Perşembe Mayıs 9, 2024

PKK’limisin?-Dursun Ali Küçük

1-PKK Bağımsız ve demokratik Kürdistan için yürüttüğü direnişle var oldu.

PKK nin özü Bağımsız Kürdistan  istemesidir. Bağımsız, birleşik, demokratik ve Özgür Kürdistan bizim amacımızdı. Kaldı ki bunu asgari hedefimiz olarak niteliyorduk.
Bağımsız ve demokratik Kürdistan dan sonra sosyalizme ulaşmak, eşitliğe ulaşmak azami hedefimizdir. Mazlum Doğan arkadaş bunu Diyarbakır sömürgeci mahkemesine karşı haykırıyordu.
PKK’li tutsakların 12 Eylül sömürgeci-faşist rejimine karşı savunmaları bağımsız ve demokratik Kürdistan’ı kurmanın amaçları olduğu vurgusuna dayanıyordu.
Mazlumlar, Hayri ve Kemaller vb PKK savunmasını yapmıştır. Zindan direnişini özü bu amaca dayanmaktadır.
1999'da kendisine komplu kurulan Önderliğimiz ise PKK savunmasını ne sorgu ifadelerinde ne de mahkemelerinde yapmıştır. Bazılarınız hemen tepki göstermeyiniz; isteyen KCK lideri Öcalan’ın sogu ifadeleri ve mahkeme savunmalarına bakabilir.


2-“Apoculuk” tanımlamasını reddediyorduk
12 Eylül faşist-sömürgeci rejimine karşı bütün PKK’li tıtsakların savunması, parti ve hareketi öne çıkarmaktı. 12 Eylül öncesi ve sonrasında başkalarının bize yakıştırdığı “Apoculuk” tanımlamasını reddediyorduk.
Mazlum, Kemal, Hayrilerin,Sakinelerin, dörtlerin vb vb  savunmasında yani PKK kurucularının ve tutsaklarının bütün siyasi savunmalarında “biz APOCU değiliz,biz PKK liyiz” tanımlanması vardır.
PKK yi insanlar kurdu. PKK yi Öcalan yarattı demek Tanrının herşeyi yarattığı gibi bir algıdır.Biz apoculuğu kabul etmiyorduk. 1970 lerde Abdullah Öcalan isminden dolayı başkaları bize apocular diyordu.
Biz, Abdullah Öcalan a arkadaş diyorduk. Liderimiz olarak görüyorduk.
“Önderlik hareketi” tanımlanması 3 kongreden sonra yer etmiştir. Bunun hikayesine burada girmeyeceğim.


3-Önce ayrılmak sonra birleşmek;
PKK nin çıkış gerekçesinde önce ayrılmak ve bağımsızlaşmak sonra gerekiyorsa eşit temellerde birleşmek yer almıştır.
Kemal Pir arkadaşın “Türkiye devriminin yolu Kürdistan’dan geçer” tezi buna dayanıyordu.
Biz Kürdistan devrimini gerçekleştirmek ve Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi vererek bağımsız ve özgür bir ülke kurmakla görevliydik. Sorumluluğumuzu asıl buna dayandırmıştık. Türkiye devrimini Türkiyeli devrimciler yapar diyorduk. Kürdistan için geçerli olan ulusal kurtuluş mücadelesiydi, Türkiye için geçerli olan demokratik devrimdi.
Bugün sözü edilen “Tükiyenin demokratikleşmesi” görevi ve amacı bizim değildi ve bize ait olmazdı.
Türkiyelileşmek değil, Kürdistanileşmek önceliğimiz vardı.
Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin başarısının Türkiyenin demokratikleşmesini sağlayacağını ve bunda önemli rol oynayacağına inanıyorduk.

Türkiye solunun çoğunluğu ise önce birlik; sosyalizmde ve devrimle haklarınız alırsınız...vb argümanlarına dayanıyordu.

Kürdistan da sömürge sistemi vardır ve barışçı ve legal yollarla başarıya ulaşmak ve kurtuluşu sağlamak mümkün değildir. Bunun için Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi gerekmektedir.

