydi. Halbuki biz bir insana falan bağlı değiliz. Abdullah yoksa, bu hareket yoktur diye bir şey yoktur. Abdullah’ın kendisi de bu hareketin bir insanıdır. Durum budur. Böyle bir şey de yok.
Kemal Pîr

* Hareketin Önderlerinden, yol göstericilerinden Abdullah arkadaşın adı dolayısıyla burjuva milliyetçilerinin ve devletin resmi yayin organı da dahil, çeşitli yayın organlarının da teşvikiyle veya katkısıyla hareket, halk arasında Apocular olarak yaygınlastırılmış ve tanıtılmıştır. Gerçekte Apocular değil, adı üzerinde, bir siyasal partidir, Partiya Karkerên Kurdistan (PKK).
Mazlum Doğan

* Hareketimiz partidir, “Partiya Karkerên Kurdistan”dır adı. Apoculuk ve UKO’culuk suçlamaları yersizdir. Halk arasında konuşulsa bile bu konuda iddia makamının aslında iddianamede bu seklide bizi isimlendirmesi, bunu ön plana çıkarması yine kasıtlıdır.
M. Hayri Durmuş

* Mazlum Benim İçin Partiydi, Örgüttü ...
Sakine Cansız

79906

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

19:59 Hızır

Sayfalar

Misafir yazarlar

Vicdan ve ahlak mı dediniz? (Ertan İldan)

Aslında Türkiye'de 50 gün sonra yapılacak seçimler hakkında daha fazla konuşmak niyetinde değildim. Tüm sermayesini bu muharabe'nin sonuçlarına yatırmış ve temelde iki kutupa ayrılmış bir toplumsal psikolojide aykırı bir görüşün yankı bulmayacağını bilirim. Daha da önemlisi muhtemel bir yenilgide akli melekelerini yitirmiş ve umutlarını tüketmiş bir kesimin hışmına uğramak tehlikesi de yok değil. Oysa benim "gemileri yakmak" gibi bir mecburiyetim yok. Demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen toplum kesimleri ile ilişkilerimi ve görüş alışverişimi sürdürmek isterim.

Kaypakkaya ve Kemalist Cumhuriyet

Bu yıl İbrahim Kaypakkaya’nın faşist Türk devleti tarafından katledilişinin 50. yıldönümüdür.

Ve faşist TC’nin de kuruluşunun yüzüncü yılıdır. Kaypakkaya yoldaşın siyasal yaşamı bu tekçi, inkarcı, katliamcı tarihle hesaplaşmakla geçmiştir. Hiç kuşkusuz onun analizleri yalnız geçmişi değil geleceği de içeriyor. Dolayısıyla cumhuriyetin yüz yıllık tarihini sorgularken onun görüşleri bize yol göstermeye devam ediyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin boykot tavrı neden doğru değildir

Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan tarihi momentin realitesi; “Burjuva faşist düzen partileri ve ittifaklarının adaylarını boykot et, devrimci demokrat adayları destekle!” (MKP-SB. Bk. Halkın Günlüğü gazetesi) şiarında dile getirilen bu yaklaşımla örtüşür değildir. Neden değildir? Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan süreç, ‘normal-olağan’ rutin bir süreç olmayıp; yönetimsel olarak sistemde niteliksel değişimin yaşanacağı bir süreçtir.

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

Sayfalar