4-PKK nasıl feshedildi:

KADEK kuruluşu ile PKK feshedildi. Gerekçede:  “PKK olumlu ve olumsuz boyutlarıyla rölünü oynamıştır” denildi.
PKK’nin feshedilmesi yeni bir parti kurulması talimatı İmralıdan gelmişti. Burada KADEK amaçlarında federasyon ön plana çıkarılmıştı. Federal Kürdistan tüm üyelerin katıldığı bir amaçtı. Alt ve üst kimlik teorisi vardı. Federasyon görüşü PKK lideri Öcalan’dan gelmemişti.
PKK Lideri Öcalan daha yakalanmadan önce Rusya dan “federasyonu tartışın” dedi. 6. Kongrede hiç bir PKK li bu görüşe yanaşmadı. Bağımsızlık amacı 1999 da olduğu gibi kaldı.
Kongra Gel dede “demokratik özerklik” yoktu. Alt ve üst kimlik kabul edilsede bu öyle teoride söylendiği gibi değildi. Üyelerin ve taraftarların kafasında ve gönlünde bağımsız Kürdistan ve en azından federasyon vardı. 2004 ise amaç artık “demokratik özerklik” olmuştu ve KCK kurulmuştu.
KCK amaçları ile PKK amaçları kesinlikle aynı değildir.
Geçen yıl yazdığım bir makalede:
“PKK nin amaçlarına katılmıyorsanız neyine katılıyorsunuz” demiştim.
Bu günde kendisine PKK’liyim diyenlere bunu soramadan edemiyorum.
KCK: geldiği noktada “Türkiyenin demoktratikleşmesi” ve Türkiyelileşme amacını benimsemektadir. “Demokratik özerklik” buna eklenmiştir. “Demokratik ulus” vb teorileriyle.
Bir kez Kürdistanlıların ve Kürtlerin böyle bir amacı olamaz. Ben PKK nin başta ifade ettiği amaca katılıyorum. Bunun Kürdistani olduğunu belirtiyorum.

5-Partiler geçicidir:

Partilerin görüşleri, amaçları ve politikalrı değişebilir. Bu kesinlikle gereklidir.
PKK’nin görüşleride değişebilir, bu gayet doğaldır.
Bir parti önüne koyduğu hedefleri gerçekleştirebilir. Amaçalrına ulaşır ve yeni amaç tanımlaması yapabilir. KCK olarak yapılan yeni ve ileri Kürdistani amaca aşarak varmak değil, amaçtan vazgeçmektir.  Amacı statüsü belli olmayan taleplere, kendi deyişleri ile “makul taleplere” çekilmişlerdir. Oysa Kürdistan'ın bağımsızlaşması, demokratikleşmesi ve özgürlüğü amacı yeni boyuta taşınabilirdi. Bağımsızlık, demokrasi ve özgürlük düşüncelerimiz yetersizdi. Veya bir kısmı gerçekleşmişti, yeni evreye taşımak gerekiyordu.
PKK’nin olumlu ve olumsuz boyutları değerlendirilip yeni bir aşamaya ve evreye taşıma olabilirdi.
PKK, “Önderlik hareketi” olarak kaldı. Önderliği de tutsak edilmişti. Siyaseti ve stratejisi tutsaklık koşullarında belirleniyordu.
PKK merkez komitesi 1999 da yaptığı ilk açıklamasının arkasında durmadı ve geri aldı. O açıklamanın arkasında durulsaydı, daha olumlu yöne gidecekti.
PKK’nin olumlu boyutu bağımsız, demokratik ve birleşik Kürdistan dı.PKK den atılan olumlu boyutlar oldu. Reddettiği misak-i millicilik kabul edildi. Misaki Milliciği reddetmek olumlu yanıydı. Gerilla direnişi ve zindan direnişi Bağımsız Kürdistan için verildi.
Her gerillanın Kürdistan’ın kuruluşu ve ulusal kurtuluş mücadelesi için savaştığı ve şahadete eriştiği olumlu boyutlardı.
Kürtleri diriltmek ve uluslaşmasını, ulusal birliği güçlendirmesi, Kürdün dirilişine yol açması ve Kürdistanileşmesi olumlu boyutlarıydı. PKKden budananlar bunlar oldu.
 
Oysaki, PKK nin olumsuz yanı sol ve Kürdistani güçler arasındaki çatışmalarda önemli rol oynamasıydı. Sadece PKK değil, Kürdistani her güç –örneğin KDP-YNK vb arası .atışma ve savaşlar- Kürdistan ve başarı için önemli kayıplar ve kan kaybetmedir. Bu terkedilebilir ve özeleştirisi verilebilir.
Katı merkeziyetçi yapı bırakılabilir. Yönetim tarzı, yaşam tarzı, tüzük ve işleyiş demokratikleştirilip özgür iradeler sağlanabilirdi. Bu olduğu gibi korundu nerdeyse.

PKK den ayrılan veya farklı düşünen kişilere karşı demokratik bir partinin yaptığı işleyiş yerine getirilebilirdi. Ayrılan ve farklı düşünene sadece disiplin cezaları düşünebilirdi. Ayrılanlar veya farklı düşüneni ve yoldaşını binlere varana kadar olmayacak gerekçelerle içte ve dışta vurmaya son verebilirdi.

Uzatmayım olumlu değerlere sahip çıkılıp, yaratılan direniş ve amacı yeni ve eskiden geriye taşıma değil, ileriye taşıma ve aşama kaydetme sağlanırken, olumsuzluklarını terkedebilirdi.
Amaçlarda geriye gitmek ama asıl değiştirilmesi gereken ciddi hataları korumak bir değişim olamaz. Bu olsa olsa ruhu boşaltma olabilir.

Olumlu ve olumsuz boyutlarına kısaca değindim. Bunları birçok açıdan açmak mümkündür.Kısaca örnek niyetinde değindim.
İkincisi 1970 lerde yaşamıyoruz. Dünya ve bölgedeki koşullar değişti. Kürdistan’ın kuruluş yüzyılına girdik. Mücadele ve dirilişle kazanılan mevziler var.

Buna göre değerlendirdiğimde ben hem PKK liyim hem PKK li değilim.
PKK’liyim , amaçlarına katılıyorum ve ileriye taşınmasının yanlısıyım. Kürditanileşmesine ve diriliş ruhu yaratmasına ve bu yönlü geleneklerine katılıyorum.Kemalizmi ve Misaki milliciliği reddediyordu. Sömürgeci sisteme son verilmesini istiyordu. Bu günde yeni boyutlarıyla bu görüşleri sürdürüyorum.

PKK’li değilim. PKK rolünü oynadı, dünya ve bölgede yeni gelişmeler yaşandı.Dünyanın kapıları Kürdistana açıldı.
Yoldaşlarını bu kadar cezalandırmakta ve Kürdistani ve sol güçler arasındaki çatışma, savaşma ve verilen kan ve can kayıpları için pişmanlık duyuyorum. Başka da bir mücadele yürüttük olumlu ve olumsuz yanlarıyla bizimdir. Bu konularda pişmanlık duyulacak birşey yoktur.
İyi şeyler yaptığımızada inanıyorum. Ama tarihte geçmişe gidilemez; tecrübe, birikim ve kaznımları yeni geliştilecek değerlerle iç içe geçecektir. Miras yeni boyutlarla birleştirildiği oranda yaşatılacaktır.

6-KCK Kürdistanileşmelidir

KCK de istediğim Kürdistani bir çizgiye ve yola gelmesidir.
PKK limisiniz?
O zaman PKK amacı  ve diriliş yoluna devam etmek en doğrusudur.
PKK nin amaçlarını bırakıp herkesten fazla PKK li geçinmekle olmaz.
Biliyorsunuz ki, proleter sosyalizmini en çok proleter olmayanlar savunuyordu. Şu “demokratik” kavramının içeriğini boşaltıp herşeyin başına koymaktan vaz geçiniz.
Çocuğu adıyla çağırınız. Bu daha özgün ve somut olur. Artık yağcısı, rantçısı, soyal şöveni hatta Türk ırkçılarının nadideleri bile “demokratik” oldu çıktı.
Kürdistan sorununu çözmemek için birde bunlar vb vb hepsi “çözümcü” kesildi.
Bu oyuna son vermenin zamanı gelmedi mi?
“Çözümcülerin” tek derdi sizi silahsızlandırmak.
Savaşa başlayın veya başlamayın demek bana düşmez. Mevcut durumda oyun olan bu süreçte “yapılanlar yapılsın yoksa bak savaşa başlarrız” demek politika değildir. Daha sağlıklı düşünüp, ilk defa dünyanın Kürdistan yanında yer alacağı fırsatları doğru değerlendirmenizi isterim. Buna göre politkadan tutunda dost ve düşmana kadar, diplamasi ve ittifaklara kadar yeni adımlar atmanız hayrınıza ve tabiki halkın hayrına olur.

7- Kobani direnişi ile Batı Kürdistan doğru bir noktaya geldi. Bana göre onların başarısı sunulan teoriye göre değil, Kürdistaniliğe olan yaklaşım ve davranışları sonucudur. Teori burada sadece gri kaldı. Onlar hayatın yeşilliğine göre adım attılar ve olumlu bir pozisyonda yürüyorlar.

8-Halkın gönlünde ve ruhunda özgür bir ülke ve Kürdistanın bağımsızlığı ve statü kazanması vardır. Bu konuda PKK ye inandılar. Bu kredi ile hala inanmak istiyorlar. Ama geç kalınırsa ve Kürdistan, özgürlük vb yoksa “ne için savaştık ve mücadele ettik” diye sormaya başlarlar.
PKK misaki millici, Kemalizmi ve Kemalizmin İslamcı yanını öven bir hareket değildir. Ve olmaz. Kürdistan halkıda bu vb yaklaşımları benimseyemez.
PKK nin rantına değil, yarattığı olumlu değerlere ve amaçlarına sahip çıkmak en doğrusudur.
Bunlara sahip çıkmadan başkalarını “PKK li değildir” diye suçlamanın ve itibarsızlaştırmanın ne değeri olabilir?
Doğum günlerinde söylendiği gibi; iyi ki doğdun PKK.
36 kuruluş yıldönümünü kutluyorum...


Dursun Ali Küçük-26.11.2014

(*) O zaman bu hareketi sevmeyenler, hareketi karalamak, çamur atmak için böyle bir isim uydurdular. Apoculukta zaten bizi tek kişiye bağlı göstermek gibi bir şeydi. Halbuki biz bir insana falan bağlı değiliz. Abdullah yoksa, bu hareket yoktur diye bir şey yoktur. Abdullah’ın kendisi de bu hareketin bir insanıdır. Durum budur. Böyle bir şey de yok.
Kemal Pîr

* Hareketin Önderlerinden, yol göstericilerinden Abdullah arkadaşın adı dolayısıyla burjuva milliyetçilerinin ve devletin resmi yayin organı da dahil, çeşitli yayın organlarının da teşvikiyle veya katkısıyla hareket, halk arasında Apocular olarak yaygınlastırılmış ve tanıtılmıştır. Gerçekte Apocular değil, adı üzerinde, bir siyasal partidir, Partiya Karkerên Kurdistan (PKK).
Mazlum Doğan

* Hareketimiz partidir, “Partiya Karkerên Kurdistan”dır adı. Apoculuk ve UKO’culuk suçlamaları yersizdir. Halk arasında konuşulsa bile bu konuda iddia makamının aslında iddianamede bu seklide bizi isimlendirmesi, bunu ön plana çıkarması yine kasıtlıdır.
M. Hayri Durmuş

* Mazlum Benim İçin Partiydi, Örgüttü ...
Sakine Cansız

79384

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Sayfalar